𝒮ℯ𝓁𝒶𝓂𝓊𝓃𝒶𝓁ℯ𝓎𝓀𝓊𝓂 𝒸𝓊𝓂𝓁ℯ𝓉ℯ𝓃…
Dinimiz de kalbin amelleri, kişinin manevi hayatında en önemli unsurlardan biridir.
Bu amellerin zirvesinde ise “rıza” ve onun kemali olan “hamd” yer alır.
Rıza; Allah’ın hükmüne gönülden razı olmak, hamd ise bu rızanın fiili ve dildeki yansımasıdır.
Kur’an ve sünnet kaynaklı deliller, her durumda Allah’a hamd etmeyi emretmiş ve bu hali müminin
ayırt edici vasfı olarak sunmuştur.
Hamd, sadece bir teşekkür değil; Allah’ın her hal üzerindeki takdirine duyulan derin kabul ve memnuniyetin bir ifadesidir.
Nitekim bazı alimler, rızayı hamd ile açıklamışlardır.
Zira bir kişi, her halükârda Allah’a hamd ediyorsa, bu O’nun hükmüne tam anlamıyla razı olduğunun göstergesidir.
Bu bağlamda, şu hadis oldukça dikkat çekicidir:“Cennete ilk çağrılanlar, sıkıntıda ve sevinçte Allah’a hamd edenlerdir.”(Taberânî, el-Mu’cem; Mecmau’z-Zevâid, 1/95)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, her durumda Allah’a hamd etmeyi alışkanlık haline getirmiştir.
Sevindirici bir olayla karşılaştığında: “Nimetiyle bütün iyiliklerin tamamlandığı Allah’a hamd olsun.”derdi.
Üzüntü verici bir durumla karşılaştığında ise:“Her halükârda Allah’a hamd olsun.”
buyururdu. (İbn Mâce, 2/1250)
Bu anlayış, Müslüman bireyin hayatının merkezine yerleşmeli; zira gerçek rıza, sadece sevinçte
değil, musibet anında da Allah’a hamd edebilmektir.
Allah’ın kaderine rıza, sadece şükürle değil, sabırla da iç içedir. Nitekim şu hadis, bu anlayışı
pekiştirir: “Allah, mümin kulunun çocuğunu aldığında meleklerine sorar: Kulum ne
dedi? Melekler: Sana hamd etti ve ‘İnna lillahi ve inna ileyhi raciun’ dedi.
Allah: Kulum için cennette bir ev yapın, adını da ‘Hamd Evi’ koyun, buyurur.”(Ahmed, 4/515)
Bu hadis, rızanın en üst düzeyini ve Allah katındaki değerini gözler önüne serer.
Bir mümin için Allah’ın hükmü, her durumda hayır içerir.
Çünkü: Allah her şeyi en güzel şekilde yaratandır.
O, Rahîm ve Habîr’dir; kullarının halinden haberdardır.
Kulun kendisi için yaptığı seçim değil, Allah’ın onun için yaptığı seçim daha hayırlıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:“Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın kulu için verdiği her karar, onun için mutlaka hayırlıdır.
Bu da yalnızca mümin içindir.
Sevindiğinde şükreder, hayır kazanır; tasalandığında sabreder, yine hayır kazanır.”
(Müslim, 4/2290)
Bir müminin işlediği günahlar da kader çerçevesinde değerlendirilir.
Tevbe eden kişi affedilir, iyilikleri günahlarını siler. Hadislerde belirtildiği üzere, bir mümin işlediği günahın ardından:
Tevbe eder,
İstiğfar eder,
İyilik işler,
Musibetlerle arınır,
Dua ve şefaat alır,
Ve en nihayetinde Allah’ın rahmetine nail olur.
Nitekim bir kutsî hadiste şöyle buyrulur: “Ey kullarım! Amellerinizden başkasını size vermem. Hayır bulan hamd etsin, başka şey bulan ise sadece kendini kınasın.”
(Müslim, 4/1995)
Rıza ve Sabır Arasındaki İnce Fark
Rıza, Allah’ın hükmü ortaya çıktıktan sonra sergilenen gönül hoşnutluğudur. Sabır ise hüküm gelmeden önceki haldir.
Ali radıyallahu anh’in şu sözü bu farkı çok güzel özetler:“Allah karar verir, ona razı olan kişiden
Allah da razı olur; razı olmayan kişiden de Allah razı olmaz.”
Matemin Sınırları ve Gözyaşının Anlamı
Matem tutmak, rızaya ters düşen bir davranış olabilir. Ancak merhamet kaynaklı gözyaşı rızaya aykırı değildir.
Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, vefat edenler için gözyaşı dökmesi, bunun bir rahmet eseri olduğunu şöyle açıklamıştır: “Bu, kalplere Allah’ın koyduğu bir rahmettir. Allah da kullarından sadece merhametli olanlara rahmet eder.”
(Buhârî, 3/151)
İnsanlar musibetler karşısında dört sınıfa ayrılır:
-
Sabreden ama katı kalanlar,
-
Feryat eden ama merhametli olanlar,
-
Ne sabreden ne merhamet edenler,
-
Hem sabreden hem de merhamet edenler.
Övülen mümin, dördüncü sınıftır:
Başına gelenlere sabreder, insanlara karşı merhametlidir.
Rıza, Allah’ın hükmüne teslimiyetin zirvesidir.
Sabırla harmanlanırsa kul için bir kemal haline gelir.
Her halükârda Allah’a hamd etmek, O’nun kaderine razı olmanın işaretidir.
Bu nedenle rıza; sadece tevekkül değil, aynı zamanda bir kulluk sanatıdır.
Hamd eden, razı olandır.
Ve Allah’ın razı olduğu kullar, dünyada ve ahirette nimetlerin en güzeline erişirler
Duamiza yapalim
“Allah’ım! Seni her hâlimizde hamd ile yâd eden kullarından eyle.
Nimete şükürle, musibete sabırla ve her durumda razı bir kalple Sana yönelmeyi nasip et.
Dilimize hamdi, kalbimize rızayı, hâlimize huzuru yerleştir.
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Sana mahsustur. Âmin.”