𝒮ℯ𝓁𝒶𝓂𝓊𝓃𝒶𝓁ℯ𝓎𝓀𝓊𝓂:)
Ninem derdi ki: “İnsanı insan bedava , hayvanı parayla güder .” O zamanlar tam olarak anlamazdım, ama şimdi
düşündükçe fark ediyorum ki, haklıymış.
Allah ona rahmet eylesin…
Ninem gerçekten çok haklıymış.
Çünkü “insan” denilen mahlûk, bazen öyle merhametsiz olabiliyor ki…
Sözleri keskin, dili acımasız.
Bazen bir bakış, bir kelimeyle can yakabiliyor.
O an, birinin kalbini kırmanın kolay olduğunu fark ediyorum.
İnsan, bazen sadece söyledikleriyle değil, bakışlarıyla da incitebiliyorlar.
Ama elbette…
İyi insanlar da çok. Güzel yürekli, incelikli,merhamet eden insanlar.
Azlar belki, ama varlar.
Ve iyi ki varlar…
Hepimizin hayatında, karşılaştığımız kötü sözler ve kırıcı davranışlar olur.
Ama işte o an, ninemin sözünü hatırlıyorum.
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, onun hatalarını başkalarına gösterip küçümsemek, onu incelemek ve sadece eksiklerini görmek.
Ama bir hayvana, ona gözle görülür bir değer atfederek, onu parayla yönlendirebiliriz.
İnsan, bu konuda bambaşka… O, bedavaya yönetilir.
Hatalarımızı fark edip onları düzeltmek, hayatı daha sağlıklı ve huzurlu kılmak, kendi içimize dönüp en doğruyu bulmakla mümkün.
Kendime en çok da bu yüzden nasihat ederim.
Çünkü bazen insan, en büyük düşmanı olur; hem kendine hem başkalarına…
Bununla birlikte, insanın içinde bulunan iyiliği de görmek gerekiyor.
İyi niyetle, başkalarına yardım etmek, insanı daha değerli kılar.
Gerçek merhamet, kelimelerle değil, bazen sadece bir bakışla gösterilebilir.
En sevdiğim huylarımdan biri, kimsenin önündeki tabağa göz dikmemekti.
Hep kendi tabağımdaki nimete şükrettim.
Ve sanırım, en çok da kendimle uğraşıyorum…
Bir hadis okuyorum mesela, ardından hemen kendime dönüp diyorum ki:
“Bak, öyle değilmiş.” “Bakış açını değiştir.”
En çok kendime nasihat ederim.
Ve galiba en çok da kendimi cezalandırırım. 🙂
İnsan, güzellikleri ve incelikleriyle var olduğu sürece, bu dünya daha iyi bir yer olacaktır.
Ve biz de iyi ki o iyi insanlar arasında yer alabiliyoruz demeyi Rabbim nasip etsin daim kilsin 🙂
Selam ve dua ile…
“Ata Sözüyle Yolculuk”
“Aba altında er yatar” atasözü,
bir kişinin değerinin dış görünüşüyle ya da giyimiyle ölçülemeyeceğini anlatan derin bir anlam taşır. “Aba” burada geleneksel bir kıyafet türü olan aba’yı simgeler, “er” ise erkek, yani bir kişiyi ifade eder.
Bu atasözü, bir insanın gerçek değerinin dışsal faktörlerden, giydiği elbiselerden ya da sahip olduğu mal varlığından çok daha derin olduğunu anlatmak ister.
Dış görünüş, toplumda bazen önemli bir izlenim bırakabilir, ancak bir kişinin asıl değeri, karakteri, içsel nitelikleri, bilgisi, becerileri ve insanlara olan yaklaşımıyla ölçülmelidir.
Kısacası, “aba altında er yatar” demek, insanın kıyafeti ya da dışarıdan bakıldığında ne kadar lüks veya gösterişli olduğu ile değil, içsel değerleri ve insanlıkla ilgili özellikleriyle değerlendirileceğini ifade eder.
Bu atasözü, aynı zamanda toplumda dış görünüşe fazla önem verilmesinin yanıltıcı olabileceğine de dikkat çeker.
İnsanların dışı ne kadar etkileyici olursa olsun, gerçek değerleri, iç dünyalarındaki derinlik ve davranışlarıyla ortaya çıkar.
Bu atasözü öğrendik, ne güzel oldu! Demek ki, ‘Aba altında er yatar’ derken, sadece dış görünüşle değil, karakterle de ölçülmeliyiz.
Sonuçta, ‘Elbise değişir, insan değişmez’ değil mi?