Necip Fazıl Kısakürek’in şu çarpıcı sözüyle başlayalım: “İki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen.”

İnsanın hatalarını görüp onlarla yüzleşebilmesi erdemdir; çünkü bu, kişinin kendini geliştirme ve daha iyi olma çabasıdır.

Ancak ne yazık ki, bir de diğer tür insan vardır; utanmayı unutan, arsızlıkta sınır tanımayan,

hatalarını kabul etmek yerine üzerini örtüp kendini kusursuz sanan.

Bu tür insanlar, Türkçede “yüzsüz” olarak adlandırılır.

Yüzsüzlük, insanı çileden çıkaran bir kişilik özelliğidir.

Utanç, haya, sorumluluk gibi erdemleri bir kenara bırakmış; bencilce kendi çıkarlarına yönelmiş insanlardır.

Hayatları boyunca hep arsızca davranarak kazandıklarını zannederler.

Ne yazık ki, kısa vadede bu strateji işe yarayabilir; ama nihayetinde, geldikleri yere geldikleri gibi geri giderler.

Bu kişiler, nereye giderlerse gitsinler orada bir huzursuzluk, bir karışıklık yaratırlar.

Misafir oldukları evde bile varlıkları bir yük olur, ev sahiplerine zulüm ederler.

Geriye pişmanlık bırakır, ortamı bozar, huzuru kaçırırlar.

Gittiklerinde ise arkasından “İyi ki gitti!” diyerek şükrettiğiniz insanlardır.

Yüzsüzlük: Bir Ruh Hali Mi, Hastalık Mı?

Böyle insanlar sadece fiziksel anlamda değil, ruhen de bozuk gibidirler.

Şairin dediği gibi, “Kimi uçarak, kimi sürünerek; kimi kartal gibi keskin, kimi yılan

gibi geldiği yerin bataklığını bulaştırarak ulaşır hedefine.”

Yani, kimileri bu dünyada zarafetle, adaletle ilerlerken, kimileri de başkalarının haklarını çiğneyerek, utanmadan, arsızca hedeflerine ulaşmaya çalışır.

Ancak unuttukları bir şey var: Ahiret var.

Bu dünyada kazandıklarını zannetseler bile, asıl hesaplaşma o zaman olacaktır.

Arsız insanlarla tartışmak, onlara laf anlatmaya çalışmak boşunadır.

Çünkü onlar bu dünyada galip olduklarını zannederler; haklı haksız fark etmez, hep

kazananın kendileri olduğunu düşünürler.

Fakat unuttukları bir şey var: Tartışarak, sinirlenerek, üzüntü çekerek aslında sadece kendinize zarar verirsiniz.

Çünkü böyle insanlara karşı en büyük zafer, onlara vakit ve enerji harcamamaktır.

Ruhunuzu ve Evinizi Temiz Tutun

Bu tür insanlar geldiğinde, sanki evinize bir karanlık çökmüş gibi hissedersiniz.

Onlar gittikten sonra ardında ağır bir hava, bir huzursuzluk kalır.

O an için belki onlara karşı sert olamayabilirsiniz, hatalarını yüzlerine

vuramayabilirsiniz; çünkü arsız insanla tartışmak bir batağa saplanmaktan farksızdır.

Ama onların gitmesiyle bir temizlik yapabilirsiniz. Necip Fazıl’ın hatırlattığı gibi,

yüzsüz insanlar sadece kendilerine değil, çevresine de zarar verirler.

Ve ne yazık ki, bu zarar fizikselden çok daha derin olur; ruhen ağırlaştırır.

Gittikten sonra evinizi dip köşe temizlemek, pencereleri açıp içeriye temiz hava

almak, evde Bakara Suresi’ni okumak ya da dinlemek, ruhen rahatlamanızı sağlar.

Maneviyat farklı bir enerji verir, huzurunuzu geri getirir.

Eşyaların yerini değiştirmek, sadakalar dağıtmak ve dua etmek, bu tür insanların

oluşturduğu negatif enerjiden korunmanın en güzel yollarındandır.

Kendiniz için Allah’a sığının, hem kendi huzurunuz hem de onların hidayeti için dua edin.

Bu tarz insanlar için şunu da unutmamalı: Onlar kendilerini kusursuz sanırlar, çünkü hatalarını görecek yüzleri yoktur.

Onlara hiçbir zaman hatalarını yüzlerine vurmadığınız için, kendilerini kusursuz zannederler.

Oysa arsızlıkları ve yüzsüzlükleri, insanları incitmekten, başkalarının haklarını

çiğnemekten başka bir şey değildir.

Sonuç: Yüzsüzlere Karşı Sabır ve Dua

Arsız ve yüzsüz insanlarla başa çıkmanın en sağlıklı yolu, onlara karşı sabırlı olup vakit kaybetmemek, kendinizi üzmemektir.

Zira her tartışma, her kavga, sadece size zarar verir.

Bu insanların gelip gitmesi bir döngüdür; geldikleri zaman sabırla karşılayın, gittikleri zaman şükredin.

Ve her şeyden önemlisi, ruhunuzu temiz tutun.

Dualarla, ibadetle, sadakalarla hem kendi ruhunuzu hem de evinizi arındırın.

Hayatta hep böyle insanlar olacak; ama unutmamak gerekir ki, bu dünyada her şey geçici.

Arsızlar, yüzsüzler, gelip geçer.

Asıl olan sizin kendi iç huzurunuzdur.

Onların dertlerini yüklenmek yerine, onlara dua etmek belki de en büyük iyiliğiniz olacaktır.

𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖𝓾𝓵𝓼𝓾𝓶 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮𝓽