(Medine’de  inmistir,129  âyettir)

1-Müşriklerden  antlaşma  yaptıklarınıza Allah ve Rasûlü tarafından ilişkilerin kesildiğine dair bir uyar(dır bu).

2-Yeryüzünde dört ay  rahat  rahat dolaşın. Bilin ki  Allâh’ı âciz bırakamazsınız ve  Allah her halde  kâfirleri rüsvay  edendir.

3-Ve (bu) haccı ekber  günu  Allah ve Rasûlünden  insanlara Allah ve Rasûlü’nün  müşriklerden uzak uzak olduklarına dair bir ilandır. Eğer tevbe ederseniz  o,sizin için  daha   hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz   iyi  bilin ki  siz  Allah’ı aciz bırakamazsınız. O kâfirlere can yakıcı bir   azabı müjdele.

4- Muahede  yaptığınız müşrikler arasından daha sonra  size karşı  bir eksiklik yapmamış  aleyhinize kimseye yardım etmemiş olanlar   müstesnâdır. O halde onların  süreleri  bitinceye  kadar  ahitlerini tamamlayın. Şüphesiz Allah,  sakınanları sever.

5- O haram aylar çıkınca artık müşrikleri  nerede bulursanız öldürün, yakalayın, habsedin ve bütün geçid yerlerini  tutun.Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekât verirlerse yollarını serbest bırakın.  Gerçekten Allah, mağfiret  ve rahmet edicidir.

6-Eğer   müşriklerden biri senden emân dilerse ona emân ver . Tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin.  Sonra onu emin olacağı  yere  kadar  ulaştır. Bu onların bilmeyen bir kavim olduklarından dolayı böyledir.

7-Mescid-i Haram’ın yanında ahitleştikleriniz dışında müşriklerin  Allah katında ve Rasûl’ü yanında nasıl  bie ahdi  olabilir? O halde onlar size  karşı doğru davrandıkları sürece sizde  onlara  doğru davranın. Şüphesiz ki Allah sakınanları sever.

8-Nasıl olabilir ki? Size karşı üstünlük  sağlarsa hakkınızda  hiçbir yemin  ve hiçbir  ahit gözetmezler. Dilleri ile   sizi  hoşnut etmeye çalışırlar. Kalpleri  ise isteksizdir.Onların çoğu fasık kimselerdir.

9-OnlarAllah’ın âyetlerini az bir  bedel karşılığıda  sattılar  ve  O’nun yolundan alıkoydular. Yapageldikleri  gerçekten ne kötüdür!

10-Onlar hiçbir mü’minin hakkında hiçbir yemin  ve hiçbir ahit gözetmezler. İşte onlar haddi aşanların  ta kendileridir.

11-Eğer tevbe ederler, namaz kılar ve zekât verirlerse artık  dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen   bir kavme  âyetleri uzun uzadıya  açıklarız.

12-Eğer ahitlerinden  sonra yeminlerini bozarlar da  dininize dil  uzatırlarsa,küfrün önderlerini  hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Olur ki vazgeçerler.

13-Yeminlerini  bozan , o peygamberi sürüp çıkarmaya kalkışan  ve bununla beraber  ilk olarak  sizinle  kendileri (savaşmaya) başlayan  bir kavim ile savaşmaz mısınız?Onlardan korkuyor musunuz ?Eğer mümin  kimseler iseniz asıl korkmanız gereken Allah’tır.

14-Onlarla savaşın ki  Allah ellerinizle onları azablandırsın,onları rezil etsin, size onlara karşı  zafer versin ve mü’min  bir topluluğun   gönüllerini  şifa versin;

15-kalplerindeki gazabı  gidersin , Allah dilediğine tevbe de nasib eder,Allah hakkıyla bilendir, Hakîmdir.

16-Yoksa siz  Allah içinizden cihad edenleri , Allah’tan ,Rasûlü’nden ve mü’minlerden başkasını dost ve sırdaş edinmeyenleri ayırd etmeksizin  bırakılıvereceğinizi mi sandınız?  Allâh yaptıklarınızdan haberdardır.

17-Müşrikler, kendi küfürlerine  kendileri şahit iken  Allah’ın mescidlerini imar etme hakları yoktur. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir  ve   onlar ebediyyen   ateşte kalacaklardır.

18-Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı ikâme eden,zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler  imar eder. İşte bunların doğru yola ermişlerden olmaları umulur.

19-Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Harâm’ın tamirini  Allah’a  ve âhiret gününe  inanan , Allah yolunda cihad eden  ile  bir mi tuttunuz?Bunlar   Allah nezdinde  bir  olamazlar, Allah  zulmedenler  topluluğunu hidayete erdirmez.

20-İman edip de hicret edenlerin, Allah yolunda  malları ve canlarıyla  ile  cihad edenlerin Allah  katında dereceleri  pek  büyüktür.  İşte  umduklarını elde  edenler  de onlardır.

يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُم بِرَحْمَةٍ مِّنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَّهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُّقِيمٌ21

 21-Rab’leri onları katından bir rahmetle, hoşnutluk, içlerinde  tükenmez ve kalıcı nimetler bulunan  kendilerine ait  cennetler ile müjdeler.

خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا إِنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ22

22-Onlar orada ebediyyen  kalıcıdırlar. Muhakkak ki  Allah  katında büyük bir  mükâfat  vardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن

يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

23-Ey iman edenler! Eğer küfrü imandan  daha çok sevip   tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi  veli   edinmeyiniz. İçinizden kim onlara  veli edinirse   onlar zalimlerin ta kendileridirler.

قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ

تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُو

حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ

24-De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elinize geçirdiginiz  mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz  ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah’tan ve Rasûlünden ve O’nun yolundaki   cihaddan daha sevimli  ise, o halde Allah’ın emri gelinciye kadar bekleyedurun. Allah  fasıklar   topluluğunu  hidâyete  erdirmez.

25-لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنكُمْ شَيْئًا

وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُم مُّدْبِرِينَ

25-And olsun ki Allah size birçok  yerde  ve Huneyn gününde   size  yardım etmişti. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de  bunun size  hiçbir faydası olmamıştı. Yeryüzü  genişliğine rağmen  başınıza dar gelmişti. Nihâyet arkanıza çevirip  gitmiştiniz.

ثُمَّ أَنَزلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنزَلَ جُنُودًا لَّمْ تَرَوْهَا وَعذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُواْ26

وَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ

26-Sonra Allah, Resûl’üne  ve   mü’minlere  sekînetini indirmiş,görmediğiniz

ordular  da indirmiş ve kâfirleri azablandırmıştı. Kâfirlerin cezası işte budur.

27-Sonra Allah, bunun ardından dilediği  tevbesini kabul eder. Allah  bağışlayıcıdır,rahmet edicidir.

28-Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra  artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.  Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse  sizi yakında kendi lûtfundan zenginleştirir. Şüphesi  Allah her şeyi  bilendir ve hikmet sahibidir.

29-Kendilerine kitap verilmiş  olanlardan  Allah’a ve âhiret gününe  iman etmeyen,  Allah’ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini  din olarak  kabul etmeyenlerle  kendi  elleri  ile  küçülmüşler  olarak cizye verinceye  kadar  savaşın.

30-Yahudiler, “Üzeyir, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar da, “Mesîh, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarında  dolaşan  sözleridir ki, daha önce kâfirlerin  söyledikleri  sözleri benzetiyorlar. Allah kahretsin onları! Nasıl da  döndürülüyorlar?

31-Âlimlerini  ve râhiplerini Allah’tan  başka rabler edindiler,, Meryemin oğlu Mesîhi de.. Halbuki  bir tek ilâha  ibadet etmekten başkası  ile  emrolunmamışlardı.  O’ndan  başka ilâh yoktur.  O’onların ortak koştukları  her şeyden munezzehtir.

32-Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Halbuki  Allah  kendi nurunu  tamamlamaktan başka bir şeye râzı  değildir. Kâfirler hoşgörmese de.

33- O dini, bütün dinlerin  üstün  kılmak için Rasûlünü   hidâyet  ve hak din ile gönderen O’dur. Müşrikler hoş görmese  de.

34-Ey iman edenler!  Doğrusu haham ve rahiplerin  bir çoğu insanların mallarını  batıl yollarla  yerler ve Allah  yolunda alıkoyarlar. . Altın ve gümüşü yığıp biriktiren ve onları Allah’ın yolunda infak etmeyenlere gelince ; onlara  acıklı bir azabı ile müjdele!

35-O günler bunlar cehennem   ateşinde kızdırılacak o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak. İşte bu kendiz için toplayıp  sakladıklarınız! Öyleyse sakladığınız şeyleri tadın”denecek.

36-Gerçekten, Allah yanında  gökleri ve yeri yarattığından  beri ayların sayısı, Allah’ın kitabında on ikidir. Onlardan  dördü haram aylardır. İşte doğru  din budur. O halde  bunlardan  nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topluca savaşırlarsa  sizde onlarla  topluca  savaşın.  Bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir.

37- Nesi’ ancak küfürde bir artıştır. Kâfirler onunla   şaşırtılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haram sayarlar ki  Allah’a haram kıldığına sayıca  uysunlar da Allah’ın haram   ettiğini   helâl kılsınlar.  Amellerinin kötülüğü  onlara süslenip  güzel gösterildi. Allah kâfirler topluluğıuna  asla  hidâyete erdirmez.

38-Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda  topluca savaşa çıkın!» denildiği zaman ağırlaşıp yerinizde  yığılıp kaldınız.?Âhirette karşılık, dünya hayatına  mı  razı oldunuz? Fakat dünya hayatının  faydası âhirete göre pek azdır.

39-Eğer topluca  cihada  çıkmazsanız Allah sizi can yakıcı azabla azablandırır.

Yerinize başka bir  kavim getirir  ve siz ona  hiç bir zarar veremesiniz. Allah, her şeye gücü yetendir.

40-Eğer siz O’na yardım etmezseniz,  Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler onu  çıkardıklarında  o’ ikinin  ikincisiden  ibaretti.  O zaman  onlar  mağarada idiler. O vakit arkadaşına:”Tasalanma, hiç şüphe yok ki Allah bizimle beraberdir”diyordu.  Allah ona sekînet indirmiş, onu  görmediğiniz ordularla desteklemiş, kâfirlerin sözünü alçaltmıştı.Allah’ın kelimesi ise,  o  en  yüce olandır. Allah Azîzdir, Hakîmdir.

41- Ağırlıklı ve ağırlıksız olarak savaşa çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin .Eğer bilirseniz, bu sizin  için çok  hayırlıdır.

42-En  yakın bir menfaat ve orta yollu bir yolculuk olsaydı elbette  arkandan gelirlerdi.  Fakat bu kadar uzun bir mesafeyi  kat etmek onlara ağır geldi”Gücümüz yetseydi  herhalde  biz de  sizinle beraber  çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdi. Kendilerini helâke  sürüklüyorlar.Onların  muhakkak   yalancı olduklarını Allah biliyor.

43-Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler sana belli oluncaya  ve  sen yalancıları bilinceye kadar, niçin onlara izin verdin ?

44- Allah’a  ve âhiret gününe   iman edenler , mallarıyla canlarıyla  cihad etme(me) konusunda   senden  izin istemezler. Allah  takva  sahiplerini çok iyi bilendir.

45-Ancak Allah’a ve âhiret  gününe  iman etmeyen, kalpleri  şüpheye düşüp de şüphelerinin içinde  bocalayıp duranlar kimseler  senden  izin isterler.

46-Eğer onlar çıkmak isteselerdi  elbette  bunun için  bir hazırlık yaparlardı.  Fakat  Allah onların çıkmalarını çirkin gördü  de kendilerini alıkoydu  ve :”«Oturanlarla  beraber oturun» denildi.

47-Eğer sizinle birlikte  çıksalardı  içinizde şer ve fesadı artırmaktan başka bir şey  yapmazlar, Aranızda  fitne sokmak koşuşurlardı. Aranızda  onlara kulak verecekler  de vardır. Allah zalimleri  çok iyi bilendir.

48-And olsun ki onlar  bundan önce  de fitne aramışlar,sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.  Nihâyet hak geldi  ve onlar istemedikleri halde  Allah’ın emri  üstün geldi.

49-Onlardan bazıları da:“Bana izin ver  beni fitneye  düşürme” derler. Bilin ki onlar zaten fitnenin ortasına düşmüşlerdir. Cehennem kâfirleri  çepeçevre kuşatıcıdır.

50- Eğer sana  bir iyilik isabet  ederse bu onların hoşuna gitmez . Şâyet  sana  bir musibet erişirse: “Biz, daha önce tedbirimizi almışızdır. derler  ve sevinçle  dönüp giderler.

51-De ki ” Allah’ın bizim için yazdığından başkası asla  bize isabet etmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için  mü’minler yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdır .”

52–De ki ” “Bize  iki güzel şeyin  birinden  başkasının gelmesini mi  gözetir durursunuz? Halbuki  biz  Allah’ın size kendi  katından yahut bizim  ellerimizle  bir azab getireceğini  bekliyoruz .Öyleyse  bekleyiniz ,  muhakkak   biz de  sizinle beraber  beekleyenleriz.”

53-De ki: «İsteyerek  veya   istemiyerek  harcayın.  Sizden asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz fasıklar  eden bir  kavim  bir oldunuz.”

54-Harcamalarının onlardan  kabul edilmesine  engelleyen  sadece  şudur: Onlar Allah’a ve Rasûlüne  kâfir olmuşlardır,namaza ancak üşene üşene gelirler infaklarını da  mutlak  isteksiz  yaparlar.

55-Artık, onların malları ve evlâtları  da seni imrendirmesin.Doğrusu  Allah   bunlar yüzünden  dünya hayatında onları azaba uğratmayı ve canlarının kâfirler olarak çıkmasını ister.

56-Onlar  muhakkak sizden olduklarına dair Allaha yemin  ederler. Halbuki  onlar sizden  değildir. Fakat onlar  korkak  bir topluluktur.

57-Eğer sığınacak bir yer  yahut mağaralar  yahut  sokulacak bir delik  bulsalardı, serkeş bir  at gibi süratle o tarafa  yönelirlerdi.

58- Bazıları  da sadakalar hususunda  sana dil uzatırlar.  Çünkü  eğer kendilerine onlardan verilirse hoşnut olurlar. Knedilerine  verilmezse hemen kızarlar.

59-Keşke onlar Allah’ın ve Rasûlünün  kendilerine verdiğine râzı  olsalardı da: «Bize Allah yeter,  yakında bize lütf-u keriminden  Allah da verecektir, Rasûlü de . Biz  ancak  Allah’tan umariz ” deselerdi.

60-Sadakalar  ancak   fakirlere, yoksullara, onu toplamakla  görevlendirilenlere , kalpleri  aştırılılmak  istenenlere , kölelere, borçlulara, Allah yolunda harcamaya ve yolculara – Allah’tan  bir farz  olmak üzere – mahsustur. Allah  her şeyi  bilendir,Hakîmdir.

61- Peygambere eziyet eden  ve: “O, bir kulaktır.” diyen  Allah’a  inanır, mü’minlere inanır.  O  içinizden iman edenler  için de rahmettir” Allah’ın Rasûlüne  incitenler için can yakıcı bir azab vardır.

62-Sizi hoşnut etmek için huzurunuzda Allah’a yemin ederler. Halbuki daha  doğru  olan Allah’ı ve Rasûlünü hoşnut  etmeleridir. Eğer mü’min iseler.

63-Hâlâ  bilmezler mi ki, kim Allah’a ve Rasûlüne karşı sınır mücadelesine  kalkışırsa, ona için de  ebedî  kalacağı cehennem ateşi vardır. En büyük rüsvaylık  işte budur.

64-Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin tepelerine indirilmesinden  çekiniyorlar. De ki: Siz alay edin  bakalım. Şüphesiz, Allah çekindiğinizi açığa çıkarandır.»

65-Andolsun  onlara  soracak olsan  elbette şöyle diyeceklerdir: “Biz sadece eğlenip şakalaşıyorduk” De ki :”Allah  ile, O’nun âyetleri ile  ve Rasûlü  ile  mi eğleniyordunuz ?”

66-Özür dilemeyin. Siz iman ettikten sonra   gerçekten kâfir oldunuz. İçinizden bir grubu affetsek bile günhkâr  kimseler  oldukları için diğer bir grubu azablandıracağız.

67-Münafık erkeklerle, münafık kadınlar birbirlerindendir. Onlar  kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar. Ellerini  de sıkı tutarlar. Onlar  Allah’ı unuttular , O’da onları unuttu.Şüphesiz, münafıklar fâsıkların ta  kendileridir.

68-Allah, erkek münafıklara da kadın münafıklara da, kâfirlere de  orada ebediyyen  kalıcılar olmak üzere    cehennem  ateşini vaad etti. Bu onlara yeter.  Allah  onlara  lanet etmiştir. Onlara  bitip tükenmeyen  bir azap vardır

69-Siz de kendinizden öncekiler gibisiniz. Halbuki  onlar  sizden  daha güçlü idi. Malları ve evlatları da  daha çoktu. Onlar payları kadar faydalandılar. Sizden öncekiler payları kadar faydalandıkları gibi   sizde   payınız kadar  faydalandınız ve onlar  daldıkları, gibi  sizde  daldınız. Onlar  dünyada   da  âhirette de  amelleri boşa gitmiş olanlardır onlar. Zarara uğrayanların  ta kendileri de işte bunlardır.

70-Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, ‘Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrâhim kavminin, Medyen asbahının, Mü’tefikelerin haberi gelmedi mi?Peygamberleri  onlara apaçık mucizelerle  gelmişlerdi,  Allah onlara  zulmediyor  değildi . Fakat  onlar  kendi kendilerine zulmediyorlardı.

71-Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Bunlar iyiliği emreder, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar.Namazı ikâme eder, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah  bunlara rahmet edecektir. Şüphesiz, Allah,Azîzdir, Hakîmdir.

72-Allah mü’min erkeklere de mü’min kadınlara da-içlerinde  ebedi  kalmak üzere – altından ırmaklar akan cennetler vaad  etti. Bir de Adn  cennetleride hoş meskenler …. Allah’ın rızası ise  hepsinden büyüktür.En büyük başarı  işte budur. 

73-“Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara sert  ol!Onların yerleri  cehennemdir. O, ne kötü bir  dönüş yeridir!

74-(O kötü söz)söylemediklerine dair Allah’a yemin ederler.Şüphe  yok ki o küfür sözünü  söylediler. Onlar İslamlarından sonra  kâfirlik ettiler  ve başaramadıkları bir şeye yeltendiler. Halbuki ntikam almaya kalkışmaları için Allah’ın ve Peygamberinin  onları lütfuyla  zenginleştirmiş olmasından başka bir sebeb  yoktur. Eğer tevbe ederlerse onlar  için daha  hayırlı olur.Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de pek  acıklı bir azaba uğratır. Onların yeryüzünde   ne bir velileri  vardır, ne de bir yardımcıları.

75-İçlerinden kimi de  Allah’a şöyle söz vermişti:”Eğer bize  lütfundan ihsan ederse, andolsun ki  sadaka vereceğiz ve muhakkak  ki salihlerden olacağız.”

76-Ama  Allah kendilerine  lütfundan ihsan edince   cimrilik edip  yüz çevirerek  gerisin geriye  döndüler.

77-Nihayet, Allah’a verdikleri sözleri  tutmadıkları ve yalan söyleyegeldikleri  için,  O da huzuruna  çıkacakları güne kadar kalplerine  nifak sokarak cezalandırdı.

78-Onlar gizlendiklerinde   de fısıltılarını  da Allah’ın,  muhakkak bildiği ni, Allah’ın, bütün gaybları çok iyi bildiğini bilmezler mi?

79- Mü’minlerden bağışlarda bulunanları kaş ,göz işaretleri ile  ayıplayanlarla  güçlerinin  yetebildiğinden   başkasını bulamayan   kimselerle eğlenenleri  Allah  maskaraya çevirir ve onlar  için pek  acıklı bir azab vardır.

80-Onlar için  ister mağfiret dile ister mağfiret dileme.  onlar için  yetmiş  defa mağfiret dilesen de  yine  Allah  onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Bunun sebebi  Allah’a  ve peygamberine  kâfir  olmalarıdır. Allah , fâsıklar topluluğuna  hidâyet vermez.

81-Allah’ın Rasûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar oturmalarına sevindiler.Allah yolunda malları ve canları ile cihad  etmekten hoşlanmadılar ve:”Bu sıcakta savaşa çıkmayın!” dediler . De ki: “Cehennem ateşi  daha sıcaktır!” Keşke bilselerdi.

82-Artık onlar kazandıklarının bir   cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.

83-Eğer, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de çıkmak için senden izin isterlerse  deki:’Siz ebediyyen  benimle beraber  asla çıkamayacaksınız ve benimle beraber  hiçbir düşmanla  asla savaşmayacaksınız. Çünkü siz ilkinden  oturmaya razı oldunuz.Artık siz geri  kalanlarla  beraber  oturun.”

84-Onlardan ölen hiçbir  kimsenin namazını asla kılma,kabrinin başında da durma!Çünkü onlar Allah’a ve Rasûlüne  kâfir oldular  ve  fasık olarak öldüler.

85-Malları da evlatları da seni imrendirmesin.Allah bunlar sebebi ile  ancak  bir azaba çarptırmayı  ve canlarının kâfir oldukları halde güçlükle çıkmasını ister.

86-«Allah’a iman edin, Rasûlü  ile  birlikte  cihad  edin diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden  güç yetirenler  senden izin isterler  ve:”Bizi bırak da  oturanlarla birlikte kalalım” derler.

87-Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Kalplerine  de mühür vuruldu. Onlar anlamazlar.

88-Fakat, Peygamber ve beraberindeki müminler,  malları ile ve canları  ile cihad  ettiler . İşte  onlar için hayırlar vardır.Ve onlar umduklarını kavuşanların ta kendileridir.

89-Allah, onlara altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Orada ebediyyen kalıcıdırlar.İşte  en büyük başarı budur.

90-Bedevilerden  özür beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Rasûlü’ne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. . İçlerinden kâfir olanlar  da  pek  acıklı bir azaba çarpılacaktır.

91-Allah’a ve Rasûlüne karşı  samimi olmak  şartı ile zayıflara, hastalara ve harcayacak bir şey bulamayanlara  bir  günah yoktur. İyilik edenlerin  aleyhine  bir yok yoktur. Allah Gafûrdur, Rahîmdir.

92-Bir de sana kendilerine binek temin etmen için  gelip de : «Size bir binek bulamıyorum» dediğin zaman,  harcayacak bir şey  bulamadıklarından dolayı  üzülerek  gözleri  yaş döke döke geri dönen kimseler  de (bir sorumluluk  yoktur)

93-Yol,  ancak  zengin oldukları halde senden izin isteyenlerin  aleyhinedir. Onlar  geri kalanlarla  beraber  olmaya  razı oldular. Allah da kalplerini mühürledi. Bunun  için  onlar bilmezler .

94-Kendilerine  döndüğünüz vakit size  özür beyan edeceklerdir. De ki: : “Özür dilemeyin. Size, kesinlikle  inanmayız. Allah   bize size dair haberler  vermiştir.  Allah ve Rasûlü  sizin davranışınızı  görecek, sonra görüneni de görülmeyeni de bilene  döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecek.”

95-Yanlarına döndüğünüzde onlardan vazgeçmeniz  için  önünüzde  Allah’a yemin edeceklerdir. O halde  siz de  onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır.  Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer  cehennemdir.

96- Kendilerinden hoşnut  olmanız için  size yemin ederler. Siz  onlardan  hoşnut olsanız da şüphesiz Allah  o   fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.

97-Bedeviler  küfür ve nifak bakımından daha beterdir. Allah’ın Rasûlüne  indirdiklerinin sınırlarını bilmemeye  da daha  lâyıktırlar.Allah Alîmdir, Hakîmdir.

98-Bedevilerden öyleleri de vardır ki; infak  ettiklerini zorla ödenmiş  bir borç sayarlar   ve başınıza  musibetler gelmesini bekler durular.  En  kötü   belâ kendi başlarına  olsun !Allah  her şeyi işitendir, bilendir.

99-Bedevîlerden öyleleri  de vardır ki, Allah’a ve âhiret gününe iman eder. İnfak  ettiklerini  Allah ‘a yakınlıklara ve peygamberin dualarına  vesile edinir. İyi bilin ki  bu, onlar için  gerçekten  bir  yakınlıktır.

Allah onları  rahmetine  alacaktır. Şüphesiz ki  Allah  mağfiret ve rahmet edendir.

100-İleriye geçen  Muhacir ve Ensar  ile onlar  güzellikle  uyanlardan  Allah  razı olmuştur.  Onlar da O’ndan hoşnut  olmuşlardır. Bunlar için orada ebediyyen   kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu en  büyük başarıdır.

101-Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır.  Medine ahalisinden  de. Onlar   nifakı adet  edinmiş  kimselerdir. Sen onları bilmezsin, biz  biliriz.  Biz. onları iki kere azaba uğratacağız. Sonra  da büyük  bir azaba döndürüleceklerdir.

102-Diğerler bir kısmı da, günahlarını ;itiraf ettiler. Onlar salih ameli başka kötü amel ile karıştırmışlardır. Olur ki  Allah  onların tevbelerini  kabul eder. Muhakkak  Allah,  mağfiret , rahmet edendir.

103-Mallarının bir sadaka  al ki bununla kendilerini  temizleyip arındırmış  olasın.  Onlara  dua et , senin duan  Şüphesiz onlara huzur ve güvendir. Allah hakkıyla işiten  ve biledir.

104-Bilmedilermi ki Allah kullarından tevbeyi o, kabul eder de sadakaları  O alır. Hakikaten Allah, Tevvâb  ve Rahimdir .

105-De ki:”Haydi amel edin . Allah, Rasûlü  ve mü’minler işledinizi görecektir.Siz görüneni de görünmeyeni  de  bilene  döndürüleceksiniz. O da   size  yaptıklarınızı haber verecek.”

106- Diğer bir kısım  da Allah’ın emrine  bırakılmışlardır.  Allah onları  ya azaba uğratacak  yahut tevbelerine  kabul edecektir. Allah  her şeyi bilendir , tam bir hikmetle yapandır. 

107-(Münafıklar arasında)  zarar vermek  kafirlik  etmek ,mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve -daha evvel  Allah’a ve Rasûlüne  savaş açan  kimselere-bekleme ve gözetleme yeri olmak üzere bir mescid  edinenler ve: «iyilikten başka bir şey kastetmedik” diye  yemin edenler (vardır). Halbuki  Allah  onların muhakkak  yalancı olduklarına şahitlik eder.

108-Onun içinde  hiçbir vakit  namaza durma!İlk gününden temeli takvâ üzerine  kurulu mescid, içinde  durmana elbette daha  lâyıktır. Orada tertemiz olmayı arzu eden  erkekler vardır. Allâh da temizlenenleri sever.

109-Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi  hayırlıdır, yoksa  binasını yıkılmaya yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup da onunla  birlikte  kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi?Allâh zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez.

110-Kalpleri  parça parça olmadıkça, kurdukları bina  kalplerinde  daima bir  kuşku kaynağı olmaya devam edecektir. Allah  hakkıyla bilendir ve hikmet sahibidir.

111-Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını-onlara  cennet  vermek karşılığında satın almıştır- Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürür ve  öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yerine getirilmeyi  taahhüt  ettiği  hak bir vaaddir. Allah’tan   daha  çok  kim  ahdini  kim yerine  getirebilir  ki?  O halde yapmış olduğunuz bu alış-verişe sevinin.En büyük başarı işte budur.

112-O tövbe edenler,o  ibâdet edenler, o hamd  edenler,oseyehat  edenler, o rükû edenler ve sücûd  edenler, o iyiliği emredenler ve  kötülükten vazgeçirmeye  çalışanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar…O  mü’minleri müjdele!

113- “O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar, müşriklere peygamberin  de mü’minlerin de  mağfiret dilemeleri olur şey değildir.

114-İbrahim’in, babası için mağfiret dilemesi ancak  ona  verdiği bir sözden dolayı idi. Ama  onun  Allah’ın düşmanı olduğu açıkça  kendisine  belli  olunca ondan  uzaklaştı.  Şüphesiz İbrahim oldukça  evvâh ve gerçekten  yumuşak huylu idi.

115-Allah bir  kavme  hidâyet  verdikten  sonra sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe   onları saptırmaz. Şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.

116-Şüphesiz   göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Diriltir  ve  öldürür.Sizin Allah’tan başka ne  bir veliniz  ve ne de bir  yardımcınız  vardır. 

117-Andolsun ki  Allah, peygamberini de  içlerinden  bir grubun  gönülleri  az kalsın eğrilmek üzere iken dar zamanda ona tâbi olan Muhacirlere  Ensarı da tevbeye   muvaffak etti. Sonra onların bu  tövbelerini kabul  buyurdu.

Çünkü O, onları esirgeyendir. Çok bağışlayandır.

118-Geride bırakılan üç kişinin de (tevbesini kabul buyurdu). Öyle ki yeryüzü bunca  genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları   sıkıştıkça   sıkmıştı.Nihayet Allah’tan yine O’dan başka sığınacak bir yer olmadığını anlamışlardı.Sonra tevbe etsinler diye onları tevbeye  muvaffak buyurdu. Şüphesiz Allah tevbeye kabul edendir, hakkıyla merhamet edendir.

119-Ey iman edenler! Allah’tan  korunup  sakının ve sadıklarla beraber olun .

120-Gerek Medineliler’e ve gerekse  çevresinde bulunan  bedevilerin Allâh’ın  Rasûlünden  geri kalmaları, kendi  nefsilerinin  ona tercih etmeleri yaraşmaz. Çünkü, onlar Allah yolunda  susuzluk, yorgunluk, açlık çekmeleri kâfirleri kızdıracak bir yeri  ayak basmaları, bir düşmana karşı zafere  amel  ulaşmaları karşılığında mutlaka kendilerine salih bir  yazılır. Şüphesiz Allah, iyi hareket edenleri mükâfatsız  bırakmaz.

121- Onlar küçük büyük  ne infâk ederlerse , her bir vadiyi aştıklarında  muhakkak  bu onlara yazılmıştır ki  Allah  o yapmakta olduklarının  en güzeli ile  kendilerini mükâfâtlandırsın.

122-Mü’minlerin  topluca savaşa çıkmaları  gerekmez. Onların her  bir topluluğundan bir kesim de dinde fakih olmak ve kendilerine döndükleri zaman kavimlerini uyarmak üzere geri kalmalı değil miydi? Olur  ki sakınırlar  diye.

123-Ey İman edenler! Kâfirlerden  size  yakın olanlarla savaşın. Onlar sizde  büyük  bir azim  ve şiddet  bulsunlar. Bilin ki  Allah  muhakkak  takvâ  sahipleri  ile beraberdir.

124-Bir sûre indirildiği zaman  içlerinden bazıları: «Bu, hanginizin imanını arttırdı?» derler. İman etmiş olanlara gelince, daima onların imanını artırmıştır  ve onlar birbiri  ile müjdeleşirler.

125-Kalplerinde hastalık bulunanlara gelince,onların  murdarlıklarına murdarlık katıp ve onlar  kâfir  olarak ölüp  gittiler.

126-Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl, bir veya iki kere deneniorlar. Sonra  da tevbe  etmiyorlar  ve ibret de almıyorlar.

127-Bir sûre indirilince  de birbirine bakarlar ve :”Sizi bir kimse  görüyor mu?” (derler)  ve sonra sıvışıp giderler.  Allah onların kalplerini  ters çevirmiştir. Çünkü onlar anlamayan bir toplulukturlar.

128- And olsun ki, içinizden size, öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir,size çok düşkündür,mü’minlere oldukça şefkatli ve merhametlidir.

129-Eğer yüz çevirirlerse de ki: : ‘Allah bana yeter; O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, ben  ancak  O’na güvenip dayandım, O ulu Arşın Rabbidir.

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)

Allah ondan razi olsun

Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu