Selamünaleyküm, kıymetli kardeşlerim.
Bakara Suresi’nin 74. ayeti, insanın kalbinin zamanla nasıl katılaşabileceğini ve manevi duyarsızlığa
nasıl sürüklenebileceğini anlatan önemli bir uyarıdır:“Sonra bunun ardından kalpleriniz
katılaştı; artık onlar taş gibi, hatta daha da katıdır. Çünkü öyle taşlar vardır ki,
içlerinden nehirler fışkırır. Öyleleri vardır ki, yarılır da içinden su çıkar. Ve öyleleri
de vardır ki, Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara 2:74)
İnsan, yaratılışı gereği duygu ve düşünceleriyle şekillenen bir varlıktır.
Ancak zamanla, çeşitli sebeplerle kalbi katılaşabilir ve manevi duyarsızlık ortaya çıkabilir.
Kur’an-ı Kerim, insanın bu durumuna dikkat çekerek onu uyarır. Ayet, insanın manevi hayatı açısından çok önemli mesajlar içermektedir.
Taşın bile Allah’ın iradesiyle hareket edebildiği, ancak bazen insanın ondan daha katı bir hale gelebileceği belirtilmektedir.
Burada asıl vurgulanan, kalbin duyarsızlaşmasının ve merhametin kaybolmasının, insanı manevi bir çöküşe sürükleyebileceğidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kalbin katılaşmasını şöyle açıklamıştır: “Çok günah işleyen kimsenin kalbi kararır. Eğer tevbe ederse, Allah onun kalbini temizler. Günahlarda ısrar ederse, zamanla kalbi tamamen kararır.” (İbn Mâce, Zühd, 29)
Efendimiz (s.a.v.) merhamet konusunda şöyle buyurmuştur:
“Allah ancak merhametli kullarına merhamet eder.” (Buhârî, Tevhid, 2)
🔹 Kalbi katılaşan bir insan, çevresine ve insanlara karşı da merhametsiz olur.
🔹 Merhamet, kalbin canlılığını gösteren en önemli işarettir. Kalbimizi merhametle yumuşatmalı, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeliyiz.
Kalbin Katılaşmasının Sebepleri
İnsanın kalbinin sertleşmesine ve manevi dünyasının zayıflamasına sebep olan birçok etken bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
a) Günahlara Alışmak ve Tövbeden Uzak Durmak
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Kul bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tövbe ederse bu leke silinir. Eğer tövbe etmez ve günaha devam ederse, zamanla bütün kalbini kaplar.” (İbn Mâce, Zühd, 29)
Günahlar, zamanla insanın ruhunu karartır ve onu manevi duyarsızlığa sürükler. Tövbe etmek ve günahları terk etmek, kalbin temiz kalmasını sağlar.
b) Merhametsizlik ve Bencillik Kalbi katılaşan insan, çevresine karşı duyarsızlaşır. Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.), merhametin önemini şöyle vurgulamıştır:
“Allah ancak merhamet eden kullarına merhamet eder.” (Buhârî, Tevhid, 2)
Merhamet duygusunu kaybeden insan, zamanla kalbini taş gibi sertleştirir ve duyarsızlaşır.
Bu nedenle paylaşmak, yardımlaşmak ve empati yapmak, kalbi diri tutmanın yollarından biridir.
c) Allah’ı Zikretmemek ve Kur’an’dan Uzak Kalmak
Kalbin katılaşmasının en önemli sebeplerinden biri, insanın Allah’ı anmayı ve O’na yönelmeyi terk etmesidir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d 13:28)
Zikir ve dua, insanın ruhunu besler ve onu gafletten uzak tutar. Ancak Allah’tan uzak bir hayat sürdüğümüzde, manevi dünyamız zayıflar ve duyarsızlaşırız.
2. Kalbin Katılaşmasının Sonuçları
Kalbin sertleşmesi, hem bireysel hem de toplumsal birçok olumsuzluğa yol açar:
✔ Manevi boşluk hissi: Kişi, huzuru başka yerlerde arar ama bir türlü tatmin olamaz.
✔ İnsanlara karşı duyarsızlık: Yardımlaşma ve empati azalır, insanlar birbirine yabancılaşır.
✔ İbadetlerden zevk alamama: Namaz, dua ve ibadetler ruhsuz bir hale gelir.
✔ Adaletsizlik ve zulmün artması: Kalbi katılaşan insan, hak ve adaleti gözetmez.
Bu nedenle, manevi hayatımızı ihmal etmeden, kalbimizi diri tutacak adımlar atmalıyız.
Kalbin Yumuşaması İçin Neler Yapmalıyız?
Allah’ın rahmetiyle kalbimizi yumuşatmak ve manevi duyarlılığımızı artırmak için bazı adımlar atabiliriz:
a) Tövbe ve İstiğfar Etmek
Tövbe, insanın kalbindeki kirleri temizleyen en etkili ilaçtır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Allah’a tövbe edin. Çünkü ben günde yetmiş defa tövbe ederim.” (Buhârî, Deavât, 3)
Her gün istiğfar etmek, kalbin sertleşmesini engeller ve ruhu arındırır.
b) Allah’ı Anmak ve Zikirle Meşgul Olmak
Allah’ı anmak, kalbin yumuşamasını sağlar. Bunun için:
- Günlük olarak tesbihat ve dualar okumak,
- Kur’an-ı Kerim ile meşgul olmak,
- Salavat-ı şerife getirmek,
- İbadetleri ihmal etmemek gereklidir.
c) Merhamet ve Şefkati Artırmak
Yetimlere, fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, insanın kalbini yumuşatır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Yetimin başını okşa ve ona şefkat göster. O zaman kalbin yumuşar ve ihtiyacın giderilir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/263)
Başkasına iyilik yapmak, insanın hem ruhunu hem de kalbini canlandırır.
d) Kur’an ile Meşgul Olmak ve Tefekkür Etmek
Kur’an okumak ve onun mesajları üzerine düşünmek, kalbin yumuşamasına vesile olur. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“İçinde Kur’an olmayan kişi, harabe bir eve benzer.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 18)
Kur’an, ruhumuzu ve kalbimizi besleyen en güçlü kaynaktır.
Sonuç
Bakara Suresi 74. ayet, bizlere kalbin katılaşmasının tehlikelerini ve bunu nasıl önleyebileceğimizi anlatan önemli bir mesaj vermektedir.
Günahlara alışmak, merhametsiz olmak ve Allah’tan uzak yaşamak, kalbi taş gibi sert hale getirebilir.
Ancak tövbe, ibadet, merhamet ve Kur’an ile meşguliyet, kalbi yumuşatarak manevi duyarlılığımızı artırır.
📌 Unutmayalım ki, taş bile Allah korkusuyla yarılıp su çıkarırken, insan nasıl duyarsız kalabilir? Kalbimizi diri tutarak, Allah’a yönelmeli ve merhameti hayatımızın merkezine koymalıyız.
Allah’ın her şeyi bildiği gerçeğini unutmamak gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kişi öldüğünde üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan ilim ve ona dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)
🔹 Kalbin katılaşmasını önlemenin yollarından biri de güzel amel işlemektir.
🔹 İnsan, bu dünyada yaptığı her şeyin hesabını vereceğini bilmeli ve kalbini diri tutmalıdır.
Selam ve dua ile
Allâhumme’cʿal fî kalbî nûrâ.
(Anlamı: “Allah’ım! Kalbime nur ver.”) (Buhârî, Teheccüd, 16)
Allâhumme yâ mukallibel kulûbi, sebbit kalbî alâ dînik.
(Anlamı: “Ey kalpleri çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.”) (Tirmizî, Kader, 7)
Allâhumme aʿinnî ʿalâ zikrike ve şükrike ve ḥüsn-i ʿibâdetik.
(Anlamı: “Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve güzelce ibadet etmek için bana yardım et.”) (Ebû Dâvûd, Salât, 130)
Allâhummeg’sil ḣaṭâyâye bil mâi ve’s-selci ve’l-bered.
(Anlamı: “Allah’ım! Günahlarımı su, kar ve dolu ile yıka.”) (Buhârî, Deavât, 38)
Allah dualarımızı kabul eylesin! Âmin.