Selamun aleykum….

İyi insan olmak, bir ömür boyu süren sessiz bir yolculuktur.

İyi insan olmak” çok derin bir kavramdır ve herkesin değerlerine, kültürüne, inançlarına göre biraz farklı anlamlar taşıyabilir.

Bu yolculukta insan, her adımda kendi kalbine döner, orada Rabbini bulur.

Çünkü kalbini güzelleştiren, aslında Allah’a yaklaşandır.

İyi insan olmak… Bu, sadece güzel görünmek, güzel konuşmak değildir.

İyi insan olmak; kimsenin görmediği bir anda, yalnızca Allah’ın gördüğünü bilerek,

gönlünü temiz tutmaya çalışmaktır.

Bazen bir kalbi onarmaktır iyilik; bazen susmaktır, haklı olsa bile kırmamayı seçmektir.

Çünkü bilir ki, bir kalbi kırmak, Kâbe’yi yıkmaktan beterdir.

İyi insan, kendini değil, kalbini büyütür. Kendi için değil, Allah için sever.

Birine iyilik ettiğinde karşılık beklemez; çünkü bilir ki, karşılığı Rabbin katındadır.

Ve bazen en büyük iyilik, sadece dua etmektir; kimsenin bilmediği bir anda,

“Ya Rabbi, ona kolaylık ver” diyebilmektir.

Vicdan sahibi olmak; Rabbimizin insana verdiği ilahi teraziyi doğru tutabilmektir.

Kimsenin görmediği bir anda bile yanlış yapmaktan utanmak,

“Allah beni görüyor” bilinciyle yaşamaktır. Vicdan, kalbin pusulasıdır;

onu kaybeden, yönünü de kaybeder.

Empati kurmak, başkasının acısını kendi yüreğinde hissedebilmektir.

Bir yetimin başını okşarken, bir yaşlının duasında gülümserken

kalbinin yumuşadığını fark etmektir.

Rasûlullah (s.a.v.) buyurur: “Kendisi için istediğini kardeşi için de istemeyen, gerçek mümin olamaz.”

Adaletli davranmak,  çıkarına ters düşse de doğruluktan ayrılmamaktır.

Kur’an’da buyrulur: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.” (Nisâ, 135)

Zulmün en küçüğünden bile sakınmak, herkese hakkını teslim etmektir.

Çünkü adalet, Allah’ın en yüce sıfatlarından biridir.

Saygı göstermek, yaratılmış her varlıkta Yaratan’ın izini görebilmektir.

“Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)

İnsana, hayvana, toprağa… hepsine hürmetle yaklaşmak,

kainata emanet gözüyle bakmaktır. Saygı, kibirin panzehiridir;

saygı duyan, aslında Allah’ın sanatına saygı duyar.

Dürüst ve güvenilir olmak, Hz. Muhammed’in “el-Emin” sıfatını örnek almaktır.

Sözünde durmak, yalanı diline yaklaştırmamak, ne pahasına olursa olsun doğrulukla yürümektir.

Çünkü dürüstlük, imanın kardeşidir. Yalan söylememek, emanete ihanet etmemektir.

Sözünde durmak, güvenilir biri olmaktır.

Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)

Yardımsever olmak, iyiliği sadece sözde değil, fiilde yaşamaktır başkalarına faydalı olmaktır.

Sadece mal ile değil, bir tebessümle, güzel bir sözle de yardım etmektir.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” (Dârimî, Mukaddime, 9)

Birine el uzatırken Allah rızasını gözetmek, iyiliği gösteriş için değil, gönülden yapmaktır.

Zira gizli yapılan bir iyilik, belki de cennetin kapısını açar.

Alçakgönüllü olmak, gücün de, ilmin de, güzelliğin de Allah’tan olduğunu bilmektir.

Kendini yüceltmek yerine, şükürle eğilmektir.

Alçakgönüllü olmak: Kendini büyük görmemek, her şeyi Allah’tan bilmek demektir.

Kibirden uzak durmak, tevazuyu sevmektir.

Rasûlullah (s.a.v.) buyurur:“Kim Allah için alçakgönüllü olursa, Allah onu yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)

Kibirle değil, tevazuyla yürüyen insan, meleklerin yolunda yürür.

Kendini geliştirmeye çalışmak,   Hatalardan ders alıp, daha iyi bir insan olmaya gayret etmektir.

Bilgiyi, sabrı ve güzel ahlakı artırmaktır. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“İki günü eşit olan ziyandadır.”

(Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, II, 324)

Îyi insan, sadece namazıyla değil, gönül kırmamakla da ibadet eder.

Birinin kalbini onarmak, bazen bin secdeden daha değerlidir.

O, affetmeyi sever; çünkü bilir ki, affetmek Allah’ın kullarına en güzel sıfatıdır.

Ve ne zaman biri ona kötülük etse,

“Ben Rabbimin rızasını istiyorum” diyerek kalbini kinle değil, rahmetle doldurur.

İyi insan, her sabah “bugün bir gönle nasıl dokunabilirim” diye düşünür.

Bir tebessüm, bir selam, bir dua…

Belki de cennetin kapısını açacak olan, işte o küçük iyiliktir.

“İyilik edenlere Allah da iyilik eder.” (Yunus Suresi, 26)

İyi insan olmak; kalbiyle, diliyle, davranışıyla Allah’ın hoşnut olacağı bir hayat yaşamaktır.

Dün olduğundan daha iyi biri olma çabasıdır. Ruhunu, aklını, kalbini güzelleştirmektir.

Çünkü insan, ne kadar öğrense de her daim “Ben daha öğrenemedim” demeli,

ilimde, ahlakta, sabırda ilerlemeye gayret etmelidir.

“Allah katında en üstün olanınız, takvaca en üstün olanınızdır.” (Hucurât, 13)

Ve sonunda insan anlar ki: İyi insan olmak, bir makama erişmek değil,

her gün biraz daha temiz bir kalbe sahip olmaktır.

Unutmayalım ki; gerçek iyilik, başkaları görmese de Rabbimiz tarafından görülür ve değer bulur.

“Allah kalplerimizi temiz, sözlerimizi doğru, ellerimizi faydalı eylesin ve bizi iyi insanlardan kılsın.” 🌿 Amin

Selamun aleykum:)