Bunlar, işte öyle kimselerdir ki: Hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlar. Ne ticaretleri kâr sağlamış, ne de hidayeti bulmuşlardır.”
(Surah Al-Baqarah, 2:16)

“Onların misali, şu misalde olduğu gibidir  (etrafı aydınlatmak için) bir ateş yakmak  istemisti

“Ateş yakılıp da tam etrafı aydınlandığı bir anda Allah, onların nurlarını gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır; artık (hiçbir hakı) görmezler.” (Surah Al-Baqarah, 2:17)

“Onlar sağırdır, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler.”
(Surah Al-Baqarah, 2:18)

 

“Yahut gökten boşanan bir yağmur gibi ki, onda karanlıklar  var ,bir gök gürlemesi bir şimşek var. Yıldırımlardan ötürü ölüm korkusu parmaklarını kulaklarına tıkiyorlar ve Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.”(Surah Al-Baqarah, 2:19-)

Şimşek de neredeyse gözlerini kapıp alıverecek. Önlerini  aydınlattımı  ışığında yürüyorlar; karanlık üzerlerine çöktümü  dikilip kalıyorlar. Allah dilemis olsaydi , elbette işitmelerini de, görmelerini de alıverirdi. Şüphesiz ki Allah, her şeye güç yetirendir.”(Surah Al-Baqarah, 2:20)

Müminin hastalığı günahlarına kefaret olur. İyileşince bundan ibret alır. Münafık ise, bağlanıp sonra salıverilen deveye benzer. Deve, niçin bağlandığını ve niçin salındığını bilmediği gibi, münafık da, hasta olup iyileşince, bundan ibret almaz.) [Ebu Davud]

(Münafıklar Kur’anı öğrenirler, ilim ehliyle mücadele ederler.) [Taberani]

(Münafıklar ikindi namazını akşama doğru kılarlar.) [Hakim]

(Münafıklarla bizim aramızdaki eman namazdır.) [Hakim]

(Namaz aşikâre oldu, kabul ettiler [öyle göründüler] Zekât gizli oldu vermediler.) [Bezzar]

(Yatsı ve sabah namazına münafık devam edemez.) [Hakim]

(Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez.) [Beyheki]