Hayatta bazı savaşlar vardır ki, baştan kaybetmeye mahkûmdur.
Taraflardan biri ne kadar iyi niyetli, sabırlı ve anlayışlı olursa olsun, diğerinin zihinsel duvarları örülmüşse, o savaş yalnızca ruh yoran bir kısır döngüye dönüşür.
Ne anlatılan duyulur, ne açıklanan anlaşılır
Çünkü algı kapalıdır; hakikati duymaya değil, üstün çıkmaya odaklıdır.
Bu insanlarla yaşanan tartışmalar, bir fikir alışverişi değil, bir zihinsel tüketim mücadelesidir.
Onlar, muhatabını anlamak istemez; yalnızca köşeye sıkıştırmak, yıldırmak ve kendi kusurlarını görünmez kılmak için konuşurlar.
Kişilik yapılarında empatiye, öz eleştiriye veya alçakgönüllülüğe yer yoktur.
Üsluplarıysa çoğu zaman incitici, yüzeysel ve sıradandır.
Ne söyledikleri kadar nasıl söyledikleri de örseleyicidir.
En acımasız olan ise, sizi kendi gerçekliğinize bile yabancılaştırmalarıdır.
Onlarla yeterince zaman geçirdiğinizde, “Acaba ben mi abartıyorum?”, “Belki de gerçekten haksızım.” gibi sorgulamalar başlar.
Oysa sorun sizde değildir. Sorun,Hakime Zeytin