Selamlaşma ya da esenleşme, insanlar arasındaki iletişimin bir parçasıdır.

Selam şekli ve dili ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılık gösterir.

Bu hareket veya hareketler samimiyet, barış, dostluk, arkadaşlık, sevgi ve saygı ifadelerinden bir veya daha fazlasını içerebilir.

“Selamün Aleyküm”, “Allah’ın selamı üzerine olsun” demektir (Bir Duadır).

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az olan çok olana selam verir.”
([Sahih Hadis] – [Muttefekun Aleyh])

Bu hadis, selamlaşmada öncelik sıralaması ve

Müslümanlar arasındaki saygı ve tevazuyu öğretmektedir.

Binekte Olanın Yürüyene Selam Vermesi
Binekte olan, genellikle daha yüksek bir konumda olduğu için, selam vermekle tevazusunu gösterir.

Yüksekten bakmayarak, Müslüman kardeşine saygı içinde ilk selamı vermesi onun gönlünü kazanmaya vesile olur.

Yürüyenin Oturana Selam Vermesi
Yürüyen kişi, bir nevi ev sahibi misali, oturan kişiye selam verir.

Çünkü oturan, yürüyenleri sürekli gözetleyemez ve takip edemez.

Bu kolaylık, selamlaşmada meşakkati ortadan kaldırır.

Az Olanın Çok Olana Selam Vermesi
Sayıca az olan grup, kalabalık olan topluluğa selam verir.

Bu davranış, kalabalık topluluğa saygı ve hürmeti ifade eder.

Küçüğün Büyüğe Selam Vermesi
Yaşça küçük olanın büyüğe selam vermesi, İslam’ın büyüğe olan saygı anlayışını yansıtır.

Ancak, şayet küçük selam vermezse büyük de selam verebilir.

Burada önemli olan, selam verme sünnetinin terk edilmemesidir.

İlk Selam Verenin Fazileti
Ebu Umame -radıyallahu anh-‘ın rivayet ettiği bir hadiste Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın en hayırlı kulları, insanlara ilk selam verendir.”
Başka bir rivayette ise, “Onların Allah nezdinde en hayırlı olanı, ilk selam verendir.” buyrulmuştur.

Bu da, selamlaşmanın faziletini ve ilk selam verenin ne kadar değerli olduğunu bizlere hatırlatır.

Selamlaşmanın Toplumsal Adabı
Gruplar arasında selamlaşmada ise, bir kişinin selam vermesi yeterlidir.

Karşı gruptan da bir kişinin selamı alması kâfidir.

Ancak, şayet gruptan hiç kimse selamı almazsa, o gruptaki herkes sorumlu olur. (Ebu Dâvud, Edeb, 141)

Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in Ev Adabı
Abdullah bin Busr -radıyallahu anh- şöyle demiştir:
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir eve girmek için izin istediğinde kapıya doğrudan bakmaz, sağa veya sola dönerdi

İzin verilirse içeri girer, verilmezse geri dönerdi.
(Buhârî, Edebu’l-Müfred, 1078)

Bu hadisler, selamlaşmanın ve izin isteme adabının hem bireyler hem de topluluklar arasında nasıl olması gerektiğini göstererek, Müslümanlar arasında sevgi ve saygı bağlarını güçlendirmektedir.

Sonuç Olarak:
Selam vermek sadece bir söz değil, aynı zamanda (Bir duadır

kardeşlik ve tevazu göstergesidir.

 Toplumda huzur ve sevgi ortamı oluşturmayı amaçlar.

Selam ve dua  ile