Hayatta insanı insan yapan değerlerin başında doğruluk ve güvenilirlik gelir.
Verilen söz, yapılan antlaşma ya da edilen yemin; sadece iki kişi arasında değil, aynı zamanda kul ile Allah arasında da bir bağdır.
Çünkü biz, söz verirken Allah’ı şahit tutar, O’nun huzurunda niyetimizi ortaya koyarız.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: Aranızda sözleştiğiniz zaman Allah adına verdiğiniz sözü tam olarak yerine getirin.
İyi niyetinize Allah’ı şâhit gösterip iyice pekiştirerek yaptığınız yeminleri bozmaya kalkmayın.
Unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyi bilmektedir.” (Nahl Suresi, 91. Ayet)
Mü’min, sözüne sadık insandır.
Verdiği sözde durur, yaptığı anlaşmaya riayet eder.
Hele ki Allah’ın adını anarak verdiği bir sözü tutmamak, hem insana hem de Rabbi’ne karşı büyük bir vebaldir.
Bu ayet bizlere şunu öğretir:
Söz vermek basit bir konuşma değil, bir sorumluluk almaktır.
Hele ki bu söz Allah’ın adıyla pekiştirildiyse, onu bozmak sadece bir güven kırmak değil, aynı
zamanda manevi bir vebal altına girmektir.
🔹 Her söz bir emanettir.
🔹 Her yemin bir sorumluluktur.
🔹 Her niyet Allah’ın huzurunda açıktadır.
Güvenilir olmak, sadece bir ahlak meselesi değil; aynı zamanda imanımızın göstergesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine güvenildiğinde hıyanet eder” buyurmuştur. (Buhari, Müslim)
🌿 O halde gelin, verdiğimiz her sözde Allah’ın bizi gördüğünü unutmayalım.
🌿 Yeminlerimizi hafife almayalım.
🌿 Sadakat ve doğruluğu hayatımızın temeline koyalım.
Çünkü Allah, niyetimizi de bilir, sözümüzü de…
Ve unutmayalım: Söz, mü’minin şerefidir.
🤲 Allah bizleri, verdiği sözü tutan, yeminini koruyan ve her işinde Allah’ı şahit bilen kullarından eylesin. Âmin.