Bakara Suresi’nin 67. ayetinde geçen “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım!” ifadesi, insanın hem düşünce dünyasında hem de ahlaki duruşunda önemli bir uyarıyı içinde barındırır.
Burada, insanın cahillikten korunması için Allah’a yönelmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Cahil kelimesi Arapçada sadece bilgi eksikliğini değil, aynı zamanda tutum ve davranış bozukluklarını da ifade eder.
Yani burada sadece bilgi yoksunluğu değil, anlamsız söz söyleyen, insanlarla alay eden ve onlara küçümseyici tavırlar takınan bir kimse tarif edilmektedir.
Cahil kimse, akılsızca hareket eden, karşısındakini değersizleştiren ve kibirle başkalarını küçümseyen kişidir.
Oysa akıllı kişi, kendisi gibi bir insanla alay etmeyi hem aklen hem de dinen aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir ayıp olarak görür.
Akıllı kişi, başkalarının eksiklikleriyle ya da hatalarıyla eğlenmenin bir erdem değil, tam aksine, kişinin içindeki zayıflıkların dışa vurumu olduğunun farkındadır.
Çünkü akıl ve bilgi, insana kibir değil, tevazu kazandırmalıdır.
Eğer bir kimse, herhangi bir konuda başkasından üstün olduğunu fark ederse, bu üstünlük sebebiyle şükretmesi ve Allah’ın kullarına karşı merhamet göstermesi gerekir.
Gerçek akıl sahibi kişi, sahip olduğu nimetlerin Allah’tan geldiğini bilir ve bu nimetleri başkalarına karşı bir baskı aracı olarak kullanmaz.
Aksine, kendi konumunu bir imtihan vesilesi olarak görür ve diğer insanlara karşı alçakgönüllülüğünü muhafaza eder.
Üstünlük taslamak yerine, insanlara hizmet etmeyi ve onların yanında olmayı seçer.
Kaynak: Tefsiru’s-Sa’di (Allametu’s-Seyh Abdurrahman es-Sa’di)
Allah’a Tevekkül ve Cahillikten Sakınma
Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ-’nın bildirdiğine göre, Allah Rasulü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- evinden çıkarken sürekli bir dua ederdi.
Bu duada, Allah’a tevekkül ederek, kendisini hem dalaletten (sapıklıktan) hem de başkalarının onu saptırmasından koruması için dua ederdi.
Ayrıca, haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan ve cahilce davranışlarda bulunmaktan Allah’a sığınırdı:
“Bismillah! Allah’a tevekkül ettim. Allah’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, cahilce davranmaktan ve cahillerin davranışlarına muhatap olmaktan Sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)
Bu dua, insanın her türlü ahlaki ve manevi tehlikeye karşı sürekli uyanık olması gerektiğini hatırlatır.
Cahilce davranışlar, sadece bilgi eksikliğinden değil, aynı zamanda kibir, merhametsizlik ve haksızlığa göz yumma gibi tutumlardan da kaynaklanabilir.
Bu nedenle, Allah’a tevekkül etmek ve her daim O’na yönelmek, insanın ahlaki duruşunu sağlamlaştırır.
Hem kendini hem de başkalarını tehlikeli davranışlardan ve kötü alışkanlıklardan koruma çabası, akıllı ve erdemli bir yaşamın temel taşlarıdır.
Sonuç olarak, cahilce davranışlardan uzak durmak, insanın hem aklını hem de kalbini temiz tutmasıyla mümkündür.
Allah’a tevekkül eden, şükreden ve merhamet gösteren kimse, hem dünyada hem de ahirette Allah’ın rahmetine nail olur.