Allah’ım! Yaratılışımı güzel yaptın, ahlâkımı da güzelleştir

Selamun aleykum

Ben de bir kul olarak biliyorum ki, istiğfar Rabb’ime yönelmek ve affını dilemek için en büyük fırsatlardan biridir.

İşlediğimiz hataların farkına varıp, bunlardan pişmanlık duyarak Allah’a sığınmak bizler için en büyük kurtuluştur.

İstiğfar, Allah’ın rahmet kapısını çalan güçlü bir anahtar olup, hem bireysel hem de toplumsal huzurun teminatıdır.

İstiğfarın Kur’an-ı Kerim’deki Yeri Kur’an-ı Kerim’de istiğfarın önemi birçok ayette vurgulanmıştır.

Ben de bu ayetler üzerinde düşündüğümde, Rabb’imin beni ve hepimizi affetmek için nasıl büyük bir rahmet sahibi olduğunu görüyorum.

Yüce Allah, kullarının kendisine yönelmelerini, günahlarından arınmalarını ve bağışlanma dilemelerini istemektedir.

İşte bazı ayetler:

Allah’ın affediciliği “Rabbinizden bağışlanma dileyin. Sonra O’na tövbe edin ki, belirli bir süreye kadar sizi güzel bir şekilde faydalandırsın ve her fazilet sahibine lütfunu versin.” (Hud, 11/3)

İstiğfarın manevi kazançları “Ve: ‘Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol bol yağmur indirir, sizi mallar ve evlatlarla destekler, sizin için bahçeler var eder ve ırmaklar akıtır.’” (Nuh, 71/10-12)

Bu ayetler, istiğfarın sadece günahların affına vesile olmadığını, aynı zamanda dünyadaki rızkı ve bereketi de artırdığını göstermektedir.

İstiğfarın Hadislerdeki Yeri Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bizlere en güzel örnek olarak istiğfarın önemini ve faziletini sık sık vurgulamış, kendisi de günde yetmişten fazla istiğfar ettiğini belirtmiştir.

İstiğfarın günahları silmesi “Kim istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah ona her sıkıntıdan bir çıkış yolu ve her darlıktan bir ferahlık ihsan eder ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.” (Ebu Davud, Vitr, 26)

İstiğfar edenin affedilmesi “Kul, günah işleyip sonra ‘Ey Rabbim! Günahımı bağışla’ derse, Allah Teâlâ ‘Kulum bir günah işledi ve benim günahları bağışlayan ve cezalandıran olduğumu bildi’ buyurur ve onu bağışlar.” (Buhari, Tevhid, 35)

Peygamber Efendimizin sürekli istiğfar etmesi “Ben, günde yetmiş defadan fazla Allah’a istiğfar eder ve O’na tevbe ederim.” (Buhari, Deavat, 3)

 

Seyyidü’l-İstiğfar (Duaların Efendisi): “Allahumme ente Rabbi, la ilahe illa ente, halaktenî ve ene abduk, ve ene ala ahdike ve va’dike mesteta’tu. Eûzu bike min şerri ma sana’tu, ebûu leke bi ni’metike aleyye, ve ebûu bi zenbi fağfir lî, fe innehû la yağfiru’z-zunûbe illa ente.”

Kısa ve Etkili İstiğfar “Estağfirullah el-Azim, el-lezi la ilahe illa hu, el-Hayyul-Kayyum ve etubü ileyh.”

Kur’an’da Geçen Bir İstiğfar Duası “Rabbenağfir lena zünubena ve israfena fî emrina ve sebbit akdâmenâ ven surna ale’l-kavmi’l-kâfirîn.” (Âl-i İmrân, 3/147)

Kalp huzuru ve manevi arınma: İstiğfar, insanın vicdanını rahatlatır ve manevi kirlerden temizler.

 

Toplumun huzur bulması: Günahlardan arınan bireyler, daha ahlaklı ve erdemli bir toplumun oluşmasına katkı sağlar.

Sonuç İstiğfar, hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşumuza vesile olan büyük bir ibadettir. Rabb’imiz, günah işleyen her kulun O’na yönelmesini ve af dilemesini istemektedir.

Ben de bu nasihatleri kendime söylüyorum: “İstiğfarı dilinden düşürme, kalbine yerleştir, Rabb’ine yönel ve affını dile.”

Çünkü biliyorum ki, Allah Teâlâ her zaman affedicidir ve samimi tövbeleri kabul edendir.

Rabb’im, beni ve hepimizi affına mazhar olan kullarından eylesin. Amin.

 

 

 

İyi akşamlar!  Umarım gününüz güzel ve bereketli geçmiştir.

Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı bir akşam dilerim

Dil ile yapılan cehrî zikir, insanların etrafında bulunan melekler tarafından duyulmakta, ancak aynı zamanda insana sürekli yoldaşlık eden şeytan da bu sözleri işitmektedir.

Bu sebeple, cehrî zikir her ne kadar faydalı olsa da, kalpte yapılan gizli zikir kadar derin ve etkili olamaz.

Çünkü kalpte yapılan zikir, dışsal etkileşimlerden arınmış olup, kişinin Allah ile olan özel ilişkisini derinleştirir.

Zikrullah, kalpleri arındıran ve Allah’ın sevgisine ulaştıran bir şifadır.

Suyûtî’nin rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyruluyor: “Allah’ı zikretmek, kalplerin şifasıdır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 4330)

Bu, kalbin gerçek huzura ve sağlığa kavuşması için en önemli reçetedir.

Zikrullah, insanın kalbindeki hastalıkları, kibir, riya ve hased gibi olumsuz duyguları ortadan kaldırarak, Allah’ın sevgisini ve rızasını kazandırır.

Zikrullah’ın Kalp Üzerindeki Etkisi

Cenâb-ı Hakk’a kalp ile yapılan zikir, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda kalbin bir tedavi aracıdır. Kalp, haset ve kötü arzularla kirlenebilir, ancak Allah’ı zikretmek, kalbi bu kötü duygulardan arındırır ve Allah’ın sevdiği güzel vasıflarla doldurur. Zikir, içsel bir temizliktir. Suyûtî’nin başka bir hadisi: “Zikir sadakadan hayırlıdır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 4350) Bu da zikrin, diğer ibadetlerden daha üstün olduğuna işaret eder, çünkü zikir hem ruhu besler, hem de kalbi sadakadan daha derinden etkiler.

Şeytanın Kalbe Nüfuzu ve Zikrin Koruyucu Gücü

Şeytan, Âdemoğlunun kalbine nüfuz etmek için sürekli bir çaba içerisindedir.

Ancak kul, kalbiyle Allah’ı zikrederse, şeytan bu zikrin huzuru ve Allah’ın rahmeti karşısında geri çekilir.

Zikir, insanın iç dünyasında bir kalkan gibi çalışır ve onu şeytanın vesveselerinden korur.

Suyûtî’nin rivayet ettiği bir hadiste şöyle denir: “Şeytan Âdemoğlunun kalbine nüfuz için istilâ eder.

Fakat kul kalbiyle Cenâb-ı Hakk’ı zikredince ümidsiz olarak geri çekilir.

Kul Allah’ı unutur, unutmaz hemen kalbini istilâ ederek vesvese vermeye başlar.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 4972)

Bu, zikrin insana verdiği manevi korumanın ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Zikrullah’ın Şükürle İlişkisi

Zikrullah, aynı zamanda bir şükürdür.

Cenâb-ı Hakk, kuluna: “Ey Âdemoğlu! Sen beni zikrettiğin müddetçe bana şükretmiş olursun.

Beni unuttuğun müddetçe hakkımı unutmuş, nankörlük etmiş olursun.” (Heysemî, X, 82) buyurmuştur.

Allah’ı zikretmek, aslında O’na şükretmenin bir başka şeklidir. Zikrullah, O’na duyulan minnettarlık ve teslimiyetin dildeki ifadesidir.

Zikir, kalbin Allah’a yönelmesini ve O’na teşekkür etmesini sağlar.

Zikrullah’ın Cemaatle Yapılmasının Fazileti

Bir cemaatin Allah’ı zikretmek için toplandığı her an, o topluluk için bir rahmet ve mağfiret anıdır. Suyûtî’nin bir başka rivayetinde şöyle buyuruluyor: “Hiçbir cemâat zikrullah için cem’ olup dağılmadı ki, zikirleri sebebiyle Cenâb-ı Hakk tarafından af ve mağfiret ile tebşîr olunmasınlar, kendilerine: ‘Zikrinizden dolayı mağfiret olunmuş olarak kalkınız’ denilmesin.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 7777)

Bu hadis, toplu olarak yapılan zikirlerin faziletini ve bu ibadet sırasında Allah’ın rahmetinin indiğini vurgular.

Zikir, sadece bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal bir anlam taşır ve cemaatle yapılan zikirler, daha büyük bir manevi etki yaratır.

Sonuç Olarak: Zikrullah’ın Hayatımızdaki Yeri

Zikrullah, insanın kalp sağlığını koruyan, ruhunu besleyen ve manevi bir koruma sağlayan en kıymetli ibadettir.

Kalpteki kötülükleri temizler, insanı Allah’a yakınlaştırır ve ona huzur verir.

Dil ile yapılan zikir de çok değerli olsa da, kalpten yapılan zikir, kişinin iç dünyasını dönüştüren en derin ibadettir.

Zikrullah, aynı zamanda bir şükürdür ve Allah’ın rahmetine ulaşmanın en doğru yoludur.

Cenâb-ı Hakk’a olan yakınlık, zikrin kalpte derinleşmesiyle güçlenir ve her an insanın ruhunu canlandırır.

 Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) edep ve ahlâk konusundaki

hassasiyetini yansıtan çok anlamlı ve derin bir yakarıştır.

Şimdi bu duanın anlamını, içeriğini ve bize kazandıracağı dersleri detaylı bir şekilde ögrenelim.

1. Duanın Arapça Metni ve Okunuşu

Arapça Metin:
اللَّهُمَّ أَحْسَنْتَ خَلْقِي فَأَحْسِنْ خُلُقِي

Okunuşu:
“Allahümme ahsente halkî fe ehsin hulukî.”

📌 Anlamı:
“Allah’ım! Yaratılışımı güzel yaptın, ahlâkımı da güzelleştir.”

(Hadis Kaynağı: İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 959)


2. Duanın Kelime Kelime Açıklaması

  • اللَّهُمَّ (Allahümme): “Allah’ım” anlamına gelir. Yani kul, doğrudan Allah’a yönelerek O’na dua etmektedir.
  • أَحْسَنْتَ (ahsente): “Sen güzelleştirdin, en güzel şekilde yarattın.”
  • خَلْقِي (halkî): “Yaratılışım, suretim, dış görünüşüm.”
  • فَأَحْسِنْ (fe ehsin): “Öyleyse güzelleştir, mükemmelleştir.”
  • خُلُقِي (hulukî): “Ahlâkım, karakterim, huylarım.”

Bu ifadeler, Allah Teâlâ’nın insana verdiği fiziksel güzelliğin yanında, ruhsal ve ahlâkî güzelliğin de yine O’nun lütfuna bağlı olduğunu gösterir.

3. Duanın İçeriği ve Hikmeti

Bu dua, iki temel noktaya işaret eder:

1️⃣ Allah’ın İnsana Verdiği Fıtrî Güzellik

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah’ın kendisine güzel bir yaratılış verdiğini kabul ederek şükretmektedir.

İnsanın bedeni, organları, yaratılışı en güzel şekilde takdir edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle belirtilir:

📖 “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”
(📌 Tin Suresi, 4. ayet)

Yani insanın fiziksel yapısı, diğer varlıklardan üstün bir şekilde yaratılmıştır.

Ancak tek başına fiziksel güzellik yeterli değildir.

İşte bu noktada, duanın ikinci kısmı devreye giriyor.

2️⃣ Ahlâkın da Güzelleştirilmesi

Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’ın kendisine güzel bir yaratılış verdiğini kabul ettikten sonra, ahlâkının da güzelleştirilmesini istiyor.

Çünkü insanın dış güzelliği kadar, iç güzelliği de önemlidir.

Fiziksel güzellik Allah tarafından verilir, ancak ahlâkî güzellik insanın çabası ve Allah’ın yardımıyla kazanılır.

Bu yüzden Efendimiz (s.a.v.), en güzel ahlâka sahip olmasına rağmen, ahlâkını daha da güzelleştirmesi için dua etmektedir.

Bu, bize de bir örnek olmalıdır.

Çünkü ahlâk güzelliği, insanın hem dünyada hem de ahirette huzur bulmasını sağlar.

4. Bu Dua Bize Ne Öğretiyor?

1. Allah’ın verdiği nimetlere şükretmek gerekir.
Efendimiz (s.a.v.), önce yaratılışının güzel olduğunu kabul edip, şükrederek başlıyor. Biz de Rabbimiz’in bize verdiği nimetlere şükretmeliyiz.

2. Ahlâk güzelliği en önemli değerlerden biridir.
Fiziksel güzellik zamanla kaybolur ama ahlâk güzelliği insanın gerçek değerini belirler. Peygamberimiz bu yüzden ahlâkını güzelleştirmesi için dua etmektedir.

3. Güzel ahlâk, dua ile istenmeli ve gayret gösterilmelidir.
İnsan sadece fiziksel güzelliğe değil, güzel ahlâka da önem vermelidir.

Bu ahlâkî olgunluğa ulaşmak için dua etmek ve çalışmak gerekir.

4. Peygamberimiz’in (s.a.v.) ahlâkı bizim için en büyük örnektir.
Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz’in ahlâkı hakkında şöyle buyrulmuştur:

📖 “Ve şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzeresin.”
(📌 Kalem Suresi, 4. ayet)

Biz de O’nun ahlâkını örnek alarak, hayatımızda güzel ahlâkı uygulamaya çalışmalıyız.

5. Günlük Hayatta Bu Duayı Nasıl Kullanabiliriz?

Bu dua, özellikle ahlâkî gelişimimiz için sıkça okunmalıdır.
📌 Ne zaman okunabilir?

  • Sabah ve akşam dualarında,
  • Ahlâkî bir zorluk yaşadığımızda,
  • Kendimizi geliştirmek istediğimizde,
  • Özellikle çocuklarımıza ve sevdiklerimize öğretmek için.

Bu duayı hayatımıza yerleştirerek, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ahlâkına biraz daha yaklaşabiliriz.

Sonuç

Bu dua, sadece fiziksel güzelliğe değil, ahlâkî güzelliğe de önem vermemiz gerektiğini hatırlatan muhteşem bir duadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), en güzel ahlâka sahip olmasına rağmen, Allah’tan ahlâkını daha da güzelleştirmesini istemiştir.

Bu da bizlere, ahlâkımızı sürekli geliştirmek ve güzel ahlâk sahibi olmak için dua etmemiz gerektiğini öğretmektedir.

Bu duayı dilimizden düşürmeyelim ve hayatımıza geçirmeye çalışalım. 🌿🤲

Allah’ım! Bizi en güzel şekilde yarattığın gibi, ahlâkımızı da en güzel hale getir.

Kalplerimizi arındır, gönüllerimize huzur ver.

Bizleri güzel ahlâklı, merhametli, adil ve iyilik yolunda yürüyen kullarından eyle.

Dualarımızı kabul buyur, hayır kapılarını bizlere aç. Amin 🤲

Bismillahirrahmanirrahim
Allahümmeğsil hatâyâye bimâi’sselci ve’l-beredi ve nakki kalbî mine’l-hatâyâ kemâ nekkayte’sevbe’l-ebyeda mine’d-denesi.

Allah’ım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır.

Duanın Arapça Metni:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اللَّهُمَّ اغْسِلْ خَطَايَايَ بِمَاءِ الثَّلْجِ وَالْبَرَدِ وَنَقِّ قَلْبِي مِنَ الْخَطَايَا كَمَا نَقَّيْتَ الثَّوْبَ الْأَبْيَضَ مِنَ الدَّنَسِ

Kelime Kelime Anlamı:

  • اللَّهُمَّ (Allahümme) → Allah’ım! (Yalnızca Allah’a yönelen bir nida)
  • اغْسِلْ (ğsil) → Yıka, temizle
  • خَطَايَايَ (hatâyâye) → Hatalarımı, günahlarımı
  • بِمَاءِ (bimâi) → Su ile
  • الثَّلْجِ (es-selci) → Kar
  • وَالْبَرَدِ (ve’l-beredi) → Dolu suyu, soğuk su
  • وَنَقِّ (ve nakki) → Arındır, temizle
  • قَلْبِي (kalbi) → Kalbimi
  • مِنَ الْخَطَايَا (mine’l-hatâyâ) → Hatalardan, günahlardan
  • كَمَا (kemâ) → Tıpkı, nasıl ki
  • نَقَّيْتَ (nekkayte) → Temizlediğin gibi
  • الثَّوْبَ الْأَبْيَضَ (sevbe’l-ebyada) → Beyaz elbiseyi
  • مِنَ الدَّنَسِ (mine’d-denesi) → Kirlilikten, lekeden

Türkçe Meali:

“Allah’ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka, temizle. Beyaz bir elbiseyi kirden arındırdığın gibi kalbimi de hatalardan temizle!”

Duanın Derin Anlamı ve Açıklaması:

🔹 Kalbin Saflaştırılması:

  • Dua, sadece dışsal bir temizlik değil, kalbin içsel arınmasını da hedefler.
  • Günahlar kalbi karartır ve kirletir.
  • Bu yüzden burada beyaz bir elbisenin lekelerden arındırıldığı gibi, kalbin de günah kirlerinden temizlenmesi istenmektedir.

Bu Dua Ne Zaman ve Neden Okunmalı?

Namazlardan sonra: Günahlardan arınmak ve manevi temizlik için okunabilir.
Tövbe ederken: Günahların affı için içtenlikle bu dua edilebilir.
Huzursuzluk ve kalp sıkıntısı hissedildiğinde: İçsel bir arınma ve manevi ferahlık için okunabilir.
Sabah ve akşam dualarında: Günlük rutin duaların içinde bu dua yer alabilir.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Bu Dua ile İlgili Hadisleri:

🔹 Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) namazda şöyle dua ederdi:
“Allah’ım! Hatalarımı kar, su ve dolu ile yıka. Beyaz elbisenin kirden arındırıldığı gibi kalbimi de hatalarımdan temizle!”
(Buhari, Ezan 91; Müslim, Mesacid 196)


Sonuç ve Özet:

Bu dua, günahlardan arınmak, kalbi temizlemek ve Allah’a yönelmek için çok etkili bir duadır.

Hem dünya hayatında manevi bir huzur sağlar hem de ahiret için bir temizlik vesilesi olabilir.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sıkça yaptığı dualardan biri olması sebebiyle de bizler için büyük bir örnek teşkil etmektedir.

Allah, bu duayı tabiki  basta  kendime   içtenlikle yapan herkesin günahlarını affetsin ve kalbini tertemiz kılsın. Âmin! 🤲

Subhânallâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, Ve lâ havle ve lâ guvvete illâ billâhil aliyyil azîm

Anlamı : Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür. Azamet sahibi Yüce Allah’tan başkasında güç kuvvet ve kudret yoktur.

Bu dua, İslam’ın temel inanç ve tevhit anlayışını en güzel şekilde özetleyen zikirlerden biridir. İçeriğinde Allah’ın yüceliği, birliği, kudreti ve her türlü eksiklikten uzak oluşu vurgulanmaktadır. Şimdi duanın anlamını ve güzelliğini daha derinlemesine inceleyelim:

1. Subhânallâhi (سُبْحَانَ ٱللَّهِ)

“Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.”
Bu ifade, Allah’ın eksikliklerden, hatalardan, insanî ve yaratılmışlara özgü zaaflardan uzak olduğunu dile getirir. O, kusursuzdur ve kemal sahibidir.

2. Velhamdulillâhi (وَٱلْحَمْدُ لِلَّهِ)

“Bütün hamdler O’na mahsustur.”
Hamd, övgü ve şükrün en yüce halidir. Evrendeki her şey, varlığı ve düzeni için Allah’a hamd etmektedir. İnsan da sahip olduğu her nimet için Allah’a şükretmelidir.

3. Ve lâ ilâhe illallâhu (وَلَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ)

“Allah’tan başka ilah yoktur.”
Bu cümle, İslam’ın temel akidesi olan tevhid inancının ifadesidir. Allah’tan başka ibadete layık hiçbir varlık yoktur, yalnız O’na kulluk edilir.

4. Vallâhu ekber (وَٱللَّهُ أَكْبَرُ)

“Allah en büyüktür.”
Allah’ın büyüklüğü ve yüceliği karşısında hiçbir şeyin kıymeti yoktur. O, mutlak güç ve hâkimiyet sahibidir.

5. Ve lâ havle ve lâ guvvete illâ billâhil aliyyil azîm (وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِٱللَّهِ ٱلْعَلِيِّ ٱلْعَظِيمِ)

“Azamet sahibi Yüce Allah’tan başkasında güç, kuvvet ve kudret yoktur.”
Bu ifade, insanın kendi başına hiçbir güce sahip olmadığını ve her şeyin ancak Allah’ın dilemesiyle mümkün olduğunu gösterir.

Her türlü başarı, dayanıklılık ve sabır, Allah’ın yardımıyla gerçekleşir.


Bu Duanın Faziletleri

  • Tevhid inancını pekiştirir ve Allah’a olan teslimiyeti artırır.
  • Allah’ı yüceltmek ve anmak için en faziletli zikirlerdendir.
  • Kişiye huzur ve sükûnet verir, zor zamanlarında ona dayanma gücü kazandırır.
  • İbadetlerin sevabını artırır, Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu zikrin yapılmasını tavsiye etmiştir.

Bu duayı sıkça tekrar etmek, kalbi Allah’a bağlar ve imanımızı güçlendirir. 🌿

SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ SÜBHANALLAHİL AZİM ZİKRİ

Zikir, kulun Allah ile irtibatını canlı tutar.

Nasıl ki bir insanın bedeni gıdaya muhtaçsa, ruhu da Allah’ı anmaya ve O’na yönelmeye muhtaçtır. Kalbin gıdası Allah’ı zikretmektir.

Zikir ile beslenen bir kalp canlı, huzurlu ve nurludur.

Zikirden uzak kalan bir kalp ise zamanla sertleşir, gaflete düşer ve manevi olarak ölü hâle gelir.

Kur’an-ı Kerim’de de şöyle buyrulmuştur:

“Bilesiniz ki kalpler, ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.”
(Ra’d Suresi, 28)

Bu ayet de gösteriyor ki, zikirsiz bir kalp huzursuz ve kararsızdır. Gerçek mutluluk, Allah’ı anmakla mümkündür.

Zikir, Kalbi Canlandırır

Allah’ı anan bir kul, ruhunu kir ve gafletten temizler. Bir hadiste de şöyle buyrulmuştur:

“Her şeyin bir cilası vardır. Kalplerin cilası ise Allah’ı zikretmektir.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân, 1/396)

Tıpkı paslanan bir demirin cilalanınca parlaması gibi, kalpler de zikirle nurlanır. Sübhânallâhi ve bihamdihi, sübhânallâhi’l azîm gibi zikirler, kalpleri diriltir ve temizler.

Zikir Ehlini Bekleyen Müjde

Bu hadis-i şerif, zikir ehli için büyük bir müjdedir. Çünkü zikreden kişi, Allah’ın huzurunda diri ve değerli bir kul olur. Dünyada manen diri olanlar, ahirette de diriler arasında yer alı

 

«Arapça:

Türkçe Okunuşu: Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhi’l azîm.

Anlamı: Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim.» kelimeleridir.” (Buhârî, Deavât, 65) Yine Rasûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz buyurmuşlardır ki:

Sübhânallâhi ve Bihamdihi, Sübhânallâhi’l Azîm Zikri ve Faziletleri

Bu faziletli zikir, Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- tarafından tavsiye edilen, İslâm’ın en güzel tesbihlerinden biridir. “Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhi’l azîm” kelimeleri, Allah Teâlâ’nın yüceliğini, noksan sıfatlardan uzak oluşunu ve O’na olan hamdimizi ifade eder.

Arapçası:

سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللَّهِ الْعَظِيمِ

Türkçe Okunuşu:

Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhi’l azîm.

Anlamı:

“Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim.”


Bu Zikir ile İlgili Hadis-i Şerifler

  1. Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurmuştur:

    “Kim günde yüz defa ‘Sübhânallâhi ve bihamdihi’ derse, onun günahları denizin köpüğü kadar bile olsa affedilir.”
    (Buhârî, Deavât, 65; Müslim, Zikir, 28)

  2. Bir başka hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

    “Sübhânallâhi ve bihamdihi, sübhânallâhi’l azîm zikri dilde hafif, mizanda ağır ve Rahmân olan Allah’a sevgilidir.”
    (Buhârî, Deavât, 64; Müslim, Zikir, 31)

  3. Yine Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    “Cennette bir ağaç vardır, onun gölgesinde bir süvari yüz yıl yol alsa bile gölgesini geçemez. İşte bu ağaç ‘Sübhânallâhi ve bihamdihi’ diyenler içindir.”
    (Tirmizî, Daavât, 58)


Bu Zikrin Faziletleri ve Faydaları

Günahları Affettirir: Küçük günahların bağışlanmasına vesile olur. Büyük günahlar için ise tevbe ile birlikte okunması tavsiye edilir.

Mizanda (Ahiret Terazisinde) Ağırlık Kazandırır: Kıyamet gününde ameller tartılırken bu zikir, sevap kefesini ağırlaştıran en faziletli zikirlerden biridir.

Cennette Mekân Hazırlatır: Hadislerde belirtildiği gibi, bu zikri söyleyenler için cennette ağaçlar dikilir.

Allah’a Yakınlık Kazandırır: Allah’ı anan bir kul, O’nun rahmetine ve sevgisine daha çok mazhar olur.

Ruhen ve Bedenen Huzur Verir: Kalbi huzura kavuşturan, stresi ve sıkıntıları hafifleten en güzel zikirlerden biridir.


Ne Zaman ve Nasıl Okunmalı?

📌 Sabah ve Akşam: Günün başlangıcında ve sonunda 100 defa okunması tavsiye edilir.

📌 Namazlardan Sonra: Farz namazlardan sonra 33 veya 100 defa okunabilir.

📌 Boş Zamanlarda: Yolda yürürken, bir işle meşgulken veya uyumadan önce zikredilebilir.

📌 Sıkıntılı Anlarda: Stresli, üzüntülü veya bunalımlı hissettiğinizde bu zikir ferahlık verir.


Sonuç

Bu mübarek zikir, Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- tarafından bizlere öğretilmiş en güzel ibadetlerden biridir. Allah’ı anmak, O’na hamd ve tesbih etmek, hem dünyada huzura hem de ahirette büyük mükâfatlara vesile olur.

Rabbim, bu faziletli zikri hayatımızın bir parçası hâline getirmeyi ve ebedî kurtuluşa eren kullarından olmayı hepimize nasip eylesin. Âmin. 🤲

“Subhanallah”, “Elhamdülillah”, “Allahu Ekb

Zikir Nedir?

Zikir kelimesi Arapça kökenlidir ve “anmak, hatırlamak” anlamına gelir. Dini bir kavram olarak zikir, Allah’ı sözlü veya kalben anmak, O’nu övgüyle yâd etmek ve O’na yönelmektir.

Kur’an-ı Kerim’de zikirle ilgili bazı ayetler:
📖 “Beni anın ki, ben de sizi anayım.” (Bakara Suresi, 152. Ayet)
📖 “Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.” (Rad Suresi, 28. Ayet)
📖 “Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.” (Ahzab Suresi, 41. Ayet)

Zikir sadece dil ile yapılan bir ibadet değildir; kalpten ve bilinçli bir şekilde Allah’ı anmak, en değerli zikirdir.


Zikrin Çeşitler

Dil ile yapılan zikir (Zikir-i Lisani):

Allah’ın isimlerini, Esmaül Hüsna’yı, duaları ve tesbihleri söylemek.Örneğin, “Subhanallah”, “Elhamdülillah”, “Allahu Ekber” gibi sözler.

Kalp ile yapılan zikir (Zikir-i Kalbi):

Allah’ı sürekli hatırlamak ve kalpten O’na yönelmek.

Kişinin niyetine ve düşüncelerine Allah’ı katması.

Fiili zikir (Zikir-i Ameli):

Namaz kılmak, oruç tutmak, hayır yapmak gibi ibadetler de bir tür zikirdir.

Toplu zikir:

Camilerde, dergâhlarda veya toplu ibadetlerde yapılan zikir meclisleri.

En Güzel Zikirler ve Faziletleri

1️⃣ Tesbih Zikirleri

Tesbih ile yapılan zikirler, kısa ama çok faziletli ibadetlerdir.
Subhanallah (سُبْحَانَ ٱللَّهُ) → “Allah’ı tüm eksikliklerden tenzih ederim.”
Elhamdülillah (ٱلْحَمْدُ لِلَّٰهِ) → “Tüm hamd ve şükür Allah’a mahsustur.”
Allahu Ekber (ٱللَّهُ أَكْبَرُ) → “Allah en büyüktür.”
📌 Bu üç kelimeye “tesbihat” denir ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bunları çokça zikretmeyi tavsiye etmiştir.

2️⃣ Kelime-i Tevhid ve Fazileti

Lâ ilâhe illallah (لَا إِلٰهَ إِلَّا اللَّهُ)
Anlamı: “Allah’tan başka ilah yoktur.”
📌 Bu zikir, imanın temelidir ve en faziletli zikirlerden biridir.

3️⃣ İstiğfar Zikri (Bağışlanma Duası)

Estağfirullah (أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ) → “Allah’tan bağışlanma dilerim.”
Seyyidü’l-İstiğfar:
“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum…”
📌 Peygamber Efendimiz (s.a.v.), günde en az 70 defa istiğfar etmiştir.

4️⃣ Salavat-ı Şerife (Peygamberimize Salât ve Selam Getirmek)

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.
📌 Bir defa salavat getiren kişiye, Allah (c.c.) on misli rahmet eder.

5️⃣ Hasbunallahu ve Ni’me’l-Vekîl (Bize Allah Yeter)

Hasbunallahu ve ni’me’l-vekîl (حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ)
Anlamı: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.”
📌 Hz. İbrahim (a.s.), Nemrut’un ateşine atılırken bu zikri söylemiştir.

6️⃣ La Havle ve La Kuvvete İlla Billah

La havle ve la kuvvete illa billah (لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ)
Anlamı: “Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır.”
📌 Sıkıntılı zamanlarda okunması tavsiye edilir.

Zikirlerin Faydaları

Kalbi huzura kavuşturur ve stresi azaltır.
Günahları bağışlatır ve manevi derecenin yükselmesini sağlar.
Allah’a yakınlaştırır ve duaların kabulüne vesile olur.
Sabır, şükür ve tevekkül duygusunu artırır.
Şeytanın vesveselerini engeller.

📌 Peygamber Efendimiz (s.a.v.), zikir yapan kişileri “cennetin bahçelerinde dolaşanlar” olarak tanımlamıştır.

Zikir Çekmenin En Faziletli Zamanları

🕋 Sabah ve akşam vakitlerinde
🕋 Namazlardan sonra
🕋 Gece ibadetlerinde (Teheccüd vakti)
🕋 Zor zamanlarda ve sıkıntı anlarında
🕋 Mübarek gün ve gecelerde (Cuma, Kadir Gecesi vb.)

📌 Hz. Peygamber (s.a.v.), en hayırlı zikrin “Lâ ilâhe illallah” olduğunu bildirmiştir.

Sonuç: Zikir Bir Yaşam Tarzıdır

Zikir, sadece belli bir ibadet değil, Müslüman’ın hayatının bir parçası olmalıdır. Kişi her an Allah’ı hatırlamalı, her işine besmele ile başlamalı ve her fırsatta Allah’ın adını anmalıdır.

👉 Sürekli Allah’ı anan bir kalp, huzurlu ve mutmain bir hayata kavuşur!

“Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh” Zikri ve Fazileti

Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, bizlere Allah’ın kudretine sığınmanın ve O’ndan yardım dilemenin en güzel yollarından birini öğretmiştir:

“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.”

Bu zikrin anlamı: “Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve ibadetleri yerine getirebilmek ancak Allah’ın tevfik (lütuf ve yardımı) iledir.”

Bu mübarek söz, sadece bir cümle değil, kulun acziyetini kabul edip Allah’ın kudretine teslimiyetini ifade eden derin bir hakikattir. İnsan, hayatında birçok zorlukla, nefis ve şeytanın vesveseleriyle karşılaşır. Kendi gücüyle bunlarla başa çıkamayacağını idrak eden kul, bu zikri söyleyerek Allah’a sığınır. Çünkü gerçek güç ve kuvvet yalnızca O’ndandır.

Hadis-i Şeriflerde “Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh”

🔸 Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ zikrini çokça yapınız. Çünkü bu, cennetin hazinelerindendir.” (Buhârî, Deavât, 50)

Bu hadis, zikrin büyük bir mükâfatı olduğunu gösteriyor. Çünkü bu kelime, kişinin Allah’a teslimiyetini ve O’ndan yardım dileyerek güç kazandığını ifade eder.

🔸 Bir başka hadiste Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“Sana Arş’ın altındaki cennet hazinesinden bir kelime öğreteyim mi?” dedikten sonra, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” kelimesini söylemiştir.

Allah Teâlâ, bu zikri söyleyen kul için şöyle buyurur:

“Kulum hakkı teslim etti ve benden onu selâmette kılmamı istedi.”

Bu ifade, kişinin Allah’a tam bir teslimiyet içinde olduğunu gösterir. Kendi çabalarının ve gücünün sınırlı olduğunu kabul edip, her şeyin ancak Allah’ın yardımıyla mümkün olacağını idrak eden kişi, O’ndan yardım talep etmiş olur.

Bu Zikrin Faydaları ve Fazileti

Zorlukları aşmada büyük bir yardımcıdır. Kişi bu zikri söyleyerek Allah’tan yardım diler ve manevi kuvvet kazanır.

Kalbe huzur ve sükûnet verir. Allah’a tevekkül eden kişi, O’na teslim olur ve gereksiz endişelerden kurtulur.

Cennet hazinelerindendir. Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bu zikri cennet hazinelerinden biri olarak tanımlamıştır.

Allah’a olan bağlılığı ve O’na teslimiyeti artırır. Kişi her anında, her hâlinde Allah’a sığınması gerektiğini hatırlar.

Dünya meşakkatleri ve sıkıntıları karşısında sabır ve dayanıklılığı artırır.

Ne Zaman Söylenmelidir?

🔹 Zorluklarla karşılaşıldığında,
🔹 Günahlardan korunmak istendiğinde,
🔹 İbadetlere devam edebilmek için Allah’tan güç talep edildiğinde,
🔹 Her türlü işin hayırla sonuçlanması için,
🔹 Hastalık, üzüntü ve sıkıntı anlarında,
🔹 Günlük tesbihat ve duaların içinde sürekli olarak.

Bu zikri gönülden ve ihlasla söyleyen kişi, Allah’ın rahmetiyle kuşatılır, sıkıntılarından kurtulur ve manevi olarak güçlenir. Allah Teâlâ bizleri de bu güzel zikri anlayarak, hissederek ve sürekli tekrar eden kullarından eylesin.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

LÂ İLÂHE İLLALLAH ZİKRİNİN FAZİLETİ VE ÖNEMİ

1. Tevhid ve Lâ ilâhe illallah’ın Anlamı
İslam’ın temel inancı tevhiddir.

Tevhid, Allah’ın birliği ve eşsizliğini kabul etmektir. “Lâ ilâhe illallah” kelime-i tevhid olarak adlandırılır ve “Allah’tan başka ilah yoktur” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şu şekilde ifade edilir:

“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. O, Hayy’dır (diri ve ebedîdir), Kayyûm’dur (bütün varlıkları ayakta tutan ve yöneten).” (Bakara, 2/255)

Hadislerde de kelime-i tevhidin iman üzerindeki etkisi sıkça vurgulanmıştır. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ben bir söz biliyorum ki kul onu kendisine ölüm gelince söylerse ruhu cesedinden çıkarken ruhuna bir başka ferahlık geldiğini görür. Ve o söz kıyamette onun için nur, aydınlık olur. O söz: ‘Lâ ilâhe illallah’ sözüdür.” (Bkz. İbn Hanbel, I, 37; Râmûzü’l-ehâdis)


2. Lâ ilâhe illallah’ın Faziletleri
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), tevhid kelimesinin büyük bir fazilete sahip olduğunu ve kişinin imanını sürekli tazelemesi gerektiğini bildirmiştir:

“İmânınızı daima yenileyiniz.” buyurmuş, sahabeler: “Ya Rasûlallah, imanımızı nasıl yenileyeceğiz?” diye sorduklarında:

“Lâ ilâhe illallah zikrini çok yapınız.” buyurmuştur. (İbn Hanbel, II, 359; Hâkim, IV, 285/7657)

Ayrıca tevhid kelimesinin kişinin günahlarının affedilmesine vesile olduğu da hadislerde belirtilmiştir:

“Her kim ihlasla ‘Lâ ilâhe illallah’ derse, Cennete girer.” (Ahmed, II, 449)


3. Lâ ilâhe illallah Zikrinin Ruhsal ve Manevi Etkileri
Tevhid zikri, kalbin huzur bulmasına, nefsin arınmasına ve manevi yükselişe vesile olur.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bir kul ihlâs ile ‘Lâ ilâhe illallah’ derse, bu hiçbir hicaba (perdeye) takılmadan yükselir.

Allah’a vâsıl olunca, Allah bunu söyleyene nazar eder. Allah bu tevhîd getirene nazar etti mi, onu rahmetine dâhil etmesi Allah’ın hakkıdır.” (Tirmizî, Deavât, 86)

Zikir, insana huzur verir ve onu şeytanın vesveselerinden korur. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulmuştur:

“Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)


4. Zikirde İhlasın Önemi
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), tevhid kelimesinin sadece dil ile değil, ihlas ve samimiyetle söylenmesi gerektiğini bildirmiştir:

“Her kim kalbinden inanarak ‘Lâ ilâhe illallah’ derse, cehennem ona haram olur.” (Buhârî, Cenâiz, 1; Müslim, Îmân, 47)

Zikrin dil ile tekrar edilmesi güzel bir ameldir; ancak kalben inanılmadığı sürece eksik kalır.

Bu nedenle tevhid kelimesinin bilinçli ve ihlaslı bir şekilde söylenmesi gerekir.


5. Zikirde Miktarın ve Sürekliliğin Önemi
Sürekli zikir yapmak, imanın güçlenmesine vesile olur. Sahabeden Muâz bin Cebel’e (radıyallahu anh) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yâ Muâz! Günde kaç defa Allah’ı zikrediyorsun?” O da: “On bin defa ‘Lâ ilâhe illallah’ diyerek zikrediyorum.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

*“Bak sana bazı kelimeler öğreteyim, bu on bin defa demenden senin için daha kolaydır. Şöyle de:

‘Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilâhe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilâhe illallah.

Arş ağırlığınca Lâ ilâhe illallah. Semâlar dolusu lâ ilâhe illallah.

Bunlarla beraber bunların mislince lâ ilâhe illallah.

Bunlarla beraber bunların mislince Allahu ekber.

Bunlarla beraber bunların mislince elhamdülillah.’

Böyle dersen, ne bir melek sevabını yazmaya takat getirebilir, ne de bir başkası.”* (Ali el-Müttâkî, I, 442/1910)


6. Gençlerin Zikir ve İbadet Hayatındaki Önemi
İbadet ve zikir, her yaştaki insan için önemlidir; ancak genç yaşta ibadete yönelmek daha büyük bir fazilet taşır.

Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Dünyâ lezzetini ve eğlencesini terk edip de gençliğiyle beraber Allah’ın tâatına yönelen gence Allah Teâlâ yetmiş iki sıddîkin ecrini verir ve ona şöyle hitâb eder: ‘Ey şehvetini terkederek gençliğini benim uğrumda feda eden genç! Sen benim yanımda bazı meleklerim gibisin!’” (Tirmizî, Zühd, 53, Tuhfetü’z-Zâkirîn, 241)

Bu hadis, gençlerin Allah’a yönelmesinin ne kadar büyük bir ecir getirdiğini göstermektedir.

Genç yaşta yapılan ibadetler ve zikirler, insanın maneviyatını güçlendirir ve ahirette büyük mükâfatlara vesile olur.


Sonuç:
“Lâ ilâhe illallah” zikri, imanımızı tazelemek, ruhumuzu arındırmak ve Allah’a yakınlaşmak için en kıymetli ibadetlerden biridir.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu zikri sürekli yapmamızı tavsiye etmiş, onu ihlas ve samimiyetle söylemenin günahların affedilmesine, cennete girmeye ve kıyamet gününde nura kavuşmaya vesile olacağını bildirmiştir.

Rabbimiz bizleri bu yüce kelimeyi hakkıyla anlayan ve yaşamına tatbik eden kullarından eylesin. Âmin.

 

Türkçe Okunuşu: Hasbünallahü ve ni’melvekîl.

Anlamı: “Allah bana yeter. O ne güzel vekildir.”
Bu zikir, sıkıntı, korku, stres ve kaygı durumlarında Allah’a sığınan bir insan için büyük bir rahatlık ve güven kaynağıdır. Bu zikir, insanların kalplerini huzura kavuşturur ve Allah’a olan güveni pekiştirir. Eğer bir kişi kalbinde iman ve tam bir güven ile bu zikirle sürekli meşgul olursa, Allah’ın izniyle, karşısına çıkan her türlü musibet ve tehlikelerden korunmuş olur. Çünkü Allah, her şeyin hâkimidir ve kullarını en iyi şekilde korur.

Faydası:

  • Güven ve huzur: Zikir, insanın iç huzurunu ve güven duygusunu artırır. Allah’a sığınarak her türlü korkudan, endişeden uzaklaşılır.
  • Korunma: Bu zikir, insanı her türlü tehlikeden, bela ve musibetten korur. Allah’ın “Vekil” sıfatı, Allah’ın kullarını en iyi şekilde koruyan ve destekleyen bir özellik taşıdığı için, kişi bu zikri okuduğunda Allah’ın korumasını hisseder.
  • Kuvvetli iman: Bu zikir, kişinin imanını güçlendirir. Çünkü Allah’a güvenmek, O’na teslim olmak, kalbin en büyük huzuru bulmasına sebep olur.

2. La ilahe illallahü halimül kerim, la ilahe illallahül aliyyül azim Zikri

Türkçe Okunuşu: La ilahe illallahü halimül kerim la ilahe illallahül aliyyül azim.

Anlamı:
“Başka bir ilâh yok; ancak el-Hakîm, el-Kerîm Allah var.
Başka bir ilâh yok; ancak el-Aliyyü’l-Azîm Allah var.
Başka bir ilâh yok, ancak yedi semânın ve çok şerefli Arş’ın sahibi Allah var.”

Bu zikir, Allah’ın mutlak varlığını ve kudretini hatırlatır. “La ilahe illallah” ifadesi, İslam’ın temel inançlarından olan “tek bir Allah vardır” inancını pekiştirir

. Devamında gelen “Halim” (çok merhametli, sabırlı), “Kerim” (çok cömert, ikramda bulunan),

“Aliyy” (yüce, yüksek), “Azim” (büyük, azametli) gibi sıfatlarla Allah’ın eşsiz özelliklerine vurgu yapılır.

Bu zikir, kişinin kalbini Allah’ın büyüklüğüyle doldurur ve O’na duyduğu güveni artırır.

Faydası:

  • Ferahlık ve huzur: Bu zikre devam etmek, kişiyi her türlü zorluktan, sıkıntıdan kurtarır ve kalbinde ferahlık oluşturur.
  • Çünkü insan, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını sürekli hatırladıkça, O’na olan güveni pekişir ve her durumda Allah’a güvenmeye başlar.
  • Şiddet ve musibetlerin sona ermesi: Bu zikir, zorluk ve musibetlerin giderilmesine, sıkıntıların kolaylaşmasına vesile olur.
  • Allah’a olan teslimiyet arttıkça, kişi hayatındaki olumsuzlukları daha kolay aşar.
  • Allah’ın yardımı ve koruması: Allah’ın “Halim”, “Kerim”, “Aliyy”, ve “Azim” gibi sıfatları, O’nun her durumda yardımcı olduğunu ve kullarını her türlü sıkıntıdan kurtaracağını hatırlatır.
  • Kişi bu sıfatları sürekli zikrettiğinde, Allah’ın korumasına daha yakın olur.

Sonuç:

Her iki zikir de insanın kalbine güven, huzur ve teslimiyet getirir. “Hasbünallahü ve ni’melvekîl” zikri, özellikle sıkıntılı, zor ve endişeli zamanlarda kişiyi Allah’a yakınlaştırır, onun yardımını hissettirir. “La ilahe illallahü halimül kerim, la ilahe illallahül aliyyül azim” zikri ise, Allah’ın yüceliğini ve kudretini hatırlatır, kişi üzerindeki olumsuz etkileri giderir, Allah’ın korumasını sağlar.

Bu zikirlerle insan, hem manevi anlamda güçlenir hem de dünyadaki zorluklarla daha kolay başa çıkar.

Zikirlerin gücü, sürekli olarak onları doğru bir niyetle tekrar etmekle ortaya çıkar.

Bir insan, bu zikirleri düzenli olarak okursa, Allah’ın yardımına ve korumasına daha yakın olu

“Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh” Zikri ve Fazileti

Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, bizlere Allah’ın kudretine sığınmanın ve O’ndan yardım dilemenin en güzel yollarından birini öğretmiştir:

“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.”

Bu zikrin anlamı: “Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve ibadetleri yerine getirebilmek ancak Allah’ın tevfik (lütuf ve yardımı) iledir.”

Bu mübarek söz, sadece bir cümle değil, kulun acziyetini kabul edip Allah’ın kudretine teslimiyetini ifade eden derin bir hakikattir. İnsan, hayatında birçok zorlukla, nefis ve şeytanın vesveseleriyle karşılaşır. Kendi gücüyle bunlarla başa çıkamayacağını idrak eden kul, bu zikri söyleyerek Allah’a sığınır. Çünkü gerçek güç ve kuvvet yalnızca O’ndandır.

Hadis-i Şeriflerde “Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh”

🔸 Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ zikrini çokça yapınız. Çünkü bu, cennetin hazinelerindendir.” (Buhârî, Deavât, 50)

Bu hadis, zikrin büyük bir mükâfatı olduğunu gösteriyor. Çünkü bu kelime, kişinin Allah’a teslimiyetini ve O’ndan yardım dileyerek güç kazandığını ifade eder.

🔸 Bir başka hadiste Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“Sana Arş’ın altındaki cennet hazinesinden bir kelime öğreteyim mi?” dedikten sonra, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” kelimesini söylemiştir.

Allah Teâlâ, bu zikri söyleyen kul için şöyle buyurur:

“Kulum hakkı teslim etti ve benden onu selâmette kılmamı istedi.”

Bu ifade, kişinin Allah’a tam bir teslimiyet içinde olduğunu gösterir. Kendi çabalarının ve gücünün sınırlı olduğunu kabul edip, her şeyin ancak Allah’ın yardımıyla mümkün olacağını idrak eden kişi, O’ndan yardım talep etmiş olur.

Bu Zikrin Faydaları ve Fazileti

Zorlukları aşmada büyük bir yardımcıdır. Kişi bu zikri söyleyerek Allah’tan yardım diler ve manevi kuvvet kazanır.

Kalbe huzur ve sükûnet verir. Allah’a tevekkül eden kişi, O’na teslim olur ve gereksiz endişelerden kurtulur.

Cennet hazinelerindendir. Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bu zikri cennet hazinelerinden biri olarak tanımlamıştır.

Allah’a olan bağlılığı ve O’na teslimiyeti artırır. Kişi her anında, her hâlinde Allah’a sığınması gerektiğini hatırlar.

Dünya meşakkatleri ve sıkıntıları karşısında sabır ve dayanıklılığı artırır.

Ne Zaman Söylenmelidir?

🔹 Zorluklarla karşılaşıldığında,
🔹 Günahlardan korunmak istendiğinde,
🔹 İbadetlere devam edebilmek için Allah’tan güç talep edildiğinde,
🔹 Her türlü işin hayırla sonuçlanması için,
🔹 Hastalık, üzüntü ve sıkıntı anlarında,
🔹 Günlük tesbihat ve duaların içinde sürekli olarak.

Bu zikri gönülden ve ihlasla söyleyen kişi, Allah’ın rahmetiyle kuşatılır, sıkıntılarından kurtulur ve manevi olarak güçlenir. Allah Teâlâ bizleri de bu güzel zikri anlayarak, hissederek ve sürekli tekrar eden kullarından eylesin.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

Gece Uyandığında Okunması Tavsiye Edilen Dua ve Anlamı

Hadis-i Şerif: Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kim uyku arasında uyandığında:

Arapça Okunuşu: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l mülkü ve lehü’l hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr. Elhamdülillâhi ve sübhânallâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.”

Türkçe Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O’nundur. Hamd de O’na mahsustur ve O, her şeye kâdirdir. Allah’a hamdeder, Allah’ı tesbîh ederim. Allah’tan başka ilâh yoktur ve Allah en büyüktür. Allah’a dayanmaktan başka kuvvet ve kudret yoktur.”

Bu duayı okuduktan sonra, kişi “Ey Rabbim, beni bağışla.” diyerek dua ederse, duasına icabet olunur. Ayrıca, abdest alır ve namaz kılarsa, namazı kabul olunur. (Buhârî, Teheccüd)


Bu Duanın Fazileti ve Önemi

  1. Gecenin Bereketinden Faydalanmak: Gece vakti yapılan ibadetler, Allah katında özel bir değere sahiptir. Hadiste bildirildiği gibi, bu duayı okuyup dua eden kişinin duası kabul edilir.
  2. Allah’ı Hatırlamak ve Zikretmek: Gece uyanıldığında bu duayı okumak, kişinin Allah’a olan bağlılığını artırır ve kalbini huzurla doldurur.
  3. Bağışlanma ve Kabul Edilen Dualar: Hadiste, bu duayı okuyan kişinin Allah’tan bağışlanma dilemesi durumunda affedileceği ve abdest alarak namaz kılarsa namazının kabul edileceği müjdelenmiştir.
  4. Teheccüd Namazına Teşvik: Gece uyanan kişinin abdest alarak namaz kılması, teheccüd namazına yönlendiren bir vesile olabilir. Teheccüd, müminin maneviyatını artıran en kıymetli ibadetlerden biridir.

Gece Uyanıldığında Yapılması Gerekenler

  • Uyandığında Allah’ı zikretmek ve bu duayı okumak.
  • İçten gelen bir şekilde Allah’tan mağfiret dilemek.
  • Mümkünse abdest alıp iki rekât namaz kılmak.
  • Kalben Allah’a yönelerek dualar etmek.

Bu mübarek duayı dilimizden düşürmeyerek, gecenin bereketinden istifade etmeye gayret edelim. Allah dualarımızı kabul eylesin. Amin!

Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Yatmadan Önceki Duaları ve Tavsiyeleri

Uyku, insanın bedenini ve ruhunu dinlendiren bir nimet olduğu gibi, aynı zamanda küçük bir ölüm gibidir.

Bu sebeple, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), uykuya büyük bir önem vermiş ve yatmadan önce belirli duaları yapmayı tavsiye etmiştir.

İşte Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) uyumadan önce yaptığı dualar ve tavsiyeler:

1. Yatmadan Önce Muavvizât (Koruyucu Sureler) Okumak

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yatağına girdiğinde, İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyarak avuçlarına üfler, sonra elleriyle vücudunun ulaşabildiği her yerine sürerdi. Bunu üç kez tekrar ederdi. (Buhârî, Daavât 12)

2. Yatarken Okunacak Kısa Dua

Bir kimse yatağa girince sağ tarafına dönerek sağ elini yanağının altına koymalı ve şu duayı okumalıdır:

باسْمِكَ اللَّهُمَّ أَحْيَا وَأَمُوتُ
Bismike, Allâhümme emûtü ve ahya.
Anlamı: Allah’ım! Senin isminle ölür ve dirilirim. (Buhârî, Daavât 7, 8, 16, Tevhîd 13)

3. Uykuya Abdestli Girmek ve Teslimiyet Duası

Uykuya yatmadan önce namaz abdesti gibi abdest almak ve şu duayı okumak tavsiye edilmiştir:

اللَّهُمَّ أسْلَمْتُ نَفْسِي إلَيْكَ، ووَجَّهْتُ وجْهِي إلَيْكَ، وفَوَّضْتُ أمْرِي إلَيْكَ، وأَلْجَأْتُ ظَهْرِي إلَيْكَ، رَغْبَةً ورَهْبَةً إلَيْكَ، لا مَلْجَأَ ولا مَنْجا مِنْكَ إلَّا إلَيْكَ، آمَنْتُ بكِتابِكَ الذي أنْزَلْتَ، وبِنَبِيِّكَ الذي أرْسَلْتَ

Allâhümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtü vechî ileyke ve fevvaztü emrî ileyke ve elce’tü zahrî ileyke, rağbeten ve rehbeten ileyke, lâ melcee velâ mencâ minke illâ ileyke. Âmentü bi-kitâbikellezî enzelte ve bi-nebiyyikellezî erselte.

Anlamı: Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana bıraktım. Sırtımı sana dayadım. Ümit bağladığım da korktuğum da sensin. Senden kaçıp sığınacak başka bir yer yoktur. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim. (Buhârî, Daavât 6; Müslim, Zikir 56)

4. Tesbih Duası (Zikir)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), yatağa girildiğinde şu zikirleri yapmayı tavsiye etmiştir:

  • 33 defa Sübhânallah (سُبْحَانَ الله)
  • 33 defa Elhamdülillah (الحَمْدُ لِله)
  • 34 defa Allahu Ekber (اللهُ أَكْبَر)
    (Buhârî, Farzu’l-humüs 6)

    Bu zikirler, ruhun huzur bulmasına ve günün stresinden arınmasına vesile olur.

    5. Yatağı Temizlemek ve Korunma Duası Okumak

    Uyumadan önce yatağı elbisenin ucuyla silkeleyerek temizlemek ve ardından şu duayı okumak tavsiye edilmiştir:

    بِاسْمِكَ رَبِّ وَضَعْتُ جَنْبِي وَبِكَ أَرْفَعُهُ إِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ

    Bismike Rabbî, vaza’tü cenbî ve bike erfauhû, in-emsekte nefsî ferhamhâ ve in erseltehâ fahfazhâ bimâ tahfazu bihî ibâdeke’s-sâlihîn.

    Anlamı: Rabbim, senin isminle yatıyorum, yine senin isminle uyanırım. Eğer uykuda canımı alacaksan, bana merhamet et. Eğer hayatta bırakacaksan, iyi kullarını koruduğun gibi beni de muhafaza eyle. (Buhârî, Daavât 13, Tevhîd 13; Müslim, Zikir 64)

    6. Kabir Azabından Korunma Duası

    Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), yatağa yatınca sağ elini yanağının altına koyarak şu duayı okurdu:

    اللَّهُمَّ قِني عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ

    Allâhümme kınî azâbeke yevme teb’asü ibâdek.

    Anlamı: Allah’ım! Kullarını dirilttiğin gün, beni azabından koru! (Tirmizî, Daavât 18)


    Sonuç

    Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) uykuya yatmadan önce yaptığı bu dualar ve tavsiyeler, hem manevi huzur bulmamıza hem de Allah’ın koruması altında olmamıza vesile olur. Bu duaları hayatımıza dahil ederek, geceyi huzur içinde geçirebilir ve güne ruhen dinlenmiş bir şekilde başlayabiliriz.

    Allah bizleri bu sünnetlere uyanlardan eylesin. Amin!

  • Allahümme leke’l-hamdü ente kesevtenîhi”

  • Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yeni bir elbise giydiği zaman, sarık, gömlek, ridâ gibi giydiği şeyin adını anarak şöyle dua ederdi:“Allahümme leke’l-hamdü ente kesevtenîhi, es’elüke hayrahü ve hayra mâ sunia lehü, ve eûzü bike min şerrihi ve şerri mâ sunia lehü.”Anlamı:“Allahım! Hamd sana mahsustur. Onu bana sen giydirdin. Senden onu hayırlı kılmanı ve yapılışına uygun kullanmanın hayrını nasip etmeni dilerim. Şerrinden ve yaratılış gayesi dışında kullanılmasının şerrinden de sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Libâs 1; Tirmizî, Libâs 28)

    Hadis-i Şeriften Çıkarılan Dersler

    1. Şükretmenin Önemi

    Hadis-i şerifte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, öncelikle elbise için Allah’a hamd etmektedir:

    “Allahümme leke’l-hamdü ente kesevtenîhi”

    Yani, “Allahım! Hamd sana mahsustur. Onu bana sen giydirdin.”

    Bu ifade, her türlü nimetin Allah’tan geldiğini kabul etmemiz gerektiğini gösterir. Kendi çabamızla elde ettiğimiz nimetlerin dahi gerçekte Allah’ın lütfu olduğunu unutmamalıyız. Yeni bir elbise giydiğimizde veya herhangi bir nimete kavuştuğumuzda, bunu Allah’ın bize bahşettiği bir ihsan olarak görmeli ve şükrümüzü ifade etmeliyiz.

    2. Hayır ve Şer Bilinci

    Duanın devamında Peygamber Efendimiz, yeni giydiği elbisenin hayırlı olmasını Allah’tan dilemektedir:

    “Es’elüke hayrahü ve hayra mâ sunia lehü”

    Yani, “Senden onu hayırlı kılmanı ve yapılışına uygun kullanmanın hayrını nasip etmeni dilerim.”

    Bu cümlede, giydiğimiz kıyafetlerin bizim için sadece bir örtünme aracı değil, aynı zamanda hayırlı bir şekilde kullanılmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Elbisenin malzeme ve tasarım olarak hayırlı olması kadar, onu giyen kişinin de hayırlı işlerde bulunması önemlidir.

    Bunun yanında, elbisenin şerrinden de Allah’a sığınılması gerektiği ifade edilmiştir:

    “Ve eûzü bike min şerrihi ve şerri mâ sunia lehü”

    Yani, “Şerrinden ve yaratılış gayesi dışında kullanılmasının şerrinden de sana sığınırım.”

    Bu ifade, giyim-kuşam konusunda şuurlu olmanın önemini gösterir.

    Kıyafetler, kişiyi günaha sürüklememeli, israfa, kibire veya harama vesile olmamalıdır.

    Elbiselerin şerrinden Allah’a sığınarak, onları İslam’ın edep ve haya ölçüleri içinde kullanmayı istemek gerekmektedir.

    3. Kıyafetin İslam’daki Yeri

    Bu hadis, İslam’ın giyim kuşama verdiği önemi de ortaya koymaktadır.

    Kıyafet yalnızca bir örtü değil, aynı zamanda insanın Allah’a olan kulluğunun bir göstergesidir. Müslüman, giydiği kıyafetlerde şu hususlara dikkat etmelidir:

    • Helal kazançla alınmış olmalı: Haram yollarla elde edilen bir mal veya kıyafet, kişiye bereket getirmez.
    • İslami ölçülere uygun olmalı: Tesettüre uygun olmayan, vücut hatlarını belli eden veya haram işlemeye teşvik eden kıyafetlerden kaçınılmalıdır.
    • Gurur ve kibirden uzak olunmalı: İsraf ve gösterişe kaçmadan, sade ve temiz giyinmek sünnete daha uygundur.

    Sonuç ve Uygulama

    Peygamber Efendimiz’in bu duası, bizlere kıyafetlerimiz konusunda şuurlu olmamız gerektiğini öğreten güzel bir örnektir.

    Yeni bir elbise giydiğimizde bu duayı okumak, hem şükrümüzü artırır hem de kıyafetlerimizi hayırlı bir şekilde kullanmamıza vesile olur.

    Aynı zamanda, kıyafetlerimizin bizi yanlış yollara sürüklememesi için Allah’a sığınmayı da öğretir.

    Bu nedenle, Müslüman olarak her nimette olduğu gibi, giydiğimiz elbiselerde de Allah’a şükretmeli, hayrını istemeli ve şerrinden korunmayı dilemeliyiz.

    Peygamberimizin bu güzel duasını hayatımıza tatbik ederek hem manevi anlamda kazanç sağlamış oluruz hem de giyim kuşam konusunda bilinçli bir Müslüman olma yolunda ilerleriz.

    سَتْرُ مَا بَيْنَ أَعْيُنِ الْجِنِّ، وَعَوْرَاتِ بَنِي آدَمَ، إِذَا وَضَعَ أَحَدُهُمْ ثَوْبَهُ، أَنْ يَقُولَ: بِسْمِ اللهِ

    Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    “Cinin gözleri ile Ademoğullarının avret yerleri arasındaki perde, Ademoğullarından birinin elbisesini çıkarttığı vakit, ‘Bismillah’ demesidir!”

    (Mişkatu’l-Mesabih 358, Albanî İrvâu’l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari’s-Sebîl 49, Albanî Sahîhu’l-Câmi’ 3/203 No: 36)

    Bu hadis, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, bir kimse elbisesini çıkarırken “Bismillah” demesini tavsiye ettiğini ifade eder. Hadisin metninde geçen ifadenin açıklaması şu şekildedir:

    “Cinin gözleri ile Ademoğullarının avret yerleri arasındaki perde” ifadesi, cinlerin insanları görebilme kapasitesine sahip olduklarını belirtir.

    Ancak insanlar elbiselerini çıkarırken, “Bismillah” demek, onları bu durumda görmelerine engel olan bir perde oluşturur.

    Bu, hem insanların mahremiyetini korur hem de cinlerin bu mahremiyetin ihlali anlamında olabilecek olumsuz etkilerini engeller.

    Hadisin anlamı:
    Bir kişi elbisesini çıkardığında, özellikle mahrem yerleri açığa çıktığında, cinlerin bakışları da olabiliyor.

    Bu bakışlardan korunmak için, İslamî öğreti, “Bismillah” demeyi öneriyor. “

    Bismillah” demek, bir nevi Allah’ın korumasına sığınmak anlamına gelir ve bu, kişinin mahremiyetini koruyan manevi bir perde oluşturur.

    Hadisin kaynağı ve güvenilirliği:
    Hadis, Mişkatü’l-Mesabih’de (358) yer almakta ve daha sonra İmam Albânî tarafından sahih kabul

    edilen bir hadis olarak İrvâu’l-Ğalîl (No: 49) ve Sahîhu’l-Câmi’ (No: 36) kitaplarında da yer almıştır. Albânî, bu hadislerin güvenilir olduğunu belirtmiştir.

    Bu hadis, bir kişinin mahremiyetini ve gizliliğini korumak için dikkat edilmesi gereken dini bir husustur.

    Aynı zamanda, İslam’da dikkat edilmesi gereken güzel ahlâkî öğretilerden biridir.

    Selam ve dua ile