Ne güzel bir Rabbimiz var ki, affetmek için bahane arıyor.

Bazen durup düşünmek gerekir.

Hayatın koşturmacası içinde nereye gittiğimizi unuturuz.

Kalbimiz yorulur ama fark etmeyiz. Oysa Rabbimiz bize şöyle buyuruyor:“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes yarın (ahiret) için ne hazırladığına baksın.”(Haşr Suresi, 59:18)

İşte bu ayet, bize kendimize dönmeyi öğretiyor. “Ne yaptım, nereye gidiyorum, ahiret için ne hazırladım?” diye sormayı…
Kendini sorgulayan, doğru yolda kalır. Ama nefsimiz hemen devreye girer. Bahaneler bulur, kendimizi aklamaya çalışırız.

Ancak Rabbimiz buyuruyor ki:“Hayır! İnsan, kendi nefsini görür. Birçok mazeret ortaya atsa da.”
(Kıyame Suresi, 75:14-15)

Yani biz ne kadar bahane üretsek de aslında içimizde ne olduğunu biliriz.

Doğruyu da biliriz, yanlışı da.

Bu nedenle, her birimiz kendimizi arındırmakla sorumluyuz. Çünkü:“Nefsini arındıran gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onu kirleten ise ziyana uğramıştır.”
(Şems Suresi, 91:9-10)

Însan hata yapar.

Bu bizim fıtratımızda var. Mühim olan, hatamızda ısrar etmemek, yüzleşmek ve dönmektir.

Rabbimiz şöyle müjdeliyor:“Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah’ı çok bağışlayan ve merhametli bulur.”
(Nisa Suresi, 4:110)

Rabbimiz bizi hatalarımızla terk etmez. Yeter ki içtenlikle yönelmesini bilelim.

Bakın ne buyuruyor:“Ey iman edenler! Allah’a içten bir tevbe ile dönün.”
(Tahrim Suresi, 66:8

“Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz ki Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.”(Hud Suresi, 11:90)

Ne güzel bir Rabbimiz var ki, affetmek için bahane arıyor.

Bize düşen, gerçeği görmek.

Hakikat bize sunulmuş durumda. Rabbimiz buyuruyor:“De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”(Kehf Suresi, 18:29)

Bu hakikati kabul etmek, samimi olmak, hem sözde hem kalpte doğru olmaktır.

Bunun için:“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin.”(Ahzab Suresi, 33:70)

Çünkü din, sadece ibadetlerden ibaret değildir.

Samimiyettir, içtenliktir, ihlastır.

Rabbimiz bunu açıkça bildiriyor:“Onlar, sadece Allah’a ibadet etmek, dini yalnız O’na has kılmakla emrolunmuşlardı.”
(Beyyine Suresi, 98:5)

İşte  hepimiz bazen unuturuz, yanılırız.

Fakat Rabbimiz, bizim acizliğimizi bilir. Onun için dua etmemizi öğretiyor:“Ey Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizi affet, bağışla ve bize merhamet et.”
(Bakara Suresi, 2:286)

Aynaya bakarken sadece yüzümüzü değil, iç dünyamızı da görelim.

Hatamız varsa kabul edelim.

Tevbe kapısı açık, merhamet sonsuz.

Kendimize karşı dürüst olalım ki Rabbimize samimiyetle yönelebilelim.

Çünkü gerçek kurtuluş, bu yüzleşmeden geçer.

Allah cümlemizi kendine karşı dürüst olanlardan, tevbesi kabul edilenlerden eylesin.

Âmin.

Selam ve dua ile…

  • Related Posts

    “Allah İçin Mi, İnsanlar İçin Mi?”

    Read more

    Herkesin bir kıblesi vardır.

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir