( Mekke’de inmistir ,206 âyettir)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile.
1-Elif, lâm, mîm, sâd.
2-Kendisi ile uyarman ,mü’minlere de ögüt almalari için sana indirilen bir kitaptir. Sakın ondan dolayi gögsünde bir sıkıntı olmasın.
3-Rabbinizden size indirilen uyun,. Ondan başka velilere uymayin
.Ne kadar az öğüt tutuyorsunuz !?
4-Nice yurtlari helâk ettik.Geceleyin veya gündüz uyurlarken azabimiz onlara geldi.
5-Azabımız geldiğinde seslenişleri “«Biz gerçekten zâlimlermişiz” demelerinden başka bir şey olmadi.
6-And olsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere de gönderilen peygamberlere de soracağız.
7-Ve biz onlara bilerek anlatacagiz .Biz gaipler değiliz.
8- O gün, tartı haktır. Artık kimlerin terazileri ağır basarsa işte
onlar umduklarına erenlerin ta kendileridir .
9-Kimin de terazileri hafifi gelirse onlar da âyetlerimize zulme de geldikleri için
kendilerini zarara uğratmiş kimselerdir.
10-Andolsun ki biz sizi yeryüzünde yerleştirmiş ve size orada bir çok geçim vasitalari yaratmişizdir
.Ne kadar da az şükredersiniz!?
11-Andolsun ki sizi yarattık. Sonra da size şekil verdik. Sonra da meleklere ‘Adem’e secde edin’ dedik; İblis’müstesnâ,hemen secde ettiler .
O ise secde edenlerden olmadi .
12-Buyurdu ki”Ben sana emrettiğim halde seni secde etmekten alikoyan nedir ?
Dedi ki:”Ben ondan daha hayirliyim .Beni ateşten yarattın, , onu çamurdan yarattin .”
13-Buyurdu ki”Öyleyse hemen in ordan .Artik orada kibirlenmek haddin değildir.
Hemen çık.git. Çünkü sen aşağılıklardansın.
14-“Bana,diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.
15-Haydi öyle olsun , sen mühlet verilmişlerdensin.”buyurdu.
16-Dedi ki; ‘Beni azginliğa ittiğin için ben de andolsun senin doğru yolunda onlara engel olacagim .”
17-Sonra andolsun önlerinden, arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım.
Böylece çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.
18-Küçütülmüş ,Kınanmış ve kovulmuş olarak çik oradan !Yemin ederim ki onlardan
kim sana uyarsa cehennemi hep sizden dolduracağım “buyurdu.
19- Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin,ikiniz de dilediğiniz yerden yeyin.
Yalnız bu ağaca yaklaşmayın,o zaman zalimlerden olursunuz.
20-Derken şeytan,kendilerine gizli birakimiş avret yerlerini göstermek için onlara
vesvese verdi ve”Rabbiniz size bu ağacı ancak iki melek yahut ebedi kalanlardan
olmayasiniz diye yasakladi “dedi.
21-Ve “Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim,”diye her ikisine yemin etti.
22-Nihâyet ikisini de aldatarak aşağıya düşürdü. Ağacı tattiklarida avret yerleri
kendilerine göründü ve üzerlerine cennet yapraklarindan üstüste koyarak örtmeye
basladilar.
Rab’leri her ikisine :”Ben size bu ağacı yasak etmedim mi ve size şeytan muhakkak
sizin apaçık düşmandır, demedim miydi?diye seslendi .
23-“Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik.Eğer bizi mağfiret ve rahmet etmezsen muhakkak
ki zarara uğrayanlardan oluruz.»dediler
24-Buyurdu ki " «Kiminiz kiminize düşman olarak inin. .
Siz yeryüzünde bir süreye kadar yerleşip kalacak ve orada geçinecek sizniz ;
25"-Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz.yine oradan çikarilacaksiniz "buyurdu
26-Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinize örtecek bir libas ile giyip süsleneceğiz
bir elbise indirdik . Takvâ elbisesine gelince o daha hayirlidir .
Bu Allah'in âyetlerindendir ,belki ögüt alirlar.
27-Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana, babanızı, avret yerlerini kendilerini göstermek için
üzerlerinden elbiselerini sıyırarak cennetten çıkmalarina sebeb oldugu gibi sakin
sizi de fitneye düşürmesin. Çünkü o da kabilesi de sizi sizin kendilerini
göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz şeytanları, iman etmeyenlerin velileri kildik.
28-Onlar bir hayasizlik yapsalar:"Biz atalarimizi da bunun üzerinde bulduk ,Allah
da bize bunu emretti " derler .
De ki Allah hiç bir zaman hayasızlıgi emretmez .
Allah'a karşı bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"
29-De ki “Rabbim adaleti emretti; her secde yerinde yüzlerinizi doğrultun ve dininizi
halis kilarak o'na dua edin.
Size ilkin yarattığı gibi yine (o'na) döneceksiniz "
30-O,bir kismina hidayet verdi ,bir kismini da sapiklik hak oldu .
Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine veliler edindiler.
Üstelik doğru yolu blduklarini sanirlar.
31-Ey Âdemoğulları! Her mescidde zinnetinizi alin, yeyin , için israf etmeyin .
Çünkü O, israf edenleri sevmez.
32- De ki: “Allah’ın, kulları için çikardığı zîneti ve temiz ve hoş rızıkları kim haram
kılmıştir?”
” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir.
Kıyamet gününde ise yalnız onlaradir."
İşte biz âyetleri bilenler için böyle açiklariz.
33-De ki " Rabbim ancak hayasızlıkları, onlarin açik olanini,gizli olanini, bununla
beraber günahi , haksiz isyani , Allah'a - hakkinda asla bir delil indirmediği -her
hangi bir şeyi ortak koşmanızı ve Allah'a bilmediğiniz şeyleri isnad etmenizi haram
kılmıştır.»
34-Her ümmetin bir eceli vardır. O ecelleri gelince, ne bir an geri birakabilirler ne de
ileri alabilirler .
35-Ey Âdemoğulları! İçinizden âyetlerimi size anlatacak peygamber gelince artik
kim sakinir ve düzeltirse onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülecek değillerdir.
36-Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklük taslayanlar; ateşlik olanlardir
Onlar orada ebedi kalicidirlar.
37-Allah'a karşı yalan uydurarak iftira edenden yahut O'nun âyetlerini
yalanlayandan daha zâlim kim olabilir?
Onlarin kitaptan nasipleri neyse kendilerine erişecektir.
Nihayet ruhlarini almak için elçilerimiz onlara geldikleri vakit diyecekler ki :"Allah'ı
bırakıp da tapina geldikleriniz şeyler nerede?»
Onlar gözümüzden kayboldu " diyecekler kendi aleyhlerine kâfir olduklarina dair
şahitlik edeceklerdir.
38-Diyecek ki: Cin ve insanlardan sizden önce geçmiş topluluklarla siz de ateşe
girin'
Her ümmet girdikçe kardeşini lanet edecek .
Nihayet hepsi birbiri ardinca oraya girip toplandiklari zaman da sonrakiler
öncekiler için : Rabbim , işte bizi
bunlar saptirdilar.O nun için bunlara ateş azabina iki kat ver diyecekler.
Buyuracak ki:"Herkese iki katdir. Fakat siz bilmiyorsunuz."
39-Öncekiler de sonrakilerine : “Sizin bize hiçbir üstünlüğünüz yoktu. O halde
kazandıklarınıza karşılık azâbı tadın!"diyecek.
40-Ayetlerimizi yalanlayip da onlara karşi büyüklenenler, -hiç şüphesiz -gök kapilari
açilmayacaktır.
Onlar deve, iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler .
Biz günahkârlari böyle cezalandiriz .
41-Onlara Cehennemden bir döşek vardir, üstlerine de örtüler.
işte zalimleri biz böyle cezalandırırız
42-İman edip salih amelle rişleyenlere gelince -ki biz hiç kimseye gücünden fazlasini
yükleyemeyiz - onlar cennetliklerdir.
Onlar orada ebedi kalicidirlar.
43-Biz onların kalblerinde kin türünden ne varsa söküp atacağız.
Altlarından ırmaklar akar." Bizi bunu ileten Allah'a hamdolsun.
Allah bize bu yolu iletmeseydi
kendiliğimizden bunu bulmuş olamazdik .
Andolsun ki; Rabbimizin peygamberleri hakla gelmişlerdi"derler
Onlara :"Yapmaya devam ettiklerinize karşi mirasçi kılındığınız cennet
İşte budur "diye seslenilir.
44- Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize vaad ettiğini hak bulduk.Siz de
Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler .onlar da: “Evet ” derler
.Bunun üzerine aralarında bir münadi, ”Allah’ın laneti zulmedenlere olsun” diye seslenir.
45-Onlar ki Allah yolundan alıkoyanlar,onu eğriltmek isteyenlerdi .
Onlar âhireti de inkâr ederlerdi .”
46-Onlarin ikisi arasinda bir perde ve Âraf üzerinde her birini yüzlerinden tanıyan
adamlar vardir.Cennet ehline :”Selamun aleykum” diye seslenirler . Bunlar henüz oraya
girmeyen fakat oraya girmeyi uman kimselerdir .
47-Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman da”Rabbimiz, bizi bu zalimler
topluluğu ile beraber bulundurma!” diye dua ederler.
48-.A’râftakiler, yüzlerinden tanıdıkları bir takım adamlara seslenerek şöyle derler
“Çokluğunuzun da büyüklenip durmanizin da size bir faydasi olmadi.”
49-«Kendilerine Allah’ın bir rahmetne «Kendilerine Allah’ın bir rahmetine
erdirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mi idi?
işte (onlara) :Girin cennete , size hiç bir korku yoktur ve siz üzülecek değilsiniz»
(denilmiştir ).”
50-Cehennemlikler de cennetliklere: ‘Bize biraz su veya Allah’ın size ihsan ettiği’
Bize biraz su veya Allah’ın size ihsan ettiği rızıktan akıtın.” diye seslenirler.
Onlar ise :Doğrusu Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler.
51-Dinlerini bir eğlence ve bir ayun edinip de dünya hayatinin kendilerini aldatiği
kimseler,nasil bugüne kavuşacaklarını unuttular .
Âyetlerimizi nasil bilerek inkâr ettileses bizde bugün onlari öylece unuturuz .
52-And olsun ki biz onlara iman edecek bir kavme hidâyet ve rahmet olmak üzere
ilme dayanarak uzun uzadiya açıkladığımız bir kitap getirmişizdir.
53-Onlar,zamani gelince bildirdiklerinin gerçekleşmesinden başkasini mi bekliyorlar?
Onun bildirdiklerinin çıkacağı gunde evelce onu unutanlar “«Gerçekten de Rabbimizin
peygamberleri bize hakkı getirmişlerdi.
Acaba Şimdi bizim için şefaat edecek şefaatçiler bulunur mu?
Yahut işlediklerimizden başkalarini işliyelim diye geri döndürülür müyüz?”derler
Onlar kendilerini gerçekten hüsrana uğratanlardir.
Uydura geldikleri şeyler de kendilerinden uzaklaşarak kaybolup gitmisdir
54-Şüphesiz, Rabbiniz o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratti.
Sonra Arş’a istivâ etti.
Geceyi, durmadan kovaladiği gündüze bürür O, Güneşi,ayi ve yildizlari emri ile ram eden O’dur .
İyi bilin ki yaratma da emretme de yalniz O’ nundur .
Alemlerin rabbi olan Allahin şani ne yücedir !
55-Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Gerçek şu ki O haddi aşanlari sevmez.
56-Orasi islah edilmişken eryüzünde fesat çikarmayin .
O’na korkarak ve umarak dua edin .Şüphesiz,Allah’in rahmeti ihsan sahiplerine yakindir .
57-Rahmetinin önünde, rüzgarları müjde olmak üzere gönderen O’dur.
Nihayet bunlar ağır yüklü bulutları kaldırınca biz onlari ölmüş bir yere süreriz ve
ondan su indiririz ve derken o su ile ürünün her türlüsünü çikartiriz.
İşte biz ölüleri de böyle çıkartacağiz.iyice düşünüp ibret alırsınız.diye
58-İyi ve temiz ülkenin bitkisi Rabbinin izni ile çikar.
Kötü olandan ise faydasi pek az bir şeyden başkası çıkmaz.
İşte biz, âyetlerimizi şükreden bir topluluk için böylece türlü türlü ve tekrar
tekrar açiklariz .
59-Andolsun biz Nûh’u kavmine gönderdik de:”“Ey kavmim! Allah’a ibadet edin .
Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhiniz yoktur.
Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabindan korkuyorum “dedi .
60-. Kavminden ileri gelenler :”Şüphesiz biz seni apaçık bir sapıklık içirisinde
görüyoruz” dediler.
61-Dedi ki:”“Ey kavmim bende hiçbir sapiklik yoktur ;fakat ben âlemlerin Rabbi
tarafindan gönderilmiş bir peygamberim.”
62-” Rabbimin vahy ettiklerini size tebliğ ediyorum , sizin iyiliginizi istiyorum ve Allah’tan sizin bilmediğinizi de biliyorum.”
63-Sizi uyarmak için ,sakinmaniz için ve belkide rahmet olunursunuz diye Rabbiniz
tarafindan içinizden bir kişiye, bir öğüt geldi diye şaştınız mı yoksa ?”
64-Bunun üzerine onu yalanladilar.Biz de kendisini ve gemide onunla birlikte bulunanalari kurtardik.
Ayetlerimizi yalanlayanlari ise boğduk. Çünkü onlar, kör bir kavim idiler.
65-Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik).O:”Ey kavmim Allah’a ibadet edin
,O’ndan başka hiçbir ilâhiniz yoktur.
Hâlâ sakınmayacak mısınız?”dedi .
66- Kavminin ileri gelenlerinden kâfir olanlar:“Biz seni aklinda hafiflik görüyoruz ve
gerçekten biz seni yalancilardan saniyoruz”dediler.
67-“Ey kavmim! aklimda bir hafiflik yok;fakat ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”dedi
68-“Rabbimin vahy ettiklerini size tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.”
69-“Sizi uyarmak için, Rabbiniz tarafından içinizden bir adama size bir öğüt geldi diye şaştınız mı yoksa ?
Düşününüz ki O sizi, Nûh kavminden sonra halifeler kıldı.
Yaratılış itibari ile size boy pos da verdi. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki umduklariniza erdirilesiniz.
70- Sen bize babalarımızın ibadet ettiklerini terk ederek yalnız Allah’a ibadet edelim
diye mi geldin ?
O halde doğru söyleyenlerden isen bize;kendisi ile tehdit ettiğin şeyi getir”dediler.
71-Dedi ki: “Gerçekten Rabbinizden size bir azab ve gazap gelecektir.
.Allâh’ın, haklarında hiçbir delil indirmediği, kendiniz ve atalarınız taktigi birtakım
isimler hakkinda mi benimle tartışıyorsunuz?
Artik bekleyin ,şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.”
72-Bunun üzerine biz kendisini de onunla beraber olanlari da tarafimizdan bir
rahmetle kurtardik. Âyetlerimizi yalanlayip iman etmiyenlerin kökünü kestik.
73-Semud’a da kardeşleri Salihi gönderdik”Ey kavmim, Allah’a ibadet edin.
Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur.
Size Rabbinizden apaçık bir mucize gelmiş bulunuyor.
İşte size bir mucize olmak üzere Allah’ın dişi devesi !
Onu birakin. Allh’in arzinda otlasin.
Ona kötülükle dokunmayın,sonra size acikli bir azap yakalar “dedi
74-“Hatırlayın ki Âd’dan sonra sizi halifeler kılıp yeryüzüne yerleştirdi.
Ovalarında köşkler yapiyor,dağlarında evler yontuyorsunuz.
Artik Allah’in nimetlerini hatirlayinve ve yeryüzünde fesatçilar olup taşkinlik yapmayin.”
75-Kavminden müstekbir olanlarin ileri gelenleri kendilerince zayif kabul ettiklerine
yani aralaridan iman edenler şöyle dediler:” Sâlih’in, gerçekten Rabbi tarafından
gönderilmis bir peygamber olduğunu biliyormusunuz? “Onlar da “Doğrusu biz onunla
gönderilene iman ederiz !” dediler.
76-O müstekbirler”Doğrusu biz şu sizin iman ettiğinizi inkâr edenleriz”dediler .
77-Derken, o dişi deveyi kesip öldürdüler. Rablerinin emrine karşı büyüklenerek isyan ettiler ve:”“Ey Salih! eğer sen gönderilmiş peygamberlerden ise bize tehdit edip durduğunu getir “dediler .
78-Bunun üzerine, şiddetli bir sarsıntı onlari yakalayiverdi de yurtlarında diz üstü çökenler oldular.
79- O da onlardan yüz çevirdi ve:”Ey kavmim gerçekten ben size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim.Fakat siz öğüt verenleri sevmezsiniz “dedi.
80-Lût da (kavmine gönderdik)Hani O kavmine:”Sizden evvel âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz?”demişti.
81-“Çünkü siz; kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayir siz çok ileri giden bir kavimsiniz.”
82- Kavminin cevabı yalnızca”Çıkarın onları ülkenizden, çünkü onlar,fazla temiz kalmak isteyen insanlarmış” demek oldu.
83-Bunun üzerine biz de hem onu hem de ehlini kurtardik.Ancak karisi geride kalip helak edilenlerden oldu.
84-Onların üzerine bir yağmur yağdırdık.Günahkârların sonunun nasil nasıl olduğuna bir bak !
85-Medyen’e de kardeşleri Şu‘ayb’ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a ibadet edin,, O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur.
Rabbinizden size apaçık bir belge gelmiştir. Artık ölçeği ve teraziyi tam tutun. İnsanların eşyasını eksik vermeyin. ıslah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayin. Eğer inan kimselerseniz böylesi hakkinizda daha hayirlidir.”
86-“Ve siz öyle her yolun başında oturarak ,Allah’a iman edenleri tehdit edip eğriliğini arayarak Allah’in yolunda alikoymayin .
Düşünün ki siz vakti ile çok az idiniz de size çoğalttı.
Bir de fesat çikaranlarin sonlari nice olmuştu bir bakiverin .”
87-“Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilene iman etmiş bir kismi da iman etmemişse
Allah aranizda hükmedinciye kadar sabredin.
O hükmedenlerin en hayirlisidir .”
88-Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler”Ey Şu‘ayb,seninle beraber iman edenleri
muhakkak ülkemizden çıkaracağız yâhud mutlaka bizim dinimize döneceksiniz “dediler.
O ;”Ya istemesek de mi? dedi.
89-“Allah, bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize geri dönersek doğrusu Allah’a
karşı yalan uydurmuş oluruz.
Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir.
Meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye.
Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır.
Biz ancak Allah’a güvenip dayandık.
Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hükmet !sen hükmedenlerin en hayırlısısın.»
90-Kavminden kâfir olan ileri gelenler: Şu’ayb’e uyarsanız andolsun ki muhakkak en büyük zarara uğramiş kimseler olacaksiniz” dediler .
91-Bunun üzerine şiddetli sarsıntı onlari yakalayiverdi de yurtlarinda dizüstü çökenler oldular.
92-Şu‘ayb’ı yalanlayanlar, sanki orada oturmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar,işte en büyük zarara uğrayanlar onlar oldular.
93-Bunun üzerine onlardan yüz çevirdi ve dedi ki ” Kavmim andolsun ben size
Rabbimin vahiylerini tebliğ ettim ve size içtenlikle öğüt verdim.
Şimdi kâfir bir topluma neden tasalanayim?”
94-Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek halkını yalvarip yakarsinlar diye
mutlaka fakirlik, sıkıntı ve hastaliğa uğratmışızdır.
95-Sonra bu sıkıntının yerini iyilikle değiştirdik,
Nihayet çoğaldılar ve:” “Atalarımız da darlık ve genişlik dokunmuştu» dediler.
Bunun üzerine, biz de kendileri farkinda olmadan onlari ansizin yakalayıverdik.
96-Eğer o ülke halki iman edip de sakinmiş olsalardi üzerlerini gökten ve yerden nice bereketler açardik .Fakat onlar yalanladilar ,bunun için bizde kazanmakta olduklari yüzünden onlari yaklayaverdik.
97-Acaba o ülkelerin halkları geceleyin uyurlarken azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
98-Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vaktinde oynarlarken azabimizin kendilerine gelmeyeceğinden yana emin mi oldular?
99-Yahut onlar Allah’in azabindan emin mi oldular?Hüsranda olan kavminden başkası,Allah’in azabindan emin olamaz .
100-Yeryüzüne sahiplerinden sonra varis olanlara hâlâ şu belli olmadi mi?:Eğer biz
dileseydik onlari da günahlarindan dolayi azaplandrir, kalplerini mühürlerdik de işitmez oluverirlerdi.
101-İşte o beldelerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz.
Gerçekten peygamberleri onlara apaçıkdeliller getirmişlerdi.
Fakat daha önce yalanladıkları şeylere iman etmediler .
İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler.
102-Onların çoğunda, ahde vefa bulamadik. Onlarin , çoğunu gerçekten fasık kimseler bulduk.
103-Sonra onların ardından Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve ileri gelenlerine gönderdik.
Onlarsa bu âyetlere karşı zalimlik ettiler.
Fesatçilarin sonu nice oldu bir bak!
104-Mûsâ dedi ki: “Ey Firavun, ben Şüphesiz ki ben âlemlerin Rabbi tarafından
gönderilmiş bir peygamberim.”
105-“Allah hakkında haktan başkasini söylememek bana bir borçtur
.Gerçekten size
Rabbinizden apaçik bir delil ile geldim.Artık, İsrailoğullarıni benimle gönder.”
106-Dedi ki:«Eğer sen bir ayet ile gelmişsen eğer doğru söyleyenlerden isen haydi onu göster !”
107-.Bunun üzerine asasini birakti , hemen apaçik bir ejderha oluverdi .
108-Elini çikardi :Ne görsünler! O, bakanlara bembeyaz parliyordu .
109-Firavun’un kavminden ileri gelenler :Muhakkak bu gayet bilgin bir
sihirbazdır”dediler.
110-“Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. O halde ne buyurursunuz?”
111-Dediler ki: “Onu ve kardeşini alıkoy,şehirlere de toplayicilar gönder de;
112-Sana ne kadar bilgin sihirbaz varsa hepsini getirsinler.”
113-Sihirbazlar Firavun’a gelip dediler ki
““Eğer galip gelen biz olursak her halde bize bir mükâfaat var , değil mi?”
114-“Evet,hem siz elbette yakinlaştirilmişlardan da olacaksiniz”dedi.
115-“Ey Mûsâ sen mi ilk atacaksin , yoksa ilk atanlar biz mi olalim?”dediler .
116-“Önce siz atin” dedi. Onlar birakinca insanların gözlerini büyülediler ve onlara
korku saldılar. ve böylece büyük bir sihir ortaya koydular.
117-.Biz de Mûsâ’ya, “Asani birak”diye vahy ettik. Bir de ne görsünler onların uyduup
düzdüklerini bir bir yaklayip yutuyor.
118- İşte böylece hak yerini buldu,onlarin yapmakta olduklari şeyleri de boşa çıkip gitti.
119- Artik oracikta yenilmiş oldulara ,küçülmüşler olarak geri döndüler .
120-Sihirbazlar ise hep birden secdeye kapandılar.
121-Dediler ki “Âlemlerin Rabbine iman ettik”
122 “Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine.”
123-Firavun: «Ben size izin vermeden önce mi ona iman ettiniz?
Bu şüphe yok ki ahalisini oradan çikarmaniz için şehirde, kurduğunuz gizli bir tuzaktır.
Yakinda bileceksiniz”dedi.
124- “Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da muhakkak
topunuzu astiracağım”
125-Dediler ki: “Biz muhakkak Rabbimize dönücüleriz.”
126- ” Sen bizden ancak Rabbimizin âyetlerine, onlar bize geldiğinde iman ettik diye
intikam alıyorsun. ” Ya Rab üzerimize sabir yağdır ve müslümanlar olarak canimizi al!”
127-Firavun’un kavminden ileri gelenler şöyle dedi: “Mûsâ’yı ve
kavmini, yeryüzünde fesatçilik etsinler , seni ve ilahlarini terk etsinler diye mi
bırakacaksın?”O’da ” Oğullarını öldürür yalniz kadinlarini diri bırakırız.Şüphesiz
biz, onların üzerine kahredici güce sahibiz”dedi.
128-Mûsâ, kavmine:“Allah’tan yardım dileyin ve sabredin.
Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğine ona miras verir. iyi akibet ise
takvâ sahiplerinin olacaktir “dedi .
129- Dediler ki: “Sen bize gelmeden evvel de geldikten sonra da işkenceye uğratildik.
“Dedi ki:””Umulur ki Rabbiniz düşmanlariniz helak eder ve size yeryüzünde halifeler kilar.
O zaman da sizin nasıl davranacağınıza bakacaktir.”
130-Andolsun ki; biz, Firavun hanedanını belki düşünüp ibret alırlar diye yillarca
kuraklikla ve ürün kıtlığı ile sıkıntıya düşürdük.
131-Fakat onlara iyilik geldiğinde:”Bu zaten bizim hakkımızdı!” dediler.
Eğer kendilerine bir fenâlık gelirse, Mûsâ ve beraberindekileri uğursuzluğu olarak kabul ederlerdi.
İyi bilin ki, onların uğradiklari uğursuzluk,ancak ALLAH tarafındandır,fakat onlarin
bir çoğubilmezler .
132-Ve dediler ki: “Bizi büyülemek için her ne mucize getirirsen , sana asla iman edecek değiliz.”
133- Biz de, onlara ayri ayri âyetler olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşarat kurbağalar ve kan gönderdik.
Fakat yine büyüklük tasladılar.
Onlar günahkâr bir topluluk idiler .
134-Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Sana olan ahdi hürmetince bizim Rabbine dua et.
Şâyet bu azabi bizden kaldırırsan,andolsun sana iman edecegiz ve İsrailoğullarını da
mutlaka seninle birlikte göndereceğiz” dediler.
135-Biz, kendisine erişecekleri bir süreye kadar üzerlerinden azabı giderince bir bakarsin ki ahitlerini bozmuşlar bile ….
136- Artik biz de âyetlerimizi yalanlamaları onları umursamamaları yüzünden kendilerinden intikam aldik ve hepsini denizde boğduk.
137-Zaafa uğratila gelmiş kavmi de , bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.
Rabbinin İsrailoğullarına olan o pek güzel vaadi sabretmelerinden dolayi bütünüyle yerini buldu.
Firavun ve kavminin yapmakta ve yükseltmekte olduklarini ise darmadağin ettik.
138-İsrâiloğulları’nı denizden geçirdik.
Kendilerine ait putlara tapagelen bir topluluğa rast geldiler:
Ey Musa, onların nasil tanrilari varsa sen de bize böyle bir “dediler.” “Siz gerçekten
cahillik eden bir topluluksunuz “dedi .
139-“Şüphesiz ki onlarin içinde bulundukları yok olmaya mahkumdur ve yapmakta oldukları da bâtıldır.”
140-Dedi ki;O sizi alemlere üstün kılmışken ben sizin için ilah olarak Allah’tan başkasını mı arayacakmışım?”
141-Hani size işkencelerin en kötüsünü yapan,oğullarınızı öldüren,kızlarınızı sağ
birakan Firavun hanedanından kurtarmıştık.
Bu, size Rabbinizden büyük bir imtihan idi.
142-Musa ile otuz gece sözleştik ve buna ayrıca on gece daha kattık. Böylelikle Rabbinin
tayin buyurduğu vakit kırk gece tamamlandi.
Musa, kardeşi Harun’a, ” Kavmimin içinde yerime geç ıslah et, fesatçilarin yolunu da
tutma”dedi.
143-Mûsâ,tayin ettiğimiz vakitte gelip ve Rabbi de onunla konuşunca, dedi ki “Rabbim!
Bana kendini göster de seni bakayım.buyurdu ki: «Beni asla göremezsin,fakat şu dağa
bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin.” Rabbi o dağa tecelli edince,
onu paramparça etti. Musâ da baygın düştü, ayılınca dedi ki “Seni tenzih ederim ,sana
tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim”
144-Buyurdu ki: “Ey Musa! Seni risaletlerimle ve konuşmamla seçip insanlara üstün kildim
.Şimdi sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol.”
145-Biz de ona Levhalar’da her şeye ait bir öğüt ve her şeye dair açıklamayi yazdik.
Haydi bunlari kuvvetle al, kavmine de bunlari en güzel şekilde tutmalarını emret!
Yakinda size fasiklar yurdunu gösterecegim !.
146-Yeryüzünde haksızlikla kibirlenenleri âyetlerimden yüz çevirteceğim.
Onlar her âyeti görseler bile yine de onlara iman etmezler.
Hidâyet yolunu görseler onu bir yol edinmezler.
Fakat azgınlığın yolunu görseler hemen onu yol edinirler.
Bu âyetlerimizi yalanlamalarindan dolayi ve onlara gafil olmalarindandir.
147-Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların bütün işledikleri boşa gitmiştir.
Onlar yaptıklarından başkasi ile mi cezalandırılacaklardı?
148-Mûsâ’nın kavmi onun ardindan zinet eşyalarından böğüren bir buzağı heykelini edindi .
Onun kendileri ile konuşmadığını,onlara bir yol göstermediğini görmediler mi?
Onu edinmekle zalimlerden oldular.
149- Buzağıya taptiklarini pişman olup sapmış olduklarını görünce “Andolsun eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, her halde en büyük ziyana uğrayanlardan olacağız! ” dediler.
150-Mûsâ kavmine öfkeli ve kederli dönünce dedi ki :”Siz bana halef olduktan sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız.
Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini istediniz ha!”Ve Levhaları bırakıverdi.
Kardeşinin başından yakalayip onu kendine doğru çekmeye başladı.
Dedi ki ““Ey anam oğlu! Bu kavim gerçekten beni zayif buldular, neredeyse beni öldüreceklerdi bile.
Sen de bana düşmanları sevindirecek bir iş yapma ve beni o zalimler güruhu ile bir tutma.
151-Dedi ki: “Rabbim, Beni de kardeşimi de bağışla.
Bizi rahmetine al. Sen rahmet edenlerin en merhametli olanisin.”
152-Şüphesiz buzağıyı tanrı edinenlere Rab ‘lerinden bir gazap,dünya hayatinda da bir
horluk erişecektir. Biz iftira edenleri işte böyle cezalandiririz.
153-Kötülükler işleyip ondan sonra tevbe ve iman edenlere ise şüphe yok ki
Rabbin,bunun ardından Gafurdur, Rahîmdir.
154-Mûsâ’nın öfkesi gidince Levhaları aldı, Onlardaki yazıda
Rablerinden korkanlar hidayet ve bir rahmet vardı.
155-Mûsâ, tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti.Onları o müthiş sarsıntı tutunca dedi ki :Rabbim eğer dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin.
İçimizden bir takin beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak mı edeceksin?
Zaten ancak senin fitnendir.
Sen onunla kime dilersen saptırır,kimi dilersen hidayet erdirirsin.
Sen bizim velimizsin, o halde bize bağışla,bize merhamet buyur.
Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.
156-“Bize hem bu dünyada da iyilik yaz hem de âhirette de iyilik yaz.
Çünkü biz sana döndük!”Allah buyurdu ki “
Ben kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise herkese kuşatmıştır.
Onu sakinanlara ve zekâtı verenlere bir de âyetlerimize iman edenlere ,işte onlara yazacağım.”
157-Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları,kendilerine iyiliği emreden’onları kötülüklerden alikoyan, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri de haram kilan,sirtlarindaki ağır yükü ve üzerlerindeki zincirleri indiren ,ümmü peygamber olan o rasûle uyarlar.
İşte ona iman edenler ,onu yüceltenler ,ona yardim edenler ve onunla indirilen nura tâbi olanlar; iste onlar umduklarina erenlerin ta kendileridir.”
158-De ki “Ey insanlar !Şüphesiz ben, göklerin ve yerin egemenliği kendisinin olan, kendisinden başka hiç ilâh bulunmayan , hem dirilten , hem öldüren Allah’ın size hepinize gönderdiği peygamberiyim.
O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden ümmî peygamber olan Resûlüne iman edin
ve ona uyun ki doğru yolu bulmuş olasınız.”
159-Mûsâ’nın kavminden de hakka yönelten ve gereğince adaletle hükmeden bir topluluk vardir .
160-Biz onları on iki ,ümmetlere ayirdik.Kavmi ondan su istedikleri zaman Musa’ya: “Asanı taşa vur!” diye vahyettik. de ondan on iki pınar kaynayip akti.
Herkes su içeceği yeri iyice belledi .Onlari üzerlerinde bulutla gölgelendirdik.
Onlara menn ve selva indirdik.”“Size verdiğimiz temiz ve güzel riziktan yeyin”(dedik).
Onlar bize zulmetmediler ,fakat kendilerini zulmediyorlardi .
161-Bir zamn onlara :”Şu şehirde yerleşin,orada dilediğiniz yerden yeyin ve “‘Hıtta”
deyin ve kapisindan da secde ederek girin ki , günahlarınızı bağışlayalım.
Biz ihsan edenlere daha da artıracağız.”denilmişti.
162-Fakat içlerinden o zulmedenler kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler.
Biz de zulümlerinden dolayi üzerlerine gökten bir azab indirdik.
163-Onlara, denizin kıyısındaki o kasabanın durumunu sor!
Hani onlar, Cumartesi gününü haddi aşmışlardı.
Çünkü cumartesi günlerinde balıklari akın akın meydana çıkarak yanlarına geliyor ,tatil yapmadiklari gün ise yanlarına gelmiyordu.
İşte biz itaatten çıktıklarından dolayı kendilerine öylece imtihan ediyorduk.
164- Hani içlerinden bir topluluk:”, Allah’ın kendilerini helak edeceği veya çetin bir bir
azab ile azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?”dediği zaman onlar
“Rabbinize karşı mazeret olsun ve bunlar sakınırlar diye” demişlerdi.
165-Onlar kendilerine verilen öğütleri unutunca.
Biz de kötülükten alıkoyanları kurtardik, zulmedenleri de yapageldikleri fasiklarin
yüzünden şiddetli bir azapla yakaladık..
166-Böylece onlara serkeşlik ederek kendilerine yasak kilinanlari yapmakta ısrar
edince kendilerine :” Allah’ın rahmetinden uzak ,“aşağılık maymunlar olun” dedik.
167- O vakit Rabbi onlara kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka kendilerini en
kötü azaba uğratacak kimseler göndereceğini bildirdi.Şüphe yok ki Rabbin cezayi çabucak
verendir ve muhakkak ki O, mağfiret ve rahmet edendir .
168-Onları yeryüzünde paramparça topluluklar halinde dağıttık.
Onlardan kimi salihlerden oldu, kimi de bundan aşağıdadir.
Belki dönerler diye de onları hem iyiliklerle hem kötülüklerle imtihan ettik.
169-Onlardan sonra kötü kimseler gelip yerlerini geçti.
Kitaba da mirasçi oldular .Bu dünyanin değersiz malını alırlar:”Bize ileride mağfiret olunur» diyorlardi.
Kendilerine, ona benzer bir meta gelse onu da alıyorlardı. Allah’a karşı haktan başkasını, söylemeyeceklerine dair o kitabin teminati alinmadi mı?
Hakbuki onda olani durmadan okumuşlardi da. Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır.. Hala akletmeyecek misiniz ?
170-Bir de Kitab’a sımsıkı sarılanlar ve namazı ikâme edenler;şüphesiz biz ıslah etmeye çalışanların mükâfaatini zayi etmeyiz.
171-Hani o dağı üzelerine bir gölgelik gibi çekip kaldırmıştık da üstlerine düşecek sanmışlardı. “Size verdiğimizi kuvvetle alın,onda olanı düşünün ki sakınısız (demiştik.)
172-Kıyamet günü: ‘Bizim bundan haberimiz yoktu’ demeyesiniz diye,:Rabbin,
Âdemoğullarının sırtlarından zürriyyetlerini almış ve onları kendilerine şahit
tutup:Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (diye buyurmuştu) Onlar da “Evet ,şahit olduk “demişlerdi.
173-Yahut :“Daha önce atalarımız. Allah’a ortak koşmuşlardı, bizde onlardan sonra gelen kuşaktık.
Şimdi o batıla saplananların isledikleri yüzünden bizi helak mi edeceksin ?”demeyesiniz diye.
174-İşte, biz âyetleri böyle açıklarız ,belki dönerler diye .
175-Âyetlerimizi verdiğimiz halde onlardan sıyrılıp çıkmış derken şeytanın kendisine
uydurduğu ve sonunda azginlardan olmuş kimsenin haberini oku.
176-Eğer biz dileseydik onu bunlar sebebi ile yükseltirdik.
Fakat o yere mıhlandı ve hevasını uydu, Artik onun durumu üstune ne varsan dilini
sarkıtıp soluyan ,kendi haline bıraksan yine dilini uzatıp soluyan bir köpeğin durumuna benzer.
İşte âyetlerimizi yalanlayan toplulukların durumu budur
. Artık sen kıssayı anlat , belki iyice düşünürler.
177-Ayetlerimizi yalanlayarak kendilerine zulmetmekte olanların durumu ne kötüdür!
178-Allah kimi hidayet verirse o doğru yolu bulmuş olur kimi de saptırırsa onlar zarara
uğrayanların ta kendileridirler.
179-Andolsun ki biz, Cehennem için cin ve insanlardan pek çok kimseler yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, fakat onlar anlamazlar , gözleri vardır, fakat onlarla görmezler, kulakları vardır, fakat onlarla isitmezler.
.Onlar dört ayakli hayvanlar gibidir hatta daha sapıktırlar
.Onlar gafil olanlarin ta kendileridirler..
180-En güzel isimler Allah’ındır, o halde O na bunlarla dua edin.
O’nun isimlerinden eğriliğe sapanlari tek edin. Onlar Yapmakta olduklarinin cezasini
göreceklerdir .
181-Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki hak la yol gösterirler ve onunla adaletle hükmederler .
182- Âyetlerimizi yalanlayanları, biz bilemiyecekleri yönden derece, derece helâke yaklaştıracağız.
183-Ben onlara mühlet veririm muhakkak ki benim tuzağım pek çetindir .
184-Arkadaşlarında hiçbir deliliğin olmadığını düşünmediler mi ? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
185-Göklerin ve yerin hükümranlığına , Allah’ın yarattığı her hangi bir şeye ve
ecellerinin yakin olduğu ihtimaline hiç mi bakmazlar?
Artik bundan sonra hengi söze inanacaklar?
186-Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek olmaz ve O bunlari taşkınlıkları içinde şaşkın bir biçimde bırakıverir.
187-Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.
De ki: “Onun bilgisi Rabbimin yanindadir , onu vakti vaktine tecelli ettirecek ancak O’dur.
O göklere de yere de oldukça ağırdır. Size ancak ansizin gelir .”Sanki biliyormuşsun gibi,
onu sana sorarlar.”De ki:”Onun ilmi ancak Allâh’ın nezdindedir, fakat insanların çoğu bilmezler.”
188-De ki: «Ben, kendim için -Allah’ın dilediğinden başka- ne bir fayda bir fayda
sağlayabilirim, ne de bir zarar. Eğer gaybi bilseydim elbette daha çok hayı yapardım ve
bana hiç bir fenalık dokunmazdı.
Ben,ancak bir uyarıcı ve iman eden bir topluluğu
müjdeleyenim.
189-Sizi tek bir candan yaratan ondan da kendsinde sükûn bulsun diye esini yaratan
O’dur
Eşini örtüp bürüyünce,hafif bir yük yüklendi.Bununla gider gelirdi .
Nihâyet ağırlaşınca, her ikisi de Rab’leri olan Allah’a şöyle dua ettiler: şöyle dua ettiler:
«Eğer bize salih bir çocuk verirsen,mukkak ki şükredenlerden oluruz.!”
190-Onlara salih bir evlat verince kendilerine verdiği (bu evlat) hakkinda O’na ortaklar koşmaya başladılar. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir.
191-Hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılıp durmakta olan şeyleri ortak mı koşuyorlar?
192-Halbuki onlar onlara hiçbir şekilde yardım edemez hatta kendilerini bile kurtaramazlar .
193-Siz onları doğru yola çağırsanız,size uymazlar ,Onları çağırsanız da susmuş olsaniz da size karşı birdir.
194-Allah’ı bırakıp da taptıklarınız şüphesiz sizin gibi kullardir. Eğer doğru iseniz ,haydi çağırın da size karşılık versinler.
195-Kendileri ile yürüyecekleri ayakları mı var, ?Yoksa kendileri ile tuttuklari elleri mi var ,yoksa kendileri iler gördükleri gözleri mi yahut kendileri ile işittikleri kulakları mı var? De ki: “Ortaklarınızı çağırın, sonra bana tuzak kurun ve göz açtirmayın.”
196-Benim velim, bu Kitabı indiren Allah’tır. O, salihleri veli edinir.
197-Sizin ondan başka taptıklarınız ise , size de kendilerine de yardım etmeye güçleri yetmez.
198-Onları hidayete çağırsanız duymazlar ,onlar sana bakar görürsün halbuki onlar görmezler .
199-Sen af yolunu tut.Maruf ile emret ,cahillerden yüz çevir.
200- Sana şeytandan bir vesvese gelirse hemen Allah’a sığın. . Çünkü O, her şeyi işitendir, en iyi bilendir.
201-Takva sahiplerine şeytandan bir vesvese geldiıinde iyice düşünürler, bakarsın ki onlar görüp bilmişler bile.
202-Kardeşleri ise onları, sapıklığa sürükler, sonra da ellerini yakalarindan çekmezler.
203-Onlara bir âyet getirmezsen:«kendin onu uyduruverseydin ya» derler.
De ki; «Ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarim.Bu Rabbinizden gelen gözleri
açan belgelerdir. İman eden bir topluluk için hidâyet ve rahmettir.”
204-Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki rahmet olunasınız.
205- Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak ,yüksek olmayan bir sesle sabah akşam an ve gafillerden olma.
206-Şüphe yok ki Rabbin nezdindekiler O’na ibadet etmekten asla büyüklenmezler.
O’nu tesbih ederler ve yalniz O’na secde ederler .
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsun