İSRÂ SURESİ (Mekke’de inmiştir, 111 âyettir)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile
1-Kulunu geceleyin Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya
götüren Zât münezzehtir. Ona âyetlerimizden bazısını gösterelim diye.
Şüphesiz ki O’ Semi’dir , Basirdir .
2-Biz, Musa’ya Kitab verdik ve onu : Benden başka hiçbir vekil edinmeyin” diye
İsrailoğullarına bir hidâyet kıldık.
3-Ey Nûh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Şüphesiz o, çok şükreden bir kuldu.
4-Biz, Kitapda İsrailoğullarına şunu hükmettik; “Siz yeryüzünde iki defa fesat
çıkaracak ve muhakkak alabildiğine büyükleneceksiniz.”
5-İşte o ikisinden birincisinin vakti gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik.
Onlar tâ evlerin aralarına kadar girip araştırdılar.
Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.
6- Sonra sizi bunlara karşı tekrar üstünlük verdik;
Mallarla oğullarla yardımınıza yetiştik. Sayınızı da çoğalttıkça çoğalttık.
7-Eğer ihsan ederseniz kendinize ihsan etmiş olursunuz. kötülük ederseniz de kendinize.
Artık diğerinin vakti gelince kederiniz yüzünüzden belli olsun diye , evvelki girdikleri gibi Mescide girsinler diye ve üstünlük sağlayıp da ele geçirdikleri herşeyi mahvettikçe mahvetsinler diye.. 8-Rabbinizin size merhamet edeceğini umabilirsiniz… Eğer dönerseniz Biz de döneriz.
Öyle ya, biz cehennemi kâfirlere bir zindan yaptık
9- Gerçekten bu Kur’an en doğru olanı iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere kendileri için muhakkak büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
10-Âhirete iman etmeyenlere de şüphesiz pek elemli bir azab hazırlamışızdır.
11-İnsan, hayra duâ ediyormuş gibi, şerre duâ eder . İnsan pek acelecidir.
12-Biz gece ile gündüzü iki âyet kıldık.
Gece âyetini sildik, gündüz âyetini de gösterici kıldık.
Rabbinizden bir lütuf arayasınız , yılların saysını ve hesabı bilesiniz . İşte böyle ,her şeyi gereği gibi açıkladık.
13-Her insanın kuşunu ,kendi boynuna ayrılmıyacak şeilde doladik. kıyamet günün de yayılmış bir halde karşısında bulacağı bir kitap çıkarırız.
14-Ikra’ kitâbek(kitâbeke), kefâ bi nefsikel yevme aleyke hasîbâ(hasîben).
14-“Oku kitabın, bugün hesap görücü olarak kendi kendine yetersin.”
15-Kim doğru giderse ancak kendi lehine gider. Kim de sapıklık ederse o da ancak aleyhine eder. Hiç bir yük yüklenici başkasının yükünü yüklenmez .Biz , bir Rasûl göndermedikçe de azapediciler değiliz.
16-Bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman, onun nimet ve refahtan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada fâsılık ederler. Artık üzerlerine söz hak olur. Biz de onu kökünden yıkar helâk ederiz .
17-Nuh’tan sonra nice nesilleri helak ettik. Rabbinin kullarının bütün günahlarından hakkıyla haberdar ve görücü olması yeter18- Herkim acele olanı isterse , orada ona acele eder ,dilediği-mize istediğimiz kadar veririz. Sonra cehennemi ona konak yaparız. kınanmış ve kovulmuş olarak…
19- Herkim de Âhıreti ister ve onun için -mü’min olarak – gereği gibi çalışırsa, işte onların çalışmaları meşkûr olur.
20-Her birine; hem onlara hem onlara veririz ,Rabbinin ikramından, Rabbinin bağışı alıkonmuş değildir.
21-Onların kimin kiminden üstün kıldığımıza bir bak! Elbette âhiret , hem dereceleri itibari ile daha büyüktür , hem üstün kılmak bakımından daha büyüktür.
22- Allah ile beraber başka bir ilâh edinme ki , kınanmış ve kendi başına terkedilmiş kalmayasın.
23-Ve kadâ rabbuke ellâ ta’budû illâ iyyâhu ve bil vâlideyni ihsânâ(ihsânen), immâ yebluganne indekel kibere ehaduhumâ ev kilâ humâ fe lâ tekul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve kul lehumâ kavlen kerîmâ
23-Rabbın şunları hükmetti : O’ndan başkasına ibadet etmeyin.
Anne ve babaya ihsan ile davranın .Eğer onlardan biri veya ikisi yanında ihtiyarlığa
ererse sakın onlara “Öf!” deme!
Onları azarlama, onlara tatlı ve güzel söz söyle!
24-Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ(sagîren).
24- Merhametinden dolayı onlara alçakgönüllülük kanadını indir ve de ki: “Rabbim!”Onların beni küçükken nasıl terbiye ettilerse sen de onlara rahmet et!
25-Rabbiniz içinizdekini en iyi bilendir. Eğer iyi kimseler olursanız şüphesiz ki O, kendine dönenlere gerçekten Gafûrdur.
26-Yakınlığı olanlara da hakkını ver,miskine de yolda kalmışa da. Ama saçıp savurma!
27-Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytansa Rabbine karşı çok nankördür.
28-Eğer onlardan – Rabbinden umduğun bir rahmeti ararken- yüz çevirirsen o halde onlara yumuşak söz söyle.
29-Elini boynuna bağlanmış kilma! Onu büsbünde açma ! Yoksa kınanır, açıkta kalırsın.
30-Şüphesiz ki Rabbin dilediğine rızkını genişletir ve daraltır. Şüphesiz O, kullarından gerçekten haberdardır hakkıyla görendir.
31-Evlâtlarınızı fakirlik korkusu ile öldürmeyin.Onları da sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
32-Zinaya yaklaşmayın. O, gerçekten hayâsızlık hayâsızlık ve kötü bir yoldur.
33- Allah’ın haram kıldığı canı hak ile olmadıkça öldürmeyin.Kim zulmedilerek öldürülürse biz, velisine bir güç ve yetki vermişizdir. O halde o da öldürmekte aşırı gitmesin. Çünkü o, zaten yardıma mazhar olmuştur.
34-Erginlik çağına erinceye kadar – en güzel şekilnde olması müstesnâ-yetimin malına da yaklaşmayın. Bir de ahdi yerine getirin. Çünkü ahidden sorumluluk vardır.
35-Ölçtüğünüz vakıt de tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha hayırlı , hem sonuç itibariyle daha güzeldir.
36-Bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, ve göz ve kalbin her biri ondan sorumludur.
37-Yeryüzünde azametle yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne de boyca dağlara erişebilirsin.
38-Bütün bunların kötü olanı, Rabbin katında hoşlanılmayan şeylerdir.
39-Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah ile beraber başka bir ilâh edinme! Sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.
40-Rabbiniz ayrıcalık tanıyarak oğulları size seçip ayırdı da kendisi meleklerden kızlar edindi, öyle mi!? Gerçekten siz, çok büyük bir söz söylüyorsunuz .
41-Andolsunki biz- düşünüp ibret alırlar diye -şu Kur’an’da türlü türlü açıkladık .Fakat bu onların nefretle uzaklaşmalarından başka bir şeylerini arttırmıyor.
42-De ki “Allah ile beraber dedikleri gibi ilahlar olsa idi, elbette o zaman o Arşn sahibine bir yol ararlardı.”
43-O münezzeh ve yücedir, onların dediklerinden. Pek yüksektir, pek büyüktür.
44-Yedi gök , yer ve bunların içindekiler hep onu tesbih ederler.
Hiçbir şey yoktur ki O’nu hamd ile tesbih etmesin.
Fakat siz onların tespihlerini anlamazsınız.
Şüphesiz ki O Halimdir ,Gafûrdur.
45-Kur’ânı okuduğun zaman, seninle âhirete iman etmeyenlerin arasında gizli bir perde çekeriz.
46-Kalpleri üzerine de onu iyice anlamamaları engel kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık veririz. Rabbini Kur’an’da bir tek olarak andığın zaman, nefretle arkalarına döner giderler.
47-Onlar seni dinlediklerinde, ney dinlediklerini ve o zalimler gizlice konuşurlarken : ” “Siz ancak büyülenmiş bir kimseye uyuyorsunuz”dediklerini pek iyi biliyoruz.
48-Senin için nasıl misaller verip dalâlete düştüklerini bir bak !Artık onlar bir daha yol bulamayacaklardır.
49- Ve dediler ki:“Biz bir yığın kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman mı ,biz mi yeniden yaratılıp diriltileceğiz!?”50-De ki: “Evet ,taş veya demir olun ;
51-“Yahut gözünüzde büyük kabul ettiğiniz her hangi bir yaratık.” Bizi kim diriltecek?” diyecekler. Hemen de ki : “İlk defa sizi yoktan yaratmış olan.”Sana başlarını sallayacaklar ve ” O ne vakit ?” diyecekler. De ki : “Yakın olması umulur.”
52-Sizi çağıracağı gün O’ na hamdederek çağrısına uyup geleceksiniz ve ancak pek az bir süre kaldığınızı zannedeceksiniz.
53-Kullarıma de ki “En güzeli olanı söylesinler.Çünkü şeytan, aralarına ayrılık sokar. Gerçekten şeytan, insanın apaçık bir düşmanıdır.”
54-Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size rahmet eder dilerse sizi azablandırır.
Biz seni vekil göndermedik.
55-Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir . Andolsun ki biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kılmışız. Davûd’a da Zebur’u verdik.
56-De ki:”Yalvarın O’ndan başka hakkında batıl zanlar beslediklerinize! Ne başınızdan sıkıntıyı def edebilirler ne de değiştirebilirler.”
57-Onların yalvarıp durdukları, Rab’lerine hangisi daha yakın olacak diye- yol ararlar. Rahmetini umar, azabından korkarlar .Çünkü Rabbinin azabı gerçekten sakınılmaya değer.
58-Hiçbir memleket de yoktur ki kıyamet gününden önce helâk etmeyelim yahut oldukça ağır bir azab ile azaplandırmayalım. Bu o kitapta yazılıdır.
59-Bizi, âyetler göndermekten alıkoyan tek sebep öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmalarıdır. İşte Semûd kavmine de gözle görülür apaçik bir belge olmak üzere o dişi deveyi verdik de bu yüzde zulmettiler. Halbuki biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz.
60-Hani sana: «Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır.» demiştik. Sana gösterdiğimiz o temaşayı ve Kur’an’da lânet edilen ağacı biz ancak insanlara bir fitne kıldık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu büyük tuğyandan başka birşeylerini artırmıyor.
61-Bir vakit meleklere: “Âdem’e secde ediniz!” demiştik. Onlar da İblis müstenâ- hemen secde ettilerdi.””Ben çamur olarak yarattığın bir kişiye secde eder miyim?”dedi .
62-“Baksana, şu benim üzerime şerefli kıldığına; yemin ederim eğer beni kıyamet gününe kadar geciktirirsen onun soyunu , pek azı müstenâ olmak üzere mutlaka emrim altına alırım”dedi.
63-Buyurdu ki “Haydi git! Onlardan kim sana uyarsa, şüphesiz ki hepinizin cezası cehennemdir . hem de tam bir ceza !
64-“Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat; onlara karşı atlılarınla piyadelerinle gürültü çıkararak baskın düzenle ;mallarına evlâdlarına ortak ol; onlara vaadlerde bulun ! Fakat Şeytan onlara bir aldatıştan başka ne vaad eder?”
65-“Benim gerçek kullarım üzerinde senin hakimiyetin yoktur .Vekil olarak Rabbin yeter.”
66-Rabbiniz öyle bir Zât ki , lütfundan arayasınız diye sizin için denizden gemiler yürütüyor .Şüphesiz O’ size karşı oldukça Rahimdir. 67-Denizde size bir sıkıntı dokunduğu zaman O’ndan başka taptığınız herkes kaybolur. Derken O’sizi kurtarıp karaya çıkarınca (yine) yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
68-De ki: Kara tarafında sizi yere geçirmesinden yahut üzerinize çakıl taşları yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize hiçbir vekil de bulamazsınız.
69-Yoksa sizi tekrar oraya döndürüp de üstünüze kırıp döken bir fırtına yollamasından ve sonunda nankörlüğünüz yüzünden sizi suda boğmasından emin mi oldunuz? Sonra da bize karşı onun öcünü alacak kimse bulamazsınız.
70-Andolsun ki biz Âdemoğullarını şerefli ve üstün kıldık, karada ve denizde taşıdık.Hoş ve temiz şeylerle rızıklandırdık çoğundan oldukça üstün kıldık.
71-O gün , her sınıf insanı imamları ile çağırırız.Kimin kitabı sağ eli ile verilirse onlar kitaplarını okurlar ve onlara hurma çekirdeği iplikçiği kadar zulmedilmez .
72-Kim bunda kör ise o, âhirette de kördür. Yol itibariyle de en şaşkındır.
73-Az daha seni bile sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurasın diye fitneye
düşüreceklerdi ve o takdirde senin halil edineceklerdi.
74-.Eğer biz sana sebat vermemiş olsaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.
75-O zaman da biz sana hayatın da ketmerli , ölümü n de katmerli acısını tattırırdık. Sonra bize karşı hiçbir yardımcı bulamazdın.76-Az daha seni bu yerden çıkarmak için rahatsız edeceklerdi ve o takdirde kendileri de senin ardından ancak pek az kalacaklardı.
77-(Bu) senden önce gönderdiğimiz peygamberler için de uyguladığımız sünnetir .Sen bizim sünnetimizde hiç bir değişiklik bulamazsın.
78-Güneşin kaymasından gecenin kararmasına kadar namazı ikâmet et! Ve o fecir vaktinin Kur’ân’ını tanık olunandır.
79-Ve minel leyli fe tehecced bihî nâfileten lek(leke), asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâ(mahmûden).
79-Geceden de sana mahsus fazladan, onunla teheccüd et ! umulurki Rabbin seni övülmüş bir makama çıkarır.
80- Ve kul rabbi edhılnî mudhale sıdkın ve ahricnî muhrece sıdkın vec’al lî min ledunke sultânen nasîrâ.
80- Ve de ki: “Rabbim, beni doğruluk girdirişi ile girdir, doğruluk çıkarışı çıkar. Tarafından bana destekleyici , üstün bir belge ver.”
81-De ki: “Hak geldi, bâtıl da çekişe çekişe can verdi .Çünkü bâtıl can çekişe çekişe yok olucudur.”
82-Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ(hasâran).
82-Biz Kur’an’dan öyle şeyler indiriyoruz ki müminler için bir şifa ve rahmettir .Zalimler ise ancak hüsâni artırır.
83-İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir,yan çizer .Kötülük dokunduğu zaman da pek ümitsiz olur.
84-De ki: “Herkes kendi tabiatına göre hareket eder. Rabbiniz, kimin daha doğru yolda olduğunu en iyi bilendir.”
85-Bir de sana rûhu soruyorlar. De ki :”Rûh Rabbiminn emrindendir.Size ilimden ancak pek az bir şey verilmiştir.”
86-Andolsun ki dilersek sana vahyettiğimizi bütünüyle aliveririz. Sonra bize karşı bir vekil bulamazsın. 87-Ancak Rabbinden bir rahmet müstesnâ. Gerçekten onun sana lütfu pek büyüktür .
88-De ki :” Andolsun bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplansalar, birbirlerine yardımcı olsalar dahi yine benzerini getiremezler.”
89-And olsun biz bu Kur’an’da insalara her örnekten türlü türlü açiklamalar yaptık. Yine de insanların pek çoğu küfürden başkasını kabul etmediler.
