Selamun aleykum
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurur:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun.”
(Buhârî, Edeb 31; Müslim, İman 74)
Bu hadis, sözün değerine ve konuşmanın sorumluluğuna işaret eden özlü bir uyarıdır. Çünkü söz, insana verilen en etkili nimetlerden biridir; ama aynı zamanda en ağır imtihan araçlarından da biridir.
Kimi söz vardır, kalbe şifa olur. Kimi söz vardır, kalpte yara açar.
Dinimiz’de söz büyük bir emanettir.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, “İnsanın ağzından çıkan hiçbir söz yoktur ki,
yanında gözetleyici bir melek hazır bulunmasın.” (Kaf Suresi, 18. ayet) buyurarak, her sözün kaydedildiğini bildirmiştir.
Bu ayet, dilin ne kadar sorumluluk taşıyan bir nimet olduğunu gösterir.
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Edeb 31; Müslim, İman 74)
Bu hadis, Müslüman’ın dilini kontrol etmesi gerektiğini ve konuşmanın öncesinde her sözün muhasebesinin yapılmasını öğütler.
Çünkü bazen susmak, konuşmaktan daha hikmetlidir. Hz. Ali (r.a) der ki:
“Söz, senin esirindir; onu söyleyince artık sen onun esiri olursun.”
Söylenen söz geri alınmaz; kalpleri kırabilir, fitneye sebep olabilir, kul hakkına girilebilir.
Bunun için Müslüman, konuştuğunda hayır söylemeli, hakikati dile getirmeli ve sözünü hikmetle süslemelidir.
Aksi hâlde susmak daha hayırlıdır.
Çünkü boş konuşmak, lüzumsuz tartışmaların, kalp kırmaların, gıybet ve fitnelerin kapısını aralayabilir.
Oysa sessizlik, insanı bu tür hatalardan koruyan bir kalkandır.
İslam ahlakında “lüzumsuz söz” makbul değildir.
Hazreti Peygamber (s.a.v), kişinin kalitesini belirleyen bir ölçü olarak şu hadisi söylemiştir:
“Kişinin Müslümanlığının güzelliği, kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesidir.” (Tirmizî, Zühd 11)
Sükût, tefekkürün kapısını açar.
İnsanın kalbi sessizken daha çok Allah’a yönelir.
İç huzur, çoğu zaman gürültüde değil, sessizlikte bulunur.
Sufiler, “sükût, kalbin zikridir” derler. Konuşmayı az tutup kalbi temizleyenler, Allah’a daha yakın olur.
Gereksiz konuşmak; gıybet, iftira, dedikodu, kibir, riyakârlık gibi nice günahın kapısını aralayabilir.
Bu yüzden âlimler, “Susmak, dilin orucudur” demiştir.
Nasıl ki oruç nefsi terbiye ederse, susmak da dili terbiye eder.
Netice olarak; her söz değerli değildir. Sözün kıymeti, hakikati taşıyorsa vardır.
Mü’min, konuştuğunda adaletle konuşur; konuşmadığında da sabır ve hikmetle susar.
Çünkü bilir ki:“Kulluk, sadece namazda değil; dilden başlayarak kalbe uzanan bir edeptir.”