(Medine’de inmistir,200 âyettir)
Bismillahirrahmanirrahim
- Elif. Lâm. Mîm.
-
Allah, O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. (O), Hayy ve Kayyum’dur.
- O, sana Kitab’ı hak ile -öncekileri tasdik edici olarak- indirdi. Tevrat ve İncil’i de bundan önce insanlara yol gösterici olarak indirmişti. (Şimdi de) Furkan’ı indirdi.
- Allah’ın ayetlerine ! küfredenler ,Onlar hiç şüphesiz şiddetli bir zap var. Allah,Azizidir, intikam sahibidir.
- Şüphesiz ki, yerde ve gökte de Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.
- Rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O’dur. O’ Aziz ve Hakim’den başka ilâh yoktur,
- Sana Kitap’ı indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir, bunlar Kitap’ın anasıdır. Diğer kısmı da müteşabihtir. Ama Kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak ve te’vili için onun müteşabih olanına uyarlar. Halbuki onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar ise: “Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz’in nezdindendir” derler Olgun akıllardan başkası ibretle düşünemez.
8-Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu).
8-” Rabbimiz! Hidayet buyurduktan sonra kalplerimizi saptırma! Bize katından bir rahmet bağışla! Muhakkak ki sesnin Vehhâp!”
9-“Rabbimiz; kendisinden hiçbir şüphe olmayan bir günde, insanları toplayacak olan muhakkak sensin. Elbette Allah sözünden dönmez.”
9-Rabbenâ inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhemîâ lâ yuhliful mîâd(de).
“Küfredenler yok mu, muhakkak ki onlara, ne malları ne de evlâtları Allah’a karşı asla hiçbir fayda vermeyecektir. İşte onlar, o ateşin çırasıdırlar.”(Âl-i İmrân Suresi, 10. Ayet)
“Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan önce gelenlerin yaptıkları gibi. Ayetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Allah’ın cezası pek şiddetli olandır.”
(Ali İmran, 3:11)
“O küfredenlere de ki: ‘Yakında yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz. O ne kötü döşektir!'” (Ali İmran, 3:12)
“Muhakkak ki karşılaşan iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise kâfirdi. Onlar (Allah yolunda savaşanlar),öbürlerini gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, yardımı dilediğine destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için bir ibret vardır.”(Ali İmran, 3:13)
“Nefsanî arzulara, kadınlara, oğullara, yığın yığın yüklerle altın ve gümüşe, salma güzel atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici metaıdır. Güzel dönüş yeri ise Allah katındadır.”(Ali İmran, 3:14)
“De ki: ‘Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunup sakınanlar için Rab’lerinin yanında öyle cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar; orada ebedi kalıcıdırlar. Onlar için tertemiz zevceler vardır.
Allah’tan bir rıza var. Allah, kullarını hakkıyla görendir.'”(Ali İmran,3:15)
“Onlar ki: ‘Rabbimiz- derler -biz gerçekten iman ettik, artık günahlarımızı bağışla.
Ve bizi ateş azabından koru’ derler.”(Âl-i İmrân Suresi, 16. Ayet)
16-Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri).
17-Sabredenler, sadık olanlar , kunut edenler, infak edenler, seher vakitlerinde mağfiret dileyenler…
“Allah, hakki ve adaleti ikâme edip kendisinden başka ilah olmadığına şehadet etti; melekler ve ilim sahipleri de (buna şehadet ettiler). O, Azîz ve Hakîm’den başka ilah yoktur;”(Âl-i İmrân Suresi, 18. Ayet)
“Şüphesiz, Allah katında din İslam’dır. O, Kitap verilenlerin ihtilafları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki bağydendir.Herkim Allah’ın âyetlerini küfrederse , şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir.”(Âl-i İmrân Suresi, 19. Ayet)
“Seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: ‘Ben, yüzümü Allah’a teslim ettim; bana uyanlar “Kendilerine kitap verilenlere ümmilere de ki: ‘Siz de teslim oldunuz mu?’ Eğer teslim olurlarsa hidâyet bulmuş olurlar. Şayet yüz çevirirlerse, artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah, kullarını çok iyi görmektedir” (Âl-i İmrân Suresi, 20. Ayet)
“Allah’ın âyetlerini küfredenler, haksız yere peygamberleri öldürenler ve insanlarda adalet emreden kimseleri öldürenler “Ve insanlar arasında âdaleti emreden kimseleri öldürenler var ya, onlara can yakıcı bir azabı müjdele.” “(Âl-i İmrân Suresi, 21. Ayet)
23-Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri bakmaz mısın?Aralarında hakem olması i çin Allah’ın kitabına çağırılıyorlar da, içlerinden bir kısmı yüz çevirip gerisi geri gidiyor.
24-Bu, onların:”Sayılı günler dışında bize ateş asla dokunmayacak” demelerindendir . Uydurageldikleri yalanlar dinleri hususunda kendilerini i aldatmaktadır.
25-Bakalım, o geleceğinde hiç şüphe olmayan bir gün için kendilerini topladığımızda ve hiçbir zulme uğramaksızın herkese kazandığı tamamen ödendiğinde nasıl olacak halleri ?
26-Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu, bi yedikel hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
26-De ki:”Ey hükümranlığın sahibi Allah’ım! Sen hükümranlığı dilediğine verirsin , dilediğinden de hükümranlığı çeker alırsın.Dilediğine aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Her türlü iyilik senin elindedir. Şüphesiz Sen her şeye kadirsin.
27-“Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızık verirsin.”
28-Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri veliler edinmesin. Kim bunu yaparsa Allah ile olan bağını koparmış olur. Onlardan gelecek bir zarardan korumaya çalışmanız müstesnâ. Allah size kendisinden sakınmanızı emrediyor. Nihâyet dönüş yalnız Allah’adır.
29-.De ki: “Göğüslerinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allâh onu bilir. Göklerde ne var yerde ne varsa hepsini bilir. Allah her şeye kadirdir.”
30-Her nefis yaptığı iyiliği de işlediği kötülüğü de önüne konmuş olarak bulacağı gün ister ki onunla arasında uzak bir mesafe bulunsaydı. Allah sizi kendisinden sakındırıyor. Allâh, kulllarına karşı pek Raûftur.
31-De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız Bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur , Rahîmdır.”
32-.De ki: “Allah’a ve Rasûlüne itaat edin.”Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah da kâfirleri sevmez.
33-Gerçekten Allah , Âdem’i, Nûh’u, İbrahim İmrân âilelerini seçip âlemlere üstün kıldı.
34-Hepsi birbirinden gelmiş tek bir zürriyyetti. Allah Semi’dir . Alîmdir.
35-Bir vakit İmrân’ın eşi:” Rabbim ben karnımdakini her kayıttan azade olarak sana adadım. Benden kabul buyur. Sensin Semi ; Sensin Alîm” demişti.
36-Derken onu doğurunca- Allah ne doğurduğunu daha iyi bilip duruken -:”Rabbim ben bunu kız doğurdum “dedi. Erkek ise kız gibi değildir.”Bununla beraber adını Meryem koydum. Onu da zürriyyettini de kovulmuş şeytandan Sana ısmarlıyorum.”dedi.
37-Derken Rabbi onu güzel bir kabul ile kabul etti. Güzel bir şekilde yetiştirdi ve onu Zekeriyyâ’nın bakımına verdi. Zekeriya ne zaman onun yanına, mihraba girse , yanında yeni bir rızık bulur, ” ‘Ey Meryem! Bu nereden ?” derdi: O:” Allah’tandır.” derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızıklandırır.
Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi).38ayet
“Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti ve dedi ki: ‘Rabbim,- bana- katından temiz bir soy bağışla,Sen duayı işitensin.’ 38-
“Derken melekler ona şöyle seslendiler: ‘Bu esnada o mihrabda durmuş namaz kılıyordu: ‘Haberin olsun, Allah sana Yahya’yı müjdeliyor; Allah’tan gelen bir kelimeyi tasdik edici, hem bir efendi, hem nefsini sakındıran ve salihlerden bir peygamber olarak.’” (Âl-i İmran, 39)
40-“Ey Rabbim!” -dedi-, “Gerçekten ben kocamış iken, eşim de kısır olduğu halde benim nasıl bir oğlum olur?” Buyurdu ki: “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar.”
41- “Ey Rabbim!” -dedi- “Bana bir alâmet ver.” Buyurdu ki: “Senin alâmetin, insanlarla üç gün süre ile işaretten başka konuşmamandır. Rabbini çokça zikret, sabah akşam tesbih et.”
42- Hani melekler: “Ey Meryem!” -demişlerdi- “Şüphesiz ki Allah seni seçti, seni tertemiz arındırdı ve seni âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.”
43- “Ey Meryem, Rabbine kunut et, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber rükû et.”
“Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Onlar Meryem’in bakımını hangisi üzerine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin, onlar çekişirlerken de sen yanlarında değildin.” (Âl-i İmran, 3:44)
“Hani melekler: “Ey Meryem, demiştiler, Allah seni kendinden bir kelime ile müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa’dır. Mesih’tir; dünyada da, âhirette de şerefli ve şanı yücedir. Hem o mukarreb kılınanlardandır.” (Âl-i İmran, 3:45)46-“Beşikte iken de yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve salihlerdendir.»
47-“Ey Rabbim -dedi- benim çocuğum nasıl olur?” “Bana bir erkek dokunmadı.”Öyledir, ama Allah dilediğini yaratır ,bir işe hükmedince de ona yalnızca “Ol” der, oluverir”dedi.
48-“Ona kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.
49- İsrailoğullarına peygamber olarak gönderecek. ( ve şöyle diyecek):”İşte size Rabbinizden bir âyet ile geldim. Size çamurdan kuş gibi yapar, ona üfürürüm. Allah’ın izni ile o derhal bir kuş olur. Ve yine Allah’ın izni ile anadan doğma körü ,abrası iyi eder ve ölüyü diriltirim. Evlerinizde yediğinizi ve biriktirdiğiniz şeyleri de size haber veririm.Elbette bunlarda sizin için deliller vardır; eğer iman kimseler iseniz.
50-“Benden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici olarak ve size haram olan bazı şeyleri helâl kılmak için geldim. Size Rabbinizden bir âyetle geldim ve artık Allah’tan korunup sakının, bana da itaat edin.”
51-Muhakkak Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir.”Öyle ise O’na ibadet edin. . Dosdoğru yol işte budur.»
52-İsa onlardan küfrü sezince:” Kim -dedi- bana yardım edecek ? Allah’a doğru (giden yolda.)”Havariler:Biziz-dediler- o Allah yardımcıları, Allah’a iman ettik’ sen de bizim şüphesiz müslümanlar olduğumuza şahid ol»
53- Rabbenâ âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).
53-.”Rabbimiz, indirdiğine iman ettik ve o Resulün ardınca ,artık bizi şahitlerle beraber yaz!»
54- Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.(Ve mekerû ve mekarallâh(mekarallâhu), vallâhu hayrul mâkirîn(mâkirîne).
55-O vakit Allah şöyle buyurdu: ” Ey İsa! Seni mutlaka vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim, seni o kâfirler arasından tertemiz çıkaracağım ve sana uyanları da Kıyamet Gününe kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra hepinizin dönüşü banadır.İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda hükmü ben vereceğim.”
56-Fakat o küfredenleri dünyada da âhirette de en şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.
57-İman edip salih amel işleyenlerin ise ecirlerini eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.
58-Bunlar sana okuduğumuz âyetlerden ve hikmet dolu zikirdendir.
59-Doğrusu Allah katında İsa’nın durumu Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra da ona «Ol» dedi. Oluverdi.
60-Bu Rabbinden gelen haktır. Öyle ise şüphe edenlerden olma.
61-Sana gelen bu ilimden sonra kim seninle onun hakkında çekişirse de ki :” Gelin,oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, biz kendimizi siz de kendinizi çağıralım. Sonra dua ve niyaz edelimde de Allah’ın lanetini yalan söyleyenlerin üzerine olsun. 62-İşte budur o kıssanın doğru su. Yoksa Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Muhakkak ki Allah ‘evet O, Azîzdir, Hakîmdir.
63-Artık yüz çevirirlerse muhakkak Allah fesatçıları çok iyi bilendir.
64-De ki: “Ey Ehli-i Kitab! Bizimle sizin aranızda ortak bir kelimeye gelin.:Allah’tan başkasına tapmayalım. O’na hiçbir şeyi ortak tutmayalım ve kimimiz kimimizi Allah’tan başkasına rabler edinmesin.” Eğer yüz çevirirlerse; “Şâhid olun ki biz müslümanlarız!” deyin.
65-Ey kitap ehli! İbrâhim hakkında niçin tartışıp duruyorsunuz? Tevrat da İncil de ondan sonra indirildi. Akıl erdirremiyor musunuz?
66-.İşte siz böylesiniz . Haydi biraz bilginiz olan şeyden tartıştınız; peki hiçbir bilginiz olmayan bir hususta ne diye tartışırsınız? Allah bilir, siz bilemezsiniz.
67-İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan, ancak o müslüman bir hanif idi. Müşriklerden değildi.
68-Şüphesiz, insanlar arasında İbrâhim’e en yakın olanlar elbette onun izince gidenler, şu Peygamber ve iman edenlerdir, Allah da mü’minlerin velîsidir.
69-Ehl-i kitaptan bir kısmı sizi keşke saptırsalar, diye arzu ettiler. Onlar kendilerinden başkalarını saptırmazlar da hâlâ farkında değiller.
70-Ey Ehli kitab! niçin görüp durduğunuz halde Allah’ın ayetlerini küfrediyorsunuz?71-Ey Ehl-i kitap,niçin bilip dururken hakkı batıla karıştırıyor da hakkı gizliyorsunuz? 72-Ehl-i kitap’tan bir zümre dedi ki :”«İman edenlere indirilene gündüzün erken saatlerinde iman edin ,akşamleyin de küfredin. Olur ki dönerler.
73-Ve dininize uyandan başkasına inanmayın. De ki :” Gerçek hidâyet Allah’ın hidâyetidir.”;Size verilenin benzerinin başkasına verilmiş olduğuna yahut onları Rabbiniz nezdinde size karşı deliller getireceklerine de.De ki:”Muhakkak lütuf Allâh’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah Vasîdir, Alîmdir.
74-.O, rahmetini dilediğine has kılar. Allah en büyük lütuf sahibidir.
75-Kitap ehlinden öyle kimseler vardır ki, sen ona bir kantar ( altın) emanet etsen, onu sana eksiksiz öder Yine onlardan öyle kimseler vardır ki ona tek bir altın emanet etsen, sen onu ısrarla istemedikçe onu sana ödemez. Bunun sebebi onların:”“Ümmîler hakkında aleyhimize bir yol yoktur”demeleridir. Onlar bildikleri halde Allah’a karşı yalan söylerler.
76-Hayır! Kim ahdini yerine getirir ve sakınırsa şüphesiz Allâh da o sakınanları sever. 77-.Şüphesiz, Allah’a olan ahitlerini ve yeminlerini az bir pahaya değiştirenler işte onlar için âhırette hiç nasıbi yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz. Onlara bakmaz ve onlara temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap da vardır.78-Onlardan gerçekten bir zümre vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye,kitap ile dillerini eğip bükerler. Halbuki o kitaptan değildir. “Bu, Allah nezdindendir”derler, halbuki o Allah nezdinden değildir ve onlar Allah’a karşı bile bile yalan söylerler.
79-Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra onun insanlara”:Allah’ı bırakın da bana kul olun!” demek hiçbir beşere yakışmaz. Fakat o:”Başkalarına öğretmekte ve okuyup okutmakta olduğunuz kitap sayesinde Rabbânî’ler olun”(der)
80- O size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenize de emretmez. Müslüman olduktan sonra size küfrü emreder mi hiç.
81-Hani, Allah peygamberlerden: “Size verdiğim kitap ve hikmetten sonra size beraberinizdekini doğrulayıcı bir peygamber gelince ona mutlak iman edecek ve yardım edeceksiniz.”diye söz aldığı zaman : Kabul ettiniz mi ve bu ağır yükümü alıp yüklendiniz mi?demişti . Onlar da ;”Kabul ettik”demişlerdi«Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şehadet edenlerdenim” diye buyurmuştu.
82-Artık kim bundan sonra yüz çevirirse işte onlar fasıkların ta kendileridirler.
83-Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde kim varsa hepsi ister istemez ona teslim olmuştur ve O’na döndürülecektir.84-De ki: “Allah’a iman ettik. Bize indirilene, İbrâhim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakûb’a ve oğullarına indirilene; Musa,ya İsa ‘ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere de. Onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz yalnız O’na teslim olmuşlarız.»
85-Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, ondan asla kabul olunmaz ve o, ahirette de zarara uğrayanlardan olur.
86-O Peygamberin hak olduğuna şehadet edip kendilerine apaçık deliller gelmiş iken imanlarından sonra küfre giren bir topluluğa Allah nasıl hidâyet eder? Allah zalimler topluluğuna hidâyet vermez .
87-Şüphesiz onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır.
88-Onlar onun içinde ebedîyyen kalıcıdırlar. Onların ne azabı hafifletilir ve ne de onlara süre tanınır.
89- Bundan sonra tevbe edenler ve islâh edenler müstesnâdır.Şüphesiz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
90-Şüphesiz imanlarından sonra kâfir olmuş, sonra küfürlerini artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapmış olanrın tâ kendileridir.
91-Şüphesiz kâfir olanlar ve kâfir olarak ölenlerin hiçbirinden yeryüzü dolusu altını fidye olarak verse bile asla kabul olunmaz .İşte onlar için acıklı bir azap vardır, onların hiçbir yardımcıları da yoktur.92-Siz sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar Birr’e kavuşamazsınız.. Her ne infak ederseniz muhakka ki Allah onu çok iyi bilendir.
93-Tevrat indirilmezden evvel İsrail’in kendisine haram kıldığından başka bütün yiyeceklerr İsrailoğullarına helal idi. De ki: “Eğer siz doğru söyleyenler iseniz,Tevrat’ı getirin de onu okuyun.
94-Kim bundan sonra Allah’a yalan uydurursa işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
95-De ki: “Allah doğru söylemiştir. O halde hanif olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.
96-Şüphesiz insanlar için ilk kurulan ev Mekke’de bulunan, âlemlere mübarek ve hidâyet olmak üzere kurulan evdir.
97-Orada apaçık alâmetler ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse emin olur . Ona bir yol bulabilenlerin o evi hac etmesi Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Artık kim inkâr ederse şüphesiz ki Allah âlemlere muhtaç değildir.
98-De ki: “Ey kitap ehli! Allah, bütün yaptıklarınızı şahit iken niçin Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?”
99-De ki: “Ey kitap ehli! kendiniz şahit olup dururken Allâh’ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek , niçin iman edenleri o yoldan döndürmek istiyorsun ? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.”
100-Ey iman edenler! Eğer siz kitap ehlinden bir kesime itaat edecek olursanız sizi imanınızdan sonra kâfirler olarak geri döndürürler. 101-Allah’ın ayetleri size okunup durmakta ve onun paygamberi aranızda iken nasıl oluyor da inkâr edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı sarılırsa dosdoğru yola iletilmi olur.
102-Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekse öyle korkun ve siz , ancak müslümanlar olarak ölünüz.
103-Hepiniz toptan Allâh’ın ipine sarılın, Parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini d ehatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz de O kalplerinizi birleştirmişti de onun nimeti ile kardeş olmuştunuz ve yine siz ateşten bir çukurun kenarında iken oradan da sizi O kurtardı. İşte Allah hidâyet bulasınız diye size âyetlerini böylece apaçık bildiriyor. 104- Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.
105-Siz, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük azab vardır.
106-O gün kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler kararacaktır. yüzleri kararanlara:«İmanınızdan sonra kâfir oldunuz ha.. O halde kâfir olmanızdan ötürü azabı tadın” (denilir).
107-Yüzleri ağaranlar ise Allah’ın rahmetindedirler. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. 108-Bunlar sana hak ile okuduğumuz Allah’ın âyetleridir. Allah âlemlere zulmetmek istemez.109-Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Bütün işler yalnız Allah’a döndürülür.
110-Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirirsiniz, siz Allah’a iman da edersiniz. Eğer kitap ehli iman etmiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler olmakla birlikte onların çoğu fasıklardır .
111-Onlar (dil ile) eziyet etmekten başka asla size bir zarar veremezler,sonra onlara yardım da edilmez.
112-Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar üzerlerine zillet vurulmuştur. Meğer ki Allâh’ın ahdine ve insanların emanına sığınmış olsunlar. Onlar döne dolaşa Allah’ın gazabına uğradılar ve üzerlerine fakirlik damgası da vuruldu. Bunun sebebi onların Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleridir. Diğer bir sebebi de onların isyan etmiş ve aşırı gitmiş olmalarıdır.
113-Onların hepsi bir değillerdir. Kitap ehlinden bir zümre vardır ki hak üzere dosdoğru yürümektedir. Gecenin saatlerinde secde ederek Allah’ın âyetlerini okurlar. 114- Allah’a ve âhiret gününe iman ederler. İyiliği emrederler , kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar. Hayırlı işlerde ellerini çabuk tutarlar. İşte onlar salihlerdendir. 115- Ve onlar ne hayır işlerlerse ondan mahrum bırakılmayacaktır. Allah takvâ sahiplerini çok iyi bilendir. 116-Kâfirlerin malları da, oğullarının da Allah'(ın azabın)a karşı kendilerine asla bir fayda olmayacaktır. Onlar ateşliktirler, onlar orada ebediyyen kalacaklardır.
117-Onların bu dünya hayatında harcadıkları kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerini vurup da helâk eden soğuk ve kavurucu bir rüzgâra benzer. Allah onlara zulmetmedi fakat onlar kendilerine zulmediyorlar.
118-Ey iman edenler! kendinizden başkasını sırdaş edinmeyin, onlar halinizi bozmaktan hiç geri kalmazlar. Size sıkıntı verecek şeyleri arzu ederler. Onların kinleri ağızlarından taşıp çıkmıştır. Göğüslerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Şâyet düşünürseniz işte size âyetlerimizi açıkladık.
119-İşte, siz onları seven kimselersiniz, halbuki onlar sizi sevmezler. Siz kitapların hepsinide inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıkları zaman ” iman ettik” derler ;fakat başbaşa kaldıklarında kinlerinden dolayı aleyhinize parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki “kininizle geberin!” Şüphesiz Allah, göğüslerde olanı çok iyi bilir.
120-Size bir iyilik dokunursa onları düşürür,eğer size bir kötülük isabet ederse ondan dolayı sevinirler. Şâyet sabreder ve sakınırsanız onların hilekârlıklarının size zararı olmaz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.
121-Hani sen erkenden mü’minleri savaşa elverişli yerlere yerleştirmek üzere ailenden ayrılmıştın. Allah Allah, hakkıyle işitendir, her şeyi bilendir.122-O zaman içinizden iki zümre bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcılarıydı. Mü’minler ancak Allaha güvenip dayanmalıdırlar.
123-Andolsun ki siz zayıfken Allah size Bedir ‘de yardım etmişti. O halde Allah’tan sakının ki, O’na şükretmiş olasınız.
124-Hani sen mü’minlere:“İndirilen üç bin melekle Rabbinizin size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun.
125- Evet siz sabreder ve sakınırsanız bunlar da ansızın üstünüze gelecek olurlarsa Rabbiniz işaretlenmiş beş bin melekle size yardım edeceektir.
126- Allah onu size ancak (zaferi) müjdelemek için ve kalpleriniz onunla huzur bulsun diye yaptı. Yoksa yardım yalnız Aziz ve Hakim olan Allah katındadır.
127-Allah kâfirlerde bir kısmını helâk etsin veya bozguna uğratıp perişan etsin de zarara uğramışlar olarak dönüp gitsinler diyte.
128-O işte sana hiçbir fayda düşmez.( Allah) ya tevbelerini kabul eder veya zalim oldukların dolayı onlara azaba eder.
129-Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır, dilediğine mağfiret eder, dilediğini de azâblandırır. Allah çokça mağfiret edendir , merhamet edendir.
130-Ey iman edenler! Ribayı(faiz) kat kat fazlalığı ile yemeyin . Allah’tan korkun ki kurtulasınız.
131 kâfirler için hazırlanmış olan o ateşten de sakının.
132- Bir de Allah’a ve peygambere itaat edinki ki Rahmete nail olasınız.133-Rabbinizden bir mağfiret ve takvâ sahipleri için hazırlanmış eni gökler yer (kadar) olan cennete koşuşun.
134-Onlar bolluk ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlar ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.
135- Ve onlar çirkin bir günah işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri vakit Allah’ı hatırlayarak, hemen günahları için bağışlanma dileyenlerdir. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlar ki? Bir de işledikleri (günah) üzerinde bilinip durdukları halde ısrar etmeyenlerdir.
136-İşte bunların mükâfaatı Rablerinden bir mağfiret ve altından ırmaklar akar Cennetlerdir ki , orada ebediyyen kalıdırlar. Amel işleyenlerin mükâfaatı ne güzeldir!
137-Sizden evvel bir çok milletler gelip geçmiştir. Onun için yeryüzünden gezin dolaşın da yalanlayanların sonları nice oldu görün.
138-Bu, insanlar için bir açıklamadır. Takvâ sahipleri için de bir hidâyet ve bir öğüttür. 139-Gevşemeyin ve üzülmeyin, siz eğer mü’minler iseniz muhakkak ki üstünsünüz.
140-Eğer size (Uhud’da ) bir yara dokunduysa o topluluğa da (Bedir’de )öylece bir yara dokunmuştur. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz. Tâ ki Allah mü’minleri ayırt etsin, arasınızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. 141-Bir de Allah mü’minleri temizlesin, kâfirleri de helâk etsin diye.
142-Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenlerle sabredenleri belli etmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?
143- Andolsun ki siz ölümü onunla karşılaşmadan önce temenni ediyordunuz. İşte bakıp duruken gördünüz onu.
144-Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberlergelip geçmiştir. Eğer o ölür ve öldürülürse ökçeleriniz üstüne geriye mi döneceksiniz ? Kim iki ökçesi üzerinde geriye dönerse o Allah’a elbette zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfaat verecektir .
145- Allah’ın izni olmadıkça hiçbi kimse ölemez. O vadesi ile yazılmıs bir yazıdır. Kim dünya nimetlerini dilerse ona ondan veririz. Kim de âhiret sevabı dilerse ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.
146- Kendileri ile birlikte bir çok alimin çarpıştığı nice peygamber gelip geçmiştir. Fakat Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa uğramadılar , boyun da eğmediler. Allah sabredenleri sever.
147Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
147-Onlar yalnızca şöyle diyorlardı:” Rabbimmiz günahlarımızı, ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımıza iyice sebat ver; kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et”
148-Sonunda Allah’da onlara dünya nimetlerini ve âhiret sevabının güzelliğini verdi.
Allah iyilik edenleri sever.
149-Ey iman edenler! Eğer kâfirlere itaat edecek olursanız sizi ökçelerinizin üzerinde geri döndürürler. Siz de zarara uğrayanlar olarak geri dönersiniz.
150-Hlabuki Allah sizin yar ve yardımcınızdır. O yardım edenlerin en hayırlısıdır.
151-Allah’a haklarında hiç bir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı o kâfirlerin kalplerine korku salacağız.Onların barınağı cehennemdir. Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür!
152-Muhakkak Allah size verdiği sözünü aynen yerine getirmiştir. Hani ozaman onun izni ile onları öldürüyordunuz, Nihâyet sevmekte olduğunuz size gösterdikten sonra yılgınlık gösterdiniz, verilen emir hakkında çekiştiniz, isyan ettiniz. İçinizden kiminiz düyayı istiyor, kiminizde âhireti istiyordu. Sonra sizi sınamak için sizi onlardan geri çevirdi. Bunun la beraber sizi affetti, Allah mü’minlere lütufkârdır.
153-.Peygamber, arkanızdan sizi seslenip duruken , siz boyuna hiç kimseye dönüp bakmadan uzaklaşıp duruyordunuz. Kaybettiklerinize ve başınıza gelenlere üzülmeyesiniz diye Allah size keder üstüne keder vererek cezalandırdı. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.154-SonraO,kederin ardından üzerinize bir emniyet bir uyuklama indirdi ki O, içinizden bir kısmını örtüp bürüyordu. Bir kısmını da canları sevdasına düşmüşlerdi. Allah’a karşı cahiliyet zannı gibi hakkın dışında bir zan besliyorlardı.”Bu işten bize bir şey var mı?” diyorlardı. De ki: “Her şey Allah’ın elindedir” Onlar sana sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizliyorlar. ” Bizim bu işte payımız olsaydı burada öldürülmezdik “diyorlar. De ki ” Evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine öldürülmeleri yazılmış olanlar yatacakları yerlere çıkıp giderleridi. Allah göğüslerinizdekini yoklamak, kalplerinizdekini temizlemek için(böyle yaptı). Allah kalplerin özünü çok iyi bilendir.”
155-İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirenleri ancak yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan yoldan çıkarmak istemişti. Andolsun Allah da onları affetti. Çünkü Allah bağışlayandır, Halimdir.
156-Ey iman edenler! Sizkendileri kâfir olup da yeryüzünde yolculuk yahut gazada iken kardeşleri hakkında: “Yanımızda olsalardı ölmezlerdi yahut öldürülmezlerdi» diyen kimseler gibi olmayın ki , Allah bunu yalnızca onların kalplerinde bir hasret yapsın. Dirilten de öldüren de Allah’tır. Allah, bütün yaptıklarınızı çok iyi görendir .
157- Andolsun ki Allah yolunda ölürülür yahut ölürseniz muhakkak Allah’tan bir mağfiret ve rahmet onların toplayacağı şeylerden daha hayırlıdır.158-Andolsun ki ölseniz veya öldürülseniz de muhakkak Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.
159-Allah ‘tan bir rahmet sayesinde sen onlara yumuşak davrandın.Şâyet kaba, katı kalpli birisi olsaydın, elbette onlar etrafından dağılırlardı. Artık onları bağışla, onlara affedilmeleri için Allah’tan mağfiret dile ve iş hususunda onlarla müşavere et. Bir kere azmettin mi artık Allah’a güvenip dayan. Şüphesiz Allah kendisine güvenip dayananları sever.
160- Allah size yardım ederse artık size yenecek olamaz. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, O’ ndan başka size yardım edecek kimdir? Mü’minler Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.
161-Bir peygamber için hainlik etmek olur şey değil. Kim hainlik ederse kıyamet günü, o hıyanet ettiği şeyle gelir. Sonra herkes ne kazandığ ise eksiksiz ödenir. O gün onlara zulmedilmez .
162-Hiç Allâh’ın rızâsına uyan kimse; Allah’ın gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kimse gibi olur mu? O ne kötü bir dönüş yeridir!
163-Onlar Allah katında derece derecedir. Allah yaptıklarını çok iyi görendir.
164-And olsun ki Allah , mü’minlere, içlerinde kendilerini âyetlerini okuyan, onları tertemiz eden, onlara Kitap ve hikmetii öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idiler.
165-Böyle iken başlarına iki kat getirdiğiniz bir musibet gelip size çatınca mı: “Bu bize nereden mi geldi dediniz. De ki: O kendinizdendir. ” Şüphesiz Allah’ın herşeye güç yetirendir. 166-İki ordunun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın emri ile idi ve mü’minleri ayırdetmesi içindi.
167-Bir de münâfıklık yapanları vurmak içindi. Onlara: “Gelin, Allah yolunda savaşın ya da savunun”denildiği vakit: “Eğer savaş olacağını bilseydik, arkanızdan gelirdik”dediler. Onlar o gün imandan çok küfre daha yakındılar. Onlar ağızları ile kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediklerini çok iyi bilendir.
168-Kendileri oturup (öldürülen) kardeşleri için: «Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlere de ki :” “Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü gerei çevirin.”
169-Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Bilakis onlar Rableri katında diridirler rızıklanırlar.
170-Allah’ın lütfuyla kendilerine verdiği ile hepsi de sevinç içindedirler ve arkalarından henüz kendilerine katılmayanlara:” Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar üzulecek de değillerdir.”diye müjdelemek isterler.
171-Onlar Allah’tan bir nimet bir lütuf ve Allah’ın mü’minlerin ecrini boşa çıkarmayacağı müjdesini de vermek isterler.
172-Yaralandıktan sonra yine Allah’ın ve Rasûlünün çağrısına koşanlar,onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükâfat vardır.
173-Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine:“İnsanlar size karşı ordu hazırladılar. O halde onlardan korkun “dediler de bu onların imanlarını artırdı ve: imanlarını artırdı “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.174-Sonra da kendilerine hiçbir zarar dokunmaksızın Allah’tan bir nimet ve bolluk ile döndüler. Allah’ın rızasına da uydular. Allah pek büyük bir lütuf sahibidir.
175-Bu, şeytandır. Ancak kendi dostları korkutur. Eğer gerçek mü’minler iseniz onlardan korkmayın,benden korkun.
176- O küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar ALLAH’a asla zarar veremezler. Allah onlara âhirette hiçbir pay bırakmamak ister. Onlar için çok büyük bir azab da vardır.
177-Şüphe yok ki iman karşılığında küfrü satın alanlar, Allah’a hiçbir zarar veremezler. Onlar için çok acıklı bir azab vardır.
178-Sakın inkâr edenler kendilerine mühlet vermemiz haklarında hayırlı sanmasınlar. Onlara mühlet vermemiz ancak günahları artırmaları içindir. Onlar için horlayacı bir azap vardır.
179-Allah mü’minleri üzerinde bulunduğunuz bu halde asla terketmez. Nihâyet murdarı temizden ayıracaktır. Allah size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah perygamberlerden kimi dilerse seçer. O halde Allah’a ve Rasûllerine iman edin Eğer iman edip sakınırsanız sizin için çok büyük bir mükâfat vardır.
180-Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdiği şeylerde cimrilik gösterenler onu haklarında hayırlı sanmasınlar. Bilakis o onlar için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyâmet günü boyunlarına bir halka olarak geçirilecektir. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.181-And olsun ki,Allah:”Muhakkak Allah fakirdir ve biz zenginiz” diyenlerin sözlerini üişitmiştir. Onların o sözlerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve:” “ O yakıcı azabı tadınız” diyeceğiz.
182-“Bu eelerinizin önceden gönderdiğinin karşılığıdır. Şüphesiz, Allah ” kullarına zulmedici değildir.
183- “Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar hiç bir peygambere iman etmememize emretti “diyenlerede de ki :” Size benden önce nice peygamberler apaçık delilleri ve dediğimizi getirmişlerdi. Doğru söylüyor iseniz onları niçin öldürdünüz ?” 184-Eğer onlar seni yalanlarsa (üzülme) , senden önce apaçık delilerle, sahifelerle , aydınlatıcı kitaplarla gelmiş nice peygamberlere de yalanlamıştı.
185-.Her canlı ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz verilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılırsa cennete sokullursa muhakkak ki o kurtulmuştur. Dünya hayatı aldanış metasıdan başka bir şey değildir. 186-Andolsun ki, siz mallarınız ve canlarınızla imtihan edileceksiniz. Muhakkak sizden önce kitab verilenlerden ve şirk koşanlardan çok ezalar işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız işte bu, azmedilmeye değer işlerdendir.
187-Hnai bir zamanlar Allah kendilerine kitap verilenlerden: ” Onu muhakkak insanlara açıklayıp anlatacaksınız ve onu gizlemeyeceksiniz” diye söz almıştı. Onlar ise onu kulak ardı ettiler ve onu az bir bedele değiştiler. O aldıkları bedel ne kötüdür ! 188-Yaptıkları ile mağrur ve yapmadıkları ile övünmekten hoşlanan kimselerin azabtan kurtulacaklarını sanmayasın. Onlar için pek acıklı bir azâp da vardır.
189- Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.
190-Muhakkak gökleri ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişip durmasıda elbette akıl sahipleri için deiller vardır.
191-Onlar ki ayakta iken , otururken, yanları üstüne ( yatar)ken daima Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: “Rabbimiz sen Sen bunları sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin , bizi ateşin azabından koru”derler.
192-“Rabbimiz! Şüphe yok ki Sen kimi ateşe sokarsan hakir kıldın demektir ve zulmedenlerin de hiç bir yardımcıları yoktur?”
193-” Rabbimiz bizz: ‘Rabbinize iman edin,diye imana çağıran bir davetçi işittik ve iman ettik. Rabbimiz günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhummuzu da iyilerle beraber al! 194-Rabbimiz! Bize peygamberlerin aracılığı ile vaadettiği de ver, Kıyamet Günü bizi rüsvay etme. Şüphe yokki sen vaadinden dönmezsin.
195-Nihâyet Rableri dualarını karşılık verdi:”İçinizden gerek erkek ve gerek kadın olsun amel işleyenin amelini karşılıksız çıkarmayacağım. Kiminiz kiminizdensiniz. Artık hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Benim yolumda işkence görenlerin, ve savaşıp öldürülenlerin elbette günahlarını örteceğim ve andolsun ki onları -Allah’tan özel bir mükâfat olmak üzere – altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. mükafatların en güzeli, Allah nezdindedir.
196-Kafirlerin diyar diyar gezinmeleri sakın seni aldatmasın.
197-Azıcık birgeçim, sonuçta varacakları yer cehennemdir. O ne kötü yataktır!
198-Fakat Rablerinden korkanlara gelince; onlar için altlarından ırmaklar akan,cennetler vardır. Orada ebedi kalıcıdırlar. Allah katında hazılanmış nice ziyafetler de vardır. Allah katında olanlar iyiler için daha hayırlıdır.
199-Muhakkak kitap ehlinden öyleleri vardır ki Allah’a size indirlene -Allah’a korku ve itaatle iman ederler – Onlar Allah’ın âyetlerini az bir pahaya değişmezler. İşte onların ecirleri Rablerin katındadır. Şüphesiz Allah, hesabı çabucak görendir.
200-Ey iman edenler, sabredin sabırda yarış yapın ve ribâtta bulunun.
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu