Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.” (Tirmizî, Birr, 35)
Yani biri bize iyilik ettiğinde, ona teşekkür etmek ve fırsat bulduğumuzda karşılık vermek, imanımızın bir yansımasıdır.
Bir arkadaşımız bizim için ödeme yaptığında da, ona teşekkür edip sonraki seferde bizim ödememiz, bu hadisin bir gereği olur
.Arkadaşlık, dostluk ya da herhangi bir sosyal ilişki tek taraflı yürüyemez.
Eğer bir taraf sürekli verir, diğeri sürekli alırsa zamanla ilişkide bir dengesizlik doğar.
Bu dengesizlik de ya veren tarafın yorgun düşmesine ya da alan tarafın farkında olmadan bencilleşmesine yol açabilir.
Dolayısıyla bir arkadaşınız sizin için ödeme yaptığında, onun emeğini, zamanını ve c
ömertliğini görmezden gelmeyip sonraki seferde sizin ödeme yapmanız, bu karşılıklılığı
korumanın basit ama güçlü bir yoludur.
Birisi sizin için ödeme yaptığında aslında size bir kolaylık sağlar.
Bu, sadece maddi değil, manevi bir jesttir de.
Sizin onun bu davranışına, bir dahaki sefere ödeme yaparak karşılık vermeniz, “Ben de seni önemsiyorum, sana değer veriyorum” mesajı taşır.
Böylece minnet sadece sözle değil, davranışla da ifade edilmiş olur.
Resûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur:“Bir kimse size iyilik yaparsa, siz de ona karşılık verin. Eğer karşılık verecek bir şey bulamazsanız, onun için dua edin; ta ki karşılık verdiğinizi görmüş olasınız.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 67)
Bu hadis, bize gösteriyor ki bir Müslüman yapılan iyiliği cevapsız bırakmaz.
Karşılık veremediği durumda bile dua ile mukabele eder.
O hâlde, yapılan bir ödemenin en güzel karşılığı, bir dahaki sefere bizim ödememizdir.
Arkadaşlık, her iki tarafın da kendini değerli hissetmesiyle güçlenir.
Eğer sürekli bir taraf öderse, ödeyen taraf bilinçaltında “hep ben veriyorum” duygusuna kapılabilir.
Ödeme sırasını değiştirmek, ilişkide bir eşitlik ve adalet duygusu oluşturur.
Bu küçük jestler, dostluğun uzun vadeli sağlamlığını pekiştirir.
Aslında mesele paranın kendisi değildir.
Çoğu zaman ödenen miktar önemsizdir; önemli olan “senin için ben varım” mesajıdır.
Siz ödeme yaptığınızda, arkadaşınıza hem değer verdiğinizi hem de onun yükünü paylaşmaya hazır olduğunuzu gösterirsiniz.
Pek çok kültürde “ikram etme” ya da “misafirperverlik” çok önemli görülür.
Bizim toplumumuzda da “bir gün sen bana, bir gün ben sana” anlayışı ilişkilerin sıcak kalmasına yardımcı olur.
Bu sadece maddi değil, ahlaki bir inceliktir.
Sürekli ödeme işini arkadaşına bırakan kişi aslında küçük bir sorumluluktan kaçıyordur.
Bu da karakterin bir yansımasıdır: “Küçük şeylerde bile sorumluluk almıyorsan, büyük
şeylerde güvenilebilir misin?” sorusu akla gelir.
Kur’an-ı Kerim’de buyurulur:“Müminler ancak kardeştir.” (Hucurât, 10)
Kardeşlik yalnızca sözle değil, davranışla da yaşanır.
Eğer bir mümin kardeşimiz bizim için bir kolaylık sağladıysa, biz de onun için kolaylık sağlamakla yükümlüyüz.
Bu, İslam’daki kardeşlik hukukunun canlı bir örneğidir.
Dinimiz de kul hakkı çok önemlidir.
Arkadaşımız bizim için ödeme yapıyorsa ve biz sürekli bundan faydalanıp karşılık vermiyorsak, bu zamanla hakkına girmeye dönüşebilir.
Çünkü İslam’da “hakkı gözetmek” ibadettir.
Karşılığını vermek, hem hakkı gözetmek hem de dostluğu pekiştirmektir.
O hâlde geliniz bize yapılan her iyiliğe teşekkür etmeyi, imkan bulduğumuzda karşılık
vermeyi, bulamadığımızda da dua etmeyi hayatımızın bir düsturu edinelim.
Çünkü mümin, vefalı insandır.
Çünkü mümin, kardeşini incitmeyen; bilakis onun yükünü hafifleten kişidir.
Selam ve dua ile