İslam dini, insanın hem bireysel hem de toplumsal yönünü gözeten bir yapıya sahiptir.

Müslüman sadece Allah’a karşı sorumluluk taşımakla kalmaz, aynı zamanda diğer insanlara karşı da ahlaki yükümlülükler altındadır.

Bu yükümlülüklerin başında kardeşlik, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinde sergilenecek davranışlar gelir.

Kur’an-ı Kerim, müminlerin birbirine karşı sorumluluklarını “Müminler ancak kardeştir” (Hucurât, 10) ayetiyle özetler.

Bu kardeşlik bağı, sadece dünyevi ihtiyaçları paylaşmak değil, aynı zamanda manevi sorumlulukları da üstlenmeyi gerektirir.

Arkadaşlarımızı toplum önünde övmek, onları takdir etmek ve moral vermek kadar;

yanlışlarını özelde ve kırmadan eleştirmek de bu sorumlulukların bir parçasıdır.

Bu çalışmada, İslam ahlakında övgü ve eleştirinin yeri, Kur’an ve hadisler ışığında incelenecektir.

Kur’an-ı Kerim, güzel sözü övgüye değer bir davranış olarak tanımlar:
“Güzel söz, kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir.” (İbrahim, 24-25)

Bu ayet, güzel sözün yani övgü ve teşvikin insan hayatında kalıcı etkiler bıraktığını ifade eder.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de sahabelerini toplum önünde övmüş, onları güzel vasıflarıyla tanıtmıştır.

Örneğin Hz. Ebû Bekir’i “İnsanların en güveniliri”, Hz. Ömer’i “Doğru ile yanlışı ayıran”,

Hz. Osman’ı “Meleklerin dahi haya ettiği”, Hz. Ali’yi ise “İlmin kapısı” olarak nitelemiştiri

Övgünün Psikolojik ve Toplumsal Katkısı Övgü, bireyde özgüveni artırır, iyilikleri teşvik eder ve dostluk bağlarını kuvvetlendirir. Arkadaşını toplum önünde öven kimse, hem ona değer verdiğini gösterir hem de çevredeki insanlara güzel örnek olur. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
“Kim kardeşinin güzel bir özelliğini duyurursa, Allah da onun ayıplarını örter.” (İbn Hibban, Sahih, 581)

Dolayısıyla övgü, sadece sosyal bir jest değil, aynı zamanda manevi bir sorumluluk ve ibadet değeri taşıyan bir davranıştır  Arkadaşlıkta Eleştirinin Usulü 

Eleştirinin Gerekliliği

Arkadaşlık sadece övgüyle sınırlı değildir. Gerçek dost, yanlış gördüğünde uyaran, kardeşini hatadan alıkoyandır. Kur’an’da bu görev şöyle ifade edilir:
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiliği emreder, kötülükten men ederler.” (Tevbe, 71)

Bu ayet, eleştirinin aslında bir sorumluluk olduğunu göstermektedir.

Özelde ve Nazikçe Eleştiri

Eleştiri toplum önünde yapıldığında utanç ve kırgınlık doğurur. İslam ise müminin onurunu korumayı emreder. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim bir müminin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.” (Müslim, Birr, 72)

Dolayısıyla eleştiri, baş başa ve incitmeden yapılmalıdır. Hz. Ali (r.a.) bu konuda şöyle der:“Kardeşini gizlice uyarmak nasihattir, açıktan uyarmak ise ayıplamaktır.

Eleştirinin Amacı

Eleştirinin amacı, hatayı ifşa etmek değil, düzeltmektir. Bu nedenle eleştiri sevgi ve samimiyetle yapılmalı, muhatabı küçük düşürmekten sakınılmalıdır. Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v.):
“Din nasihattir.” (Müslim, İman, 95) buyurmuştur. Burada kastedilen, kardeşini iyiye yönlendirmek ve hatadan uzaklaştırmaktır.

Toplum Önünde Övgü, Baş Başayken Eleştiri

Arkadaşlıkta denge, İslam’ın ahlaki öğretilerinin merkezindedir.

Övgü toplum önünde yapılmalı, eleştiri ise özelde dile getirilmelidir.

Bu yöntem, hem arkadaşlık bağlarını korur hem de kalpleri kırmadan hataları düzeltmeye imkân tanır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashabından biri hata yaptığında çoğu zaman onun ismini anmaz, “Bazı kimseler şöyle yapıyor, bu doğru değildir” diyerek topluca uyarırdı.

Böylece hatayı düzeltirken kişiyi mahcup etmezdi.

Bu, toplumda nezaket ve adabın korunmasının en güzel örneklerindendir.

Arkadaşlık, İslam’da bir emanettir.

Bu emaneti korumak, övgü ve eleştiriyi doğru zamanda ve doğru şekilde yapmakla mümkündür.

Arkadaşlarımızın güzel yönlerini toplum önünde dile getirmek, onları onurlandırır ve iyiliğe teşvik eder.

Yanlışlarını ise özelde ve nazikçe ifade etmek, dostluğu zedelemeden güzelleştirir.

Sonuç olarak İslam ahlakında üç temel ilke ön plana çıkar:

Övgüde cömert olmak, eleştiride ölçülü davranmak.

Toplum içinde övgü, özelde eleştiri.

Sevgiyle övmek, samimiyetle uyarmak.

Bu ilkeleri hayatımıza uyguladığımızda hem dostluklarımızı koruruz hem de Allah’ın rızasına uygun bir kardeşlik yaşamış oluruz insallah.