Bismillahirrahmanirrahim.

13-RA’D: 42– Onlardan öncekiler de mekirler yaptılar.

Allah’a, peygamberlere, kitaplara ve müminlere karşı birtakım hilelere baş vurdular, tuzaklar, oyunlar düzenlediler, entrikalar çevirdiler fakat sonuç itibariyle mekir, bütünüyle mekir ancak Allah’ındır.

Allah’ın mekrine göre, diğerlerinin yaptığı mekirler hiçtir; mekir bile sayılmaz.

Çünkü mekrin hakikatı, başkasına gizli, sezilmesi, anlaşılması mümkün olmayan bir kötülüğü ona iletmektir.

Onu bilmeden oyuna getirmek, kötü duruma düşürmektir.

Oysa Allah’dan gizli olan bir şey yoktur:

Kulların bütün yaptıkları ve yapacakları Allah tarafından bilinmektedir.

Her şey O’nun bilgisi ve kudreti altında cereyan etmektedir.

Bundan dolayı, mekir yapanların yaptıkları mekir de bir amelden, bir kesipten başka bir şey değildir.

Yaratma ve etki Allah’dandır. Bu suretle onlar oyun yapmaya çalışırken, sadece kendi kendilerini aldatmış ve kendi düşecekleri kuyuyu kazmış olurlar.

Allah’ı oyuna getirmek mümkün olmadığına göre, yaptıkları işle başlarına gelecek oyuna kendileri sebep olmuş olurlar.

Allah bir yere kadar kesiplerini yaratır, onlar da başardık, başarıyoruz zannederlerken, o oyunlarının cezası olarak Allah tarafından öyle gizli bir belaya uğratılırlar ki, bütün zan ve tahminlerinin aksine mahvolur giderler.

O halde hilekarlık yapmaya çalışanlar, bilmelidirler ki, yaptıkları hileler, sonuçta Allah’ın kendilerine bir oyunudur.

Allah, hiç haberleri olmadığı, hiç ummadıkları bir şekilde mekirlerini başlarına geçiriverir.

Aldatıyoruz, oyuna getiriyoruz zannettikleri doğruları da mükafatlandırır.

Çünkü Allah aldanmaz ve aldatanları sevmez.

Her nefis ne kazanırsa bilir.

O kâfirler de ilerde bileceklerdir ki, bu yurdun akıbeti kimindir

“Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.” (Al-i İmran, 3/54)

El-Melik: “Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.”

El-Kuddûs: “Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan.”

Es-Selâm: “Her türlü tehlikelerden selamete çıkara

Haşr Suresi 23. Ayeti: Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

“Aldatan Bizden Değildir” Hadisi 

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bize silah çeken bizden değildir. Bize hile yapıp aldatan da bizden değildir.” (Müslim, Îmân 164, Fiten 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû 50; Tirmizî, Büyû 72; İbni Mâce, Ticârât 36)

Müslim’in bir başka rivâyetinde şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem pazarda bir buğday sergisine uğradı. Elini buğday yığınının içine daldırdı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya:

– “Ey zâhîreci! Bu ıslaklık nedir?” buyurdu. Adam:

– Ey Allah’ın Resûlü! Yağmur ıslattı, dedi. Resûl-i Ekrem:

– “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya! Kim bizi aldatırsa, bizden değildir” buyurdu. (Müslim, Îmân 164)

(Sabah akşam, 3 defa, “Bismillahillezî lâ yedurru ma’asmihî şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüvessemî’ul alîm”