“Ve eğer müminlerden iki grup birbiriyle vuruşursa, aralarını düzeltin. Ama onlardan biri ötekine saldırırsa, saldıranla Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. Şayet dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin. Ve adil davranın. Şüphesiz Allah adaletle davrananları sever.” (Hucurât 49/9)

Elmalılı Tefsirinden Öne Çıkan Noktalar:

1. “Müminlerden iki grup” ifadesinin önemi:

Elmalılı bu ifadenin altını çizer: İki taraf birbirine silahlı çatışmayla saldırmış olsa bile, Allah onları mümin olarak anmaya devam ediyor.

Bu, tekfircilikten uzak durmanın, yani “senin imanını kabul etmiyorum” gibi bir tutumdan sakınmanın önemini vurgular.

“Demek ki, hata etmiş, zulme sapmış, hatta dövüşmüş de olsalar, mümin oldukları sürece dışlanmazlar, ‘kâfir’ sayılmazlar.”

2. “Islah edin” emri aktif sorumluluk yükler:

Elmalılı bu noktada, toplumun arabuluculuk görevine dikkat çeker. Barış pasif bir süreç değildir; aksine, aktif bir müdahale, hakemlik ve ıslah gayreti gerektirir.“Yalnız nasihatle değil, gerekirse hüküm ve icra ile düzeltme gerekir.” der.

3. Zulmeden tarafa karşı mücadele:

Eğer bir taraf saldırganlık yapıyor ve barışa yanaşmıyorsa, Elmalılı bu durumda artık sadece nasihatin değil, zorlayıcı müdahalenin de meşru olduğunu belirtir. Amaç intikam değil;

Allah’ın buyruğuna dönmesini sağlamaktır.“Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın, yani saldırgan zulmünden vazgeçip barışa gelinceye kadar.”

Barış sağlandığında adaleti öncelemek gerekir:

Barış sağlansa bile, geçmişin öfkesiyle bir tarafa kaymak doğru değildir.

Elmalılı burada dengeli ve objektif davranmanın şart olduğunu vurgular:  “Adaleti ayakta tutarak aralarını düzeltin; ne haksızın hatırı için haklıyı kırın, ne de galip gelenin hatırına zulme göz yumun.”

Allah’ın sevdiği özellik: Adalet

Elmalılı ayetin sonunda geçen “Şüphesiz Allah, adaletle davrananları sever” ifadesine özel vurgu yapar.

Bu ifade, sadece hukukî bir görev değil, aynı zamanda bir manevi derece olduğunu gösterir.  “Demek ki adil olmak, sırf bir görev değil, Allah’ın sevdiği bir sıfattır.”

Sonuç Olarak Elmalılı’ya Göre Ayetin Mesajı:

Müminler arasında çatışma çıkabilir, bu onları dinden çıkarmaz.

Toplum ve yöneticiler bu çatışmalarda aktif rol alarak arabuluculuk yapmalıdır.

Zulmeden taraf varsa, ona karşı adaletli şekilde müdahale etmek gerekir.

Barış sağlandığında, taraf gözetmeden gerçek adaletle hüküm verilmelidir.

Adaletli davranmak, sadece görev değil, Allah’ın rızasını kazandıran bir erdemdir.

Ebû Bekir es-Sıddîk -radıyallahu anh- şöyle demiştir: Ey insanlar! Şüphesiz siz şu ayeti

okuyorsunuz: {Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.}

Oysa ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim:

«Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.»

[Sahih Hadis][سنن الترمذي – 2168]  Şerh Ebû Bekir es-Sıddık -radıyallahu anh- insanların şu ayeti okuduğunu haber vermiştir:
{Ey iman edenler! Siz kendinize bakın.

Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez.} [Mâide Suresi: 105]
Bundan, kişinin yalnızca kendini ıslah etmeye çalışması gerektiğini, bundan sonra sapıklık içinde olan kimselerin sapıklıklarından kendisine zarar gelmeyeceğini, iyiliği emredip kötülükten men etmelerinin zorunlu olmadığını anlıyorlardı!

Bunun üzerine onlara durumun böyle olmadığını ve Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve

sellem-‘i şöyle söylerken işittiğini bildirmiştir: Eğer insanlar zalimi görürler ve onu engellemeye

güçleri yettiği halde zulmüne engel olmazlarsa, Allah; kötülük yapana da, sessiz kalana da, kendi

katından azabı hepsinin üzerine indirmesi uzak değildir.

Hadisten Çıkarılan Hükümler

  1. Birbirine öğüt vermek, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak Müslümanların görevidir.

Allah’ın genel cezası, zalimi zulmünden dolayı kapsadığı gibi, engellemeye gücü yettiği halde engel olmayan ve sessiz kalan kişiyi de kapsar.

Halkın eğitilmesi ve Kur’an metinlerini doğru şekilde anlamaları sağlanmalıdır. İnsanın, Allah -Azze ve Celle-‘nin kitabını anlamaya özen göstermesi gerekir.

Öyle ki Allah Teâlâ’nın kastettiğinden başka bir şekilde anlamasın. İyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı terk eden kimse, hidayete kavuşamaz.

Ayetin doğru tefsiri: Kendinizi günahtan korumaya devam edin.

Eğer günahlardan kendinizi korursanız, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma konusunda aciz kalırsanız haramları işleyerek sapan kişinin hatası, size zarar vermez.

“Adaletle hükmedenler, kıyamet gününde Allah katında nurdan minberler üzerinde olacaklardır.”(Müslim, İmâre 18; Nesâî, Âdâbu’l-Kudât 1)

“Müslüman’ın kanı, malı ve namusu diğer Müslümana haramdır.”(Buhârî, İman 4; Müslim, Birr 32)

Hucurât Suresi 9. ayet:  Müminler arası kardeşliği korumaZulme karşı tavır alma,

  • Barışı sağlama ve adaletle hükmetme sorumluluğunu vurgular.

Hadisler ise bu mesajı daha da güçlendirir: Adalet ve arabuluculuk, imanın gereğidir.

Günümüz İçin Mesajlar:

  • İslam barış dinidir, ancak adaletsizlik karşısında sessiz kalmayı da onaylamaz.

  • Müminler arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde aktif bir arabuluculuk ve adil tavır esastır.

  • Bu ayet, haksızlığa karşı tavır almanın bir iman görevi olduğunu gösterir.

  • Toplumsal dayanışma, adalet ve barış içinde yaşamak, İslam’ın temel değerlerindendir.