(Medine’de inmistir,129 âyettir)
1-Müşriklerden antlaşma yaptıklarınıza Allah ve Rasûlü tarafından ilişkilerin kesildiğine dair bir uyar(dır bu).
2-Yeryüzünde dört ay rahat rahat dolaşın. Bilin ki Allâh’ı âciz bırakamazsınız ve Allah her halde kâfirleri rüsvay edendir.
3-Ve (bu) haccı ekber günu Allah ve Rasûlünden insanlara Allah ve Rasûlü’nün müşriklerden uzak uzak olduklarına dair bir ilandır. Eğer tevbe ederseniz o,sizin için daha hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz iyi bilin ki siz Allah’ı aciz bırakamazsınız. O kâfirlere can yakıcı bir azabı müjdele.
4- Muahede yaptığınız müşrikler arasından daha sonra size karşı bir eksiklik yapmamış aleyhinize kimseye yardım etmemiş olanlar müstesnâdır. O halde onların süreleri bitinceye kadar ahitlerini tamamlayın. Şüphesiz Allah, sakınanları sever.
5- O haram aylar çıkınca artık müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, habsedin ve bütün geçid yerlerini tutun.Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekât verirlerse yollarını serbest bırakın. Gerçekten Allah, mağfiret ve rahmet edicidir.
6-Eğer müşriklerden biri senden emân dilerse ona emân ver . Tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin. Sonra onu emin olacağı yere kadar ulaştır. Bu onların bilmeyen bir kavim olduklarından dolayı böyledir.
7-Mescid-i Haram’ın yanında ahitleştikleriniz dışında müşriklerin Allah katında ve Rasûl’ü yanında nasıl bie ahdi olabilir? O halde onlar size karşı doğru davrandıkları sürece sizde onlara doğru davranın. Şüphesiz ki Allah sakınanları sever.
8-Nasıl olabilir ki? Size karşı üstünlük sağlarsa hakkınızda hiçbir yemin ve hiçbir ahit gözetmezler. Dilleri ile sizi hoşnut etmeye çalışırlar. Kalpleri ise isteksizdir.Onların çoğu fasık kimselerdir.
9-OnlarAllah’ın âyetlerini az bir bedel karşılığıda sattılar ve O’nun yolundan alıkoydular. Yapageldikleri gerçekten ne kötüdür!
10-Onlar hiçbir mü’minin hakkında hiçbir yemin ve hiçbir ahit gözetmezler. İşte onlar haddi aşanların ta kendileridir.
11-Eğer tevbe ederler, namaz kılar ve zekât verirlerse artık dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetleri uzun uzadıya açıklarız.
12-Eğer ahitlerinden sonra yeminlerini bozarlar da dininize dil uzatırlarsa,küfrün önderlerini hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Olur ki vazgeçerler.
13-Yeminlerini bozan , o peygamberi sürüp çıkarmaya kalkışan ve bununla beraber ilk olarak sizinle kendileri (savaşmaya) başlayan bir kavim ile savaşmaz mısınız?Onlardan korkuyor musunuz ?Eğer mümin kimseler iseniz asıl korkmanız gereken Allah’tır.
14-Onlarla savaşın ki Allah ellerinizle onları azablandırsın,onları rezil etsin, size onlara karşı zafer versin ve mü’min bir topluluğun gönüllerini şifa versin;
15-kalplerindeki gazabı gidersin , Allah dilediğine tevbe de nasib eder,Allah hakkıyla bilendir, Hakîmdir.
16-Yoksa siz Allah içinizden cihad edenleri , Allah’tan ,Rasûlü’nden ve mü’minlerden başkasını dost ve sırdaş edinmeyenleri ayırd etmeksizin bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allâh yaptıklarınızdan haberdardır.
17-Müşrikler, kendi küfürlerine kendileri şahit iken Allah’ın mescidlerini imar etme hakları yoktur. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve onlar ebediyyen ateşte kalacaklardır.
18-Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı ikâme eden,zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte bunların doğru yola ermişlerden olmaları umulur.
19-Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Harâm’ın tamirini Allah’a ve âhiret gününe inanan , Allah yolunda cihad eden ile bir mi tuttunuz?Bunlar Allah nezdinde bir olamazlar, Allah zulmedenler topluluğunu hidayete erdirmez.
20-İman edip de hicret edenlerin, Allah yolunda malları ve canlarıyla ile cihad edenlerin Allah katında dereceleri pek büyüktür. İşte umduklarını elde edenler de onlardır.
يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُم بِرَحْمَةٍ مِّنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَّهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُّقِيمٌ21
21-Rab’leri onları katından bir rahmetle, hoşnutluk, içlerinde tükenmez ve kalıcı nimetler bulunan kendilerine ait cennetler ile müjdeler.
خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا إِنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ22
22-Onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar. Muhakkak ki Allah katında büyük bir mükâfat vardır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن
يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
23-Ey iman edenler! Eğer küfrü imandan daha çok sevip tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyiniz. İçinizden kim onlara veli edinirse onlar zalimlerin ta kendileridirler.
قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ
تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُو
حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
24-De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elinize geçirdiginiz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah’tan ve Rasûlünden ve O’nun yolundaki cihaddan daha sevimli ise, o halde Allah’ın emri gelinciye kadar bekleyedurun. Allah fasıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.
25-لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنكُمْ شَيْئًا
وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُم مُّدْبِرِينَ
25-And olsun ki Allah size birçok yerde ve Huneyn gününde size yardım etmişti. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bunun size hiçbir faydası olmamıştı. Yeryüzü genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Nihâyet arkanıza çevirip gitmiştiniz.
ثُمَّ أَنَزلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنزَلَ جُنُودًا لَّمْ تَرَوْهَا وَعذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُواْ26
وَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ
26-Sonra Allah, Resûl’üne ve mü’minlere sekînetini indirmiş,görmediğiniz
ordular da indirmiş ve kâfirleri azablandırmıştı. Kâfirlerin cezası işte budur.
27-Sonra Allah, bunun ardından dilediği tevbesini kabul eder. Allah bağışlayıcıdır,rahmet edicidir.
28-Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse sizi yakında kendi lûtfundan zenginleştirir. Şüphesi Allah her şeyi bilendir ve hikmet sahibidir.
29-Kendilerine kitap verilmiş olanlardan Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini din olarak kabul etmeyenlerle kendi elleri ile küçülmüşler olarak cizye verinceye kadar savaşın.
30-Yahudiler, “Üzeyir, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar da, “Mesîh, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarında dolaşan sözleridir ki, daha önce kâfirlerin söyledikleri sözleri benzetiyorlar. Allah kahretsin onları! Nasıl da döndürülüyorlar?
31-Âlimlerini ve râhiplerini Allah’tan başka rabler edindiler,, Meryemin oğlu Mesîhi de.. Halbuki bir tek ilâha ibadet etmekten başkası ile emrolunmamışlardı. O’ndan başka ilâh yoktur. O’onların ortak koştukları her şeyden munezzehtir.
32-Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Halbuki Allah kendi nurunu tamamlamaktan başka bir şeye râzı değildir. Kâfirler hoşgörmese de.
33- O dini, bütün dinlerin üstün kılmak için Rasûlünü hidâyet ve hak din ile gönderen O’dur. Müşrikler hoş görmese de.
34-Ey iman edenler! Doğrusu haham ve rahiplerin bir çoğu insanların mallarını batıl yollarla yerler ve Allah yolunda alıkoyarlar. . Altın ve gümüşü yığıp biriktiren ve onları Allah’ın yolunda infak etmeyenlere gelince ; onlara acıklı bir azabı ile müjdele!
35-O günler bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak. İşte bu kendiz için toplayıp sakladıklarınız! Öyleyse sakladığınız şeyleri tadın”denecek.
36-Gerçekten, Allah yanında gökleri ve yeri yarattığından beri ayların sayısı, Allah’ın kitabında on ikidir. Onlardan dördü haram aylardır. İşte doğru din budur. O halde bunlardan nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topluca savaşırlarsa sizde onlarla topluca savaşın. Bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir.
37- Nesi’ ancak küfürde bir artıştır. Kâfirler onunla şaşırtılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haram sayarlar ki Allah’a haram kıldığına sayıca uysunlar da Allah’ın haram ettiğini helâl kılsınlar. Amellerinin kötülüğü onlara süslenip güzel gösterildi. Allah kâfirler topluluğıuna asla hidâyete erdirmez.
38-Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda topluca savaşa çıkın!» denildiği zaman ağırlaşıp yerinizde yığılıp kaldınız.?Âhirette karşılık, dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat dünya hayatının faydası âhirete göre pek azdır.
39-Eğer topluca cihada çıkmazsanız Allah sizi can yakıcı azabla azablandırır.
Yerinize başka bir kavim getirir ve siz ona hiç bir zarar veremesiniz. Allah, her şeye gücü yetendir.
40-Eğer siz O’na yardım etmezseniz, Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler onu çıkardıklarında o’ ikinin ikincisiden ibaretti. O zaman onlar mağarada idiler. O vakit arkadaşına:”Tasalanma, hiç şüphe yok ki Allah bizimle beraberdir”diyordu. Allah ona sekînet indirmiş, onu görmediğiniz ordularla desteklemiş, kâfirlerin sözünü alçaltmıştı.Allah’ın kelimesi ise, o en yüce olandır. Allah Azîzdir, Hakîmdir.
41- Ağırlıklı ve ağırlıksız olarak savaşa çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin .Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.
42-En yakın bir menfaat ve orta yollu bir yolculuk olsaydı elbette arkandan gelirlerdi. Fakat bu kadar uzun bir mesafeyi kat etmek onlara ağır geldi”Gücümüz yetseydi herhalde biz de sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdi. Kendilerini helâke sürüklüyorlar.Onların muhakkak yalancı olduklarını Allah biliyor.
43-Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler sana belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye kadar, niçin onlara izin verdin ?
44- Allah’a ve âhiret gününe iman edenler , mallarıyla canlarıyla cihad etme(me) konusunda senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini çok iyi bilendir.
45-Ancak Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp de şüphelerinin içinde bocalayıp duranlar kimseler senden izin isterler.
46-Eğer onlar çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların çıkmalarını çirkin gördü de kendilerini alıkoydu ve :”«Oturanlarla beraber oturun» denildi.
47-Eğer sizinle birlikte çıksalardı içinizde şer ve fesadı artırmaktan başka bir şey yapmazlar, Aranızda fitne sokmak koşuşurlardı. Aranızda onlara kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri çok iyi bilendir.
48-And olsun ki onlar bundan önce de fitne aramışlar,sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Nihâyet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah’ın emri üstün geldi.
49-Onlardan bazıları da:“Bana izin ver beni fitneye düşürme” derler. Bilin ki onlar zaten fitnenin ortasına düşmüşlerdir. Cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatıcıdır.
50- Eğer sana bir iyilik isabet ederse bu onların hoşuna gitmez . Şâyet sana bir musibet erişirse: “Biz, daha önce tedbirimizi almışızdır. derler ve sevinçle dönüp giderler.
51-De ki ” Allah’ın bizim için yazdığından başkası asla bize isabet etmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdır .”
52–De ki ” “Bize iki güzel şeyin birinden başkasının gelmesini mi gözetir durursunuz? Halbuki biz Allah’ın size kendi katından yahut bizim ellerimizle bir azab getireceğini bekliyoruz .Öyleyse bekleyiniz , muhakkak biz de sizinle beraber beekleyenleriz.”
53-De ki: «İsteyerek veya istemiyerek harcayın. Sizden asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz fasıklar eden bir kavim bir oldunuz.”
54-Harcamalarının onlardan kabul edilmesine engelleyen sadece şudur: Onlar Allah’a ve Rasûlüne kâfir olmuşlardır,namaza ancak üşene üşene gelirler infaklarını da mutlak isteksiz yaparlar.
55-Artık, onların malları ve evlâtları da seni imrendirmesin.Doğrusu Allah bunlar yüzünden dünya hayatında onları azaba uğratmayı ve canlarının kâfirler olarak çıkmasını ister.
56-Onlar muhakkak sizden olduklarına dair Allaha yemin ederler. Halbuki onlar sizden değildir. Fakat onlar korkak bir topluluktur.
57-Eğer sığınacak bir yer yahut mağaralar yahut sokulacak bir delik bulsalardı, serkeş bir at gibi süratle o tarafa yönelirlerdi.
58- Bazıları da sadakalar hususunda sana dil uzatırlar. Çünkü eğer kendilerine onlardan verilirse hoşnut olurlar. Knedilerine verilmezse hemen kızarlar.
59-Keşke onlar Allah’ın ve Rasûlünün kendilerine verdiğine râzı olsalardı da: «Bize Allah yeter, yakında bize lütf-u keriminden Allah da verecektir, Rasûlü de . Biz ancak Allah’tan umariz ” deselerdi.
60-Sadakalar ancak fakirlere, yoksullara, onu toplamakla görevlendirilenlere , kalpleri aştırılılmak istenenlere , kölelere, borçlulara, Allah yolunda harcamaya ve yolculara – Allah’tan bir farz olmak üzere – mahsustur. Allah her şeyi bilendir,Hakîmdir.
61- Peygambere eziyet eden ve: “O, bir kulaktır.” diyen Allah’a inanır, mü’minlere inanır. O içinizden iman edenler için de rahmettir” Allah’ın Rasûlüne incitenler için can yakıcı bir azab vardır.
62-Sizi hoşnut etmek için huzurunuzda Allah’a yemin ederler. Halbuki daha doğru olan Allah’ı ve Rasûlünü hoşnut etmeleridir. Eğer mü’min iseler.
63-Hâlâ bilmezler mi ki, kim Allah’a ve Rasûlüne karşı sınır mücadelesine kalkışırsa, ona için de ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. En büyük rüsvaylık işte budur.
64-Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin tepelerine indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: Siz alay edin bakalım. Şüphesiz, Allah çekindiğinizi açığa çıkarandır.»
65-Andolsun onlara soracak olsan elbette şöyle diyeceklerdir: “Biz sadece eğlenip şakalaşıyorduk” De ki :”Allah ile, O’nun âyetleri ile ve Rasûlü ile mi eğleniyordunuz ?”
66-Özür dilemeyin. Siz iman ettikten sonra gerçekten kâfir oldunuz. İçinizden bir grubu affetsek bile günhkâr kimseler oldukları için diğer bir grubu azablandıracağız.
67-Münafık erkeklerle, münafık kadınlar birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar. Ellerini de sıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular , O’da onları unuttu.Şüphesiz, münafıklar fâsıkların ta kendileridir.
68-Allah, erkek münafıklara da kadın münafıklara da, kâfirlere de orada ebediyyen kalıcılar olmak üzere cehennem ateşini vaad etti. Bu onlara yeter. Allah onlara lanet etmiştir. Onlara bitip tükenmeyen bir azap vardır
69-Siz de kendinizden öncekiler gibisiniz. Halbuki onlar sizden daha güçlü idi. Malları ve evlatları da daha çoktu. Onlar payları kadar faydalandılar. Sizden öncekiler payları kadar faydalandıkları gibi sizde payınız kadar faydalandınız ve onlar daldıkları, gibi sizde daldınız. Onlar dünyada da âhirette de amelleri boşa gitmiş olanlardır onlar. Zarara uğrayanların ta kendileri de işte bunlardır.
70-Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, ‘Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrâhim kavminin, Medyen asbahının, Mü’tefikelerin haberi gelmedi mi?Peygamberleri onlara apaçık mucizelerle gelmişlerdi, Allah onlara zulmediyor değildi . Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
71-Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Bunlar iyiliği emreder, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar.Namazı ikâme eder, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Şüphesiz, Allah,Azîzdir, Hakîmdir.
72-Allah mü’min erkeklere de mü’min kadınlara da-içlerinde ebedi kalmak üzere – altından ırmaklar akan cennetler vaad etti. Bir de Adn cennetleride hoş meskenler …. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür.En büyük başarı işte budur.
73-“Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara sert ol!Onların yerleri cehennemdir. O, ne kötü bir dönüş yeridir!
74-(O kötü söz)söylemediklerine dair Allah’a yemin ederler.Şüphe yok ki o küfür sözünü söylediler. Onlar İslamlarından sonra kâfirlik ettiler ve başaramadıkları bir şeye yeltendiler. Halbuki ntikam almaya kalkışmaları için Allah’ın ve Peygamberinin onları lütfuyla zenginleştirmiş olmasından başka bir sebeb yoktur. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur.Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de pek acıklı bir azaba uğratır. Onların yeryüzünde ne bir velileri vardır, ne de bir yardımcıları.
75-İçlerinden kimi de Allah’a şöyle söz vermişti:”Eğer bize lütfundan ihsan ederse, andolsun ki sadaka vereceğiz ve muhakkak ki salihlerden olacağız.”
76-Ama Allah kendilerine lütfundan ihsan edince cimrilik edip yüz çevirerek gerisin geriye döndüler.
77-Nihayet, Allah’a verdikleri sözleri tutmadıkları ve yalan söyleyegeldikleri için, O da huzuruna çıkacakları güne kadar kalplerine nifak sokarak cezalandırdı.
78-Onlar gizlendiklerinde de fısıltılarını da Allah’ın, muhakkak bildiği ni, Allah’ın, bütün gaybları çok iyi bildiğini bilmezler mi?
79- Mü’minlerden bağışlarda bulunanları kaş ,göz işaretleri ile ayıplayanlarla güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan kimselerle eğlenenleri Allah maskaraya çevirir ve onlar için pek acıklı bir azab vardır.
80-Onlar için ister mağfiret dile ister mağfiret dileme. onlar için yetmiş defa mağfiret dilesen de yine Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Bunun sebebi Allah’a ve peygamberine kâfir olmalarıdır. Allah , fâsıklar topluluğuna hidâyet vermez.
81-Allah’ın Rasûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar oturmalarına sevindiler.Allah yolunda malları ve canları ile cihad etmekten hoşlanmadılar ve:”Bu sıcakta savaşa çıkmayın!” dediler . De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır!” Keşke bilselerdi.
82-Artık onlar kazandıklarının bir cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.
83-Eğer, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de çıkmak için senden izin isterlerse deki:’Siz ebediyyen benimle beraber asla çıkamayacaksınız ve benimle beraber hiçbir düşmanla asla savaşmayacaksınız. Çünkü siz ilkinden oturmaya razı oldunuz.Artık siz geri kalanlarla beraber oturun.”
84-Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma,kabrinin başında da durma!Çünkü onlar Allah’a ve Rasûlüne kâfir oldular ve fasık olarak öldüler.
85-Malları da evlatları da seni imrendirmesin.Allah bunlar sebebi ile ancak bir azaba çarptırmayı ve canlarının kâfir oldukları halde güçlükle çıkmasını ister.
86-«Allah’a iman edin, Rasûlü ile birlikte cihad edin diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden güç yetirenler senden izin isterler ve:”Bizi bırak da oturanlarla birlikte kalalım” derler.
87-Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Kalplerine de mühür vuruldu. Onlar anlamazlar.
88-Fakat, Peygamber ve beraberindeki müminler, malları ile ve canları ile cihad ettiler . İşte onlar için hayırlar vardır.Ve onlar umduklarını kavuşanların ta kendileridir.
89-Allah, onlara altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Orada ebediyyen kalıcıdırlar.İşte en büyük başarı budur.
90-Bedevilerden özür beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Rasûlü’ne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. . İçlerinden kâfir olanlar da pek acıklı bir azaba çarpılacaktır.
91-Allah’a ve Rasûlüne karşı samimi olmak şartı ile zayıflara, hastalara ve harcayacak bir şey bulamayanlara bir günah yoktur. İyilik edenlerin aleyhine bir yok yoktur. Allah Gafûrdur, Rahîmdir.
92-Bir de sana kendilerine binek temin etmen için gelip de : «Size bir binek bulamıyorum» dediğin zaman, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzülerek gözleri yaş döke döke geri dönen kimseler de (bir sorumluluk yoktur)
93-Yol, ancak zengin oldukları halde senden izin isteyenlerin aleyhinedir. Onlar geri kalanlarla beraber olmaya razı oldular. Allah da kalplerini mühürledi. Bunun için onlar bilmezler .
94-Kendilerine döndüğünüz vakit size özür beyan edeceklerdir. De ki: : “Özür dilemeyin. Size, kesinlikle inanmayız. Allah bize size dair haberler vermiştir. Allah ve Rasûlü sizin davranışınızı görecek, sonra görüneni de görülmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecek.”
95-Yanlarına döndüğünüzde onlardan vazgeçmeniz için önünüzde Allah’a yemin edeceklerdir. O halde siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer cehennemdir.
96- Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız da şüphesiz Allah o fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.
97-Bedeviler küfür ve nifak bakımından daha beterdir. Allah’ın Rasûlüne indirdiklerinin sınırlarını bilmemeye da daha lâyıktırlar.Allah Alîmdir, Hakîmdir.
98-Bedevilerden öyleleri de vardır ki; infak ettiklerini zorla ödenmiş bir borç sayarlar ve başınıza musibetler gelmesini bekler durular. En kötü belâ kendi başlarına olsun !Allah her şeyi işitendir, bilendir.
99-Bedevîlerden öyleleri de vardır ki, Allah’a ve âhiret gününe iman eder. İnfak ettiklerini Allah ‘a yakınlıklara ve peygamberin dualarına vesile edinir. İyi bilin ki bu, onlar için gerçekten bir yakınlıktır.
Allah onları rahmetine alacaktır. Şüphesiz ki Allah mağfiret ve rahmet edendir.
100-İleriye geçen Muhacir ve Ensar ile onlar güzellikle uyanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır. Bunlar için orada ebediyyen kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu en büyük başarıdır.
101-Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır. Medine ahalisinden de. Onlar nifakı adet edinmiş kimselerdir. Sen onları bilmezsin, biz biliriz. Biz. onları iki kere azaba uğratacağız. Sonra da büyük bir azaba döndürüleceklerdir.
102-Diğerler bir kısmı da, günahlarını ;itiraf ettiler. Onlar salih ameli başka kötü amel ile karıştırmışlardır. Olur ki Allah onların tevbelerini kabul eder. Muhakkak Allah, mağfiret , rahmet edendir.
103-Mallarının bir sadaka al ki bununla kendilerini temizleyip arındırmış olasın. Onlara dua et , senin duan Şüphesiz onlara huzur ve güvendir. Allah hakkıyla işiten ve biledir.
104-Bilmedilermi ki Allah kullarından tevbeyi o, kabul eder de sadakaları O alır. Hakikaten Allah, Tevvâb ve Rahimdir .
105-De ki:”Haydi amel edin . Allah, Rasûlü ve mü’minler işledinizi görecektir.Siz görüneni de görünmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecek.”
106- Diğer bir kısım da Allah’ın emrine bırakılmışlardır. Allah onları ya azaba uğratacak yahut tevbelerine kabul edecektir. Allah her şeyi bilendir , tam bir hikmetle yapandır.
107-(Münafıklar arasında) zarar vermek kafirlik etmek ,mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve -daha evvel Allah’a ve Rasûlüne savaş açan kimselere-bekleme ve gözetleme yeri olmak üzere bir mescid edinenler ve: «iyilikten başka bir şey kastetmedik” diye yemin edenler (vardır). Halbuki Allah onların muhakkak yalancı olduklarına şahitlik eder.
108-Onun içinde hiçbir vakit namaza durma!İlk gününden temeli takvâ üzerine kurulu mescid, içinde durmana elbette daha lâyıktır. Orada tertemiz olmayı arzu eden erkekler vardır. Allâh da temizlenenleri sever.
109-Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasını yıkılmaya yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup da onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi?Allâh zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez.
110-Kalpleri parça parça olmadıkça, kurdukları bina kalplerinde daima bir kuşku kaynağı olmaya devam edecektir. Allah hakkıyla bilendir ve hikmet sahibidir.
111-Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını-onlara cennet vermek karşılığında satın almıştır- Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürür ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yerine getirilmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok kim ahdini kim yerine getirebilir ki? O halde yapmış olduğunuz bu alış-verişe sevinin.En büyük başarı işte budur.
112-O tövbe edenler,o ibâdet edenler, o hamd edenler,oseyehat edenler, o rükû edenler ve sücûd edenler, o iyiliği emredenler ve kötülükten vazgeçirmeye çalışanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar…O mü’minleri müjdele!
113- “O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar, müşriklere peygamberin de mü’minlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir.
114-İbrahim’in, babası için mağfiret dilemesi ancak ona verdiği bir sözden dolayı idi. Ama onun Allah’ın düşmanı olduğu açıkça kendisine belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim oldukça evvâh ve gerçekten yumuşak huylu idi.
115-Allah bir kavme hidâyet verdikten sonra sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe onları saptırmaz. Şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.
116-Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Diriltir ve öldürür.Sizin Allah’tan başka ne bir veliniz ve ne de bir yardımcınız vardır.
117-Andolsun ki Allah, peygamberini de içlerinden bir grubun gönülleri az kalsın eğrilmek üzere iken dar zamanda ona tâbi olan Muhacirlere Ensarı da tevbeye muvaffak etti. Sonra onların bu tövbelerini kabul buyurdu.
Çünkü O, onları esirgeyendir. Çok bağışlayandır.
118-Geride bırakılan üç kişinin de (tevbesini kabul buyurdu). Öyle ki yeryüzü bunca genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları sıkıştıkça sıkmıştı.Nihayet Allah’tan yine O’dan başka sığınacak bir yer olmadığını anlamışlardı.Sonra tevbe etsinler diye onları tevbeye muvaffak buyurdu. Şüphesiz Allah tevbeye kabul edendir, hakkıyla merhamet edendir.
119-Ey iman edenler! Allah’tan korunup sakının ve sadıklarla beraber olun .
120-Gerek Medineliler’e ve gerekse çevresinde bulunan bedevilerin Allâh’ın Rasûlünden geri kalmaları, kendi nefsilerinin ona tercih etmeleri yaraşmaz. Çünkü, onlar Allah yolunda susuzluk, yorgunluk, açlık çekmeleri kâfirleri kızdıracak bir yeri ayak basmaları, bir düşmana karşı zafere amel ulaşmaları karşılığında mutlaka kendilerine salih bir yazılır. Şüphesiz Allah, iyi hareket edenleri mükâfatsız bırakmaz.
121- Onlar küçük büyük ne infâk ederlerse , her bir vadiyi aştıklarında muhakkak bu onlara yazılmıştır ki Allah o yapmakta olduklarının en güzeli ile kendilerini mükâfâtlandırsın.
122-Mü’minlerin topluca savaşa çıkmaları gerekmez. Onların her bir topluluğundan bir kesim de dinde fakih olmak ve kendilerine döndükleri zaman kavimlerini uyarmak üzere geri kalmalı değil miydi? Olur ki sakınırlar diye.
123-Ey İman edenler! Kâfirlerden size yakın olanlarla savaşın. Onlar sizde büyük bir azim ve şiddet bulsunlar. Bilin ki Allah muhakkak takvâ sahipleri ile beraberdir.
124-Bir sûre indirildiği zaman içlerinden bazıları: «Bu, hanginizin imanını arttırdı?» derler. İman etmiş olanlara gelince, daima onların imanını artırmıştır ve onlar birbiri ile müjdeleşirler.
125-Kalplerinde hastalık bulunanlara gelince,onların murdarlıklarına murdarlık katıp ve onlar kâfir olarak ölüp gittiler.
126-Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl, bir veya iki kere deneniorlar. Sonra da tevbe etmiyorlar ve ibret de almıyorlar.
127-Bir sûre indirilince de birbirine bakarlar ve :”Sizi bir kimse görüyor mu?” (derler) ve sonra sıvışıp giderler. Allah onların kalplerini ters çevirmiştir. Çünkü onlar anlamayan bir toplulukturlar.
128- And olsun ki, içinizden size, öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir,size çok düşkündür,mü’minlere oldukça şefkatli ve merhametlidir.
129-Eğer yüz çevirirlerse de ki: : ‘Allah bana yeter; O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, ben ancak O’na güvenip dayandım, O ulu Arşın Rabbidir.
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu