Bakara Suresi – 152 . Ayet Tefsiri “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım.
Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!
Allah’ı anmak (zikir) hem kalple hem dille hem de eylemle olur.
Kalple zikir, insanın her türlü tutum ve davranışında Allah’ı hatırlamasıyla; dille
zikir, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını, tesbih ve dua cümlelerini dilde tekrar
etmekle; eylemle zikir ise Allah’ın iradesine uygun yaşamakla olur.
Özellikle tasavvufta zikrin her üç çeşidine de önem verilmiş, bilhassa dille zikir için çeşitli usuller geliştirilmiştir.
Ancak insanın işini gücünü yaparken, normal hayatını yaşarken kalple zikir
halinde olması yani Allah’ı düşünüp O’nun hoşnutluğunu gözetmesi, kezâ
amelleriyle zikir halinde olması yani Allah’ın buyruk ve yasaklarına titizlikle uyması en önemli, değerli ve yararlı zikirdir.
“Müslümanın, verdiği her türlü nimetlerden ve imkânlardan dolayı Allah’a
minnettarlık duyması, bunu sözleri ve amelleriyle göstermesi” anlamına gelen
şükür de genel olarak İslâm ahlâkında, özellikle de tasavvufta kulun Allah’a karşı edep ve saygısını dile getiren önemli kavramlardandır.
Zikir gibi şükür görevi de hem dille hem de eylemlerle yerine getirilir.
Yaygın tanıma göre her nimetin şükrü, o nimetten insanlara ihsan ve ikramda
bulunmak, daha genel olarak o nimeti Allah’ın uygun bulup hoşnut olduğu şekilde kazanıp harcamak ve kullanmakla eda edilmiş olur.
Bunca nimetleri veren Allah olduğuna göre, insanın görevi de daima diliyle, gönül
ve eylemleriyle O’nu anıp nimetlerine şükretmek, nankörlükten sakınmaktır.
İnsan, her türlü eyleminde Allah’ı hatırlar, işlerini O’nun koyduğu hükümlere ve
genel olarak O’nun rızâsına uygun düşüp düşmeyeceği ölçüsüne göre yaparsa Allah
da insanı anacak, yani dünyada hak ettiği şekilde ona yardım edecek, âhirette de
derecesini yükseltecektir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 237-238
Dua (Fe lillâhil hamdu rabbis semâvâti ve rabbil ardı rabbil âlemîn.
Ve lehul kibriyâu fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm
Duanın Türkçe Manası veya Meali
Öyleyse hamd, göklerin ve yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi, Allah’a mahsustur.
Göklerde ve yerde büyüklük ve azamet, O’na mahsustur.
Ve O, Azîz’dir, Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir)
(Casiye Suresi – 36-37)