Namaz, İslâm ile küfrün ayırıcısıdır

Bismillahirrahmanirrahim

2-BAKARA (3) ayet  “Ve namazı kılarlar.” Yani belli olan namazı dosdoğru kılarlar ve devam ettirirler.

Kur’ân’da namaz hakkında “yüsallûne”, veya “sallû” fiillerinden çok buyurulması dikkate değer bir husustur.

Elbette, “namazı ikame ederler” demekte, “namazı kılarlar” demekten fazla bir anlam vardır ki bu,

en az “doğru dürüst” yani “namazın şartlarına uymak, Allah’a boyun eğmek ve tevazu göstermek suretiyle güzelce kılmak ve hatta kıldırmak mânâlarını ifade eder.

Ve bunun için namazda ta’dil-i erkan (namazı erkanına uyarak kılmak) vacip olduğu gibi, özellikle

namaz için iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, namazın gereklerini tamamlamak için

gayret sarfetmek de dinin lüzumlu gördüğü hususlardandır.

Ana-babanın çocuklarına namaz terbiyesi; din kardeşlerin birbirlerine tavsiye ve hatırlatması;

amirlerin engelleri ortadan kaldırma ve imkanları tamamlama suretiyle beğendirmesi ve teşvik

etmesi; Cum’a namazına ve cemaatle namaz kılmaya dikkat ve devam etmesi de bu cümledendir.

(İkame), “kıyam” veya “kıvam”dan “if’âl” ölçüsünde olarak lügatta kaldırıp dikmek veya düzeltip

doğrultmak veya kıymetlendirmek ve devam ettirmek veya dikkat ederek yapma anlamlarına

geldiğinden, namazla ilgisinde bu mânâların birinden veya ortak noktalarından belîğ bir istiare

yapılmış ve bunun için bir kelimelik “namaz kılarlar” yerine, iki kelimelik “namazı ikame ederler”

seçilmiştir. İlk önce “dikmek” veya “doğrultmak” mânâlarını düşünelim:

Bu bize “Namaz dinin direğidir.” hadis-i şerifini hatırlatır.

Bu hadiste din, yüksek bir binaya benzetiliyor ve namaz aynı o binanın direği gösteriliyor ki, iman da o binanın temelidir.

Buna “istiare-i mekniye” ve “istiare bi’l-kinaye” (kinaye ile istiare) denilir.

Bu âyette de namaz cemaat ile kaldırılabilecek büyük bir direğe benzetiliyor ve onun güzelce dikilmesi veya doğrultulması suretiyle o yüksek binayı dinin inşa, koruma ve devam ettirilmesinin gereği anlatılıyor.

Bir de bu binanın ilerde açıklanacak esasları, diğer kısımları, süsleme ve güzelliklerinin bulunduğuna işaret buyruluyor.

Bundan dolayı “namaz kılarlar” demekle, “namazı ikame ederler” demek arasında ne büyük fark vardır. Hakikatte din gayet büyük ve kudsi bir binadır.

Ve bu binanın kerestesi, malzemeleri, şekli ve planı (yani şeriat) bizzat Allah’ın yaptığı ve koyduğu bütündür.

Ona uygun olarak inşası, kurulup meydana gelmesi ve içinde saadetle yaşanması da insanlara aittir.

Temsilen (benzetme yoluyla) diyebiliriz ki, bu binanın mimarı Allah, baş kalfası Peygamber, amelesi ümmettir.

Bu binanın temeli kalplerin derinliklerinde atılacak ve ağızlardan taşacak, direği tek başına

namazlarla hazırlanacak, düzlenecek ve cemaat ile görünme meydanına dikilecek, sonra üzerine diğer kısımları inşa edilecektir.

Fakat şurası unu tulmayacaktır ki, bu bina cansız değil canlıdır.

Bu, geçmişler tarafından bir kerre yapılmış olmakla sonradan gelenler, yalnız bunun içinde oturup kalacak değillerdir.

O, bir canlı bünye gibi her gün yapılıp işletilecek, her gün büyüme ve inkişafına hizmet edilecektir. Bu bina ve direk benzetmesi bize İslâm’ın sosyal durumunu ve bu konumda namazın kıymet ve yerinin önemini anlatıyor.

Hakikaten cemaatle namaz İslâm toplumunun direğidir ve bütün İslâmî teşkilatın binasıdır.

Ve cemaatle namaz kılmak ve kıldırmak, o direği dikmektir.

Tek başına kılınan namazlar da bu direğin hazırlanması ve düzlenmesidir.

Dosdoğru, içi-dışı temiz ve muntazam olarak namaz kılmak, imanın büyüyerek bütün vücuttan fışkırması ve hayatın gidişatına muntazam ve doğru bir akış vermesidir.

Bununla iç ve dış, mümkün olduğu kadar, temizlenir; kalp ve beden mümarese (alışma) ile kuvvetlendirilir.

Herhangi bir kimsenin namazsız bulunduğu haliyle namazına devam ettiği halini karşılaştırırsanız, namazlı bulunduğu zamandaki ahlâkını, herhalde yükselmiş bulursunuz. “Muhakkak ki namaz kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçirir.” (Ankebût, 29/45) âyeti, bu gerçeği anlatır.

Bu karşılaştırmadaki yanlışlıklar, ayrı ayrı şahısları mukayese etmekten doğar.

Bazı hususta ahlâklı farz edilen namazsız, namazına devam ettiği zaman hiç şüphesiz ahlâk ve maneviyatça daha yükselir.

Namazını kılan kimsenin hayatta en az dört kazancı vardır: Birincisi temizlik; ikincisi kalp kuvveti; üçüncüsü vakitlerin intizamı; dördüncüsü toplumsal düzelme.

Bu faydalar, devam şartıyla, en resmî bir namazda bile vardır.

Namazın büyük faydalarını hesap etmek mümkün değildir.

Fakat en ufak ahlâkî faydası bilfiil büyüklenmeyi kırmak, kardeşliğe hazırlanmak, Allah rızası için iş yapmaya alışmaktır.

Bunun için namazda giyinebileceği en güzel ve en temiz elbisesini giymek ve kendine gurur vermesi

düşünülen bu hal içinde örtülecek nice ayıpların bulunduğunu düşünüp, yüzünü yani alnını ve

burnunu yerlere koyarak, kalbinde iman ettiği Allah huzurunda o kibir ve gururu kırarak defalarca

secdeye kapanmak en mühim bir esastır. “Her cami(ye gidişiniz) de güzel elbisenizi alın.” (A’râf, 7/31).

Namazda özellikle secdenin kibre olan bu mühim tesiri dolayısıyledir ki, kibirliler en çok namazın secdesine itiraz ederler.

O süslü elbiseler içinde alınlarını Allah rızası için yere koyma zorunluluğu onların kibir damarlarına, sinirlerine pek fena dokunur. “Şüphesiz bu, (Allah’a) saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.” (Bakara, 2/45).

Düşünmezler ki o süsler, o alınlar hep Allah’ın vergisidirler.

Ve zamanı gelince o yağlı alınlar toza, toprağa karışacaktır.

Hem o topraklar, o yerler o kadar hakaret edilmeye, devamlı olarak çiğnenmeye layık değildir. Zaman olur ki onlar için kanlar dökülür.

Beşer hayatı oradan fışkırır ve onu fışkırtan Allah Teâlâ’dır. O süslere, o bedenlere emek vermiş birtakım Allah’ın kullarının da hakları geçmiştir.

Şu halde o topraklara, o yerlere, toprak ve yer oldukları için değil, yaratıcısı olan Allah Teâlâ’nın

büyüklük ve ululuğu adına hakkıyla secdeye kapanıp, kibirden ve bencillikten sıyrılmak ve insanlar ile kardeşçe geçinmek için onların topluluklarına karışmanın pek kudsî bir görev olduğunu unutmamak gerekir.

Namaz o kibir ve gururu kırarken, aynı zamanda insanın ruhî hürriyetine öyle bir yükselme verir ki bu yükselme en görkemli kralların huzurundaki saygı duruşundan çok yüksektir.

Bunun için namaz mü’minin bir mi’racıdır.

Yani onu beşerî olmanın sertliğinden, tek olan Allah’a ait arşa çıkartan bir merdivendir.

Namazda bütün bir beşer hayatının şekli ve dereceleri dürülmüştür.

Allah’ın huzurunda bulunmak, hazırlanmak, düşünmek, istemek, defalarca kalkmak, bükülmek,

düşmek, rahat edip oturmak nihayet selam ve selametle işini bitirmek, insanı, bütün hayatın

kademelerinden geçirterek, varlığın sırlarını, dünya ve ahireti düşündürerek Cenab-ı Allah’a

kavuşturur ve büyük bir iman ve sevap ile yine âleme döndürür.

Yine bir hadiste açıklandığı üzere “Namaz, İslâm ile küfrün ayırıcısıdır”.

Biz burada namazın dünyaya ve ahirete ait, maddî ve manevi, bütün faziletlerini ve faydalarını sayacak değiliz.

Çünkü o sonsuzdur, sayılması mümkün değildir.

Bunun bütün toplamı din dilinde “büyük sevap” adıyle anılır.

Fakat burada namazın, imandan sonra nasıl bir ahlâkî ve sosyal prensip olduğunu ve onun üzerine ne kadar büyük bir sosyal bina kurulacağını kısaca ifade etmek istedik. O büyük binanın direği işte öncelikle ferdî namazlarla hazırlanır, düzene sokulur ve cemaatle dikilir.

Ondan sonra da geri kalanı yapılır.

İşte “namazı ikame etme” tabiri bu mühim mânâyı çok açık bir şekilde ifade ediyor ve hidayete aday

müttakileri “namazı kılarlar” diye değil, “namazı ikame ederler” diye tarif, vasf ve medh ediyor.

Bunlardan anlaşılır ki, bunun meâlinde “namaz kılarlar” tabiriyle yetinmek doğru değildir.

Burada  kelimesinin “elif-lâm”ı ahd içindir ki durumu ve sınırı bilinen “İslâm namazı” demektir.

Ve bu

durum yani namazın nasıl kılınacağı, şartları ve rükünleri (namazın içindeki farzları), sünnet ve

edepleri, mekruhları ve namazı bozan şeyler ile sıfat ve durumu “Namaz kılarken beni gördüğünüz gibi namaz kılınız.” hadis-i şerifi gereğince, Peygamber’den görülen fiilî, sözlü ve takrîrî olarak alınan sıfat ve niteliktir ki, bu nitelik ve durum ta başlangıçtan beri müslümanlar arasında amel ile kesin bir şekilde bilinir ve din kitaplarında yazılmıştır.

Ve “yüsallûne” buyurulmayıp da “ahid lâmı” ile “yükîmüne’s-salâte” buyurulmasında bu mânâ da açıktır.

Yani “yükîmüne’s-salâte”, “dosdoğru namaz kılarlar” demek değil; “namazı, dosdoğru kılarlar” demek olduğundan gaflet edilmemelidir.

kaynak (ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)

  • İlgili Yazılar

    Bir Bahçede Üç Zaman

    Read more

    İyilik, bir karakter meselesidir

    Read more

    You Missed

    Bir Bahçede Üç Zaman

    • Aralık 13, 2025
    • 0
    • 44 views

    İyilik, bir karakter meselesidir

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 44 views

    Sünnetin güzelliklerinden bazıları

    • Aralık 12, 2025
    • 0
    • 43 views

    Zikir sadece söz değildir

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 28 views

    La Bonté : Tout Commence par le Caractèr

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 36 views

    Sözün Ağırlığı ve Kalbin Dili

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 47 views

    Allahumme cal fi kalbi nûran, ve cal fi sadri feracen ve surûran.

    • Aralık 11, 2025
    • 0
    • 45 views

    Allah’a tevekkül ederek yapılan gayret

    • Aralık 10, 2025
    • 0
    • 68 views

    Hurafe karanlıktır, bâtıl karanlıktır.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 55 views

    Utanmadıktan sonra dilediğini yap.

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 43 views

    Sünnet-i Seniyye,

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 53 views

    Kalbin Elhamdülillah Dediği Vakit

    • Aralık 8, 2025
    • 0
    • 63 views

    Allâhümme rahmeteke ercü felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin

    • Aralık 7, 2025
    • 0
    • 69 views

    👉 “Söylentilere değil, gerçeğe kulak vermek.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 80 views

    Manevi huzur aynı zamanda teslimiyettir.

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 62 views

    Écouter la vérité, non les rumeurs

    • Aralık 5, 2025
    • 0
    • 69 views

    Dost arıyorsan Allah yeter, destek bekliyorsan Allah yeter.

    • Aralık 4, 2025
    • 0
    • 69 views

    La valeur de l’honnêteté face à la triche

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 52 views

    Hile Karşısında Dürüstlüğün Değeri

    • Aralık 3, 2025
    • 0
    • 57 views

    Le mot “niyet” ou “niyyet”

    • Aralık 2, 2025
    • 0
    • 52 views

    Est-ce que quelqu’un va le remarquer ?

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 67 views

    Ego karışmaz, beklenti yoktur, hesap yoktur.

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 65 views

    Acaba beni fark ederler mi?🌼🌼🌼

    • Aralık 1, 2025
    • 0
    • 73 views

    Kötülüğü en güzel olanla sav.

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 70 views

    Kevser Sûresi – Günlük Hayatta Yaşamak İçin Pratik Rehber

    • Kasım 30, 2025
    • 0
    • 21 views

    Selamün aleyküm. Ve aleyküm selam.

    • Kasım 28, 2025
    • 0
    • 82 views

    Vivre en conscience : chaque instant compte

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 65 views

    Bilinçli yaşamak: Her an önemlidir.

    • Kasım 27, 2025
    • 0
    • 61 views

    Însan, en çok kendi nefsine nasihat etmeli…

    • Kasım 26, 2025
    • 0
    • 72 views

    “Bir sandalda iki kürek” meselesi…

    • Kasım 25, 2025
    • 0
    • 64 views

    Korumalı: Kırmaya değil, onarmaya; incitmeye değil, gönül almaya değer.

    • Kasım 24, 2025
    • 0
    • 82 views

    Dans un jardin, trois temps

    • Kasım 23, 2025
    • 0
    • 31 views

    Orada kazanç iyi değil mi?”

    • Kasım 22, 2025
    • 0
    • 102 views

    Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel yaşar

    • Kasım 19, 2025
    • 0
    • 89 views

    kısmen katılıyorum, kısmen de katılmıyorum

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 208 views

    Gönülden gönüle yol olur.

    • Kasım 18, 2025
    • 0
    • 97 views

    Kural mural yok arkadaşım.

    • Kasım 16, 2025
    • 0
    • 123 views

    Dua Evrensel Bir Dil

    • Kasım 15, 2025
    • 0
    • 92 views

    “Belki bunda da bir hayır vardır.”

    • Kasım 13, 2025
    • 0
    • 67 views

    Kadın da yapsa yanlıştır, erkek de.

    • Kasım 11, 2025
    • 0
    • 116 views

    İyi insan olmak, bir ömür boyu süren sessiz bir yolculuktur.

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 129 views

    Kişisel Gelişiyoruz da Nereye Kadar?

    • Kasım 9, 2025
    • 0
    • 146 views

    Peygamberimizin Akşam Uyarısı

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 89 views

    🌾Koruk, ekşidir; 🌾

    • Kasım 8, 2025
    • 0
    • 101 views

    Bugün Başla, Yarına Bırakma

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 105 views

    🌸Bir selam verirsin kardesine, “Cuman mübarek olsun” dersin🌸

    • Kasım 7, 2025
    • 0
    • 142 views

    En Değerli Şeyi En Kolay Şekilde Erteliyoruz: Sağlık

    • Kasım 4, 2025
    • 0
    • 120 views

    En Sessiz Ama En Değerli Organın Beyin…

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 87 views

    Hüznün En Güzel Hâli🍂🍂🍂

    • Kasım 3, 2025
    • 0
    • 79 views

    Beyin… Allah’ın sana emanet ettiği mucize.

    • Kasım 2, 2025
    • 0
    • 106 views

    Küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 140 views

    Neden o kadar savundum, bilmiyorum

    • Kasım 1, 2025
    • 0
    • 157 views

    Bilenler bilir…🍂🌾🍁🌸

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 94 views

    Korumalı: Yanında huzur bulduğun bir insan varsa, orası senin tatilindir.

    • Ekim 31, 2025
    • 0
    • 130 views

    Fe teʿâlallâhu el-meliku’l-hakku…

    • Ekim 29, 2025
    • 0
    • 239 views

    Adı vicdandır.🌸🌸🌸

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 134 views

    Korumalı: Rabbim kalemimizi daima hayra vesile kılsın.

    • Ekim 26, 2025
    • 0
    • 90 views

    Hâlbuki insan, dışarıdan bir cümle kadar basit

    • Ekim 25, 2025
    • 0
    • 168 views

    Doğru Muyduk Bugün?

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 154 views

    Kimiz biz? Birbirine üstünlük taslayan,

    • Ekim 24, 2025
    • 0
    • 140 views

    Dürüstlük, Müslüman’ın süsüdür.

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 73 views

    BİR LİRALIK İMTİHAN

    • Ekim 23, 2025
    • 0
    • 104 views

    Hakkını Yediğin Her Kul

    • Ekim 22, 2025
    • 0
    • 95 views

    “Ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn…”(et-Tevbe, 14) ayeti

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 130 views

    Konforlu Nankörlük

    • Ekim 21, 2025
    • 0
    • 88 views

    “Haydi felaha!”

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 157 views

    Günde Beş Defa Çağrılıyoruz… Cevabımız Ne?

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 88 views

    Secdeyle Huzur Bulmak

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 87 views

    Arşivden Çıkan Satırlar

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 114 views

    Rükû: Bir Kulun Boyun Eğişi

    • Ekim 20, 2025
    • 0
    • 86 views

    Bir nevi “dünya molası” gibi.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 102 views

    Sen zenginsin. Hem de en hakikisinden.

    • Ekim 19, 2025
    • 0
    • 172 views

    “Allah İçin Mi, İnsanlar İçin Mi?”

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 90 views

    Herkesin bir kıblesi vardır.

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 160 views

    Quelle belle époque vivons-nous, n’est-ce pas ?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 126 views

    Ne güzel bir çağ değil mi?

    • Ekim 18, 2025
    • 0
    • 146 views

    “Hadi abdest alalım” dedik, peki ne yapmamız şart?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 144 views

    Gusül Nedir? Neden Gerekir?

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 101 views

    Bir uyanış, bir hatırlatış…

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 220 views

    Qui suis-je ?” – Le début d’un voyage intérieur

    • Ekim 17, 2025
    • 0
    • 142 views

    𝓝𝓪𝓶𝓪𝔃ı𝓷 𝓞𝓵𝓶𝓪𝔃𝓼𝓪 𝓞𝓵𝓶𝓪𝔃 6 𝓢̧𝓪𝓻𝓽ı

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 139 views

    Saat vakti gösterir, ama kalp vakti hisseder.

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 193 views

    “Rabbine Doğru Bir Yürüyüş: Namazın Şartları ve Rükünleri”🌿

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 233 views

    Beş vakit… Her biri bir istasyondur.

    • Ekim 16, 2025
    • 0
    • 148 views

    C’est le plus beau des commencements.

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 123 views

    İşte o zaman en güzel başlangıçtır.🌿

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 157 views

    En es-tu conscient ?

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 160 views

    Însan zamanla alışır.

    • Ekim 15, 2025
    • 0
    • 154 views

    Şehadet başlangıçtır ama aynı zamanda hedef.

    • Ekim 14, 2025
    • 0
    • 169 views

    La Shahada : Pas qu’une phrase, mais une manière de vivre

    • Ekim 14, 2025
    • 0
    • 144 views

    🌿 Kelime-i Şehadet: İmanın Kapısı ve Müslümanlığın Anahtarı

    • Ekim 14, 2025
    • 0
    • 219 views