(Mekke’de inmistir. 112 âyettir)
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile.
1-İnsanların hesaba çekilecekleri vakti yaklaştı. Onlar ise gaflet içerisinde yüz çeviricidirler.
2-Kendilerine Rablerinden bir öğüt geldiği her seferinde mutlaka onu alay ederek dinlerler.
3- Kalpleri başka şeylerle meşguldür. Zulmedenler, aralarında gizlice danışıp: “Bu, sizin gibi adamdan başka mıdır.?Sizi görüp dururken büyüyü kabule nasıl yanaşırsınız?”dediler.
4-“Rabbim, gökte ve yerde söylenen her sözü bilir ve O her şeyi işitendir, bilendir”dedi .
5-Hatta onlar: “(Kur’an ) anlamsız rüyalardır.’Hayır; onu kendisi uydurmuştur.
Hayır; o bir şairdir. O halde öncekilerle gönderildiği gibi o da bir âyet getirsin “dediler.
6- Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir ülke halkı imana gelmemişti. Acaba bunlar iman ederler mi?
7-Senden önce gönderdiklerimiz de ancak kendilerine vahiy indirdiğimiz erkekler idiler. Eğer bilmiyorsanız Zikir ehline sorun.
8-Onlara yemek yemez bir ceset de kılmadık, onlara ebedi de kalmadılar.
9-Sonra onlara verdiğimiz sözümüzde durup onları ve dilediğimiz kimseleri kurtarıp haddi aşanları da helâk ettik.
10-Andolsun ki, biz sizin için bir şan ve şeref kaynağı olan bir kitap indirdik. Hiç akıl etmez misiniz?
11(-Halkı) zalim olan nice ülkeler helâk ettik ve onlardan sonra başka kavimler yarattık.
12- Onlar bizim azabımızı gördüklerinde hemen hızlıca oradan kaçışıyorlardı.
13-Kaçışmayın, içinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönün.Çünkü siz sorguya çekileceksiniz.”
14-“Vay bize çünkü biz gerçekten zalimlerdendik”dediler.
15-Biz onları tırpanla biçilmiş bir ekin, alevi sönmüş bir ateş haline getirinceye kadar feryatları bu oldu.
16-Biz gökleri yeri ve aralarında olanları oyalanalım diye yaratmadık.
17-Eğer biz eğlence edinmek istese idik,elbette onu kendi katımızdan edinirdik. Fakat biz yapanlar değiliz.
18-Bilakis biz hakkı batıl üzerine bırakırız da hak onun beynini darmadağın eder. O da derhal çekişerek can verir. Nitelendirmenizden ötürü vay size!
19-Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. O’nun yanında olanlar ise O’na ibadete karşı büyüklenmezler ve usanmazlar.
20-Gece ve gündüz aralıksız tesbih ederler.
21-Acaba onlar yerden ilâhlar mı edindiler? Onlar diriltir mi hiç?
22-Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisinin de düzeni bozulup gitmişti. Arş’ın Rabbi olan Allah, nitelendirmelerinden münezzeh ve yücedir.
23-O,işlediklerinden sorumlu tutulmaz. Halbuki onlara sorulur.
24-Yoksa ondan başka ilahlar mı edindiler? “Delilinizi getiri” de “Bu benimle olanların da zikridir, benden öncekilerin de zikridir.” Bilakis onların çoğu hakkı bilmezler, bundan ötürü de yüz çeviricidirler.25-Senden önce gönderdiğimiz her bir peygambere mutlaka şunu vahyederdik:”Benden başka ilâh yoktur. O halde yalnız Bana ibadet edin.”
26-“Rahman evlat edindi” dediler . O, bundan münnezehtir. Bilakis onlar mükkerem kullarıdır.
27- Sözleri ile O’nun önünü geçemezler. Onlar, O,nun emri gereğince iş görürler.
28-Onların önündekini de arkalarındakini de bilir. , O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler. Onlar korkusundan titrerler.
29-Onlardan kim: “Ben O’ndan gayrı ilâhım” derse, Biz böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte zalimleri böyle cezalandırırız.
30-Acaba kâfirler görmedi mi ki, gökler ve yer birleşik ve yapışık idi. Biz onları ayırdık ve canlı her şeyi sudan yarattık. Hâlâ imana gelmezler mi?
31 -Ve yer onları çalkalamasın diye onda sağlamlaştırıcı kazıklar yarattı. Orada yol bulabilsinler diye de ondaki dağlar arasında yollar yaptık.
32-Ve gökyünü korunmus bir tavan yaptık.Halbuki onlar O’nun âyetlerinden yüz çeviricidirler.
33-O, gece ve gündüzü, güneşi ve ay’ı yarattandır. Her biri bir yörüngede yüzerler.
34- Senden önce hiçbir beşere ebedilik vermedik. Sen ölürsen eğer, onlar ebedi mi kalcaklar?
35-Her nefs ölümü tadıcıdır. Biz sizi şer ve hayırla imtihan olmak üzere deneriz. Sonunda Bize döndürüleceksiniz.36-Kâfirler seni gördüklerinde, seni ancak alaya alırlar: “Bu mudur ilâhlarınızı
kötülükle anan?” Hâlbuki onlar Rahman’ın zikrini inkâr edenlerdir.
37-İnsan aceleden yaratılmıştır. Yakında size ayetlerimi göstereceğim. Benden acele istemeyin.
38-“Eğer doğru söyleyenler iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecektir?”derler.
39-O kâfirler azap geleceğinde ateşi yüzlerinden ve sırtlarından geri çeviremeyecekleri, kendilerine yardım da olunmayacağı zamanı bir bilselerdi…
40-Bilakis o, onlara ansızın gelip kendilerine hayrete düşürüp şaşırtacaktır da onu geri çevirmeye güçleri de olmayacak ve onlara bir mühlet de verilmiyecektir.
41-Andolsun ki senden önceki birçok peygamberle alay edildi de onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey çepeçevre kuşattı.
42-De ki: “Gece ve gündüz sizi Rahman’a karşı sizi kim koruyabilir?”Hayır onlar Rablerinin zikrinden dahi yüz çevirenlerdir.
43-Yoksa onların, kendilerini Bize karşı koruyan ilâhları mı vardır? Onlar kendi kendilerine bile yardım edemezler. Onlara tarafımızdan destek de verilmez.
44-Durum sandıkları gibi değil. Biz, bunları da atalarını da o kadar faydalandırdık ki ömürleri uzayıp gitti (hep böyle gidecek sandılar).Bizim arzı etrafından eksillttiğimizi görmüyorlar mı? Acaba üstün gelenler onlar mıdır?45-De ki: “Ben sizi ancak vahiy ile korkutuyor ve uyarıyorum.” Halbuki sağırlar uyarıldıkları zaman yapılan çağrıyı işitmezler.
46-, “Eğer Rabbinin azabından onlara azıcık bir şey dokunursa elbette: “Vay bize! Çünkü gerçekten biz zalimlerden olduk “diyeceklerdir.
47-Kıyamet gününe has adalet terazilerini koyariz . kimseye en ufak bir zulüm yapılmaz. Biz (iyiliği) bir hardal tanesi ağırlığınca dahi olsa onu getiririz. Hesaba çekenler olarak biz yeteriz.
48-Andolsun ki Biz, Musa ile Harun’a, Furkân’ı takvâ sahiplerine bir ışık ve bir zikir olmak üzere verdik.
49-Onlar ki Rablerinden gıyaben korkarlar , hem onlar Kıyametten de oldukça çekinirler.
50- İşte bu, indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Siz onu inkâr edenler misiniz?
51-Andolsun ki biz İbrahim’e daha önceden doğru yolu bulma imkânı verdik. Biz onu biliyorduk.
52- O zaman babasına ve kavmine demişti ki:” İbadet edip durduğunuz bu heykeller de ne oluyor?”
53-“Atalarımızı bunlara ibadet ederken bulduk”dediler.
54- “Andolsun ki, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
55-”Sen bize Hakkı mı getirdin, yoksa şaka mı yapıyorsun?” dediler.
56-Dedi ki: “Hayır!“Sizin Rabbiniz göklerle yerin Rabbi ve onları yoktan var edendir. Ve ben buna tanıklık edenlerdenim.”
57-“Vallahi siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben bu putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağı.”58-Derken ona başvururlar diye büyükleri dışında hepsini paramparça etti.
59-Dediler ki :”Bunu putlarımıza kim yaptı ise şüphesiz ki o,zalimlerdendir.”
60-Dediler ki :”“İbrahim adında ki bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik”
61-Dediler ki:”Onu herkesin gözü önüne getirin, belki şahitlik ederler.
62-Dediler ki:””Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?”
63-“Hayır”dedi.” Onların şu büyükleri yapmıştır.onlara sorun, eğer Konuşabilirlerse.”
64-Kendi vicdanlarına dönerek dediler ki:”Muhakkak asıl zalimler sizlersiniz»
65-Sonra baş aşağı edildiler de(şöyle dediler):”Sende çok iyi bilirsin ki bunlar konuşamazlar”
66-Dedi ki “Peki, Allah ‘tan başka size fayda ve zarar veremeyen şeylere ibadet eder misiniz?
67-“Yuh size ve sizin Allah’tan başka taptıklarınıza! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
68-Dediler ki:«Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu ateşle yakın. İlahlarınıza yardım etmiş olursunuz.”
69- “Ey ateş! İbrâhim’e karşı serin ve selâmet ol”dedik.
70-Ona tuzak kurmak istediler. Biz ise onları en büyük zarara uğrayanlar kıldık.
71-Biz onu Lût’u alemler için bereketlendirdiğimiz arza ulaştırıp.
72-Ve ona İshak’ı istediğinden ayrı olarak da Yakub’u bağışladık. Onların her birini de salih kimseler kıldık. 73-Onları emrimizle doğru yolu gösteren önderler kıldık. Onlara hayırlar yapmayı, namaz ikâme etmeyi ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar yalnızca bize ibadet eden kimselerdi.
74-Lut’a da hikmet ve ilim verdik. Onu kötülükleri işleyen o ülkelerden kurtardık. Çünkü onlar kötü bir kavim idiler, hem de fasıktılar.
75- Ve biz onu rahmetimizin içini aldık. Çünkü o, sâlihlerdendir.
76-Nûh da (an). Hani o daha önce Bize dua etmişti de onun duasını kabul edip hem onu hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
77-Ayetlerimizi yalanlayan kavminden onun intikamını aldık. Çünkü onlar kötü bir kavim idiler. Bundan ötürü hepsini suda boğduk.
78-Dâvûd ve Süleymân’ı da (an). Hani kavmin koyunlarının girdiği ekin hakkında hüküm veriyorlardı . Biz onların hükmülerine tanık idik.
79-Biz onu hemen Süleyman’a kavratmıştık. Bununla berâber her birine bir hikmet ve ilim verdirk. Davud’a da onunla birlikte tesbih etsinler diye dağları ve kuşları mûsâhhar kıldık.(Bunları) yapanlar biziz.
80-Ve biz ona sizin faydanıza, sizi savaşlarınızda korusun diye giyecek yapma sanatını öğrettik. Acaba şükredecek misiniz ?
81-Süleymân’ın emrine de şiddetli rüzgarı verdik.Emriyle bereket verdiğimiz toprağa hızlıca götürdü. Biz her şeyi bilenleriz.82-Şeytanlardan denize dalan ve onun için bundan başka işler görenleri de. Onları gözetenler de bizlerdik.
83-Eyyub’u da (an). Hani Rabbine: «Başıma bu bela gelip çattı ve sen merhametlilerin merhametlisisin'” diye seslenmişti.
84-Biz onun duasını kabul ettik ve başındaki sıkıntıyı açıp giderdik.
Ayrıca katımızdan bir rahmet hem de iyi kulluykta bulunanlara bir ibret olmak üzere
aile ve çoçuklarını ve onlarala birlikte bir o kadarını da verdik.
85-İsmâil’i, İdrîs’i ve Zülkifl’i de (an). Onların her biri sabredenlerdendi.
86-Biz onları rahmetimizin içine aldık. Gerçekten onlar salihlerden idiler.
87-Ve balık sahibi de(an).O(kavmini) gazablandırıp gitmiş ve bizim kendisine asla
sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.
Derken karanlıklar içinde: “Senden başka ilâh yoktur. Seni tenzih ederim.
Gerçekten ben zulmedenlerden oldum” diye seslenmişti.
88-Biz de duasını kabul edip kendisini gamdan kurtarmıştık. Biz mü’minleri işte böyle kurtarırız.
89-Zekeriyyâ’yı da (an). Hani:”Rabbim, beni bir başıma bırakma! Sen vârislerin en hayırlısısın.”diye Rabbine dua etmişti.
90-Biz duasını kabul edip ona Yahya’yı bağışladık, zevcesini de ıslâh ettik. Şüphesiz bunlar hayır işlere yapmaya koşarlar, umarak , korkarak Bize dua ederlerdi. Bize gönülden derin saygı duyarlardı.
91-Irzını koruyan o kızı da (an). Biz ona ruhumuzdan üfledik, onu ve oğlunu âlemlere bir ibret kıldık.
92-Şüphe yok ki bu sizin ümmetiniz tek bir ümmettir. Sizin Rabbiniz de benim O halde yalnız bana ibadet edin.”
93-Buna rağmen onlara işlerini parça parça edip ayrılığa düştüler, hepsi bize döneceklerdir.
94-Kim mü’min olduğu halde halde salih amel işlerse, onun yapıp ettikleri karşılıksız kalmaz. Biz onu muhakkak yazarız.
95-Helâk ettiğimiz bir ülke halkının dönmeleri imkânsızdır.
96-Nihâyet Yecuc ile Mecuc açılıp her yüksek tepeden hızlıca indiklerinde;
97-Ve gerçek vaad yaklaştığında bakarsın ki kâfirlerin gözleri dehşetle yerinden fırlayarak:”Vay bize , gerçekten biz bundan gafil idik, hayır, biz zulmetmişiz meğer”diyecekler.
98-Gerçekten siz de Allah’tan başka taptıklarınız,da cehennemin odunusunuz. Oraya gireceksiniz.
99-Eğer bunlar ilâh olsalardı oraya girmelerdi. Hepsi orada ebediyyen kalacaklardır.
100-Onlar orada ah edip inleyeceklerdir. Onlar orada işitemezler de.
101-Şübhesiz kendileri için daha önceden tarafımızdan iyilik takdir edilmiş olanlar, işte onlar, oradan uzaklaştırılmışardır.
لَا يَسْمَعُونَ حَسِيسَهَا وَهُمْ فِي مَا اشْتَهَتْ أَنفُسُهُمْ خَالِدُونَ
102-Onlar ateşin sesini dahi işitmezler.
Canlarının arzu ettiği şeyler arasında ebedidirler.
لَا يَحْزُنُهُمُ الْفَزَعُ الْأَكْبَرُ وَتَتَلَقَّاهُمُ الْمَلَائِكَةُ هَذَا يَوْمُكُمُ الَّذِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ
103- Lâ yahzunuhumul fezeul ekberu ve tetelakkâhumul melâiketu, hâzâ yevmukumullezî kuntum tûadûn(tûadûne).
103-En büyük korku onları üzmez.
Melekler onları karşılayıp: “İşte bu, vaad olunduğunuz gündür”derler.
يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاء كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
104-Yevme natvis semâe ke tayyis sicilli lil kutub(kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduhu, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn(fâılîne).
104-Göklerin kitapların katlandığı gibi katlayacağımız gün (an).
İlk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar iade ederiz.
Biz bunu vaad edip üzerimize almıştık. Şüphesiz yapanlar bizleriz
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
105-Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn(sâlihûne).
105- Andolsun ki biz , zikirden sonra Zebûr’da da:”Arz salih kullarım mirasçı olur”diye yazdık.
إِنَّ فِي هَذَا لَبَلَاغًا لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ
106- İnne fî hâzâ le belâgan li kavmin âbidîn(âbidîne).
106-Gerçekten bunda ibadet eden bir topluluk için yeterince öğüt vardır.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
107- Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne).
107-Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
قُلْ إِنَّمَا يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
108- Kul innemâ yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun, fe hel entum muslimûn(muslimûne)
108-De ki :”Bana, benim ilâhım ancak tek bir ilâhtır, diye vahyolunuyor.
Artık siz müslüman olacak mısınız?”
فَإِن تَوَلَّوْا فَقُلْ آذَنتُكُمْ عَلَى سَوَاء وَإِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ أَم بَعِيدٌ مَّا تُوعَدُونَ
109- Fe in tevellev fe kul âzentukum alâ sevâin, ve in edrî e karîbun em baîdun mâ tûadûn(tûadûne).
109-Eğer yüz çevirirlerse de ki : “Ben size eşit olarak bildirdim.
Size vaad olunan yakın mıdır, uzak mıdır, bilemiyorum.
إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ
110-İnnehu ya’lemul cehre minel kavli ve ya’lemu mâ tektumûn(tektumûne).
110-Şüphe yo ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
وَإِنْ أَدْرِي لَعَلَّهُ فِتْنَةٌ لَّكُمْ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ
111- Ve in edrî leallehu fitnetun lekum ve metâun ilâ hîn(hînin).
111-“Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir imtihandır, bir süreye kadar bir faydalanmadır.”
قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ
112- Kâle rabbıhkum bil hakk(hakkı), ve rabbunâr rahmânul musteânu alâ mâ tasıfûn(tasıfûne).
112-De ki:”Rabbim hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz Rahmân’dır. Sizin niteleyegeldiklerinize karşı yardımı istenen O’dur.”
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsun