( Mekke’de inmistir ,206 âyettir)

 

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı  ile.

1-Elif, lâm, mîm, sâd.

2-Kendisi  ile uyarman ,mü’minlere  de ögüt almalari için sana indirilen  bir kitaptir. Sakın ondan dolayi gögsünde bir sıkıntı olmasın.

3-Rabbinizden size indirilen uyun,. Ondan başka  velilere uymayin

.Ne kadar az öğüt  tutuyorsunuz !?

4-Nice yurtlari helâk ettik.Geceleyin veya  gündüz  uyurlarken azabimiz onlara geldi.

5-Azabımız geldiğinde seslenişleri “«Biz gerçekten  zâlimlermişiz” demelerinden başka   bir şey olmadi.

6-And olsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere  de gönderilen peygamberlere de soracağız.

7-Ve biz onlara bilerek anlatacagiz .Biz  gaipler  değiliz.

8-    O gün, tartı haktır. Artık kimlerin terazileri ağır basarsa işte

onlar umduklarına erenlerin  ta  kendileridir .

9-Kimin de  terazileri  hafifi  gelirse  onlar da âyetlerimize zulme de geldikleri  için

kendilerini zarara uğratmiş kimselerdir.

10-Andolsun ki biz  sizi yeryüzünde yerleştirmiş ve size orada bir  çok  geçim vasitalari  yaratmişizdir

.Ne kadar da az şükredersiniz!?

11-Andolsun ki sizi yarattık. Sonra da size şekil verdik. Sonra da meleklere  ‘Adem’e secde edin’ dedik; İblis’müstesnâ,hemen secde  ettiler .

O ise secde edenlerden olmadi .

12-Buyurdu ki”Ben  sana emrettiğim halde seni secde etmekten  alikoyan nedir ?

Dedi ki:”Ben ondan daha  hayirliyim .Beni ateşten yarattın, , onu  çamurdan  yarattin .”

13-Buyurdu ki”Öyleyse  hemen in ordan .Artik orada kibirlenmek haddin değildir.

Hemen çık.git. Çünkü sen aşağılıklardansın.

14-“Bana,diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.

15-Haydi öyle olsun , sen mühlet verilmişlerdensin.”buyurdu.

16-Dedi ki; ‘Beni azginliğa ittiğin için ben de  andolsun senin  doğru yolunda onlara  engel olacagim .”

17-Sonra andolsun önlerinden, arkalarından, sağlarından  sollarından onlara  sokulacağım.

Böylece çoğunu  şükredenlerden bulmayacaksın.

18-Küçütülmüş ,Kınanmış ve kovulmuş olarak çik  oradan !Yemin ederim ki onlardan

kim   sana  uyarsa cehennemi hep sizden dolduracağım “buyurdu. 

19- Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin,ikiniz de  dilediğiniz yerden yeyin. 

Yalnız  bu   ağaca yaklaşmayın,o zaman zalimlerden olursunuz.

20-Derken şeytan,kendilerine gizli  birakimiş avret yerlerini  göstermek için  onlara

vesvese verdi   ve”Rabbiniz size bu ağacı ancak  iki melek yahut ebedi kalanlardan 

olmayasiniz diye yasakladi “dedi. 

21-Ve “Şüphesiz  ben size öğüt verenlerdenim,”diye her ikisine   yemin etti.

22-Nihâyet  ikisini de aldatarak aşağıya düşürdü.  Ağacı  tattiklarida avret yerleri

kendilerine  göründü ve üzerlerine cennet  yapraklarindan  üstüste  koyarak örtmeye 

basladilar.

Rab’leri  her ikisine :”Ben size  bu ağacı yasak etmedim mi ve size şeytan muhakkak 

sizin  apaçık düşmandır, demedim miydi?diye seslendi .

23-“Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik.Eğer bizi mağfiret  ve rahmet etmezsen muhakkak

ki  zarara uğrayanlardan oluruz.»dediler 

24-Buyurdu ki " «Kiminiz kiminize düşman olarak inin. . 

Siz yeryüzünde bir süreye   kadar yerleşip kalacak  ve orada geçinecek sizniz ; 

25"-Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz.yine oradan  çikarilacaksiniz "buyurdu 

26-Ey Âdemoğulları!  Size avret yerlerinize örtecek bir libas  ile giyip  süsleneceğiz  

bir elbise indirdik .  Takvâ elbisesine gelince   o daha hayirlidir .

Bu  Allah'in  âyetlerindendir ,belki ögüt  alirlar.

27-Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana, babanızı,  avret  yerlerini kendilerini göstermek için  

üzerlerinden  elbiselerini   sıyırarak  cennetten çıkmalarina sebeb oldugu gibi sakin 

sizi de  fitneye düşürmesin. Çünkü o da  kabilesi de sizi sizin  kendilerini 

göremeyeceğiniz yerden  görürler. Biz şeytanları, iman etmeyenlerin velileri   kildik.

28-Onlar bir  hayasizlik  yapsalar:"Biz atalarimizi  da bunun   üzerinde  bulduk ,Allah 

da  bize  bunu emretti " derler .

De ki Allah  hiç bir zaman  hayasızlıgi emretmez . 

Allah'a karşı  bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"

29-De ki “Rabbim adaleti emretti; her secde yerinde yüzlerinizi doğrultun ve dininizi 

halis kilarak  o'na dua edin.

 Size  ilkin   yarattığı gibi yine (o'na) döneceksiniz "

30-O,bir kismina hidayet verdi ,bir kismini da  sapiklik hak oldu . 

Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları  kendilerine  veliler edindiler.

Üstelik doğru yolu blduklarini sanirlar. 

31-Ey Âdemoğulları! Her mescidde zinnetinizi   alin, yeyin , için   israf etmeyin . 

Çünkü   O, israf edenleri sevmez.

32- De ki: “Allah’ın, kulları için çikardığı zîneti ve temiz  ve hoş rızıkları kim haram 

kılmıştir?” 

” De ki: “Bunlar, dünya hayatında  iman edenler içindir. 

Kıyamet gününde ise yalnız onlaradir."

 İşte biz âyetleri  bilenler için böyle açiklariz.

33-De ki " Rabbim  ancak   hayasızlıkları, onlarin açik olanini,gizli olanini, bununla 

beraber  günahi , haksiz isyani , Allah'a - hakkinda asla bir delil   indirmediği -her 

hangi bir şeyi  ortak koşmanızı  ve Allah'a bilmediğiniz şeyleri isnad etmenizi haram 

kılmıştır.»

34-Her ümmetin bir eceli vardır. O  ecelleri gelince, ne bir an geri birakabilirler  ne de 

ileri alabilirler .

35-Ey Âdemoğulları! İçinizden âyetlerimi  size anlatacak  peygamber gelince  artik  

kim sakinir  ve düzeltirse  onlar  için  bir korku yoktur  ve onlar üzülecek  değillerdir. 

36-Âyetlerimizi yalanlayanlar ve  onlara karşı büyüklük taslayanlar; ateşlik  olanlardir  

Onlar orada  ebedi kalicidirlar.

37-Allah'a karşı yalan uydurarak iftira edenden  yahut   O'nun âyetlerini 

yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? 

  Onlarin  kitaptan  nasipleri neyse kendilerine erişecektir.

Nihayet ruhlarini  almak için elçilerimiz  onlara geldikleri vakit diyecekler ki :"Allah'ı 

bırakıp da tapina geldikleriniz şeyler  nerede?» 

Onlar gözümüzden kayboldu " diyecekler  kendi  aleyhlerine kâfir  olduklarina  dair  

şahitlik edeceklerdir. 


38-Diyecek ki: Cin ve insanlardan  sizden önce geçmiş topluluklarla siz de ateşe 

girin'

Her  ümmet  girdikçe kardeşini lanet edecek .

Nihayet  hepsi birbiri  ardinca oraya  girip  toplandiklari zaman  da  sonrakiler  

öncekiler  için : Rabbim ,  işte bizi 

bunlar saptirdilar.O nun için  bunlara   ateş azabina  iki kat ver diyecekler. 

Buyuracak ki:"Herkese iki katdir. Fakat  siz  bilmiyorsunuz."

39-Öncekiler de sonrakilerine : “Sizin bize hiçbir üstünlüğünüz yoktu. O halde  

kazandıklarınıza karşılık azâbı tadın!"diyecek.

40-Ayetlerimizi  yalanlayip da onlara karşi büyüklenenler, -hiç   şüphesiz -gök kapilari  

açilmayacaktır.

Onlar  deve, iğne deliğinden geçmedikçe  cennete giremezler .

Biz günahkârlari  böyle cezalandiriz .

41-Onlara Cehennemden bir döşek  vardir, üstlerine de örtüler.

işte zalimleri biz böyle cezalandırırız

42-İman edip salih amelle  rişleyenlere gelince -ki biz hiç kimseye gücünden fazlasini  

yükleyemeyiz - onlar  cennetliklerdir.

Onlar orada ebedi kalicidirlar. 

43-Biz onların kalblerinde  kin türünden   ne varsa  söküp atacağız.

 Altlarından  ırmaklar akar." Bizi bunu ileten  Allah'a hamdolsun. 

 Allah bize bu yolu iletmeseydi 

kendiliğimizden bunu bulmuş olamazdik .

Andolsun ki; Rabbimizin peygamberleri  hakla   gelmişlerdi"derler

 Onlara :"Yapmaya  devam ettiklerinize  karşi mirasçi kılındığınız  cennet  

İşte  budur "diye seslenilir.

44- Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize vaad   ettiğini hak bulduk.Siz de

Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler .onlar da:  “Evet ” derler

.Bunun üzerine  aralarında bir münadi, ”Allah’ın laneti  zulmedenlere olsun” diye seslenir.

45-Onlar ki Allah  yolundan alıkoyanlar,onu eğriltmek isteyenlerdi .

Onlar  âhireti  de inkâr ederlerdi .”

46-Onlarin ikisi arasinda  bir perde  ve  Âraf üzerinde her birini  yüzlerinden  tanıyan

adamlar  vardir.Cennet ehline :”Selamun aleykum” diye seslenirler . Bunlar henüz oraya 

girmeyen  fakat  oraya  girmeyi uman kimselerdir .

47-Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman  da”Rabbimiz, bizi  bu zalimler

topluluğu ile beraber bulundurma!” diye  dua ederler.

48-.A’râftakiler,  yüzlerinden tanıdıkları bir takım adamlara  seslenerek şöyle  derler

“Çokluğunuzun da büyüklenip   durmanizin  da size  bir faydasi olmadi.”

49-«Kendilerine Allah’ın bir rahmetne «Kendilerine Allah’ın bir rahmetine 

erdirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler  bunlar   mi idi?

işte  (onlara) :Girin cennete , size  hiç bir korku  yoktur  ve siz üzülecek değilsiniz»

(denilmiştir ).”

50-Cehennemlikler de cennetliklere: ‘Bize biraz su veya Allah’ın size ihsan ettiği’

Bize biraz su veya Allah’ın size ihsan ettiği  rızıktan akıtın.”  diye seslenirler.

Onlar ise :Doğrusu Allah   bunları  kâfirlere haram kılmıştır, derler.

51-Dinlerini  bir eğlence ve  bir  ayun edinip de dünya  hayatinin kendilerini  aldatiği

kimseler,nasil bugüne  kavuşacaklarını   unuttular .

Âyetlerimizi  nasil bilerek inkâr ettileses  bizde bugün onlari öylece unuturuz .

52-And olsun ki biz  onlara  iman edecek  bir kavme  hidâyet ve rahmet olmak üzere

  ilme  dayanarak  uzun uzadiya açıkladığımız bir kitap getirmişizdir.

53-Onlar,zamani gelince bildirdiklerinin   gerçekleşmesinden başkasini mi bekliyorlar?

Onun bildirdiklerinin  çıkacağı gunde evelce onu   unutanlar “«Gerçekten  de  Rabbimizin

peygamberleri bize hakkı getirmişlerdi. 

Acaba Şimdi   bizim için şefaat edecek şefaatçiler bulunur  mu?

Yahut işlediklerimizden başkalarini  işliyelim diye  geri döndürülür müyüz?”derler

Onlar kendilerini  gerçekten  hüsrana uğratanlardir.

Uydura   geldikleri şeyler de kendilerinden  uzaklaşarak kaybolup gitmisdir

54-Şüphesiz, Rabbiniz o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratti.

Sonra Arş’a istivâ  etti.

Geceyi, durmadan kovaladiği   gündüze bürür O,  Güneşi,ayi  ve yildizlari  emri ile  ram eden O’dur .

  İyi bilin  ki  yaratma da  emretme de yalniz O’ nundur .

Alemlerin rabbi  olan  Allahin  şani ne yücedir !

55-Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Gerçek şu ki  O haddi  aşanlari sevmez.

56-Orasi islah  edilmişken  eryüzünde  fesat çikarmayin .

O’na korkarak  ve umarak  dua  edin .Şüphesiz,Allah’in rahmeti ihsan sahiplerine  yakindir .

57-Rahmetinin önünde, rüzgarları müjde olmak üzere  gönderen  O’dur. 

Nihayet  bunlar  ağır  yüklü  bulutları  kaldırınca biz onlari  ölmüş bir  yere süreriz ve

ondan su  indiririz ve derken o su ile ürünün her türlüsünü   çikartiriz.

İşte biz  ölüleri de böyle çıkartacağiz.iyice düşünüp ibret alırsınız.diye

58-İyi ve temiz  ülkenin  bitkisi  Rabbinin  izni ile çikar.

Kötü olandan  ise faydasi  pek az bir şeyden başkası çıkmaz.

İşte biz, âyetlerimizi  şükreden bir topluluk için   böylece türlü türlü  ve tekrar

tekrar  açiklariz .

59-Andolsun  biz Nûh’u kavmine gönderdik de:”“Ey kavmim! Allah’a  ibadet edin .

Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhiniz  yoktur.

Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabindan korkuyorum “dedi .

60-. Kavminden ileri gelenler :”Şüphesiz  biz seni apaçık bir sapıklık içirisinde 

görüyoruz” dediler.

61-Dedi ki:”“Ey kavmim bende hiçbir sapiklik yoktur ;fakat ben  âlemlerin Rabbi 

tarafindan gönderilmiş bir peygamberim.”

62-” Rabbimin vahy ettiklerini  size tebliğ ediyorum , sizin iyiliginizi  istiyorum  ve  Allah’tan sizin bilmediğinizi de biliyorum.”

63-Sizi uyarmak için ,sakinmaniz için ve belkide rahmet olunursunuz diye Rabbiniz 

tarafindan  içinizden  bir kişiye, bir öğüt geldi diye şaştınız mı yoksa ?”

64-Bunun üzerine onu yalanladilar.Biz de kendisini  ve gemide onunla birlikte bulunanalari  kurtardik.

Ayetlerimizi yalanlayanlari  ise  boğduk.  Çünkü onlar, kör bir kavim idiler.

65-Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik).O:”Ey kavmim Allah’a ibadet edin

,O’ndan başka hiçbir ilâhiniz  yoktur.

Hâlâ sakınmayacak mısınız?”dedi .

66- Kavminin ileri gelenlerinden kâfir olanlar:“Biz seni  aklinda  hafiflik görüyoruz  ve

gerçekten   biz seni  yalancilardan saniyoruz”dediler.

67-“Ey kavmim!  aklimda bir hafiflik  yok;fakat  ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”dedi

68-“Rabbimin vahy  ettiklerini size tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.”

69-“Sizi uyarmak için,  Rabbiniz tarafından içinizden bir adama size bir öğüt geldi diye şaştınız mı  yoksa ?

Düşününüz ki O sizi, Nûh kavminden sonra halifeler kıldı.

Yaratılış itibari  ile  size boy pos da  verdi. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki umduklariniza erdirilesiniz.

70- Sen bize  babalarımızın  ibadet ettiklerini  terk ederek yalnız Allah’a ibadet edelim

diye  mi  geldin ?

O  halde doğru söyleyenlerden isen bize;kendisi  ile  tehdit ettiğin şeyi getir”dediler.

71-Dedi ki: “Gerçekten  Rabbinizden  size bir azab   ve gazap  gelecektir.

.Allâh’ın, haklarında hiçbir delil indirmediği, kendiniz ve atalarınız taktigi birtakım

isimler  hakkinda mi benimle tartışıyorsunuz?

Artik bekleyin ,şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.”

72-Bunun üzerine biz kendisini  de onunla beraber  olanlari da  tarafimizdan  bir

rahmetle  kurtardik. Âyetlerimizi yalanlayip iman etmiyenlerin kökünü kestik.

73-Semud’a da kardeşleri Salihi gönderdik”Ey kavmim, Allah’a    ibadet  edin.

Sizin    O’ndan başka ilahınız yoktur. 

Size Rabbinizden apaçık bir mucize  gelmiş bulunuyor.

İşte size bir mucize  olmak üzere Allah’ın dişi devesi !

Onu  birakin. Allh’in arzinda otlasin.

Ona  kötülükle dokunmayın,sonra size  acikli bir azap yakalar “dedi

74-“Hatırlayın ki  Âd’dan sonra  sizi halifeler kılıp yeryüzüne yerleştirdi.

Ovalarında köşkler  yapiyor,dağlarında evler yontuyorsunuz.

Artik Allah’in  nimetlerini hatirlayinve   ve yeryüzünde  fesatçilar  olup  taşkinlik yapmayin.”

75-Kavminden  müstekbir olanlarin  ileri gelenleri  kendilerince  zayif kabul ettiklerine 

yani aralaridan iman edenler şöyle dediler:” Sâlih’in, gerçekten Rabbi tarafından

gönderilmis bir peygamber  olduğunu biliyormusunuz? “Onlar da “Doğrusu biz onunla

gönderilene iman ederiz !” dediler.

76-O  müstekbirler”Doğrusu  biz şu sizin iman ettiğinizi  inkâr edenleriz”dediler .

77-Derken, o dişi deveyi  kesip  öldürdüler. Rablerinin emrine karşı büyüklenerek  isyan ettiler  ve:”“Ey Salih!  eğer  sen  gönderilmiş  peygamberlerden ise bize tehdit edip durduğunu getir “dediler .

78-Bunun üzerine, şiddetli  bir sarsıntı  onlari  yakalayiverdi de yurtlarında diz üstü çökenler oldular.

79- O da onlardan yüz çevirdi  ve:”Ey kavmim gerçekten  ben size  Rabbimin risaletini   tebliğ ettim ve  size öğüt verdim.Fakat  siz öğüt verenleri sevmezsiniz “dedi.

80-Lût da (kavmine gönderdik)Hani  O kavmine:”Sizden evvel âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz?”demişti.

81-“Çünkü siz; kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayir  siz  çok ileri  giden  bir kavimsiniz.”

82- Kavminin cevabı  yalnızca”Çıkarın  onları ülkenizden, çünkü onlar,fazla temiz kalmak isteyen insanlarmış” demek oldu.

83-Bunun üzerine biz de  hem onu  hem de ehlini kurtardik.Ancak karisi geride kalip  helak edilenlerden oldu.

84-Onların üzerine bir yağmur yağdırdık.Günahkârların  sonunun nasil nasıl olduğuna bir bak !

85-Medyen’e de kardeşleri Şu‘ayb’ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a ibadet edin,, O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur.

Rabbinizden size apaçık bir belge gelmiştir. Artık ölçeği ve teraziyi  tam tutun. İnsanların eşyasını eksik vermeyin. ıslah edildikten sonra  yeryüzünde bozgunculuk yapmayin. Eğer inan  kimselerseniz  böylesi  hakkinizda  daha hayirlidir.”

86-“Ve siz öyle her yolun başında oturarak ,Allah’a iman edenleri  tehdit edip  eğriliğini  arayarak Allah’in  yolunda  alikoymayin .

Düşünün ki siz vakti  ile çok az idiniz de size çoğalttı.

Bir de fesat çikaranlarin sonlari nice olmuştu bir bakiverin .”

87-“Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilene iman etmiş bir kismi da  iman etmemişse

Allah  aranizda hükmedinciye kadar  sabredin.

O hükmedenlerin  en hayirlisidir .”

88-Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler”Ey Şu‘ayb,seninle beraber  iman  edenleri 

muhakkak ülkemizden çıkaracağız  yâhud  mutlaka bizim dinimize döneceksiniz “dediler.

O ;”Ya istemesek de mi? dedi.

89-“Allah, bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize geri dönersek doğrusu Allah’a

karşı yalan uydurmuş oluruz.

Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir.

Meğer ki  Rabbimiz  olan Allah  dileye.

Rabbimizin  ilmi  her şeyi kuşatmıştır. 

Biz ancak Allah’a güvenip dayandık.

Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hükmet !sen hükmedenlerin  en hayırlısısın.»

90-Kavminden  kâfir olan ileri gelenler: Şu’ayb’e uyarsanız andolsun ki muhakkak  en büyük zarara uğramiş kimseler olacaksiniz” dediler .

91-Bunun üzerine şiddetli   sarsıntı onlari  yakalayiverdi  de yurtlarinda dizüstü çökenler oldular.

92-Şu‘ayb’ı yalanlayanlar, sanki orada oturmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar,işte en büyük zarara  uğrayanlar onlar oldular.

93-Bunun üzerine  onlardan yüz çevirdi ve dedi  ki ” Kavmim andolsun  ben size

Rabbimin  vahiylerini  tebliğ ettim ve size içtenlikle  öğüt verdim.

Şimdi  kâfir bir topluma neden tasalanayim?”

94-Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek halkını yalvarip yakarsinlar diye 

mutlaka  fakirlik, sıkıntı ve hastaliğa uğratmışızdır.

95-Sonra bu  sıkıntının yerini iyilikle değiştirdik,

Nihayet çoğaldılar ve:” “Atalarımız da darlık  ve genişlik dokunmuştu» dediler.

Bunun üzerine, biz de kendileri farkinda olmadan onlari ansizin  yakalayıverdik.

96-Eğer o  ülke halki iman   edip  de sakinmiş olsalardi  üzerlerini gökten  ve yerden nice bereketler açardik .Fakat  onlar  yalanladilar ,bunun için  bizde kazanmakta olduklari  yüzünden  onlari  yaklayaverdik.

97-Acaba o ülkelerin halkları geceleyin uyurlarken  azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin  mi oldular?

98-Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vaktinde oynarlarken  azabimizin kendilerine  gelmeyeceğinden  yana emin  mi oldular?

99-Yahut onlar Allah’in azabindan  emin mi  oldular?Hüsranda  olan kavminden başkası,Allah’in azabindan  emin olamaz .

100-Yeryüzüne sahiplerinden sonra varis olanlara  hâlâ şu belli olmadi mi?:Eğer biz

dileseydik  onlari da  günahlarindan dolayi azaplandrir, kalplerini mühürlerdik de işitmez oluverirlerdi.

101-İşte  o beldelerin haberlerinden  bir kısmını sana anlatıyoruz.

Gerçekten  peygamberleri   onlara apaçıkdeliller getirmişlerdi.

Fakat daha önce  yalanladıkları şeylere  iman etmediler .

İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler.

102-Onların çoğunda, ahde vefa bulamadik. Onlarin , çoğunu  gerçekten fasık kimseler bulduk.

103-Sonra onların ardından Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve ileri gelenlerine  gönderdik.

 Onlarsa bu âyetlere karşı zalimlik ettiler.

Fesatçilarin  sonu nice oldu  bir bak!

104-Mûsâ dedi ki: “Ey Firavun, ben Şüphesiz ki ben âlemlerin Rabbi tarafından

gönderilmiş bir peygamberim.”

105-“Allah hakkında  haktan başkasini   söylememek bana  bir borçtur

.Gerçekten size

Rabbinizden apaçik bir  delil  ile geldim.Artık, İsrailoğullarıni  benimle  gönder.”

106-Dedi ki:«Eğer  sen  bir ayet  ile gelmişsen eğer  doğru söyleyenlerden isen haydi onu göster !”

107-.Bunun üzerine asasini birakti , hemen apaçik bir ejderha  oluverdi .

108-Elini çikardi  :Ne görsünler! O, bakanlara  bembeyaz  parliyordu .

109-Firavun’un kavminden ileri gelenler :Muhakkak  bu gayet  bilgin bir

sihirbazdır”dediler.

110-“Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor.  O halde  ne buyurursunuz?”

111-Dediler ki: “Onu ve kardeşini  alıkoy,şehirlere de  toplayicilar gönder  de;

112-Sana  ne kadar bilgin sihirbaz  varsa  hepsini getirsinler.”

113-Sihirbazlar Firavun’a gelip dediler ki

““Eğer  galip gelen  biz olursak  her halde bize bir mükâfaat var , değil mi?”

114-“Evet,hem siz elbette yakinlaştirilmişlardan  da olacaksiniz”dedi.

115-“Ey  Mûsâ  sen mi ilk atacaksin , yoksa ilk  atanlar biz mi olalim?”dediler .

116-“Önce siz  atin” dedi.  Onlar  birakinca insanların gözlerini büyülediler ve onlara

korku saldılar. ve böylece büyük bir sihir ortaya koydular.

117-.Biz de Mûsâ’ya, “Asani birak”diye vahy ettik.   Bir de ne görsünler onların uyduup

düzdüklerini   bir bir yaklayip yutuyor.

118- İşte böylece hak yerini buldu,onlarin yapmakta olduklari şeyleri de boşa çıkip gitti.

119- Artik  oracikta   yenilmiş oldulara ,küçülmüşler olarak  geri döndüler .

120-Sihirbazlar ise hep  birden secdeye kapandılar.

121-Dediler ki “Âlemlerin Rabbine iman ettik”

122 “Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine.”

123-Firavun: «Ben size izin vermeden önce mi ona iman ettiniz?

Bu şüphe yok ki ahalisini  oradan çikarmaniz  için şehirde,  kurduğunuz gizli  bir tuzaktır.

Yakinda bileceksiniz”dedi.

124- “Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da muhakkak

topunuzu astiracağım”

125-Dediler ki: “Biz muhakkak Rabbimize dönücüleriz.”

126- ” Sen bizden ancak  Rabbimizin  âyetlerine, onlar bize geldiğinde iman ettik diye

intikam alıyorsun. ” Ya Rab üzerimize sabir yağdır ve müslümanlar olarak canimizi  al!”

127-Firavun’un kavminden ileri gelenler şöyle  dedi: “Mûsâ’yı ve

kavmini, yeryüzünde fesatçilik etsinler , seni ve ilahlarini terk etsinler diye mi

bırakacaksın?”O’da ” Oğullarını öldürür yalniz  kadinlarini  diri  bırakırız.Şüphesiz

biz, onların üzerine  kahredici güce sahibiz”dedi.

128-Mûsâ, kavmine:“Allah’tan yardım dileyin ve sabredin.

Şüphesiz ki yeryüzü  Allah’ındır. Kullarından dilediğine ona miras  verir. iyi akibet  ise

takvâ sahiplerinin  olacaktir  “dedi .

129- Dediler ki: “Sen bize gelmeden evvel de geldikten sonra da işkenceye uğratildik.

“Dedi ki:””Umulur ki Rabbiniz düşmanlariniz  helak eder  ve size  yeryüzünde  halifeler  kilar.

O zaman  da sizin nasıl davranacağınıza  bakacaktir.”

130-Andolsun ki; biz, Firavun hanedanını belki  düşünüp ibret alırlar  diye yillarca

kuraklikla ve  ürün kıtlığı  ile  sıkıntıya düşürdük.

131-Fakat onlara iyilik geldiğinde:”Bu zaten bizim hakkımızdı!” dediler.

Eğer  kendilerine bir fenâlık gelirse, Mûsâ ve beraberindekileri uğursuzluğu olarak  kabul ederlerdi.

İyi bilin ki, onların uğradiklari   uğursuzluk,ancak   ALLAH tarafındandır,fakat onlarin

bir  çoğubilmezler .

132-Ve dediler ki:  “Bizi büyülemek için her ne mucize getirirsen , sana asla iman edecek  değiliz.”

133- Biz de, onlara  ayri  ayri âyetler  olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşarat kurbağalar ve kan gönderdik.

Fakat yine büyüklük tasladılar.

Onlar  günahkâr bir topluluk idiler .

134-Üzerlerine azap çökünce,  “Ey Mûsâ! Sana  olan ahdi hürmetince  bizim Rabbine dua et.

Şâyet bu azabi bizden kaldırırsan,andolsun sana iman edecegiz  ve İsrailoğullarını da

mutlaka seninle  birlikte göndereceğiz” dediler.

135-Biz, kendisine erişecekleri bir süreye kadar üzerlerinden azabı giderince  bir bakarsin ki  ahitlerini   bozmuşlar  bile ….

136- Artik biz de  âyetlerimizi yalanlamaları onları umursamamaları  yüzünden kendilerinden intikam aldik ve hepsini denizde  boğduk.

137-Zaafa uğratila gelmiş kavmi de , bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.

 Rabbinin İsrailoğullarına  olan  o pek güzel  vaadi sabretmelerinden  dolayi  bütünüyle  yerini buldu.

Firavun ve kavminin yapmakta ve yükseltmekte olduklarini ise darmadağin ettik.

138-İsrâiloğulları’nı denizden geçirdik.

Kendilerine ait putlara tapagelen  bir  topluluğa rast geldiler:

Ey Musa, onların nasil tanrilari varsa  sen de bize böyle bir “dediler.”  “Siz gerçekten

cahillik eden bir topluluksunuz “dedi .

139-“Şüphesiz ki  onlarin içinde bulundukları yok olmaya mahkumdur  ve yapmakta  oldukları da bâtıldır.”

140-Dedi ki;O sizi alemlere üstün kılmışken  ben sizin için ilah olarak Allah’tan başkasını mı  arayacakmışım?”

141-Hani size işkencelerin  en  kötüsünü yapan,oğullarınızı  öldüren,kızlarınızı sağ 

birakan  Firavun hanedanından kurtarmıştık.

Bu, size  Rabbinizden büyük bir imtihan idi.

142-Musa ile otuz gece sözleştik ve buna ayrıca   on gece daha kattık. Böylelikle  Rabbinin 

tayin buyurduğu  vakit kırk gece tamamlandi.

Musa, kardeşi Harun’a, ” Kavmimin içinde  yerime geç   ıslah et,  fesatçilarin  yolunu da 

tutma”dedi.

143-Mûsâ,tayin ettiğimiz vakitte gelip   ve Rabbi de  onunla  konuşunca, dedi ki “Rabbim!

Bana kendini göster de seni bakayım.buyurdu ki: «Beni asla göremezsin,fakat şu dağa

bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin.”  Rabbi o  dağa tecelli edince,

onu paramparça etti. Musâ da baygın düştü, ayılınca dedi  ki “Seni tenzih ederim ,sana

tevbe ettim  ve ben iman edenlerin  ilkiyim”

144-Buyurdu ki:  “Ey Musa! Seni risaletlerimle  ve konuşmamla seçip insanlara  üstün kildim

.Şimdi sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol.”

145-Biz de ona Levhalar’da her şeye ait  bir öğüt ve her şeye  dair  açıklamayi yazdik.

Haydi bunlari  kuvvetle  al,  kavmine  de bunlari  en güzel şekilde tutmalarını emret!

Yakinda size fasiklar  yurdunu  gösterecegim !.

146-Yeryüzünde haksızlikla kibirlenenleri  âyetlerimden  yüz çevirteceğim. 

Onlar her âyeti görseler  bile yine   de onlara iman etmezler.

Hidâyet yolunu görseler  onu bir yol  edinmezler.

Fakat  azgınlığın yolunu  görseler  hemen onu  yol edinirler.

Bu  âyetlerimizi yalanlamalarindan dolayi   ve onlara gafil olmalarindandir.

147-Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların  bütün işledikleri boşa gitmiştir.

Onlar yaptıklarından başkasi  ile mi   cezalandırılacaklardı?


148-Mûsâ’nın kavmi onun ardindan zinet eşyalarından böğüren  bir buzağı heykelini  edindi .

Onun kendileri ile  konuşmadığını,onlara  bir yol göstermediğini görmediler mi?

Onu edinmekle zalimlerden oldular.

149- Buzağıya taptiklarini  pişman olup  sapmış olduklarını görünce “Andolsun eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, her halde  en büyük  ziyana uğrayanlardan  olacağız! ” dediler.

150-Mûsâ kavmine öfkeli ve kederli dönünce  dedi ki :”Siz bana halef olduktan sonra  arkamdan  ne kötü işler yapmışsınız.

Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini  istediniz ha!”Ve Levhaları bırakıverdi.

Kardeşinin  başından  yakalayip onu kendine doğru çekmeye başladı.

Dedi ki ““Ey anam oğlu! Bu kavim gerçekten beni zayif  buldular, neredeyse  beni öldüreceklerdi  bile.

Sen  de  bana  düşmanları sevindirecek  bir iş yapma ve beni  o zalimler güruhu ile bir tutma.

151-Dedi ki: “Rabbim, Beni  de kardeşimi de bağışla.

Bizi rahmetine  al. Sen rahmet edenlerin  en merhametli  olanisin.”

152-Şüphesiz  buzağıyı tanrı edinenlere Rab ‘lerinden bir gazap,dünya  hayatinda da bir

horluk  erişecektir. Biz iftira edenleri  işte böyle cezalandiririz.

153-Kötülükler  işleyip ondan  sonra tevbe  ve iman edenlere ise şüphe yok ki

Rabbin,bunun ardından  Gafurdur, Rahîmdir.

154-Mûsâ’nın öfkesi gidince Levhaları aldı, Onlardaki yazıda 

Rablerinden korkanlar hidayet ve bir rahmet vardı.

155-Mûsâ, tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti.Onları o müthiş sarsıntı tutunca dedi  ki :Rabbim eğer   dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin.

İçimizden  bir takin  beyinsizlerin   işledikleri yüzünden bizi  helak  mı  edeceksin?

Zaten  ancak senin fitnendir.

Sen onunla kime  dilersen saptırır,kimi  dilersen hidayet erdirirsin.

Sen bizim velimizsin,  o halde bize bağışla,bize merhamet buyur.

Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

156-“Bize hem  bu dünyada da iyilik yaz hem de âhirette de iyilik yaz.

 Çünkü  biz sana döndük!”Allah buyurdu ki “

Ben kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise herkese kuşatmıştır.

Onu sakinanlara ve zekâtı verenlere   bir de âyetlerimize iman edenlere ,işte onlara yazacağım.”

157-Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları,kendilerine iyiliği emreden’onları kötülüklerden alikoyan, onlara temiz şeyleri  helâl, pis şeyleri  de haram kilan,sirtlarindaki ağır yükü  ve üzerlerindeki zincirleri  indiren ,ümmü  peygamber olan  o  rasûle  uyarlar.

İşte ona  iman edenler ,onu yüceltenler ,ona yardim edenler  ve onunla indirilen nura  tâbi olanlar; iste onlar  umduklarina  erenlerin  ta kendileridir.”

  158-De ki “Ey insanlar !Şüphesiz  ben, göklerin ve yerin  egemenliği  kendisinin olan, kendisinden başka  hiç ilâh bulunmayan , hem dirilten , hem öldüren Allah’ın size hepinize  gönderdiği  peygamberiyim.

O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden ümmî peygamber  olan Resûlüne iman edin

ve ona uyun  ki doğru yolu bulmuş olasınız.”

159-Mûsâ’nın kavminden de hakka yönelten ve gereğince adaletle  hükmeden  bir topluluk vardir .

160-Biz onları on iki ,ümmetlere  ayirdik.Kavmi ondan su istedikleri zaman Musa’ya: “Asanı taşa vur!” diye vahyettik. de ondan on iki pınar kaynayip  akti.

Herkes  su içeceği yeri  iyice  belledi .Onlari üzerlerinde  bulutla  gölgelendirdik.

Onlara menn ve selva  indirdik.”“Size verdiğimiz temiz ve güzel riziktan yeyin”(dedik).

Onlar bize zulmetmediler ,fakat kendilerini  zulmediyorlardi .

161-Bir zamn  onlara :”Şu şehirde yerleşin,orada dilediğiniz yerden yeyin ve “‘Hıtta”

deyin  ve kapisindan  da secde  ederek girin ki , günahlarınızı bağışlayalım.

Biz ihsan edenlere  daha  da artıracağız.”denilmişti.

162-Fakat içlerinden  o  zulmedenler  kendilerine  söylenen  sözü başka  bir sözle değiştirdiler.

Biz de zulümlerinden  dolayi  üzerlerine gökten bir azab indirdik.

163-Onlara, denizin kıyısındaki o kasabanın durumunu sor!

Hani onlar, Cumartesi gününü haddi aşmışlardı.

Çünkü cumartesi günlerinde  balıklari  akın akın meydana çıkarak  yanlarına  geliyor ,tatil yapmadiklari  gün ise  yanlarına gelmiyordu.

İşte biz itaatten çıktıklarından  dolayı kendilerine  öylece imtihan ediyorduk.

164- Hani  içlerinden bir topluluk:”, Allah’ın  kendilerini helak  edeceği veya çetin bir bir

azab ile azaplandıracağı   bir kavme  ne diye öğüt veriyorsunuz?”dediği  zaman  onlar

“Rabbinize  karşı mazeret olsun  ve bunlar sakınırlar  diye” demişlerdi.

165-Onlar kendilerine verilen öğütleri unutunca. 

Biz de kötülükten alıkoyanları kurtardik, zulmedenleri  de  yapageldikleri fasiklarin

yüzünden  şiddetli bir azapla yakaladık..

166-Böylece  onlara  serkeşlik ederek kendilerine  yasak  kilinanlari  yapmakta ısrar

edince  kendilerine :” Allah’ın rahmetinden uzak ,“aşağılık maymunlar olun” dedik.

167- O vakit  Rabbi  onlara kıyamet gününe kadar üzerlerine  mutlaka  kendilerini  en

kötü azaba uğratacak kimseler göndereceğini bildirdi.Şüphe yok ki Rabbin cezayi çabucak

verendir  ve muhakkak ki  O,  mağfiret  ve rahmet edendir .

168-Onları yeryüzünde paramparça topluluklar halinde  dağıttık.

Onlardan kimi salihlerden oldu, kimi  de bundan aşağıdadir.

Belki dönerler  diye  de onları hem iyiliklerle  hem kötülüklerle  imtihan ettik.

169-Onlardan sonra kötü kimseler  gelip yerlerini  geçti.

Kitaba da mirasçi oldular .Bu dünyanin  değersiz malını alırlar:”Bize ileride  mağfiret olunur» diyorlardi.

Kendilerine, ona benzer bir meta gelse  onu da alıyorlardı. Allah’a karşı haktan başkasını, söylemeyeceklerine  dair  o kitabin  teminati alinmadi mı?

Hakbuki  onda olani  durmadan okumuşlardi  da.  Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır.. Hala akletmeyecek  misiniz ?

170-Bir de Kitab’a sımsıkı sarılanlar ve namazı  ikâme edenler;şüphesiz  biz ıslah etmeye  çalışanların  mükâfaatini  zayi etmeyiz.

171-Hani o dağı  üzelerine  bir gölgelik gibi çekip kaldırmıştık da üstlerine düşecek sanmışlardı. “Size verdiğimizi  kuvvetle alın,onda olanı  düşünün ki sakınısız (demiştik.)

172-Kıyamet günü: ‘Bizim bundan haberimiz yoktu’ demeyesiniz diye,:Rabbin,

Âdemoğullarının  sırtlarından  zürriyyetlerini  almış ve onları kendilerine şahit  

tutup:Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (diye buyurmuştu) Onlar da “Evet ,şahit olduk “demişlerdi.

173-Yahut :“Daha önce atalarımız. Allah’a ortak  koşmuşlardı, bizde onlardan sonra gelen kuşaktık.

Şimdi  o batıla saplananların  isledikleri yüzünden  bizi helak mi edeceksin ?”demeyesiniz  diye.

174-İşte, biz  âyetleri  böyle  açıklarız ,belki  dönerler diye .

175-Âyetlerimizi  verdiğimiz  halde onlardan sıyrılıp çıkmış derken şeytanın  kendisine

uydurduğu ve sonunda  azginlardan  olmuş kimsenin haberini oku.

176-Eğer biz dileseydik onu bunlar sebebi ile yükseltirdik.

Fakat  o yere  mıhlandı ve hevasını uydu, Artik onun durumu üstune ne varsan dilini

sarkıtıp soluyan ,kendi haline  bıraksan  yine  dilini  uzatıp  soluyan bir köpeğin durumuna benzer.

İşte âyetlerimizi yalanlayan  toplulukların durumu budur

.  Artık sen  kıssayı anlat , belki  iyice düşünürler.

177-Ayetlerimizi yalanlayarak  kendilerine zulmetmekte  olanların  durumu ne kötüdür!

178-Allah kimi hidayet verirse  o  doğru yolu  bulmuş olur  kimi de saptırırsa onlar zarara

uğrayanların ta kendileridirler.

179-Andolsun ki  biz, Cehennem için  cin ve  insanlardan  pek çok kimseler yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, fakat onlar anlamazlar , gözleri vardır, fakat onlarla görmezler,  kulakları vardır, fakat   onlarla isitmezler.

.Onlar  dört  ayakli  hayvanlar  gibidir hatta daha sapıktırlar

.Onlar gafil olanlarin  ta  kendileridirler..

180-En güzel isimler Allah’ındır, o halde  O na bunlarla  dua edin.

O’nun isimlerinden eğriliğe sapanlari tek edin. Onlar Yapmakta olduklarinin cezasini 

göreceklerdir .

181-Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet  vardır ki hak la yol gösterirler  ve onunla adaletle hükmederler .

182- Âyetlerimizi yalanlayanları,  biz  bilemiyecekleri yönden  derece, derece helâke yaklaştıracağız.

183-Ben onlara mühlet veririm muhakkak ki benim tuzağım  pek çetindir .

184-Arkadaşlarında hiçbir  deliliğin  olmadığını  düşünmediler mi ? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.

185-Göklerin ve yerin hükümranlığına , Allah’ın yarattığı  her hangi bir şeye ve 

ecellerinin  yakin olduğu ihtimaline  hiç mi bakmazlar?

Artik bundan sonra  hengi söze inanacaklar?

186-Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek olmaz ve O bunlari taşkınlıkları içinde şaşkın  bir biçimde bırakıverir.

187-Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.

De ki: “Onun bilgisi Rabbimin yanindadir , onu vakti vaktine  tecelli  ettirecek  ancak O’dur.

O göklere de yere de  oldukça ağırdır. Size  ancak ansizin  gelir .”Sanki biliyormuşsun gibi,

onu  sana sorarlar.”De ki:”Onun ilmi   ancak  Allâh’ın  nezdindedir, fakat insanların çoğu bilmezler.”

188-De ki: «Ben, kendim için -Allah’ın  dilediğinden  başka- ne bir fayda bir fayda 

sağlayabilirim, ne de bir zarar. Eğer  gaybi bilseydim  elbette  daha çok hayı yapardım ve 

bana  hiç bir  fenalık  dokunmazdı.

Ben,ancak bir uyarıcı  ve iman eden bir topluluğu

müjdeleyenim.

189-Sizi tek bir candan  yaratan  ondan da kendsinde sükûn bulsun  diye esini yaratan 

O’dur

Eşini örtüp bürüyünce,hafif bir yük yüklendi.Bununla gider gelirdi .

Nihâyet ağırlaşınca,  her ikisi de  Rab’leri  olan Allah’a şöyle dua ettiler: şöyle dua ettiler: 

«Eğer bize salih bir çocuk  verirsen,mukkak ki  şükredenlerden oluruz.!”

190-Onlara salih  bir evlat verince  kendilerine verdiği (bu evlat) hakkinda O’na ortaklar koşmaya   başladılar.    Allah, onların ortak  koştuklarından yücedir.

191-Hiçbir şey yaratamayan  ve kendileri   yaratılıp  durmakta  olan şeyleri ortak mı koşuyorlar?

192-Halbuki  onlar onlara  hiçbir şekilde  yardım edemez  hatta  kendilerini  bile kurtaramazlar .

193-Siz   onları  doğru yola çağırsanız,size uymazlar ,Onları çağırsanız da susmuş olsaniz da  size karşı birdir.

194-Allah’ı bırakıp da taptıklarınız şüphesiz sizin gibi  kullardir. Eğer doğru iseniz ,haydi çağırın da size karşılık versinler.

195-Kendileri ile yürüyecekleri ayakları mı var, ?Yoksa kendileri  ile tuttuklari  elleri  mi var ,yoksa kendileri  iler  gördükleri   gözleri mi  yahut kendileri ile işittikleri kulakları mı var? De ki: “Ortaklarınızı çağırın, sonra bana tuzak kurun ve göz açtirmayın.”

196-Benim velim, bu Kitabı indiren Allah’tır. O, salihleri veli edinir.

197-Sizin ondan başka taptıklarınız ise , size de kendilerine de yardım etmeye  güçleri yetmez.

198-Onları hidayete çağırsanız duymazlar ,onlar sana  bakar  görürsün  halbuki  onlar görmezler .

199-Sen af yolunu tut.Maruf ile emret ,cahillerden yüz çevir.

200- Sana  şeytandan  bir vesvese gelirse  hemen Allah’a sığın. . Çünkü O, her şeyi işitendir, en  iyi bilendir.

201-Takva sahiplerine şeytandan bir vesvese geldiıinde  iyice düşünürler, bakarsın ki  onlar  görüp bilmişler bile.

202-Kardeşleri ise onları, sapıklığa sürükler, sonra da ellerini  yakalarindan  çekmezler.

203-Onlara bir âyet getirmezsen:«kendin onu uyduruverseydin  ya» derler.

De ki; «Ancak  Rabbimden   bana  vahyolunana uyarim.Bu  Rabbinizden  gelen  gözleri 

açan  belgelerdir. İman  eden bir topluluk için  hidâyet  ve rahmettir.”

204-Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve  susun ki rahmet olunasınız.

205- Rabbini, içinden  yalvararak  ve korkarak ,yüksek olmayan bir sesle  sabah  akşam an ve gafillerden  olma.

206-Şüphe yok  ki Rabbin nezdindekiler  O’na  ibadet  etmekten  asla büyüklenmezler.

O’nu   tesbih ederler  ve yalniz O’na secde ederler .

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)

Allah ondan razi olsun

Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsun