Hayatta ölçülü ve tok gözlü olmak, hem kişisel erdemlerimizi hem de sosyal ilişkilerimizi güçlendiren önemli bir davranıştır.

Tok gözlülük, sadece yiyecek seçiminde değil, maddi ve manevi her alanda gösterilen bir denge ve ölçülülük hâlidir.

Birisi size yemek ısmarladığında, menüdeki en pahalı yemeği seçmemek ve mümkünse

karşınızdakinin tercih ettiği yiyecekleri almak, tok gözlülüğün somut bir örneğidir.

Bu davranış, alçakgönüllülük ve cömertliğe saygı gösterme anlamına gelir.

İnsan, elindekini abartmadan ve gereksiz yere talep etmeden yaşamını sürdürebilirse,

hem kendi nefsini kontrol etmiş olur hem de çevresindeki insanların rahat hissetmesini sağlar.

Hz. Peygamber (s.a.v) buyurmuştur:
“İhtiyaç fazlasını isteyen, tatminsizdir; kanaatkâr olan ise huzura erer.” (Tirmizî)

Yani, tok gözlü olmak sadece gösterişten uzak durmak değil; aynı zamanda minnettarlığı, sabrı ve olgunluğu hayatımıza taşımaktır.

Karşımızdakine söz hakkı bırakmak, isteklerimizi ölçülü tutmak, hem sosyal ilişkilerimizi

güçlendirir hem de iç huzurumuzu artırır.

Kısacası, tok gözlülük küçük bir davranışla başlar ama hayatımıza büyük değer katar. Yemekte, alışverişte, ilişkilerde…

Ölçülü ve kanaatkâr olmak, hem kendimizi hem de çevremizi mutlu eder.

Bu hadisler, ölçülülüğün ve kanaatkârlığın, kişinin manevi huzuruna ve sosyal ilişkilerine ne denli katkı sağladığını göstermektedir.

Tok gözlü olmak, sadece başkalarının cömertliğine saygı göstermek değil, aynı zamanda

kendi isteklerimizi kontrol edebilmek, gösterişten uzak durmak ve minnettarlık

duygusunu geliştirmek demektir.

Sonuç olarak, tok gözlülük hayatın her alanında uygulanabilecek bir erdemdir.

Yemek seçiminde olduğu gibi, maddi ve manevi konularda da ölçülü ve kanaatkâr

davranmak, insanın hem kendisine hem de çevresine fayda sağlayacak bir davranış

“Allah’ım, bize tok gözlülük ve kanaatkârlık ver.

İsteklerimizi ölçülü, kalbimizi şükür dolu eyle. Amin.”

Selam ve dua ile