90-Dediler ki: “Bize yeryüzünden bir pınar fışkırtmadıkça asla sana inanmayacağız”
91-“Yâhud senin hurmalıklardan, asmalardan bir bahçen olmalı ve aralarından şarıl şarıl ırmaklar akmalı.”
92-“Yahut, iddia ettiğin gibi gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmelisin; veya
Allâh’ı ve melekleri karşımıza topluca getirmelisin.”
93-“Yahut altından bir evin olmalı veya göğe çıkmalısın. Üzerimize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe çıktığınada inanmayız.» De ki: “Rabbimi tenzih ederim! Ben ancak beşer olan bir rasulüm!”
94-Kendilerine hidâyet geldiği zaman insanların iman etmekte alıkoyan tek şey,
onların:“ALLAH bir insanı mı peygamber gonderdi?” demeleri olmuştur.
95-De ki :” “Eğer yeryüzünde yerleşmiş, yürüyenler melekler olsaydı, biz onlara gökten melek bir peygamber gönderirdik.”
96- De ki “Benimle ve sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. Gerçek şu ki O, kullarından Habir ve Basirdir.”
97-Allah kimi hidâyet erdirirse işte doğru yolu bulan odur. Kimi de saptırırsa artık onlar için O’ndan başka veliler bulamazsın. Biz onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzükoyun haşredeceğiz. Konakları ise cehannemdir. Alevi yavaşladıkça biz onlara alevini artırırız.
98-Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar âyetlerimizi küfrettiler ve : “Bir yığın kemik ve ufalamış toprak olunca mı, sahi biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?” dediler.
99-Onlar gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’ın, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Onlar için bir ecel tayin etti ki, onda hiçbir şüphe yoktur. Fakat zalimler küfürden başkasını kabul etmediler
100- De ki ” Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla muhakkak cimrilik ederdiniz .” Zaten insan pek cimridir.
101-Andolsun ki Biz Mûsâ’ya apaçık dokuz âyet verdik . İşte İsrâiloğullarına sor: O, onlara geldiğinde, Firavun ona :”Ey Mûsâ, ben seni herlhalde büyülenmiş sanıyorum” demişti.
102- O da demişti ki : «Andolsun ki bunları birer ibret olmak üzere, göklerin ve yerin Rabbinden başka kimsenin indirmediğini bilmişsindir. Ey Firavun! Ben de seni gerçekten helâk edilmiş sanıyorum”
103-Bunun üzerine onları o yerden sürüp çıkarmak istedi. Biz de onu beraberindekilerle birlikte suda boğuverdik.
104-Ondan sonra İsrailoğulları’na şöyle dedik: “O yere siz yerleşin, sonra âhiret va’di gelince onların da sizide de bir araya getireceğiz.”
105-Biz onu hak olarak indirdik, o da hak ile indi . Seni de ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
106-Hem onu ayırdedici bir Kur’an kıldık ta ki insanlara ağır ağır okuyasın ve biz onu bölüm bölüm indirdik.
107-De ki : “Ona ister iman edin , ister iman etmeyin . Çünkü bundan önce kendilerine ilim verilmiş olanlara okununca çenelerinin üzerine secdelere kapanırlar.” (SECDE)
108- Ve : “Rabbimiz tenzih ederiz .Gerçekten Rabbimizin vaadi kesin olarak gerçekleşir” derler ;
109-Ağlayarak çeneleri üstü kapanırlar ve bu, onların huşûsu-nu artırı.
110-Deki: “İster Allah diye yalvarın, ister Rahman diye yalvarın. Hangisiyle yalvarırsanız , hep O’nundur, o en güzel isimler. Namazında ne sesini yükselt ne de çok kıs. İkisi ortası bir yol tut.”
111- Ve de ki “Hamd O Allah’ındır ki , hiç bir çoçuk edinmedi , yönetimde bir ortağı da olmadı ,acizlikten bir velisi de olmadı.” O’ nu tekbir ettikçe et.
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsun