“Geçici Takdirler, Kalıcı Ödüller: Sabır ve Allah’ın Rızası”

İnsanlık tarihinden bu yana, insanlar “aferin”, “bravo” gibi sözlerle ödüllendirilmekten mutlu olmuşlardır.

Küçük yaşlarımızda bile bir başarı elde ettiğimizde anne-babamızın ya da öğretmenlerimizin gözlerine bakarak, takdir edilmek, “aferin” duymak isteriz.

Zamanla büyüdüğümüzde, iş hayatına girdiğimizde ya da toplum içinde bir başarı elde ettiğimizde, hala bu takdir duygusunu ararız.

Bu, insani bir durumdur.

Takdir edilmek, insana özgüven verir ve bir işi başarmanın hazzını artırır.

Ancak bu dünya hayatı geçicidir ve dünyevi takdirler de gelip geçicidir.

Allah, bizlere çok daha büyük müjdeler sunmuştur.

Kendi takdirini kazanmak, O’nun rızasını elde etmek, bir insana verilebilecek en büyük ödüldür.

Dünyadaki “aferin”lerin yanında, Kur’an’da yer alan müjdeler ve sabrın karşılığı çok daha büyüktür. Örneğin, Bakara Suresi’nin 155-156. ayetleri bu konuda dikkatimizi çeker: Bakara 155: “Sabredenleri müjdele!”

Bakara 156: “Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler.”

Bu ayetler, müminin dünya hayatında karşılaştığı sıkıntılara ve musibetlere karşı nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini anlatır.

İnsan, zor zamanlarda bir anlık öfkeye ya da isyana kapılabilir, fakat bu ayet bize öğretiyor ki, başımıza gelen her şey

Allah’ın bir sınavıdır ve sonunda dönüşümüz O’nadır. “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” cümlesi, bu bilinci her

an kalbimizde taşımanın bir ifadesidir.   Sabır: Bir Müminin En Büyük Gücü

Sabır, İslam dininde çok önemli bir yere sahiptir.

Kur’an-ı Kerim’de sabırdan sıklıkla bahsedilir ve sabredenlere büyük müjdeler verilir.

Zira sabır, sadece acıya katlanmak değildir; aynı zamanda Allah’a teslim olmak, O’nun iradesine boyun eğmek ve bu dünya hayatının geçici olduğunu unutmamaktır.

Sabır, Allah’a olan güvenin ve iman gücünün göstergesidir.

Allah, Bakara Suresi’nin 153. ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin.

Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.”

Bu ayet, sabır ve namazın müminler için ne kadar önemli iki kavram olduğunu ortaya koyar.

Her ne zorluk yaşıyorsak, sabırla ve dua ile Allah’a yönelmeliyiz.

Allah, sabredenlerin yanında olduğunu vaat eder.

Bu, müminler için en büyük güvence ve destektir.

Sabır sadece kişisel dertlerimizle sınırlı kalmaz, aynı zamanda toplumsal imtihanlarda da geçerlidir.

Günümüzde yaşanan zorluklar ve savaşlar, insan hayatını tehdit eden felaketler karşısında da sabırlı olmalıyız.

Gazze gibi zorlu bölgelerde insanların yaşam mücadelesi verdiğini görüyoruz.

Orada insanlar, güvenlik, özgürlük ve barış bekliyorlar.

Oysa bizler bazen dünya nimetlerine ya da maddi şeylere daha fazla önem veriyoruz.

Oysa öncelikli olan insan hayatıdır, özgürlük ve güvenliktir.

Sabır burada da devreye girer; sabır, sadece bireysel zorluklara karşı değil, toplumsal adaletsizliklere karşı da gösterilmelidir.

Sabır, tarih boyunca büyük başarıların arkasındaki en önemli etkenlerden biri olmuştur.

Mimar Sinan gibi büyük şahsiyetler, eserlerini sabırla ve titizlikle ortaya çıkarmışlardır.

Sinan, sadece büyük bir mimar değil, aynı zamanda sabrın ve azmin bir simgesidir.

Onun camileri, medreseleri ve köprüleri, sadece mühendislik harikaları değil, aynı zamanda büyük bir sabrın ürünüdür.

Her büyük eserin arkasında sabırlı bir çalışma ve gayret vardır.

Sabır, gücün ve akılcılığın başka bir adıdır.

Bu sadece mimari alanla sınırlı değil; hayatın her alanında sabır gereklidir.

Çünkü sabır, akıl ve hikmetle hareket etmeyi sağlar.

Sadece duygusal tepkilerle hareket etmek yerine, sabır sayesinde daha sağlıklı ve akılcı kararlar alırız.

Bu dünya hayatı, Allah’ın bir imtihan yeridir.

Hiçbir şey kalıcı değildir. Ne mal, ne mülk, ne de dünyevi sıkıntılar…

Hepimiz bir gün bu dünyadan göçüp gideceğiz.

Kur’an’da sık sık hatırlatıldığı gibi, asıl dönüşümüz Allah’a olacaktır: “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.”

Yani her şey Allah’a aittir ve bizler de sonunda O’na döneceğiz.

Eğer bu bilinci her an zihnimizde tutarsak, hiçbir sıkıntı ya da zorluk bize kalıcı gibi görünmez.

Tıpkı bir misafir gibi, bizler de bu dünyada geçici bir süre için bulunuyoruz.

Bu dünya bizim asıl yurdumuz değil, sadece bir imtihan yeridir.

Dolayısıyla, dünyevi dertler ve sıkıntılar da kalıcı değildir.

Aile, iş, sağlık ya da diğer sorunlar ne kadar büyük görünürse görünsün, aslında geçicidir.

Sabır ve Ahiret Bilinci

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sabrı tavsiye ederken, müminin her durumda kazançlı olduğunu söylemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir.

Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır:   Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur.

Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)

Bu hadis, bir müminin hem sevinçte hem de zorlukta nasıl kazançlı olacağını gösterir.

Şükretmek ve sabretmek, müminin her an Allah’a bağlı olduğunun bir göstergesidir.

İnsanın başına ne gelirse gelsin, sabırla karşılamak, mümin için hayır getiren bir durumdur.

Başka bir hadis-i şerifte de sabır ve iyi ahlakın ahirette büyük ödüller getireceği müjdelenmiştir:  “Haklı bile olsa çekişip didişmeyen kimseye cennetin kenarında bir köşk verileceğine ben kefilim.

Şakadan bile olsa yalan söylemeyen kimseye cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim.

İyi huylu kimseye de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” (Ebû Dâvûd, Edeb 7)

Bu hadis, müminin sabırlı, sakin ve iyi huylu olmasının ahirette cennetle ödüllendirileceğini gösterir

Dünya hayatında başarı ve “aferin” beklemek, insani bir duygudur.

Ancak, Allah’ın bizlere sunduğu en büyük müjde sabredenlerle birlikte olduğudur.

Sabır, sadece zorluklara dayanmak değil, aynı zamanda Allah’a olan teslimiyetin bir göstergesidir.

Hiçbir şeyin bize ait olmadığını, bu dünya hayatının geçici olduğunu ve asıl yurdumuzun ahiret olduğunu bilmek, sabrı kolaylaştırır.

Her şeyin sonunda, Allah’a döneceğiz.

O halde bu dünyadaki zorluklar ne kadar büyük görünürse görünsün,

Allah’ın müjdesi ve yardımı bizler için en büyük aferindir.

Rabbim bizlere sabırla ve tevekkülle O’na yönelmeyi nasip etsin.

Selam ve dua ile.