Bizde   öyle bir kurul var ki… Ne tabelası var, ne binası…

Ama işlevi var, hem de fazlasıyla! Adı: Hayat Denetim Kurulu.

Dikkat edin! Ülkemizde, farkında olmasak da, çok güçlü bir kurumdur.

Bu kurulun üyeleri gönüllüdür; maaş almazlar, sigorta yatmaz, emeklilik yoktur.

Ama görev aşkıyla (!) çalışırlar.

Görevi: Herkesin hayatını izlemek, yorumlamak ve gerekirse ‘meraklı bakış raporu’ hazırlamak.

Örnegin:) Bugün görev başındaydım. Balkonumdan

Bakış Açısı: 9/10  Komşu Gözlemi:  7/10 Sabah kahvesi eşliğinde, 3 numaralı apartmanın

kapısını inceledim.

Kim geldi, kim gitti, not aldım. 7:45’te postacı uğradı, 8:00’de kahvaltı telaşı başladı.

Not: 4 numara hala torun yapmayı düşünmüyormuş.

Raporumu tamamladım.

Gibigibi mesala;) komik degil mi ya?

Üyeleri mi? Balkon müfettişleri, perde arkasındaki gözcüler ve elbette dedikodunun ağır topları.”

Kim apartmana girip çıktı, kim hâlâ evlenmedi, kimin çocuğu olmadı, kim eve torba taşıdı…

Hepsi kayıt altında!

Bu kurulun üyeleri bellidir: Apartman yöneticileri, balkon müfettişleri, perde arkasındaki gözcüler, mahalle dedikoducuları…

Hepsi görev başında.

Hatta öyle raporlar tutarlar ki, istihbarat örgütleri görse hayran kalır!

Dizideki Sabri Bey’i hatırlayın…

Hani apartman penceresinden  bitmeyen merakıyla hepimizi güldüren karakter.

O sadece bir senaryo ürünü değildi; toplumun içinden süzülüp ekrana düşmüş bir gerçeğin ta kendisiydi.

Çünkü bizde “Sabri Beyler” hâlâ yaşıyor.

Hem de perdeyi aralayıp camdan kafayı uzatarak “gözlem raporu” hazırlayacak kadar titizlikle…

İşin ilginci şu ki, bu merak sadece “cahil kesime” mahsus değil.

Eğitimli insanlar da aynı hataya düşebiliyor.

Bir konferansta öğrenciler hocasına “Hocam, emeklilik ne zaman?” diye soruyor.

İlk bakışta masum gibi duran bu soru, aslında Ama asıl mesaj: “Ne zaman kenara çekileceksiniz?”

Oysa Rabbimiz buyuruyor:“Birbirinizin kusurunu araştırmayın.” (Hucurât, 12)

Yani bize düşen, başkasının imtihan dosyasını karıştırmak değil; kendi imtihanımıza odaklanmak.

Çünkü kiminin yükü görünürdür, kimininki görünmez.

Kimi sabrı evladında sınanır, kimi rızkında, kimi sağlığında.

Bizim görevimiz ise kendi yolculuğumuzda dosdoğru olmaktır.

Düşünün, başkasının özelini sorgulamak sizi ne zengin eder, ne huzurlu…

Sadece ömrünüzü tüketir. “Henüz evlenmedin mi?”, “Çocuğun yok mu?”, “Torun ne

zaman geliyor?”, “Ev aldınız mı?” gibi sorular, aslında noter mührüyle hayatı

sorgulamaktan farksızdır.

Üstelik çoğu zaman bu soruları soranların kendi hayatı darmadağındır.

Ama olsun, başkasının hayatını didiklemek daha kolaydır tabii.

Kurulun Altın tavsiyeler  Başkasının hayatını denetlemek sizi ne mutlu eder, ne huzurlu.

Zamanınızı çalar, enerji kaybettirir. İstifa edin, üye kartınızı yırtın, rozetinizi çıkarın!

Hayat, başkasının dosyasını karıştırmak için değil; kendi yolunuzu çizebilmek için vardır.

Unutmayın: Perdeyi aralamak, gözlem yapmak, rapor yazmak…

Bunlar çok eğlenceli gözükebilir.

Ama sonunda sadece kendi huzurunuzu kaybedersiniz.

Oysa gerçek şu: Hayat başkasının defterini karıştırmak için değil; kendi kalbine

huzur yazmak için vardır.

Rabbimiz herkese farklı bir yol çizmiş.

Kiminin duası beklemede, kiminin muradı gizlide.

Bizim görevimiz, başkalarının yolculuğunu yargılamak değil, kendi yolculuğumuzu güzelleştirmek.

“Hayat Denetim Kurulu” üyeliğini bırakın.

Çünkü bu kurulun ne uhrevî bir faydası var, ne de dünyevî bir kazancı…

Tam tersine, insanı boşuna vebale sokar.

Unutmayın:

Sorgulamak değil, dua etmek müminin işidir.

Selam ve dua ile  🙂