Sonbahar, tabiatın içli bir vedasıdır; her şey bir düzen içinde yavaşça sona erer ve yeni bir başlangıç için yerini teslim eder.

Kahverengi ve sarı tonların uyumu, yaprakların zarifçe dallarından kopuşu, rüzgârın taşıdığı hışırtılar…

Bunlar yalnızca bir mevsimin değil, aynı zamanda derin bir tefekkür davetinin nişanesi.

İnsan, bu sahneye bakarken yaratıcı gücün kudretini ve sanatını düşünmeden edemez.

Bu muazzam ahenk, tesadüflerin değil, Rabbin sonsuz hikmetinin bir yansımasıdır.

Bir ağaç, yapraklarını döktüğünde yalnızca çıplak dallar kalır.

Ama o dalların sessiz duruşu, insana sabrı ve teslimiyeti hatırlatır.

Şöyle bir düşünün: Koca bir ağacın aylarca çıplak kalıp ardından yeniden yeşermesi, çiçek açması, meyve vermesi ne kadar hayranlık uyandırıcıdır.

Her şey bir düzen içindedir; ne bir saniye erken ne de geç olur.

İlkbahar geldiğinde o siyah dallar, yaşamla yeniden buluşur ve taptaze  filizlenir.

İşte bu döngü, yaratılışın derin anlamını ve Rabbimizin kusursuz düzenini açıkça gösterir.

Sonbahar aynı zamanda bir kabulleniş mevsimidir.

Ağaçlar, yapraklarını dökerek yüklerinden kurtulmayı öğrenir.

İnsan da öyle değil midir? Hayatta yük bildiğimiz şeylerden, kederlerden, geçmişin çer çöpünden kurtulmayı öğrenirsek, biz de tıpkı ağaçlar gibi yeniden filizlenebiliriz.

Bu süreç kolay değildir; kimi zaman sabır, kimi zaman tefekkür ister.

Ancak sonunda yenilenme mutluluğu kaçınılmazdır.

Tüm bu doğanın ahengini seyrederken

yoldan geçerken bir kahvede gelen  bir melodi kulağınıza çalınır; Antonio Vivaldi’nin

Dört Mevsim adlı eserini. “Sonbahar” konçertosundaki notalar, adeta yaprakların dökülüşünü,

rüzgârın dansını ve doğanın kendini dinlenmeye hazırlamasını tarif eder gibidir.

Ne müthiş bir rastlantıdır bu; müzik, doğanın melodisiyle iç içe geçer ve ruhta bir huzur bırakır.

Vivaldi’nin notalarında hissedilen romantizm, insanın sonbaharın o hüzünlü ve aynı zamanda

büyüleyici atmosferine dalmasını sağlar.

Sonbahar, bir vedadan çok bir başlangıcın habercisidir Allah’in izniyle

Her kahverengi yaprağın düşüşü, her çıplak dalın duruşu, insana yeniden yeşermek için hazırlık yapmayı öğretir.

Ve bu kusursuz döngüye hayranlıkla bakarak

İnsan, bu sonsuz ahenk ve hikmet karşısında “Rabbim, Senin yarattığın her şeyde bir hikmet var.”

Her sonbahar, içinde bir baharı saklar.

Ve bizler, bu hikmeti fark edebildiğimizde doğanın sessiz durusuna  daha da yakından kulak verebiliriz. Guzel hafta sonlar:)