(Medine’de  inmistir,200  âyettir)

 

Bismillahirrahmanirrahim

  1. Elif. Lâm. Mîm.
  2. Allah, O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. (O), Hayy ve Kayyum’dur.

  3. O, sana Kitab’ı hak ile -öncekileri tasdik edici olarak- indirdi. Tevrat ve İncil’i de bundan önce insanlara yol gösterici olarak indirmişti. (Şimdi de) Furkan’ı indirdi.
  4. Allah’ın ayetlerine ! küfredenler ,Onlar  hiç şüphesiz şiddetli bir zap var. Allah,Azizidir, intikam sahibidir.
  5. Şüphesiz ki, yerde ve gökte de  Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.
  6. Rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O’dur. O’ Aziz  ve  Hakim’den başka ilâh yoktur,
  7. Sana Kitap’ı indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir, bunlar Kitap’ın anasıdır. Diğer kısmı da müteşabihtir. Ama  Kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak  ve te’vili  için  onun  müteşabih olanına uyarlar. Halbuki onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar ise: “Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz’in nezdindendir” derler Olgun akıllardan başkası  ibretle düşünemez.

8-Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu).

8-” Rabbimiz!  Hidayet buyurduktan sonra  kalplerimizi saptırma!  Bize katından bir rahmet  bağışla! Muhakkak  ki sesnin  Vehhâp!”

9-“Rabbimiz; kendisinden    hiçbir şüphe olmayan bir günde, insanları   toplayacak olan  muhakkak  sensin. Elbette  Allah sözünden dönmez.”

9-Rabbenâ inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhemîâ lâ yuhliful mîâd(de).

“Küfredenler yok mu, muhakkak ki onlara, ne malları ne de evlâtları Allah’a karşı asla hiçbir fayda vermeyecektir. İşte onlar, o ateşin çırasıdırlar.”(Âl-i İmrân Suresi, 10. Ayet)

“Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan önce gelenlerin yaptıkları gibi. Ayetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Allah’ın cezası pek şiddetli olandır.”
(Ali İmran, 3:11)

“O küfredenlere de ki: ‘Yakında yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz. O ne kötü döşektir!'” (Ali İmran, 3:12)

“Muhakkak ki karşılaşan iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise kâfirdi. Onlar (Allah yolunda savaşanlar),öbürlerini gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, yardımı dilediğine destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için bir ibret vardır.”(Ali İmran, 3:13)

“Nefsanî arzulara, kadınlara, oğullara, yığın yığın yüklerle altın ve gümüşe, salma güzel atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı insanlara  süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici metaıdır. Güzel dönüş yeri ise Allah katındadır.”(Ali İmran, 3:14)

“De ki: ‘Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunup sakınanlar için Rab’lerinin yanında öyle cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar; orada ebedi kalıcıdırlar. Onlar için tertemiz zevceler vardır.

Allah’tan bir rıza var. Allah, kullarını hakkıyla görendir.'”(Ali İmran,3:15)

Onlar ki: ‘Rabbimiz- derler -biz gerçekten iman ettik, artık günahlarımızı bağışla.

Ve bizi ateş azabından koru’ derler.”(Âl-i İmrân Suresi, 16. Ayet)

 16-Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri).

17-Sabredenler, sadık olanlar , kunut edenler, infak  edenler, seher  vakitlerinde  mağfiret  dileyenler…

“Allah, hakki ve adaleti ikâme edip kendisinden başka ilah olmadığına şehadet etti; melekler ve ilim sahipleri de (buna şehadet ettiler). O, Azîz ve Hakîm’den başka ilah yoktur;”(Âl-i İmrân Suresi, 18. Ayet)

“Şüphesiz, Allah katında din İslam’dır. O, Kitap verilenlerin ihtilafları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki bağydendir.Herkim Allah’ın âyetlerini küfrederse , şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir.”(Âl-i İmrân Suresi, 19. Ayet)

“Seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: ‘Ben, yüzümü Allah’a teslim ettim; bana uyanlar “Kendilerine kitap verilenlere  ümmilere de ki: ‘Siz de teslim oldunuz mu?’ Eğer teslim olurlarsa hidâyet  bulmuş olurlar. Şayet yüz çevirirlerse, artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah, kullarını çok iyi görmektedir” (Âl-i İmrân Suresi, 20. Ayet)

“Allah’ın âyetlerini küfredenler, haksız yere peygamberleri öldürenler ve insanlarda adalet emreden kimseleri öldürenler “Ve insanlar arasında âdaleti emreden kimseleri öldürenler var ya, onlara can yakıcı bir azabı müjdele.” “(Âl-i İmrân Suresi, 21. Ayet)

“İşte onlar, dünyada da âhirette de amelleri heder olmuş kimselerdir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.”(Âl-i İmrân Suresi, 22. Ayet)

23-Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri  bakmaz mısın?Aralarında hakem olması i çin Allah’ın kitabına çağırılıyorlar da, içlerinden bir kısmı   yüz çevirip gerisi  geri  gidiyor.

24-Bu, onların:”Sayılı günler dışında  bize ateş  asla dokunmayacak” demelerindendir . Uydurageldikleri yalanlar  dinleri hususunda  kendilerini i aldatmaktadır.

25-Bakalım, o geleceğinde hiç şüphe olmayan    bir  gün için kendilerini   topladığımızda ve hiçbir  zulme   uğramaksızın  herkese  kazandığı  tamamen ödendiğinde nasıl olacak halleri ?

26-Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu, bi yedikel hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

26-De ki:”Ey hükümranlığın sahibi  Allah’ım! Sen hükümranlığı  dilediğine verirsin , dilediğinden  de hükümranlığı  çeker alırsın.Dilediğine  aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Her türlü  iyilik senin  elindedir.   Şüphesiz Sen her şeye  kadirsin.

27-“Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızık verirsin.”

28-Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri  veliler   edinmesin. Kim bunu  yaparsa  Allah ile  olan  bağını koparmış olur. Onlardan  gelecek bir zarardan   korumaya  çalışmanız müstesnâ.  Allah  size  kendisinden  sakınmanızı emrediyor. Nihâyet  dönüş yalnız Allah’adır.

29-.De ki:  “Göğüslerinizdekini  gizleseniz de açığa vursanız da Allâh onu bilir. Göklerde  ne var yerde  ne varsa  hepsini bilir. Allah her şeye kadirdir.”

30-Her nefis  yaptığı iyiliği de işlediği    kötülüğü de  önüne  konmuş olarak bulacağı  gün ister ki  onunla  arasında uzak bir mesafe bulunsaydı.  Allah sizi  kendisinden sakındırıyor. Allâh, kulllarına  karşı pek Raûftur.

31-De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız  Bana uyun  ki  Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.  Allah Gafurdur ,  Rahîmdır.”

32-.De ki: “Allah’a ve Rasûlüne itaat edin.”Eğer yüz çevirirlerse  bilsinler  ki  Allah da kâfirleri  sevmez.

33-Gerçekten  Allah  , Âdem’i, Nûh’u, İbrahim  İmrân âilelerini  seçip  âlemlere üstün kıldı.

34-Hepsi birbirinden gelmiş tek bir  zürriyyetti. Allah  Semi’dir . Alîmdir.

35-Bir  vakit İmrân’ın  eşi:” Rabbim  ben karnımdakini her kayıttan azade olarak sana adadım. Benden  kabul  buyur.  Sensin  Semi ; Sensin  Alîm” demişti.

36-Derken  onu doğurunca-  Allah ne doğurduğunu daha  iyi bilip duruken -:”Rabbim  ben  bunu kız doğurdum “dedi. Erkek ise  kız gibi değildir.”Bununla beraber adını Meryem koydum. Onu da  zürriyyettini   de kovulmuş şeytandan Sana  ısmarlıyorum.”dedi. 

37-Derken  Rabbi  onu  güzel bir  kabul ile  kabul etti. Güzel  bir şekilde yetiştirdi ve onu Zekeriyyâ’nın bakımına verdi. Zekeriya ne zaman  onun  yanına, mihraba girse , yanında yeni bir rızık bulur, ” ‘Ey Meryem! Bu  nereden ?” derdi:   O:” Allah’tandır.” derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız  rızıklandırır.

 

Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi).38ayet

“Orada  Zekeriyya, Rabbine dua etti ve dedi ki: ‘Rabbim,- bana- katından temiz bir soy bağışla,Sen duayı işitensin.’ 38-

“Derken melekler ona şöyle seslendiler: ‘Bu esnada o mihrabda durmuş namaz kılıyordu: ‘Haberin olsun, Allah sana Yahya’yı müjdeliyor; Allah’tan gelen bir kelimeyi tasdik edici, hem bir efendi, hem nefsini sakındıran ve salihlerden bir peygamber olarak.’” (Âl-i İmran, 39)

40-“Ey Rabbim!” -dedi-, “Gerçekten ben kocamış iken, eşim de kısır olduğu halde benim nasıl bir oğlum olur?” Buyurdu ki: “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar.”

41- “Ey Rabbim!” -dedi- “Bana bir alâmet ver.” Buyurdu ki: “Senin alâmetin, insanlarla üç gün süre ile işaretten başka konuşmamandır. Rabbini çokça zikret, sabah akşam tesbih et.”

42- Hani melekler: “Ey Meryem!” -demişlerdi- “Şüphesiz ki Allah seni seçti, seni tertemiz arındırdı ve seni âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.”

43- “Ey Meryem, Rabbine kunut et, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber rükû et.”

“Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Onlar Meryem’in bakımını hangisi üzerine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin, onlar çekişirlerken de sen yanlarında değildin.” (Âl-i İmran, 3:44)

Hani melekler: “Ey Meryem, demiştiler, Allah seni kendinden bir kelime ile müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa’dır. Mesih’tir; dünyada da, âhirette de şerefli ve şanı yücedir. Hem o mukarreb kılınanlardandır. (Âl-i İmran, 3:45)46-“Beşikte iken  de yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve  salihlerdendir.»

47-“Ey Rabbim  -dedi- benim çocuğum  nasıl  olur?”  “Bana bir erkek dokunmadı.”Öyledir,   ama  Allah  dilediğini yaratır ,bir işe hükmedince  de ona  yalnızca “Ol” der, oluverir”dedi.

48-“Ona kitabı,  hikmeti,  Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.

49- İsrailoğullarına peygamber olarak gönderecek. ( ve şöyle diyecek):”İşte size  Rabbinizden   bir âyet  ile geldim. Size çamurdan kuş gibi yapar,  ona üfürürüm.  Allah’ın izni ile  o derhal  bir kuş olur. Ve  yine  Allah’ın  izni ile  anadan doğma körü ,abrası iyi  eder  ve ölüyü  diriltirim. Evlerinizde  yediğinizi ve biriktirdiğiniz  şeyleri de  size haber veririm.Elbette  bunlarda sizin  için deliller vardır;  eğer iman  kimseler iseniz.

50-“Benden önce gelen Tevrat’ı  tasdik edici  olarak  ve size  haram  olan bazı şeyleri helâl kılmak için geldim. Size  Rabbinizden  bir âyetle  geldim  ve artık Allah’tan korunup  sakının, bana da itaat edin.”

51-Muhakkak  Allah  benim de   Rabbim, sizin de  Rabbinizdir.”Öyle ise  O’na  ibadet edin. . Dosdoğru  yol işte budur.»

52-İsa onlardan  küfrü  sezince:” Kim -dedi-  bana yardım edecek ? Allah’a  doğru (giden yolda.)”Havariler:Biziz-dediler- o Allah  yardımcıları,  Allah’a  iman  ettik’ sen de  bizim şüphesiz  müslümanlar  olduğumuza şahid ol»

53- Rabbenâ âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).

53-.”Rabbimiz, indirdiğine iman ettik ve  o  Resulün ardınca ,artık bizi şahitlerle beraber yaz!»

54- Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu.  Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.(Ve mekerû ve mekarallâh(mekarallâhu), vallâhu hayrul mâkirîn(mâkirîne).

55-O vakit Allah şöyle buyurdu: ” Ey İsa! Seni  mutlaka vefat ettireceğim ve  seni kendime yükselteceğim, seni  o kâfirler  arasından tertemiz çıkaracağım ve sana uyanları  da  Kıyamet Gününe kadar o küfredenlerin üstünde  tutacağım. Sonra hepinizin dönüşü banadır.İşte  o zaman  ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda hükmü  ben vereceğim.”

56-Fakat  o küfredenleri  dünyada  da âhirette de  en  şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.

57-İman edip  salih  amel  işleyenlerin ise ecirlerini  eksiksiz  verecektir. Allah  zalimleri sevmez.

58-Bunlar sana okuduğumuz  âyetlerden ve hikmet dolu zikirdendir.

59-Doğrusu Allah katında İsa’nın durumu Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra da ona «Ol» dedi. Oluverdi.

60-Bu Rabbinden   gelen  haktır. Öyle ise şüphe edenlerden olma.

61-Sana gelen  bu ilimden  sonra  kim seninle  onun  hakkında çekişirse  de ki :” Gelin,oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, biz kendimizi  siz  de kendinizi çağıralım. Sonra dua  ve niyaz edelimde  de Allah’ın lanetini yalan söyleyenlerin  üzerine  olsun. 62-İşte budur o kıssanın doğru su. Yoksa   Allah’tan başka hiçbir  ilah yoktur. Muhakkak ki  Allah ‘evet  O, Azîzdir, Hakîmdir.

63-Artık  yüz çevirirlerse muhakkak Allah fesatçıları  çok iyi bilendir.

64-De ki: “Ey Ehli-i Kitab! Bizimle sizin aranızda ortak bir  kelimeye  gelin.:Allah’tan başkasına tapmayalım. O’na hiçbir şeyi ortak tutmayalım ve kimimiz  kimimizi Allah’tan  başkasına rabler edinmesin.” Eğer yüz çevirirlerse; “Şâhid olun  ki   biz müslümanlarız!” deyin.

65-Ey kitap ehli! İbrâhim hakkında niçin tartışıp duruyorsunuz? Tevrat da İncil de  ondan sonra indirildi.  Akıl erdirremiyor musunuz?

66-.İşte siz böylesiniz . Haydi  biraz bilginiz olan şeyden   tartıştınız; peki hiçbir bilginiz  olmayan  bir hususta  ne diye tartışırsınız? Allah bilir, siz bilemezsiniz.

67-İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan, ancak  o müslüman  bir hanif idi. Müşriklerden  değildi.

68-Şüphesiz, insanlar  arasında  İbrâhim’e en yakın olanlar elbette onun izince gidenler,  şu  Peygamber ve iman edenlerdir, Allah da mü’minlerin velîsidir.

69-Ehl-i kitaptan bir kısmı  sizi keşke  saptırsalar, diye  arzu  ettiler. Onlar  kendilerinden  başkalarını saptırmazlar  da hâlâ  farkında değiller.

70-Ey Ehli kitab! niçin  görüp durduğunuz halde  Allah’ın ayetlerini  küfrediyorsunuz?71-Ey Ehl-i kitap,niçin bilip dururken hakkı batıla karıştırıyor da hakkı gizliyorsunuz? 72-Ehl-i  kitap’tan bir zümre dedi ki :”«İman edenlere indirilene  gündüzün  erken saatlerinde  iman edin ,akşamleyin  de küfredin. Olur ki  dönerler.

73-Ve dininize uyandan başkasına  inanmayın. De ki :” Gerçek  hidâyet  Allah’ın  hidâyetidir.”;Size  verilenin    benzerinin  başkasına verilmiş olduğuna  yahut onları Rabbiniz nezdinde  size  karşı  deliller  getireceklerine de.De ki:”Muhakkak  lütuf Allâh’ın  elindedir. Onu dilediğine verir. Allah  Vasîdir, Alîmdir.

74-.O, rahmetini dilediğine has kılar. Allah  en  büyük lütuf sahibidir.

75-Kitap ehlinden öyle  kimseler vardır ki, sen ona  bir kantar ( altın) emanet etsen, onu sana eksiksiz  öder Yine  onlardan  öyle  kimseler vardır ki ona tek bir altın emanet etsen, sen onu  ısrarla istemedikçe  onu sana ödemez. Bunun sebebi  onların:”“Ümmîler hakkında  aleyhimize bir yol yoktur”demeleridir. Onlar  bildikleri  halde  Allah’a  karşı yalan söylerler.

76-Hayır! Kim ahdini  yerine getirir ve sakınırsa  şüphesiz Allâh da  o  sakınanları sever. 77-.Şüphesiz, Allah’a  olan ahitlerini  ve yeminlerini  az bir pahaya değiştirenler  işte onlar  için âhırette hiç nasıbi yoktur. Allah  kıyamet günü onlarla konuşmaz. Onlara  bakmaz ve onlara temize çıkarmaz. Onlar için  acıklı bir azap  da vardır.78-Onlardan gerçekten  bir zümre vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye,kitap  ile  dillerini eğip bükerler. Halbuki  o kitaptan  değildir. “Bu, Allah nezdindendir”derler, halbuki  o Allah  nezdinden   değildir ve onlar Allah’a karşı  bile bile yalan söylerler.

79-Allah kendisine  kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra  onun insanlara”:Allah’ı bırakın da  bana kul olun!” demek hiçbir beşere yakışmaz. Fakat  o:”Başkalarına öğretmekte  ve okuyup  okutmakta olduğunuz  kitap sayesinde Rabbânî’ler olun”(der)

80- O size  melekleri  ve peygamberleri  rabler  edinmenize  de emretmez.  Müslüman  olduktan sonra  size küfrü  emreder  mi  hiç.

81-Hani, Allah peygamberlerden: “Size verdiğim kitap ve hikmetten  sonra size beraberinizdekini  doğrulayıcı bir peygamber gelince  ona mutlak  iman  edecek   ve yardım edeceksiniz.”diye  söz  aldığı zaman : Kabul ettiniz mi  ve bu ağır yükümü  alıp yüklendiniz mi?demişti . Onlar da ;”Kabul ettik”demişlerdi«Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şehadet edenlerdenim”  diye  buyurmuştu.

82-Artık  kim bundan sonra  yüz çevirirse işte onlar fasıkların ta kendileridirler.

83-Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde kim varsa hepsi ister istemez ona teslim olmuştur  ve O’na  döndürülecektir.84-De ki: “Allah’a iman ettik. Bize indirilene, İbrâhim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakûb’a ve  oğullarına indirilene;  Musa,ya   İsa ‘ya   ve  peygamberlere   Rablerinden verilenlere de. Onlardan  hiçbiri  arasında ayırım yapmayız.  Biz  yalnız  O’na teslim  olmuşlarız.»

85-Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, ondan  asla kabul  olunmaz  ve o, ahirette de zarara uğrayanlardan olur.

86-O Peygamberin hak olduğuna şehadet edip  kendilerine  apaçık  deliller gelmiş iken imanlarından sonra küfre giren  bir topluluğa Allah nasıl hidâyet eder?  Allah  zalimler  topluluğuna hidâyet vermez .

87-Şüphesiz onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır.

88-Onlar onun içinde ebedîyyen kalıcıdırlar.  Onların ne  azabı hafifletilir ve ne de onlara süre tanınır.

89- Bundan sonra tevbe  edenler  ve islâh  edenler  müstesnâdır.Şüphesiz Allah  bağışlayandır,  merhamet edendir.

90-Şüphesiz imanlarından sonra  kâfir  olmuş, sonra küfürlerini artırmış olanların tevbeleri  asla kabul olunmaz. İşte  onlar  sapmış olanrın  tâ kendileridir. 

91-Şüphesiz kâfir  olanlar ve kâfir olarak  ölenlerin   hiçbirinden yeryüzü   dolusu  altını fidye olarak verse  bile  asla kabul  olunmaz .İşte onlar için acıklı bir azap vardır, onların hiçbir yardımcıları da yoktur.92-Siz  sevdiğiniz şeylerden infak edinceye  kadar Birr’e kavuşamazsınız.. Her ne infak ederseniz muhakka ki  Allah onu çok  iyi  bilendir.

93-Tevrat indirilmezden evvel  İsrail’in kendisine haram kıldığından başka bütün yiyeceklerr İsrailoğullarına helal idi. De ki: “Eğer  siz  doğru söyleyenler iseniz,Tevrat’ı  getirin  de  onu okuyun.

94-Kim bundan sonra  Allah’a  yalan uydurursa  işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. 

95-De ki: “Allah doğru söylemiştir. O halde  hanif olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.

96-Şüphesiz  insanlar  için  ilk  kurulan ev  Mekke’de  bulunan, âlemlere  mübarek  ve hidâyet  olmak üzere  kurulan evdir.

97-Orada apaçık  alâmetler  ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse  emin olur . Ona  bir yol bulabilenlerin  o evi hac etmesi   Allah’ın insanlar üzerindeki  bir  hakkıdır.  Artık kim inkâr ederse şüphesiz ki Allah âlemlere  muhtaç değildir.

98-De ki: “Ey kitap ehli! Allah, bütün yaptıklarınızı  şahit iken niçin  Allah’ın âyetlerini  inkâr ediyorsunuz?”

99-De ki: “Ey kitap ehli!  kendiniz şahit olup dururken Allâh’ın yolunu eğri göstermeye  yeltenerek  , niçin iman  edenleri  o yoldan  döndürmek istiyorsun ? Allah   yaptıklarınızdan  gafil  değildir.”

100-Ey iman edenler!  Eğer siz  kitap ehlinden  bir kesime  itaat  edecek  olursanız sizi imanınızdan sonra  kâfirler  olarak  geri  döndürürler. 101-Allah’ın ayetleri size okunup durmakta  ve onun  paygamberi aranızda iken nasıl oluyor  da inkâr  edersiniz? Kim  Allah’a sımsıkı sarılırsa dosdoğru yola iletilmi olur.

102-Ey iman edenler! Allah’tan   nasıl korkmak gerekse öyle korkun ve siz , ancak müslümanlar olarak  ölünüz.

103-Hepiniz  toptan  Allâh’ın ipine sarılın, Parçalanıp ayrılmayın.  Allah’ın üzerinizdeki nimetini  d ehatırlayın. Hani siz  düşmanlar idiniz de O kalplerinizi  birleştirmişti de onun nimeti  ile kardeş  olmuştunuz  ve  yine siz ateşten bir   çukurun kenarında iken oradan da sizi O kurtardı.  İşte Allah hidâyet bulasınız diye  size âyetlerini  böylece  apaçık bildiriyor. 104- Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan  bir topluluk  bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin  tâ  kendileridir.

105-Siz,  kendilerine  apaçık  deliller  geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük azab vardır.

106-O gün kimi yüzler ağaracak, kimi  yüzler  kararacaktır. yüzleri kararanlara:«İmanınızdan sonra kâfir   oldunuz  ha.. O  halde kâfir  olmanızdan  ötürü azabı tadın” (denilir).

107-Yüzleri ağaranlar ise Allah’ın rahmetindedirler.  Onlar  orada  ebedi  kalıcıdırlar.  108-Bunlar  sana hak ile  okuduğumuz    Allah’ın  âyetleridir. Allah âlemlere  zulmetmek istemez.109-Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır.  Bütün işler yalnız Allah’a döndürülür.

110-Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.  İyiliği emreder, kötülükten  vazgeçirirsiniz, siz  Allah’a  iman da edersiniz. Eğer kitap ehli  iman etmiş olsalardı, kendileri için  daha  hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler olmakla  birlikte  onların çoğu fasıklardır .

111-Onlar (dil ile)  eziyet etmekten başka  asla size bir zarar  veremezler,sonra onlara yardım da edilmez.

112-Onlar  nerede bulunurlarsa bulunsunlar üzerlerine zillet vurulmuştur. Meğer ki Allâh’ın ahdine ve insanların emanına   sığınmış olsunlar.  Onlar döne  dolaşa  Allah’ın gazabına uğradılar ve üzerlerine  fakirlik damgası da   vuruldu.  Bunun sebebi   onların Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleridir. Diğer bir sebebi  de onların isyan etmiş  ve  aşırı gitmiş olmalarıdır.

113-Onların hepsi bir değillerdir. Kitap ehlinden   bir zümre  vardır ki  hak üzere dosdoğru yürümektedir. Gecenin  saatlerinde  secde ederek  Allah’ın âyetlerini okurlar. 114- Allah’a  ve  âhiret  gününe  iman ederler.  İyiliği emrederler , kötülükten vazgeçirmeye   çalışırlar. Hayırlı işlerde  ellerini çabuk tutarlar. İşte onlar salihlerdendir. 115- Ve onlar  ne hayır işlerlerse  ondan mahrum bırakılmayacaktır.  Allah  takvâ  sahiplerini  çok iyi bilendir. 116-Kâfirlerin malları da, oğullarının da  Allah'(ın azabın)a karşı  kendilerine  asla bir fayda  olmayacaktır. Onlar ateşliktirler, onlar orada ebediyyen kalacaklardır.

117-Onların bu dünya hayatında harcadıkları  kendilerine  zulmeden  bir kavmin  ekinlerini  vurup  da helâk  eden soğuk ve kavurucu bir  rüzgâra  benzer.  Allah onlara zulmetmedi   fakat onlar kendilerine  zulmediyorlar.

118-Ey iman edenler! kendinizden  başkasını sırdaş  edinmeyin,  onlar halinizi  bozmaktan  hiç geri kalmazlar. Size sıkıntı verecek şeyleri arzu ederler. Onların  kinleri  ağızlarından taşıp çıkmıştır.  Göğüslerinde gizledikleri ise daha büyüktür.  Şâyet  düşünürseniz işte  size âyetlerimizi  açıkladık.

119-İşte, siz onları seven kimselersiniz, halbuki  onlar sizi  sevmezler.  Siz kitapların hepsinide  inanırsınız. Onlar ise  sizinle  karşılaştıkları  zaman ” iman ettik” derler ;fakat  başbaşa kaldıklarında  kinlerinden  dolayı  aleyhinize parmaklarının uçlarını  ısırırlar. De ki “kininizle  geberin!” Şüphesiz Allah, göğüslerde olanı  çok iyi bilir.

120-Size bir iyilik dokunursa onları düşürür,eğer size bir kötülük isabet ederse  ondan  dolayı sevinirler. Şâyet sabreder   ve sakınırsanız  onların hilekârlıklarının  size  zararı olmaz. Şüphesiz Allah  bütün  yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.

121-Hani sen erkenden  mü’minleri  savaşa elverişli yerlere yerleştirmek  üzere  ailenden ayrılmıştın.  Allah  Allah, hakkıyle işitendir,  her şeyi  bilendir.122-O zaman içinizden iki zümre  bozulmaya  yüz tutmuştu.  Halbuki  Allah onların yardımcılarıydı.  Mü’minler  ancak   Allaha  güvenip  dayanmalıdırlar.

123-Andolsun ki siz zayıfken Allah size  Bedir ‘de yardım etmişti. O halde  Allah’tan  sakının ki, O’na şükretmiş olasınız.

124-Hani sen mü’minlere:“İndirilen üç bin melekle Rabbinizin size yardım etmesi  size yetmez mi?” diyordun.

125- Evet siz  sabreder  ve sakınırsanız  bunlar da  ansızın  üstünüze  gelecek olurlarsa  Rabbiniz  işaretlenmiş  beş bin melekle size yardım edeceektir.

126- Allah onu size  ancak (zaferi) müjdelemek için  ve kalpleriniz  onunla  huzur  bulsun  diye yaptı.  Yoksa  yardım yalnız Aziz  ve Hakim olan Allah katındadır.

127-Allah kâfirlerde  bir kısmını helâk  etsin  veya bozguna  uğratıp  perişan etsin de zarara uğramışlar  olarak  dönüp gitsinler  diyte.

128-O işte  sana hiçbir fayda  düşmez.( Allah)  ya  tevbelerini  kabul eder  veya  zalim  oldukların   dolayı    onlara azaba  eder.  

129-Göklerde ve yerde  ne varsa  hepsi Allah’ındır, dilediğine  mağfiret eder, dilediğini de azâblandırır. Allah çokça   mağfiret edendir , merhamet  edendir. 

130-Ey iman edenler! Ribayı(faiz)  kat kat  fazlalığı ile yemeyin . Allah’tan korkun ki kurtulasınız. 

131 kâfirler  için  hazırlanmış olan  o ateşten de sakının.

132- Bir de Allah’a ve peygambere  itaat edinki  ki  Rahmete  nail olasınız.133-Rabbinizden bir  mağfiret  ve takvâ sahipleri için hazırlanmış eni gökler yer (kadar) olan cennete koşuşun.

134-Onlar  bolluk ve darlıkta  infak ederler. Öfkelerini  yutanlar  ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.

135- Ve onlar  çirkin bir günah işledikleri  yahut nefislerine  zulmettikleri vakit Allah’ı hatırlayarak, hemen  günahları  için   bağışlanma  dileyenlerdir.  Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlar ki? Bir de işledikleri (günah)  üzerinde  bilinip durdukları halde  ısrar  etmeyenlerdir. 

136-İşte  bunların mükâfaatı  Rablerinden  bir mağfiret ve altından ırmaklar akar Cennetlerdir ki , orada  ebediyyen   kalıdırlar. Amel  işleyenlerin  mükâfaatı ne güzeldir!

137-Sizden evvel  bir çok milletler  gelip  geçmiştir. Onun  için   yeryüzünden  gezin dolaşın da  yalanlayanların sonları nice oldu görün.

138-Bu, insanlar  için bir açıklamadır. Takvâ sahipleri  için de  bir hidâyet  ve bir  öğüttür. 139-Gevşemeyin  ve  üzülmeyin,  siz eğer mü’minler iseniz  muhakkak ki üstünsünüz. 

140-Eğer size (Uhud’da ) bir yara  dokunduysa  o topluluğa da (Bedir’de )öylece  bir yara dokunmuştur. O günleri  biz insanlar  arasında döndürür   dururuz. Tâ ki  Allah mü’minleri  ayırt etsin, arasınızdan şahitler  edinsin. Allah zalimleri sevmez. 141-Bir de Allah mü’minleri  temizlesin, kâfirleri  de helâk etsin  diye. 

142-Yoksa siz, Allah içinizden   cihad edenlerle  sabredenleri  belli etmeden  cennete girivereceğinizi mi sandınız?

143- Andolsun ki  siz  ölümü  onunla  karşılaşmadan önce  temenni   ediyordunuz. İşte bakıp  duruken  gördünüz  onu.

144-Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice   peygamberlergelip  geçmiştir. Eğer o ölür   ve   öldürülürse   ökçeleriniz üstüne  geriye  mi döneceksiniz ? Kim iki ökçesi üzerinde  geriye  dönerse   o  Allah’a  elbette  zarar veremez.  Allah  şükredenleri mükâfaat verecektir . 

145- Allah’ın izni olmadıkça  hiçbi   kimse ölemez. O vadesi  ile  yazılmıs bir yazıdır. Kim  dünya  nimetlerini dilerse  ona  ondan veririz.  Kim de  âhiret sevabı dilerse  ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.

146- Kendileri  ile birlikte  bir çok  alimin çarpıştığı  nice  peygamber gelip geçmiştir.  Fakat Allah   yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa uğramadılar , boyun da eğmediler. Allah sabredenleri  sever.

147Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).

147-Onlar  yalnızca şöyle diyorlardı:” Rabbimmiz günahlarımızı, ve işimizdeki   taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımıza   iyice sebat  ver; kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et”

148-Sonunda  Allah’da  onlara dünya  nimetlerini  ve âhiret sevabının güzelliğini verdi.

Allah iyilik  edenleri  sever.

149-Ey iman edenler!  Eğer kâfirlere  itaat edecek olursanız sizi ökçelerinizin  üzerinde  geri döndürürler.  Siz de zarara uğrayanlar olarak  geri dönersiniz.

150-Hlabuki  Allah  sizin  yar ve yardımcınızdır. O yardım edenlerin en hayırlısıdır.

151-Allah’a haklarında  hiç  bir delil  indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından  dolayı o kâfirlerin  kalplerine  korku  salacağız.Onların barınağı cehennemdir.  Zalimlerin dönüp varacağı  yer ne kötüdür!

152-Muhakkak   Allah size verdiği sözünü  aynen   yerine  getirmiştir. Hani  ozaman  onun  izni ile  onları öldürüyordunuz, Nihâyet  sevmekte  olduğunuz  size gösterdikten  sonra  yılgınlık gösterdiniz, verilen emir  hakkında çekiştiniz, isyan ettiniz.  İçinizden kiminiz düyayı istiyor, kiminizde âhireti  istiyordu. Sonra sizi  sınamak için sizi  onlardan geri  çevirdi. Bunun la beraber  sizi  affetti, Allah  mü’minlere  lütufkârdır.

153-.Peygamber, arkanızdan sizi  seslenip duruken , siz boyuna  hiç kimseye  dönüp  bakmadan  uzaklaşıp  duruyordunuz. Kaybettiklerinize  ve  başınıza gelenlere üzülmeyesiniz  diye Allah size  keder   üstüne keder   vererek cezalandırdı. Allah bütün  yaptıklarınızdan  haberdardır.154-SonraO,kederin ardından üzerinize  bir emniyet bir uyuklama indirdi ki O, içinizden bir kısmını örtüp bürüyordu.  Bir kısmını da  canları sevdasına  düşmüşlerdi. Allah’a   karşı cahiliyet zannı gibi hakkın  dışında bir zan besliyorlardı.”Bu   işten bize bir şey var mı?” diyorlardı.  De ki: “Her şey Allah’ın elindedir” Onlar sana  sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizliyorlar. ” Bizim bu işte  payımız  olsaydı  burada  öldürülmezdik “diyorlar. De ki ” Evlerinizde  olsaydınız bile  üzerlerine   öldürülmeleri  yazılmış olanlar yatacakları yerlere   çıkıp  giderleridi.  Allah  göğüslerinizdekini  yoklamak,  kalplerinizdekini temizlemek için(böyle  yaptı).  Allah   kalplerin özünü çok iyi bilendir.”

 155-İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden  yüz çevirenleri  ancak  yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan yoldan  çıkarmak istemişti. Andolsun   Allah da onları affetti.  Çünkü  Allah  bağışlayandır, Halimdir.

156-Ey iman edenler! Sizkendileri  kâfir  olup da yeryüzünde yolculuk  yahut gazada  iken kardeşleri  hakkında: “Yanımızda olsalardı ölmezlerdi yahut öldürülmezlerdi» diyen kimseler gibi  olmayın ki ,  Allah bunu yalnızca onların kalplerinde bir hasret  yapsın. Dirilten de  öldüren de Allah’tır. Allah, bütün yaptıklarınızı  çok iyi görendir .

157-  Andolsun ki  Allah yolunda  ölürülür  yahut  ölürseniz  muhakkak  Allah’tan  bir mağfiret ve rahmet onların  toplayacağı şeylerden daha hayırlıdır.158-Andolsun ki ölseniz veya  öldürülseniz de muhakkak   Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.

159-Allah ‘tan bir  rahmet sayesinde  sen onlara yumuşak davrandın.Şâyet  kaba, katı kalpli  birisi  olsaydın, elbette  onlar  etrafından dağılırlardı. Artık  onları bağışla, onlara affedilmeleri için  Allah’tan   mağfiret dile  ve iş hususunda onlarla müşavere et. Bir kere azmettin mi  artık Allah’a güvenip dayan. Şüphesiz Allah kendisine  güvenip  dayananları sever.

160-  Allah size  yardım ederse  artık size yenecek olamaz. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, O’ ndan başka size yardım edecek kimdir? Mü’minler  Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.

161-Bir peygamber için hainlik etmek olur  şey değil. Kim  hainlik ederse kıyamet günü,  o  hıyanet ettiği şeyle  gelir.  Sonra  herkes  ne kazandığ ise  eksiksiz  ödenir.  O gün  onlara zulmedilmez .

162-Hiç Allâh’ın rızâsına uyan kimse;  Allah’ın gazabına uğrayan  ve barınağı cehennem olan  kimse gibi   olur mu? O ne kötü  bir  dönüş yeridir!

163-Onlar Allah katında derece derecedir. Allah yaptıklarını  çok iyi görendir.

164-And olsun ki  Allah , mü’minlere, içlerinde  kendilerini  âyetlerini  okuyan, onları tertemiz  eden, onlara  Kitap ve hikmetii öğreten bir peygamber göndermekle  büyük bir lütufta  bulunmuştur. Halbuki  daha önce  onlar  gerçekten  apaçık bir sapıklık içinde idiler.

165-Böyle  iken başlarına  iki kat getirdiğiniz bir musibet gelip  size çatınca  mı: “Bu bize nereden  mi geldi dediniz. De ki:  O kendinizdendir. ” Şüphesiz Allah’ın herşeye güç yetirendir. 166-İki  ordunun   karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın  emri ile idi  ve mü’minleri ayırdetmesi içindi.

167-Bir de münâfıklık yapanları  vurmak içindi.  Onlara: “Gelin, Allah yolunda  savaşın ya da savunun”denildiği vakit: “Eğer savaş olacağını  bilseydik, arkanızdan gelirdik”dediler.  Onlar  o gün imandan  çok küfre  daha yakındılar. Onlar ağızları ile  kalplerinde  olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediklerini çok iyi bilendir.

168-Kendileri oturup   (öldürülen)   kardeşleri için: «Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlere de ki :” “Eğer doğru söyleyenler iseniz  kendinizden  ölümü gerei  çevirin.”

169-Allah yolunda öldürülenleri ölüler  sanma. Bilakis  onlar  Rableri  katında diridirler rızıklanırlar. 

170-Allah’ın lütfuyla kendilerine verdiği ile   hepsi  de sevinç  içindedirler  ve arkalarından henüz  kendilerine katılmayanlara:” Onlar için  hiçbir korku  yoktur,  onlar  üzulecek de değillerdir.”diye müjdelemek isterler.

171-Onlar  Allah’tan bir nimet  bir lütuf  ve Allah’ın  mü’minlerin   ecrini   boşa çıkarmayacağı  müjdesini de vermek isterler.

172-Yaralandıktan sonra yine Allah’ın  ve Rasûlünün çağrısına koşanlar,onlardan  iyilik yapanlar  ve sakınanlar için  büyük  bir  mükâfat vardır.

173-Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar  kendilerine:“İnsanlar size karşı ordu hazırladılar.  O halde  onlardan korkun “dediler de bu onların imanlarını artırdı  ve: imanlarını artırdı “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.174-Sonra da kendilerine hiçbir zarar  dokunmaksızın Allah’tan bir nimet ve  bolluk ile döndüler. Allah’ın rızasına da  uydular. Allah  pek büyük bir  lütuf sahibidir.

175-Bu, şeytandır. Ancak kendi dostları korkutur. Eğer gerçek mü’minler  iseniz  onlardan korkmayın,benden  korkun. 

176- O küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar ALLAH’a asla  zarar veremezler.   Allah  onlara  âhirette hiçbir pay bırakmamak  ister.  Onlar için  çok büyük bir azab  da vardır.

177-Şüphe yok ki  iman karşılığında küfrü satın alanlar, Allah’a hiçbir zarar veremezler. Onlar için  çok acıklı bir azab vardır.

178-Sakın inkâr edenler kendilerine mühlet vermemiz  haklarında   hayırlı  sanmasınlar.  Onlara  mühlet vermemiz  ancak  günahları artırmaları içindir.  Onlar için  horlayacı bir azap vardır. 

179-Allah  mü’minleri  üzerinde   bulunduğunuz bu  halde    asla terketmez. Nihâyet  murdarı temizden ayıracaktır. Allah size  gaybı da bildirecek değildir. Fakat  Allah   perygamberlerden  kimi  dilerse  seçer. O halde  Allah’a  ve Rasûllerine   iman edin  Eğer iman edip sakınırsanız sizin için çok büyük bir mükâfat vardır.

180-Allah’ın lütuf ve kereminden  kendilerine  verdiği  şeylerde cimrilik gösterenler  onu  haklarında  hayırlı sanmasınlar. Bilakis   o onlar için bir  şerdir. Cimrilik ettikleri şey  kıyâmet günü boyunlarına bir  halka  olarak geçirilecektir. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah  bütün yaptıklarınızdan haberdardır.181-And olsun ki,Allah:”Muhakkak  Allah  fakirdir  ve biz zenginiz” diyenlerin sözlerini üişitmiştir. Onların o sözlerini  ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve:” “ O yakıcı  azabı  tadınız” diyeceğiz.

182-“Bu  eelerinizin  önceden gönderdiğinin   karşılığıdır. Şüphesiz, Allah ” kullarına  zulmedici değildir.

183- “Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye  kadar  hiç bir peygambere  iman etmememize   emretti “diyenlerede  de ki :” Size  benden önce   nice peygamberler  apaçık delilleri   ve dediğimizi  getirmişlerdi. Doğru söylüyor iseniz onları  niçin öldürdünüz ?” 184-Eğer  onlar   seni  yalanlarsa  (üzülme) , senden   önce   apaçık  delilerle,  sahifelerle , aydınlatıcı  kitaplarla  gelmiş nice  peygamberlere  de  yalanlamıştı.

185-.Her canlı ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü  ecirleriniz  size  eksiksiz  verilecektir.  Kim ateşten uzaklaştırılırsa  cennete  sokullursa  muhakkak  ki  o  kurtulmuştur. Dünya   hayatı  aldanış    metasıdan başka bir şey değildir. 186-Andolsun ki,  siz mallarınız ve canlarınızla  imtihan  edileceksiniz. Muhakkak  sizden  önce  kitab  verilenlerden  ve  şirk koşanlardan çok  ezalar işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız  işte bu,  azmedilmeye  değer işlerdendir.

187-Hnai bir zamanlar  Allah kendilerine   kitap verilenlerden: ” Onu muhakkak  insanlara açıklayıp  anlatacaksınız  ve onu gizlemeyeceksiniz” diye söz  almıştı. Onlar  ise   onu kulak  ardı  ettiler   ve onu az  bir  bedele değiştiler. O  aldıkları bedel  ne kötüdür ! 188-Yaptıkları ile mağrur    ve yapmadıkları   ile  övünmekten hoşlanan kimselerin  azabtan   kurtulacaklarını sanmayasın. Onlar  için pek    acıklı  bir azâp da  vardır.

189- Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.   Allah her şeye hakkıyla  kadirdir. 

190-Muhakkak  gökleri  ve  yerin  yaratılışında, gece ile gündüzün değişip  durmasıda elbette  akıl sahipleri  için  deiller vardır. 

191-Onlar  ki ayakta  iken , otururken, yanları üstüne ( yatar)ken  daima  Allah’ı anarlar,  göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: “Rabbimiz  sen    Sen bunları sen bunları boşuna yaratmadın,  Sen  münezzehsin , bizi  ateşin azabından koru”derler. 

192-“Rabbimiz! Şüphe yok ki Sen kimi ateşe sokarsan hakir kıldın demektir  ve zulmedenlerin  de hiç bir  yardımcıları yoktur?”

193-” Rabbimiz  bizz: ‘Rabbinize iman edin,diye  imana  çağıran bir davetçi işittik ve iman ettik.  Rabbimiz  günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhummuzu da iyilerle  beraber  al! 194-Rabbimiz!  Bize  peygamberlerin aracılığı ile   vaadettiği de ver,  Kıyamet Günü  bizi  rüsvay  etme. Şüphe yokki   sen vaadinden  dönmezsin.

195-Nihâyet  Rableri  dualarını  karşılık verdi:”İçinizden gerek erkek ve gerek kadın olsun amel işleyenin amelini karşılıksız çıkarmayacağım. Kiminiz kiminizdensiniz. Artık hicret edenlerin, yurtlarından   çıkarılanların, Benim  yolumda işkence görenlerin, ve savaşıp öldürülenlerin  elbette  günahlarını  örteceğim ve andolsun ki  onları -Allah’tan  özel bir mükâfat olmak üzere – altından ırmaklar akan  cennetlere sokacağım. mükafatların en güzeli, Allah  nezdindedir.

196-Kafirlerin diyar diyar gezinmeleri sakın seni aldatmasın.

197-Azıcık birgeçim,  sonuçta varacakları yer cehennemdir. O ne kötü   yataktır!

198-Fakat Rablerinden korkanlara  gelince;  onlar için altlarından ırmaklar akan,cennetler vardır.  Orada  ebedi kalıcıdırlar. Allah   katında hazılanmış nice ziyafetler de vardır. Allah katında olanlar  iyiler  için  daha hayırlıdır.

199-Muhakkak kitap ehlinden  öyleleri  vardır ki  Allah’a  size indirlene -Allah’a  korku  ve itaatle  iman ederler – Onlar Allah’ın âyetlerini  az bir pahaya değişmezler.  İşte onların ecirleri  Rablerin   katındadır. Şüphesiz Allah, hesabı  çabucak  görendir.

200-Ey iman edenler,  sabredin  sabırda yarış    yapın ve ribâtta bulunun.

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)

Allah ondan razi olsun

Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu