Edep ve İletişimde Müslümanlık
Müslümanlık, hayatın her alanında edeple hareket etmeyi esas alır.
Bu anlamda, bir Müslümanın edebi, Kuran-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetine göre şekillenir.
Edep, günlük yaşamda sözlerde, tutumda ve davranışlarda kendini gösteren önemli bir değerdir.
“Edep Ya Hu!” ifadesi, bu edep anlayışının bir yansımasıdır.
Bu ifade, muhatabının sözlerinde, tutum ve davranışlarında edebe aykırı bir durum sergilediğini düşünen bir kişinin nazikçe uyarısını ifade eder.
İfadelerin ve davranışların edeple çerçevelenmediği durumlarda, karşılıklı ilişkiler zedelenebilir ve toplumda olumsuz etkiler doğabilir.
“Edep Ya Hu!” ifadesi, bir kişinin edep dışı davranışlarını hatırlatırken, aynı zamanda ona edepli olmaya davet eder. Bu ifade, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir paylaşım ve hatırlatma biçimidir. Müslümanlar arasında bu ifade, karşılıklı saygı, sevgi ve anlayışın bir göstergesi olarak önemli bir yer tutar. Herkesin kendi yaşantısında ve iletişiminde bu ifadeyi kullanması, günlük hayatta edep anlayışını canlı tutmaya ve toplum içinde daha sağlıklı ilişkiler kurmaya yardımcı olur.
Müslümanlar arasında edep ve hoşgörü anlayışının güçlenmesine katkı sağlar ve insanları birbirine daha çok yaklaştırır.
Ahlak ve edep kavramları birbirine oldukça yakın olmakla birlikte, her edep ahlak sayılmaz.
Örneğin, bir restoranda garsona hitap ederken kullanılan ifadelerdeki ince nüanslar, ahlaki bir
davranışı belirlemede önemli rol oynar. “Bakarmısınız?” demek ile “Baksana birader” demek arasındaki fark, karşıdaki kişiye gösterilen saygının derecesini belirler.
Bir kişiyle konuşurken kullanılan dilin, iletişimdeki nezaketin bir yansıması olduğunu belirtmek önemlidir. “Anladın mı?” demek ile “Anlatabildim mi?” demek arasındaki ince nüans, karşılıklı anlayışı ve saygıyı artırır.
Empati, iletişimdeki nezaketin temelini oluşturur ve başkalarının duygularını anlamak, daha sağlıklı bir iletişim ortamı yaratır.
Çay bahçesinde çalışan bir kişiye hitap ederken kullanılan kelimelerin önemi büyüktür. “Getir, götür, kaldır, değiştir” gibi emir kipindeki ifadeler yerine, nazik ve saygılı bir dil kullanmak, karşılıklı ilişkileri olumlu yönde etkiler.
Her insan, kendisine saygı gösterildiğinde daha iyi bir şekilde hizmet verme eğilimindedir.
İslam dininde yer alan temel ahlaki ilkelerden biri, “Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran” ilkesidir.
Bu ilke, kişinin diğer insanlara karşı gösterdiği davranışların, kendi beklentilerine paralel olması gerektiğini vurgular. Alay ve kötüleme, bu ahlaki ilkelerin temelinde yer almayan davranışlardır.
Doğan Cüceloğlu’nun ifadesiyle, “Başkasına saygı ile yaklaşmayan her insan kendine de saygı gösterecek insanlar bulamaz.” Bu söz, edep ve lütuf ilişkisini vurgular.
İnsanlar arasındaki etkileşimde saygı ve sevgiyle yaklaşmanın, kişiye lütuf olarak geri döneceği düşüncesi, toplumda daha pozitif bir atmosfer yaratır.
Selam ve dua ile…