Şimdi düşün; bir yere davet edildin, önemli biriyle buluşacaksın…
Üzerini başını düzeltirsin değil mi?
İşte Allah’ın huzuruna çıkmadan önce de, abdest alarak manevi olarak hazırlanıyoruz.
Ama bu abdestin de kendine göre “olmazsa olmaz”ları var.
Sabahın o sessiz, serin vaktinde uyanıyoruz…
Gözlerimizi araladık, perdeden içeri loş bir ay ışığı süzülüyor belki.
Hava hâlâ biraz karanlık ama içinde bir dinginlik var ya hani…
işte o vakit: Sabah namazı vakti.
Hadi şöyle içinden “Elhamdülillah” de…
Yeni bir güne daha uyandın.
Hem de sabah namazını kılmak için.
Bu bile başlı başına bir nimet.
Kalktık. Belki biraz uykumuz var ama içimizde güzel bir huzur da var.
Yüzümüzü yıkayıp kendimize geldikten sonra diyoruz ki:“Ben şimdi Rabbimin huzuruna çıkacağım.”
Ama önce… Ne lazım?
Temizlik. Hem bedenen hem ruhen.
İlk işimiz ne? Tuvalet ihtiyacımız varsa gideriyoruz.
Orada da dikkatli oluyoruz.
Hani bazen insan uykulu oluyor, acele ediyor ama biz biliyoruz ki:
“Temizlik imanın yarısıdır.”
Tuvalet temizliğini (tahareti) güzelce yapıyoruz.
Sonra gerekiyorsa biraz bekliyoruz, içimiz rahat etsin — idrar sızıntısı olmasın diye.
İşte buna da “istibra” deniyor.
Hazırsak, abdest alacağımız yere doğru geçiyoruz.
Abdest Almaya Başlıyoruz
Musluğu açmadan önce şöyle derin bir nefes al…
Sakinlik olsun, aceleye hiç gerek yok.
Bu sadece su değil çünkü — bu, Allah’a yaklaştığın an.
İlk olarak:“Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya” diyerek niyet ediyoruz.
Sonra ellerimizi üç defa yıkıyoruz. Hem temizleniyoruz hem de uyanıyoruz iyice.
Ağzımıza su veriyoruz – mis gibi…
İçimizi de temizliyoruz sanki, sadece dış değil.
Burnumuza su çekip temizliyoruz — uykudan kalan ağırlıklar da gidiyor yavaş yavaş.
Ve sonra başlıyoruz farzlara…
Abdestin Farzlarını Hatırlayalım (Yavaş yavaş, içten içe):
Yüzümüzü yıkıyoruz. Su, alnımızdan süzülüyor, çenemize kadar iniyor.
O serinlik… hem bedeni hem kalbi canlandırıyor.
Kollarımızı yıkıyoruz.
Sağ koldan başlıyoruz. Dirseklere kadar, hatta biraz üstüne çıksak daha içimiz rahat.
Sonra sol kol… Su akıyor, sanki dertlerimizi de götürüyor.
Başımızı mesh ediyoruz. Islak ellerimizle başımızın bir kısmını siliyoruz.
Bir dokunuş ama manevi bir bağ gibi“Ya Rabbi, aklımı da kalbimi de doğruya yönelt” der gibi…
Ayaklarımızı yıkıyoruz. Sağ ayaktan başlıyoruz. Topukları da unutmuyoruz.
Sonra sol ayak. Gün boyunca bizi taşıyacak bu ayaklar, şimdi secdeye varmaya hazırlanıyor…
Abdest tamam. Derin bir nefes alıyoruz.
Belki içimizden şöyle bir dua dökülüyor: “Allah’ım, bu abdestimi kabul eyle. Ruhumu da temizle.”
Belki az önce biraz uykuluyduk ama şimdi…
İçimiz daha diri.
Çünkü artık Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırız.
Allah’in izniyle