İman: İnsanın Ruhunu Yücelten Güç
İman, bir düşünceye sağlam bir biçimde, içtenlikle bağlı bulunma, gönülden inanma ve güvenle doğru kabul etme anlamına gelir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), iman kavramını “Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi
olduğuna, Allah’ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere (hayır ve şerrin
yaratıcısının Allah olduğuna) inanmak” olarak tanımlar (Sahih-i Buhari, iman).
Din, imanla başlar. Bütün peygamberler, tebliğlerine önce Allah’ın varlığına ve birliğine iman daveti ile başlamışlardır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke dönemindeki tebliğinin özünü de tevhid (Allah’ın birliği) ve inanç esasları oluşturur
Kur’an-ı Kerim’in en temel konusu da inançtır.
Îman, Yüce Allah’ın peygamberleri aracılığıyla gönderdiği ilkelere inanmak ve bunları tereddütsüz kabul etmektir.
İnanmak, insanın hayatında bazı sorumluluklar doğurur.
İslam, hem kendi dinimize hem de diğer dinlere saygıyı öğütler.
Nitekim En’âm suresi 108. ayette şöyle buyrulur: “Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin. Sonra onlar da bilgisizce Allah’a söverler.
İşte biz böylece her ümmete yaptıklarını süsledik.
Nihayet dönüşleri yalnız Rab’lerinedir. O da kendilerine yaptıklarını haber verecektir.”
Bu ayetle Yüce Allah, başlangıçta caiz olan bir davranışı Müslümanlara yasaklamıştır.
Bu, müşriklerin putlarına hakaret etmek meselesidir.
Zira putlara edilen hakaret, müşrikleri tahrik edip Allah’a da sövmelerine sebep olabilirdi. Bu nedenle, müşriklerin ilahlarına sövmek yasaklanmıştır.
Çünkü her ümmet, kendi inancına taassup göstermiş ve onu savunmaya çalışmıştır.
Müslümanlar onların ilahlarına söverse, müşrikler de Allah’a söverler.
Sonuçta, bütün insanlar kıyamet gününde Allah’ın huzuruna dönecek ve dünyadaki amellerinden hesaba çekileceklerdir. Yaptıkları her şey, hayır ya da şer olsun, onlara gösterilecektir.
Bu ayet, İslam’da önemli bir ilkeyi de ortaya koymaktadır:
Bir fiilin helal ya da haram olması, sonuçlarına göre değerlendirilir.
Eğer helal bir davranış kötülüğe sebep oluyorsa, bu davranış haram kılınır.
İmanın İnsan Hayatındaki Önemi
İman, insana birçok sorumluluk yükler.
Allah’a inanan bir kimse, ibadet ve ahlak konularındaki görevlerini bilinçli bir şekilde yerine getirmeye çalışır.
İlk insandan beri inanma duygusunun insan hayatındaki önemi bilinmektedir.
İnanmak, aynı zamanda psikolojik bir dayanak sağlar.
Kişi, iman yoluyla huzur ve güvene erer, yaşadığı olayları kendisinden üstün bir güce havale eder.
İnsanın manevi yönünün, günlük hayat üzerindeki etkisi büyüktür.
İslam inancının temeli tevhid inancına dayanır.
Tevhid, Allah’ın tek olduğuna, eşi, benzeri ve ortağı olmadığına inanmak demektir.
İhlâs suresinde bu inanç şu şekilde vurgulanmıştır:
“De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir (her şey ona muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir).
O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”
Allah’a inanmak, insan için en büyük nimettir.
Bu inanç, insanı manevi olarak yüceltir ve ona sorumluluk bilinci kazandırır.
Ali İmran suresi 139. ayette şöyle buyrulmuştur: “Eğer inanıyorsanız, üstün sizsiniz.”