(Medine’de inmistir,64 âyettir)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile.
1-(Bu )indirdiğimiz ve farz kıldığımız bir sûredir. Öğüt alasınız diye onda apaçık âyetler de indirdik.
2-Zina eden dişi ile zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş kimseler iseniz Allah’ın dini hususunda her ikisine de acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da azâblarına tanık olsunlar.
3-Zina eden erkek, ancak zina eden veya müşrik olan bir kadını nikâh edebilir.
Zina eden bir kadın da ancak zina eden ya da müşrik olan bir erkekle nikâhlayabilir. Böylesi mü’minlere haram kılınmıştır.
4-Muhsan hanımlara iftira edenler (arasında) sonradan dört şahit getiremeyenlere seksen (değnek) vurun ve şâhitliklerini ebediyyen kabul etmeyin. Onlar fâsıkların ta kendileridir.
5-Ancak bundan sonra tevbe edenler ve ıslah olanlar müstesnâ. Şüphesiz Allah günahları bağışlayandır, rahmet edendir.
6-Eşlerine zina isnad edip kendilerinden başka şahitleri olmayanların her birisinin şahitliği dört defa ” kendisi muhakkak doğru söyleyenlerdendir” diye Allah adına şehadet etmesidir.
7-Beşincisi de:” Eğer yalancılardan ise Allah’ın laneti üzerine olsun ” diye şehadet eder.
8-Kadının: Billahi o muhakkkak yalancılardandır” diye dört defa şahitlik etmesi , o zevceden cezayı savar.
9-Beşincisi de:” Eğer o doğru söyleynelerden ise ALLAH’ın gazabı benim üzerime olsun” der.
10-Ya üzerinizde Allah’ın rahmeti ve Allah gerçek tevbeleri kabul eden Hakîm olmasaydı..
11-O olmadık iftirada bulunanlar , sizden bir topluluktur.
Siz bunu kendiniz için kötü bir şey sanmayın.Bilakis o sizin için hayırlıdır.Onlardan her birisinin kazandığı günah kendisinindir.
Aralarından sözün en büyüğüne söyleyene ise çok büyük bir azap vardır.
12-Bu iftirayı işittiğinizde mü’min erkekler ve kadınlar kendileri hakkında güzel bir zanda bulunup:
“Bu, apaçık bir iftirâdır”demeli değil miydi?
13-Buna dair dört şahit getirmeli değil miydiler ? Şahitleri getirmediklerine göre; onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir.
14-Eğer Allah’ın size dünyada ve âhirette lütuf ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınızdan ötürü size elbette büyük bir azap dokunurdu.
15-O zaman siz o sözü birbirinizin dilinden alıp duruyordunuz. Hakkında hiçbir bilginizin olmadığı bir şeyi ağızlarınızla söyluyordunuz. Bunu basiy bir şey sanıyordunuz. Halbuki o, Allah katında çok büyük.
16- Bu sözü işittiğinizd:”Böyle söz söylemek bize yakışmaz. (Rabbimiz) seni tenzih ederiz ,bu büyük bir iftiradır“ demeli değil miydiniz? “
17-Eğer mü’minler iseniz bunun gibisine ebediyyen dönmeyeseniz diye Allah size öğüt verir.
18-Allâh sizlere âyetlerini açıklıyor, Allah en iyi bilendir.Hakîmdir.
19- Şüphe yok ki mü’minler arasında hayasızlıkların yayılmasını sevenlere dünyada da âhirette de çok acıklı bir azap vardır. Allah bilir siz bilmezsiniz.
20-Eğer Allah’ın size lütuf ve rahmeti ve Allah gerçekten rahmetli ve merhametli olmasaydı..
21-Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin.
Kim şeytanın adımlarını izlerse şunu bilsin ki o, çirkin işleri ve münkeri emrede.
Eğer Eğer Allah’ın üzerinizde lütuf ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbir kimse ebediyyen temize çıkmazdı.
Fakat Allah dilediğini temize çıkarır. . Allah her şeyi işittendir, çok iyi bilendir.
22- Sizden fazilet ve imkân sahipleri, yakınlara, fakirlere ve Allah yolundan hicret edenlere infak etmemeye yemin etmesinler. Affetsinler ve görmemezlikten gelsinler.Allah’ın sizi mağfiret etmesini sevmez misiniz? Allah çok bağışlayandır, bol bol rahmet edicidir.
23-İffetli, hiçbir şeyden haberi olmayan mü’min kadınlara iftirâ edenlere muhakkak dünyâda ve âhirette lanet edinmiştir. Onlar için çok büyük bir azâp da vardır.
24-O gün onların dilleri, elleri ve ayakları yaptıkları her şeye söyleyecek, aleyhlerine şehâdet edeceklerdir.
25- O günde Allah onlara hak ettikleri cezalarını bütünü ile verecektir ve Allah’ın apaçık hakkın kendisi olduğunu da bileceklerdir.
26-Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara yakışırlar. . İyi kadınlar da iyi erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yakışırlar. İşte onlar o iftiracıların dediklerinden uzak olanlardır. Onlar için mağfiret ve cömertçe bir rızık vardır.
27-Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere,izin alıp o ev halkına selâm vermeden girmeyin.
Bu, sizin için daha hayırlıdır. Olur ki öğüt alırsınız.
28-Eğer evlerde kimse bulamazsanız sizin izin verilinceye kadar oralara asla girmeyin.
Eğer size” geri gidin “denilirse , geri dönün; bu sizin için daha temizdir. Allah sizin neyaptığınızı çok iyi bilir.
29-Oturulmayan ve içlerinde size ait meta bulunan evlere girmenizde size günah yoktur. Allah, açıkladıklarınızı da gizlediğinizi de bilir.
30-Mü’minlere söyle ki: Gözlerini sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar.
Şüphe yok ki Allah, yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır.
31-Mü’min kadınlara da, de ki: Gözlerini sakınsınlar,mahrem yerlerini koruusnlar .Dışarıda kendiliğinden görünen kısmı hariç, süslerini göstermesinler. Başörtülerinide yakalarının üzerine indirsinler.
Zînetlerini eşlerinden ,babalarından, kocaların babalarından,, oğullarından, kocaların oğullarından , kardeşlerinden, kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından , cariyelerinden,kadınlara meyli olmayan erkelerden ve kadınların avret yerlerine yerlerini henüz anlamayan erkek çoçuklardan başkasına sakın göstermesinler. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye de ayaklarını vurmasınlar.
Ey iman edenler! Allah’a topluca tevbe edin ki , felâh bulasınız.
32-İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyelerinizden de salih olanları evlendirin.
Eğer onlar fakir iseler Allah onları lütfu ile zengin kılar. Allah rızık ve lütfu bol olandır Her her şeyi çok iyi bilendir.
33-Nikâha yol bulamayanlar da Allah, lütfundan kendilerine zenginlik verinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz köle cariyeler arasında sizden mükâtebe isteyenlerle-eğer onlarda bir hayır görürseniz -mükâtebe yapınız. Onlara Allah’ın size verdiği maldan verin.Cariyeleriniz kendilerini korumak isterken dünya hayatının geçici metaını kazanmak için onları zinaya zorlamayın. Kim ki onları zorlarsa şüphe yok ki Allah onları zorlanmalarından sonra mağfiret ve rahmet edicidir.
34-Andolsun ki biz size, açıklayıcı âyetler, sizden önce geçmiş olanlardan misaller ve takvâ sahiplerine de bir öğüt indirdik.
35-Allah, göklerle yerin nûrudur.Nurunun misali içinde kandil bulunan bir kandil yuvasına benzer. O kandil de bir cam içindedir. O cam ise doğuya da, batıya da nisbet olmayan mübarik bir zeytin ağacından tutuşturulan parıltısı inciyi andıran bir yıldız gibidri. O (zeytin) ağacının yağınerede ise kendisine ateş dokunmaksızın dahi aydınlık verecektir. Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna hidâyet eder . Allah insalar için misaller getirir. Allah her şeyi çok iyi bilendir.
36-(B u nur) Allah’ın yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir.
Sabah akşam O’nu orada tesbih ederler;
37-Kendilerini ticaretin de alış verişin de Allah’ı anmaktan, namazdan , zekâtı vermekten alıkoyamadığı yiğitler.
Onlar kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkarlar.
38-Çünkü Allah onları işledikleri amellerinin en güzeli ile mükâfatlandıracak ve onlara lütfundan fazlası ile verecektir. Allah dilediğine hesapsız rızık veriri.
39-Kâfir olanların amelleri ise susuz kimsenin su sandığı dümdüz çöldeki bir serap gibidir.Nihâyet ona yaklaşınca onu bir şey olmadığını görür. Halbuki kendisi yanında Allah’ı bulmuştur o da hemen onun hesabını tamamen öder. Allah hesabı çok çabuk görendir.
40-Yahur derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. Onu bir dalga örter . Onu da üstünde bir dalga kaplar. Onların üzerlerinde ise bulutlar vardır. Birbiri üstünde karanlıklar. Elini çıkarsa nerede ise onu dahi göremeyecektir. Allah kime nur vermemişse onun nuru olmaz.
41-Görmedin mi ki göklerde ve yerde olan ve saf safa uçan kuşlar Allâh’ı tesbih ederler? Onların herbiri kendi dua ve tesbihlerini bilir. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilendir.
42-Göklerde yerin hükümranlığı Allah’ındır ve dönüş Allah’adır.
43-Görmez misiniz ki Allah, bulutları sürüyor, sonra aralarını birleştiriyor sonra onları üst üste yığıyor. Yağmurun, onun aralarından çıktığını görürsün ve gökten içinde dolu bulunan bazı dağlar indirir, onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de uzak tutar. Onun şimşeğinin şiddetli ışığı, gözleri nerede ise alıverir.
44-Allah gece ve gündüzü evirip çevirir. Şüphesiz ki bunda basiret sahipleri için bir ibret vardır.
45-Allah bütün canlıları sudan yarattı. Onlardan bazısı karnı Uzerinde yürür, bazısı iki ayak üzerinde yürür, bazısı dört ayak üzerinde yürür, Allah dilediğini yaratır, muhakkak Allah her şeye güç yetirendir.
46-Andolsun ki Biz açıklayıcı ayetler indirdik. Allah dilediğini sırât-ı mustakîme iletir.
47-“Biz Allah’a ve Rasûlüne iman ve itaat ettik” derler. Bundan sonra da onlardan bir kısmı geri dönerler. Onlar mü’minler değildir.
48- Aralarında hükmetmek için onlar Allah ve Rasûlüne çağrıldıklarında onlardan bir kısmı yüz çevirir.
49- Eğer hak kendilerinin ise ona sürat ve itaatla gelirler.
50-Acaba kalplerinde hastalık mı vardır bunların? Yoksa şüpheye mi düştüler? Yahut Allah ve Rasûlü onlara haksızlık eder diyemi korkarlar? Hayır, onlar zulmedenlerin ta kendileridir.
51-Aralarında hukmetmek üzere Allah’a ve Rasûlüne davet olunduklarında mü’minlerin sözleri ancak: “İşittik veİman ettik” demektir. işte bunlar felâha erenlerin ta kendileridir.
52- Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, Allah’tan korkar ve ondan korunup sakınırsa, işte onlar başarılı olanlardır.
53-Ötekiler de Allah’a en kuvvetli yeminleriyle yemin ettiler. Kendilerine emredersen mutlaka tereddütsüz çıkar giderlermiş. De ki:Yemîn etmeyin, ancak bir maruf bir itaata! Allah yapıp ettiklerinizden haberdardır.
54-De ki:”Allah’a itaat edin, Resule itaat edin.” Eğer yüz çevirirseniz, ona düşen ancak ona yükletilendir. Size düşen de size yükletilendir. Ona itaat ederseniz hidâyet bulursunuz. Peygambere düşen de ancak apaçık bir tebliğdir.
55- Allah içinizden iman edip salih amel işleyenlere vaadetti ki:” Onlardan öncekilere halife yaptığı gibi -andolsun ki- onları da muhakkkak yeryüzünde halife kılacak, knedileri için seçip beğendiği dinlerini iktidar yapacak, önceki korkularını güvene çevirecektir. Onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet etsinler (diye). Bundan sonra kim kâfir olursa onlar fasıkların ta kendileridir.
56-Namazı ikâme edin, zekâtı verin ve Rasûle itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.
57-Sakın kâfirlerin yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer ateştir. O, ne kötü bir dönüş yeridir!
58-Ey iman edenler! Sağ ellerinizin sahip olduğu kimseler ve sizden baliğ olmayanlarınız. Sizden üç defa izin istesinler. Sabah namazından önce öğle vaktinde elbisesiz olabileceğiniz vakit ve yatsı namazından sonra. Bunlar sizin elbisesiz olabileceğiniz üç vakit tir. Bu üç vakitten sonra size de bir vebal yoktur, onlara da. Onlar da yanınıza girip çıkarlar; birbiriniz de diğerinin yanına girip çıkarlar. Allah âyetleri böyle açıklar. Allah çok iyi bilendir, Hakimdir.
59-Sizden olan çocuklar baliğ olduklarında kendilerinden öncekielre izin istedikleri gibi , onlar da izin istesinler , Allah size âyetlerini böyle açıklar.
Allah Alîmdir, Hakîmdir.”
60-Nikah ümidi kalmamış ,yaşlanıp kadınlar için süslerini göstermemek şartıyla rubaların bırakmakta onlar üzerine vebal yoktur.Bununla beraber iffet etmeleri onlar için hayırlıdır. Allah çok iyi işitendir, çok iyi bilendir.
61-Gözü görmeyen için bir sorumluluk yoktur. Topala sorumluluk yoktur.Hastanın da bir sorumluluğu yoktur . Kendi evlerinizde , babalarınızın evlerinde,analarınızın evlerinde, kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinden, , amcaların evlerinden, , halalarınızın evlerinde , dayılarınızın evlerinde yahut teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarını elinizde bulundurduğunuz kimselerin veya dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde size de sakınca yoktur. Sizin topluca ve ayrı ayrı yemenizde de bir vebal yoktur. Ne zaaman ki bu evlere girerseniz kendinize Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir selâm olmak üzere selâm veriniz. Allah size akıl edesiniz diye âyetlerini açıklıyor.
62-Mü’minler ancak o kimselerdir ki Allah ve Rasûlüne iman etmişlerdir, toplu bir işte bulundukları vakit de ondan izin almadıkça yanından ayrılmazlar. Şüphe yok ki senden izin isteyenler Allah ve Rasûlüne iman edenlerdir. Bazı işler için senden izin istediklerinde onlardan kime istersen izin ver ve onlar için Allah’tan mağfiret iste. Muhakkak Allah bağışlayandır rahmet edicidir.
63-Peygamberin çağrısını aranızda birbirinizi çağırdığınız gibi bellemeyin. Aranızda birbirinizin arkasına gizlenerek sıvışıp gidenleriniz muhakkak Allah bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir mihnet ve acıklı bir azabın gelmesinden çekinsinler.
64-Dikkat edini!Şüphe yok ki gökte ve yerde olanlar Allâh’ındır. O sizin neyin üzerinde olunduğunuzu çok iyi bilir. Ona döndürülecekleri günde onlara neler yaptıklarını haber verecektir Allah her şeyi çok iyi bilendir.
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu