Selamun aleykum..
Misafir, kelimesi, çoğu zaman basit bir terim olarak algılansa da, gerçekte çok daha derin bir anlama sahiptir.
Misafir, yalnızca evimize gelen bir kişi değil; aynı zamanda bize cennet kazandırma potansiyeli taşıyan bir lütuftur.
Zira, doğru bir şekilde ağırlanan misafir, hem bizim için hem de onların ruhsal dunyalari için önemli bir kapı aralayabilir.
Ancak ne yazık ki, misafirlik kavramını sıklıkla hafife alıyor, bu önemli eylemi yeterince değerli görmüyoruz.
Misafirlik, sadece bir sosyalleşme şekli değil, aynı zamanda Allah’ın rızasını kazanmanın bir yoludur.
Gelen misafirler, bize cennet kazandırabilecekleri gibi, aynı zamanda cehennem ateşine de götürebilir.
Bu, her birimizin sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu gösterir.
Onlara karşı sergileyeceğimiz tutum, Allah’a olan bağlılığımızı ve ona uygun bir misafir olma çabamızı da ortaya koyar.
Misafirlerimize karşı nasıl davranacağımız, Rabbimize karşı olan sorumluluklarımızın bir yansımasıdır.
Onlara iyi davranmak, ihtiyaçlarını gözetmek ve saygı göstermek, bizim üzerimize düşen önemli bir görevdir.
Amacımız, bu dünyada Rabbimize uygun bir misafir olmak ve bu sayede O’nun rızasını kazanmaktır.
Elbette, başarabilir miyiz yoksa başaramaz mıyız? Bu, Allah’ın takdirine bağlıdır.
Ancak niyetimiz her zaman en iyisi olmalı; zira ameller niyetlere göredir.
Yüreğimizde taşıdığımız bu niyet, bizi iyi bir ev sahibi olmaya yönlendirecektir.
Evimize gelen insanların kusursuz olmalarını beklemek elbette imkânsızdır, çünkü hepimiz gibi onların da hataları, eksiklikleri vardır.
Bu durum, insanoğlunun doğasında var olan bir gerçektir
Ancak, evimize kimi davet edeceğimizi ve kimlerle yakın arkadaşlıklar kuracağımızı belirlerken dikkat etmemiz gereken bazı ölçütler, prensipler ve İslam ahlakına uygun davranışlar vardır
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatından ve İslam’ın öğretilerinden yola çıkarak, Allah rızasına
uygun arkadaşlıklar ve misafir ilişkileri nasıl olmalı, bunu maddeler hâlinde ele alalım.
1. Samimiyet ve Takva Temelli İlişkiler Kurmak
İslam’da arkadaşlıklar ve dostluklar, takva yani Allah’a karşı gelmekten sakınma temeli üzerine kurulmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), arkadaş seçiminde şu önemli uyarıda bulunmuştur:
“Kişi, dostunun dini üzeredir. O hâlde her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” (Tirmizi, Zühd, 45)
Bu hadis-i şerif, arkadaş seçiminde ahlaki ve dini değerlere dikkat edilmesi gerektiğini vurgular. Arkadaşlarınızın, sizi Allah yolunda destekleyecek, yanlış yaptığınızda sizi uyaracak ve birlikte hayırlı ameller yapabileceğiniz kimseler olmasına özen göstermelisiniz.
2. Hoşgörü ve Sabır Göstermek
Her insanın farklı yapısı, karakteri, kusurları olabilir.
Evimize gelen misafirlere hoşgörü ile yaklaşmak, onların hatalarını büyütmeden affedici ve sabırlı olmak da
İslam ahlakının önemli bir parçasıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.), insanların kusurlarını örtmeyi, affetmeyi ve sabırlı olmayı tavsiye etmiştir.
“Bir kimse, bir kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.” (Müslim, Birr, 72)
Misafirlerimize karşı sabırlı ve hoş görülü olmak, onların da size Allah razı olsun demesine vesile olacaktır.
3. Güzel Ahlak Sahibi Olmak
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanlarla olan ilişkilerinde daima güzel ahlakla hareket etmiştir.
Misafirlerine karşı ikramda bulunmuş, onları en güzel şekilde ağırlamış, hoşsohbet ve güler yüzlü olmuştur. İslam’da güzel ahlak, arkadaş seçiminde de en önemli kıstaslardan biridir.
“Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olanınızdır.” (Buhari, Edeb, 39)
Misafirlerimizi ağırlarken de, misafir olduğumuzda da ahlaklı, nazik, güler yüzlü olmak; onları Allah için sevdiğimizi hissettirmek, onların da size duacı olmasını sağlayacaktır.
4. Misafirperverlik ve İkram
Misafirperverlik, İslam kültüründe önemli bir yer tutar. Peygamberimiz (s.a.v.), misafiri hoşnut etmek ve ona ikramda bulunmayı bir ibadet gibi görmüştür.
Gelen misafirlerimize samimi bir şekilde ikramda bulunmak, onları ağırlamak Allah katında sevap kazandıran bir ameldir.
“Her kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin.” (Buhari, Edeb, 31)
Misafirlerimizi Allah için ağırlamak, onların da size dua etmelerine vesile olur.
Aynı şekilde, siz bir yere misafir olduğunuzda da saygılı, mütevazı ve memnuniyet belirten bir tavır sergilemelisiniz.
5. Tevazu ve Alçakgönüllülük
Arkadaşlarınızda ve misafirlerinizde aramanız gereken en önemli özelliklerden biri de tevazu olmalıdır.
Kibirli ve gururlu kimseler, arkadaşlıkları da bozar ve Allah’ın rızasından uzaklaştırır.
Peygamberimiz, müminleri tevazu sahibi olmaya teşvik etmiş ve mütevazı kimseleri övmüştür.
“Tevazu gösterenleri Allah yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)
Tevazu ile insanları evimizde ağırlamak, onların da bize dua etmelerine ve Allah rızasının kazanılmasına vesile olur.
6. Hakkaniyetli ve Adaletli Olmak
Arkadaşlıklarınızda ve misafir ilişkilerinizde adaletli, hakkaniyetli olmak önemlidir.
Hakkı gözeten, haksızlıktan sakınan insanlarla dostluk kurmak ve onlarla paylaşımda bulunmak, Peygamberimizin sünnetindendir.
davranmak, sadece misafirlerimize değil, hayatın her alanında uygulamamız gereken bir prensiptir.
Allah’ın rızasına uygun arkadaşlıklar kurmak, samimiyet, hoşgörü, sabır, güzel ahlak, misafirperverlik, tevazu ve adalet gibi İslam’ın temel ahlaki değerlerine göre şekillenmelidir. Misafirlerinizi ağırlarken ya da misafirliğe giderken her zaman şu prensibi hatırlayın: Amacınız Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Böylece, hem sizden Allah razı olacak hem de insanlar size dua edecektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu yolda örnek bir hayat yaşamış ve her zaman insanlara karşı iyilikle, sevgiyle, adaletle yaklaşmıştır.
Onun sünnetini takip ederek, hayatımızdaki tüm ilişkilerimizi Allah’ın rızası doğrultusunda düzenlemek bizleri hem dünyada hem de ahirette mutlu kılacaktır, inşallah.
Bir insanın takva sahibi olup olmadığını anlamak, dış görünüşle ya da kısa sürede belirlenebilecek bir şey değildir.
Onun ibadetlerine bağlılığı, güzel ahlakı, tevazusu, helal-haram hassasiyeti ve insanlarla olan ilişkileri bu konuda size önemli ipuçları verebilir.
Sabırlı olmak ve kişiyle vakit geçirmek, onun karakterini ve Allah’a olan bağlılığını daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanları tanıma konusunda dikkatli olmayı, hızlı yargılarda bulunmamayı ve insanları zaman içinde tanıyarak dostluk kurmayı tavsiye etmiştir.
Sizin de arkadaşlarınızda ve misafirlerinizde bu ahlaki ve dini özelliklere dikkat etmeniz, doğru insanlarla Allah rızasına uygun dostluklar kurmanıza vesile olacaktır, inşallah.
Bizler böyle bir insan ansil olabiliriz ?
Farzları yerine getiren ve güzel ahlaka sahip bir Müslüman olmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak müminin en büyük hedeflerinden biridir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatı boyunca takva sahibi bir insan olmanın örneğini göstermiş ve bu ahlaki üstünlüğü ümmetine tavsiye etmiştir.
Ancak bu yüksek ahlaki seviyeye ulaşmak, bir süreç gerektirir ve sürekli gayret ister.
İşte takva sahibi ve ahlaklı bir insan olabilmek için izlememiz gereken bazı önemli adımlar:
1. İman ve İbadetle Kalbi Güçlendirmek
Allah’a karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek, imanımızı güçlü tutmakla başlar. Bunun ilk adımı da farz ibadetleri düzenli ve ihlasla yapmaktır. Namaz, oruç, zekât gibi farzları yerine getirmek; sürekli Kur’an okumak ve dua etmek, kalbimizi Allah’a yaklaştıran en önemli yollardır.
- Namaz: Namaz, takvanın temelidir. Günde beş vakit namaz, Allah’a olan bağlılığımızı gösterir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Namaz, dinin direğidir.” (Tirmizi, İman, 8)
Namaz kılmak, kalbimizi ve ruhumuzu temizler, günahlarımızı siler ve bizi Allah’a yaklaştırır.
- Kur’an-ı Kerim’i Anlamak ve Yaşamak: Kur’an-ı Kerim, Allah’ın bizlere rehber olarak gönderdiği en büyük nimettir. Onu sadece okumakla kalmayıp, anlamak ve hayatımıza tatbik etmek gerekir.
“Bu (Kur’an), kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için bir rehberdir.” (Bakara Suresi, 2)
Kur’an-ı hayatımıza yerleştirerek, Allah’ın emir ve yasaklarını anlayıp uygulamak, takvaya ulaşmanın önemli bir yoludur.
2. Niyetimizi İhlasla Temiz Tutmak
Takva sahibi bir insan olabilmek için her işimizde samimiyet (ihlas) olmalıdır.
Amellerimizi yalnızca Allah rızası için yapmalı, insanlardan övgü ya da maddi çıkar beklememeliyiz. Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Ameller ancak niyetlere göredir.” (Buhari, Bed’ü’l-Vahy, 1)
Yaptığımız her işin başında niyetimizi kontrol etmeli ve bu niyeti Allah rızası doğrultusunda tutmaya gayret etmeliyiz.
3. Güzel Ahlak Geliştirmek
Güzel ahlak, takvanın dışa yansıyan en önemli işaretidir. Yalan söylememek, iftiradan uzak durmak, gıybet etmemek, aldatmamak, kin tutmamak gibi ahlaki prensipler, bir Müslümanın hayatında önemli bir yer tutar. Peygamberimiz (s.a.v.), güzel ahlakı şöyle tarif eder:
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Husnu’l-Hulk, 8)
- Dürüstlük: Her işimizde ve ilişkimizde doğru olmalıyız. Yalan, müminin asla başvurmayacağı bir şeydir.
- Sabır ve Şükür: Zorluklar karşısında sabretmek, Allah’ın verdiği nimetlere şükretmek takvanın önemli parçalarındandır.
- Hoşgörü ve Bağışlama: İnsanlara karşı hoşgörülü olmak, onların kusurlarını örtmek ve affedici olmak, Allah’ın da bizleri affetmesine vesile olur.
4. Haramlardan ve Şüpheli İşlerden Kaçınmak
Takva sahibi bir insan, haram olan şeylerden kesinlikle kaçınır. Helal olanı arar ve şüpheli işlerden de uzak durur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Helal bellidir, haram da bellidir. Ancak bu ikisinin arasında bazı şüpheli şeyler vardır. Bu şüpheli şeylerden sakınan, dinini ve ırzını korumuş olur.” (Buhari, İman, 39)
- Kazancımızın helal olması: Haram kazançtan ve hileden uzak durmak, iş hayatımızda dürüst ve adil olmak, takvanın önemli bir göstergesidir.
- Göz, dil ve el hassasiyeti: Takva sahibi bir mümin, gözünü haramdan sakınır, dilini yalandan, gıybetten korur ve elleriyle kimseye zarar vermez.
5. Sürekli Tevbe ve İstiğfar Etmek
İnsan olarak hata yapmamız kaçınılmazdır. Ancak takva sahibi bir insan, hatasını fark eder etmez Allah’tan af diler ve bir daha yapmamaya çalışır. Tevbe, bizi Allah’a daha da yakınlaştırır ve günahlarımızın affedilmesine vesile olur.
- Tevbe: Hata yaptığımızda hemen tövbe etmeliyiz. Allah, tövbeleri kabul eden ve kullarını affedendir.
“Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün.” (Tahrim Suresi, 8)
- İstiğfar: Her gün istiğfar ederek (Allah’tan bağışlanma dileyerek) Allah’ın rahmetine sığınmak, kalbimizi temizler ve bizi günahlardan korur.
6. Dünya ve Ahireti Dengeli Yaşamak
Takva sahibi bir insan, dünya hayatını ahiret için bir imtihan yeri olarak görür. Mal, mülk ve zenginliğe aşırı düşkünlükten kaçınır ve dünya ile ahiret dengesini korur. Bu dünyada yaptığı her işte, ahireti düşünerek hareket eder. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Dünyada bir garip ya da bir yolcu gibi ol.” (Buhari, Rikak, 3)
Dünya nimetlerini ölçülü kullanmak ve ahiret hazırlığı yapmak, takva yolunda ilerleyen bir müminin şiarı olmalıdır.
7. Sabırlı Olmak
Sabır, imanın ve takvanın en önemli unsurlarındandır. Zorluklar karşısında sabırlı olmak, musibetlere karşı Allah’a tevekkül etmek, takva sahibi bir insanın özelliklerindendir.
“Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Suresi, 153)
Zorluklar ve musibetler karşısında sabırlı ve metin olmak, imanın bir göstergesidir.
8. İyi ve Takvalı İnsanlarla Beraber Olmak
Takva sahibi olmak isteyen biri, çevresine dikkat etmelidir. İyi arkadaşlar ve doğru insanlar, kişinin ahlakını ve imanını etkiler. Peygamberimiz (s.a.v.), arkadaş seçiminin önemine vurgu yaparak şöyle buyurmuştur:
“Kişi dostunun dini üzeredir. O hâlde her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” (Tirmizi, Zühd, 45)
İyi ve takva sahibi insanlarla vakit geçirmek, bizi de olumlu etkiler ve ahlaken daha iyi bir noktaya taşır.
Sonuç Olarak
Takva sahibi bir insan olmak, sürekli bir gayret ve samimiyetle mümkündür.
İbadetlere dikkat etmek, güzel ahlakı hayatımızın merkezine almak, haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak, Allah’a karşı olan sorumluluğumuzu unutmamak, sabır ve şükürle zorluklara göğüs germek, Allah’ın rızasına giden yolda önemli adımlardır.
Bu yolda ilerlerken, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hayatını ve sünnetini rehber almalı, Kur’an-ı
Kerim’in emir ve yasaklarına göre yaşamalı ve sürekli olarak Allah’ın yardımını dilemeliyiz.
Tüm bu yazdıklarım, öğrendiklerimle uyumlu bir şekilde hayat bulmayı arzuladığım içindir.
Rabbim, öncelikle kendi nefsime hepinizden çok dafazla muhtacim
sonra da sizlere bu güzel değerlere uygun şekilde yaşamayı nasip etsin.
Belki de bu yazdıklarım, sadece benim değil, hepimizin birer hatırlatıcısı olacaktır
Rabbimizi bilmek, O’na kulluk etmek, en büyük sorumluluğumuzdur.
Bu yolda ilerlemek için niyetimizi doğru tutalım
Sabırla ve istikrarlı bir şekilde bu yolu izlersek Allah’ın izniyle takva sahibi ve güzel ahlaklı bir
insan olabiliriz
Kendini bilen, haddini bilir; haddini bilen, nefsini bilir; nefsini bilen ise Rabbini bilir.
Allah hepimize bu yolda muvaffak olmayı nasip etsin, inşallah.
Allah‘a emanet olsun Allah’a emanetiz