“Ey Kitap Ehli! Dininizde aşırılığa gitmeyin Allah’a karşı hak olandan başkasını söylemeyin; Meryem oğlu Mesih İsa, yalnızca Allah’ın peygamberi, O’nun Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve kendisinden bir ruhtur.” “Artık Allah’a ve peygamberine iman edin; ‘Üçtür’ demeyin. Kendi faydanız için bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilahtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.”(Nisa Suresi, 171. Ayet)
“Mesih de, mukarreb melekler de Allah’a kul olmakta asla çekinmezler.”“Kim O’na kulluktan çekinir ve kibirlenmek isterse, onların hepsini huzurunda toplayacaktır.”(Nisa Suresi, 172. Ayet)
“İman edip de salih ameller işleyenlere gelince; onlara mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek, hem de lütfundan onlara fazlasını verecektir.”“Ama O çekinenleri ve büyüklük taslayanları ise pek acıklı bir azapla cezalandıracak ve onlar, kendileri için Allah’tan başka bir dost ve bir yardımcı bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 173. Ayet
“Ey insanlar! Rabbinizden size bir burhan (delil) geldi; size apaçık bir nur da indirmişizdir.”(Nisa Suresi, 174. Ayet
“Allah’a iman edip O’na sarılanlara gelince, onları kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve kendisine varan doğru bir yola iletecektir.”(Nisa Suresi, 175. Ayet
“Senden fetva isterler. De ki: ‘Allah size kelâle hakkında (hükmü) açıklar: Eğer çocuğu bulunmayıp da kızkardeşi bulunan bir erkek ölürse, bıraktığının yarısı kızkardeşe aittir. Eğer onun çocuğu yoksa, o kızkardeşine mirasçı olur.'”Eğer kızkardeşler iki iseler, erkek kardeşinin bıraktığının üçte ikisini alırlar. Şayet erkek ve kızkardeşler iseler, o zaman erkek için kadının iki payı vardır. Allah, yanılmayasınız diye size açıklıyor. Allah her şeyi çok iyi bilendir.”(Nisa Suresi, 177. Ayet
- En Güzel Miras
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz söyle buyurmuslardır:
“Yedi sey vardır ki, kul vefâtından sonra kabrindeyken de bunların ecri kendisine ulasır: Öğrettiği ilim, akıttığı su, açtığı su kuyusu, diktiği meyve ağacı, insâ ettiği mescit, okunmak üzere miras bıraktığı Mushaf-ı Serif, vefatından sonra kendisine istiğfar edecek hayırlı evlâd.” (Beyhakî, Suab, III, 248; Heysemî, I, 167)