Konforlu Nankörlük

Ülkemize geldik…

Faturalar da haliyle peşimizden geldi.

İlk göz ağrımız: Doğalgaz.

Baktım faturaya; 49 lira. örnek  olarak  yaziyorum 

Şaşırdım. Çünkü altında şöyle bir not var:

“29 lirası devletimiz tarafından ödenmiştir. Sizin ödemeniz gereken: 20 TL.”

O an durdum. Yüzüme bir tebessüm, içime bir burukluk geldi.

Çünkü yıllardır Avrupa’da yaşıyorum.

Orada işler böyle yürümez.

Gaz faturanı ödemezsen, bir kez uyarmazlar.
Direkt keserler.

Çocuğun hasta mıymış, annen yaşlı mıymış, kış mıymış… hiç umursamazlar.

Sana düşen tek şey vardır: Ya öde, ya don.

Son zamanlarda duyuyorum, orada da sistem biraz değişmiş.

Artık hemen kesmiyorlarmış da, seni yardım kuruluşlarına yönlendiriyorlarmış.

Yani devlet seni hâlâ muhatap almıyor, başka yere yönlendiriyor.

Çözüm varsa da, senin insanca yaşamana değil, sistemin açık vermemesine göre çözüm sunuluyor.

Ama Türkiye’de öyle mi?  Burada devlet çıkıyor, diyor ki:

“Vatandaşım kışın üşümesin.” Al sana doğalgaz desteği.

Sadece bir ay değil, aylarca süren bir yardım.

Kimi zaman fatura sıfır geldi, kimi zaman yarısını devlet ödedi.

Sen sadece 20-30 lira ödedin.

Ama nedense, en çok şikâyeti yine sen ettin.

Bu nasıl bir çelişkidir?

Eskiden insanlar tüp için sıraya girerdi bu ülkede.

Bir tüp buldun mu, sevinçten komşuya haber verirdin.

Bugün doğalgaz düğmesine basıp kombiyi açıyoruz,

Ama hâlâ yüzümüz gülmüyor.

Çünkü gazla ısınıyoruz ama

şükürle değil, şikâyetle yaşıyoruz.

Bu ülke mükemmel değil çok çok  mükemmel farkedene

Ama bu ülke merhametli.

Devletin kendisi yardım eli uzatıyor,

Ama biz hâlâ elimizdekine burun kıvırıyoruz.

Avrupa sistemle çalışır, biz merhametle.

Onlar kurallarla yönetir, biz insanlıkla.

Bu topraklar öyle bir medeniyetin mirası ki,

Hz. Ömer, bir köpeğin aç kalmasından kendini sorumlu tutardı.

Osmanlı kış gelince kuşlar için bile cami avlusuna yem bırakırdı.

Şimdi bu millet kendi evladını, yaşlısını, hastasını düşünmeyecek mi?

Devlet doğalgazı ödüyor.

Kombiyi sen açıyorsun, ısınıyorsun, fatura gelmiyor.

Ama hâlâ tek söylediğin şu:

“Bunu da mı ben ödeyeceğim?”

Bu nankörlük değil de nedir? Faturayı devlet ödüyor,

Lafı biz ediyoruz.

Avrupa’da böyle bir yardım alamazsın.

Orada duvar konuşur, sistem cevap verir.

Burada kalp konuşur, vicdan cevap verir.

Rabbimiz Kur’an’da buyuruyor:“Şükrederseniz, nimetimi artırırım.” (İbrahim Suresi 7)

Ama biz şükretmiyoruz, Hatta nimeti yok sayıyoruz.

Isınmak kolay, kombiyi çevirdin mi oluyor.

Ama gönlü ısıtmak zor. Soğuk evin çaresi var da,

soğuk kalbin çaresi yok.

Bu ülkenin kıymetini bilmek, Sadece bayrak sallamakla olmaz.

Yaptığını takdir etmek, yapılanı inkâr etmemek gerekir.

Eksiği vardır, hatası vardır.

Ama bu ülke hiçbir vatandaşını soğukta bırakmamıştır.

Bu ülke güzeldir. Ama sadece kıymetini bilene.

Burada mesele sadece para değil.

Mesele, birlikte yaşama ahlakı.

Devlet elini uzatıyor; ama o uzanan eli biz ona karşılık verecek miyiz?

Hayır. Biz uzanan eli suçlu bulup, kendi cebimizi kutsuyoruz.

Eğer 29 lirayı gerçekten devlet ödemişse — teşekkür et.

Sonra bak cebinde kalan paraya, bir ekmek al komşuya götür.

Ya da su parasını ver, yaşlıyı sevindir.

Yoksa laf çok, iş az; öfke çok, merhamet az.

Çünkü devlet ısıtır; ama insanlığı ısıtmak bizim işimiz.

Devlet faturanın yarısını ödüyor, sen hâlâ şikâyet ediyorsan…

Belki de soğuk havadan değil, vicdan eksikliğinden üşüyorsundur.

𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖𝓾𝓵𝓼𝓾𝓶 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮𝓽

  • Related Posts

    Arşivden Çıkan Satırlar

    Read more

    Ne güzel bir çağ değil mi?

    Read more

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir