𝒮ℯ𝓁𝒶𝓂𝓊𝓃𝒶𝓁ℯ𝓎𝓀𝓊𝓂 𝒸𝓊𝓂𝓁ℯ𝓉ℯ𝓃…

Dinin temeli, özünde kalpte yer alan bilgi ve amellere dayanır.

Zahirî (görünürdeki) ameller, kalpteki iman ve ihlas olmadan Allah katında makbul değildir.

Bu hakikat, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih hadisleriyle de açıkça ortaya konulmuştur.

İmam Ahmed’in Müsned’inde rivayet edilen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:“İslam, açıktır; iman ise kalptedir.”

Bu söz, İslam’ın zahirî yönünü ve imanın ise kalpteki derinliğini ne güzel ifade etmektedir.

Yine Peygamber Efendimiz, Numan bin Beşir radıyallahu anh’den ittifakla rivayet edilen meşhur hadiste şöyle buyurur:“Helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisi arasında, insanların çoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır. Kim bu şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelilere düşerse, harama düşebilir. Bu, koyunlarını koruluğun etrafında otlatan çoban gibidir; her an içine girmesi muhtemeldir. Dikkat edin! Her melikin bir koruluğu vardır; Allah’ın koruluğu da haramlarıdır.
Dikkat edin! Vücutta bir et parçası vardır; o doğru olursa, bütün vücut doğru olur; o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte o, kalptir.” (Buhârî, Müslim)

Bu hadis-i şerif, kalbin dinî hayattaki merkezi konumunu en veciz şekilde ortaya koyar.

Kalp, bedenin yöneticisidir.

Kalp salihse, ameller de salih olur; kalp bozuksa, ameller de manasız ve değersiz olur.

Bu anlamda Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın şu sözü ne kadar hikmetlidir:

“Kalp hükümdardır, organlar ise onun askerleridir. Hükümdar iyi olursa, askerleri

de iyi olur. Hükümdar bozuk olursa, askerleri de bozulur.”

Sonuç olarak, dinin temeli kalpteki imandır; ihlasla yapılan içsel amellerdir.

Zahirî ameller ise bu kalbî yönelişin bir yansıması, bir meyvesidir.

Kalp ıslah olmadan din kemale ermez; dış görünüşün düzgünlüğü, kalbin haline bağlıdır.

Selam ve dua ile