(Medine’de  inmistir,176 âyettir)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1-Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan  da zevcesini   var eden, her ikisinden  de   birçok erkek ve kadın türeten  Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden  dileklerde  bulunduğunuz Allah’tan ve akrabâlık( bağını kesmek)ten   sakının. Şüphesiz Allâh,  üzerinizde tam bir  gözetleyicidir.

2-Yetimlere mallarını verin.Temizi murdar  olana   değişmeyin. Onların mallarını mallarınızla   karıştırarak yemeyin. Muhakkak  bu büyük bir günahtır.

3-Eğer yetim kızlara adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, size helâl  olan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.. Şayet adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız, o zaman bir tane almalısınız . Yahut  sahibi  olduğunuz  cariye(ler )ile yetinmelisiniz .Bu sizin haksızlıktan  daha  çok  alıkoyar.

4-Kadınlara mehirlerini hoşnutlukla verin .Bununla  beraber  gönül hoşluğu ile size  onun  bir kısmını  bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.

5-.Allah’ın, sizin için geçimlik kıldığı mallarınızı, beyinsizlere vermeyin. Kendilerine  bunlardan yedirin, giydirin,  Bir de onlara  güzel söz söyleyin.

6-Yetimleri  evlilik çağına erdikelri zamana kadar deneyin. Şayet onlarda  reşidlik görürseniz  mallarını kendilerine  teslim edin. Büyüyecekler   diye  onları israfla  tez elden yemeyin. Zengin olan kaçınsın. fakir  olan  da örfe göre yesin. Mallarını kendilerine  geri verdiğiniz zaman,  onlara karşı  şahid bulundurun. Hesap  sorucu olarak  Allah  yeter.

7-Baba  ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından  bıraktıklarından  erkekler için bir pay ,yine baba  ve anne ile  yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için  – o maldan  az veya  çok olsun  -farz kılınmış  bir pay vardır.

8-paylaştırılma sırasında yakınlar; yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa  kendilerinin  o maldan rızıklandırın ve onlara  güzel sözler  söyleyin.

9-Arkalarında kendileri  hakkında   endişe edecekleri âciz  ve küçük  çoçuklar bırakacak olanlar korksunlar. Allah’a karşı takvâlı olsunlarda doğru  söz  söylesinler.

10-Şüphe yok ki zulümle  yetimlerin  mallarını yiyenler karınlarına  ancak  bir ateş yemiş olurlar. Onlar yakında alevli   bir ateşe de  gireceklerdir.

11-Çocuklarınız   hakkında, Allah size,  şöyle emrediyor: Erkeğe iki dişinin payı kadar(veriniz) ;Eğer kadınlar ikiden  fazla iseler mirâsın  üçte ikisi onlarındır. Şayet  bir kız ise mirâsın yarısı onundur. Çocuğu  varsa  anne ve babanın her birine  mirasın altıda birini verilir. Çocuğu olmayıp da anne ve   babası kendisine  mirasçı  olana gelince , üçte biri  annesinindir. Şayet kardeşleri varsa o vakit altıda biri  annesinindir. Bu  yapacağı vasiyetten veya borçlarından sonradır. Babalarınız ve oğullarınız  size( âhirette) faydaca  hangisinin  daha yakın  olduğunu bilemezsiniz.  Bunlar  Allah’tan  bir far olarak ( tayin edilmiştir). Şüphesiz ki  Allah  her şeyi bilendir,biricik hüküm koyandır.

12-Çocukları yoksa, hanımlarınızın  geriye  bıraktıklarının  yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, bıraktıklarının  dörtte bir sizindir. Bunlar vasiyetlerinde  yada  borçtan sonradır. Eğer  çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Şayet çocuğunuz varsa yapacağınız vasiyyet ve borçtan sonra sekizde biri  onlarındır. Eğer bir  erkek veya   kadına  çocuğu ve babası olmadığı( kelâle olduğu) halde mirascı  olunuyor  ve bunların erkek veya kız  kardeşi varsa, bunların  her biri altıda bir düşer. Şayet bundan daha  çok iseler  o halde  hepsi  yapacağı vasiyet  ve  borçtan   sonra üçte bire  ortak olurlar. Ancak  zarar verici  olmamalıdır.  Allah’tan bir  vasiyet olarak (gelen buyruklar bunlar); Allah her şeyi bilendir, Halîmdir.

13-İşte  bunlar Allâh’ın sınırlarıdır. Kim Alla’a  ve ve Rasulü’ne itaat  ederse  onu orada ebediyyen  kalmak üzere altından ırmaklar akan, cennetlere sokar. İşte en  büyük kurtuluş  budur.

14-Kim de Allah’a  ve Rasûlüne  isyan eder, sınırlarını aşarsa onun da  orada  ebedi   kalmak üzere  bir ateşe koyar. Üstelik  onun için   küçültücü  bir azab da vardır.15-Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin.Şayet   şehadet ederlerse, ölüm onları  alıp   götürünceye  yahut  Allah onlara bir çıkar  yol  gösterinceye  kadar onları  evlerde alıkoyun.

16-Sizlerden  fuhuş yapanların her ikisini de eziyet  edin. Eğer tevbe edip  hallerini   düzeltirlerse artık onları  bırakın.Şüphesiz, Allah, tevbeleri kabul edendir, Rahimdir. 

17-Allah’ın tevbeleri kabul edeceği  kimseler ,kötülüğü bilmeden  yapanların, sonrada  çarçabuk  tevbe eden  kimselerinkidir. İşte Allah,ın  tevbelerin  kabul edecegi  kimseler  bunlardır,  Allah  hakkıyla bilendir.

18-Yoksa kötülükleri işleyip durup da nihâyet  onlardan  birine  ölüm  gelip çattığında:”Ben şimdi gerçekten tevbe ettim» diyenlerin  ve kâfir  olarak ölenlerin ki degildir. İşte  biz  onlar için  çok acıklı bir azap hazırlamışızdır.

19-Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl  olmadığı gibi onlar apaçık bir hayasızlık işlemedikçe kendilerine  verdiğiniz  bir kısmını  alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla  iyi geçinin. Şâyet  onlardan hoşlanmadınızsa(sabredin),çünkü  hoşunuza  gitmeyen bir şeyde Allah  pekçok hayır takdir etmiş olabilir.

20-Bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, öncekine  yüklerle  (mehir) vermiş olsanız  bile  ondan hiç bir şey almayın. Onu  bir iftira  ve apaçık günah diye alır mısınız?

21- Hem birbirinizle onlar, sizden kuvvetli  bir söz almış  iken  onu  nasıl alabilirsiniz?

22-Babalarınızın nikâhladığı  kadınları  nikâhlamayın.Ancak geçmiş olan müstenâ.Şüphe yok ki  o bir hayâsızlıktı. Gazaba  sebeb   iğrenç bir iş ve kötü bir yoldu.

23 Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, hemşire  kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt hemşireleriniz ve   eşlerinizin  anaları, ve kendileri ile  zifafa girdiğiniz eşlerinizden himayenizde  bulunan   üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer o kadılarla zifafa  girmemiş  iseniz sizin için bir vebal yoktur.  Öz oğullarınızın  hanımları   ve iki kız kardeşi birlikte almanız da (size  haramdır) Ancak geçmiş olan  müstesnâ. Şüphesiz Allah mağfiret  edendir,  çok esirgendir. 

24-Evli kadınlar da (size  haramdır).  Sahip olduğunuz cariyeler müstesnâ. Bunlar  Allah’ın size (farz olarak) yazdıklarıdır. Geriye  kalanları ise  iffetinize  koruyarak   zinaya  sapmaksızın -mallarınızla( nikâhlanma yolunu) aramanız size  helâl kılındı. O  halde  onlardan hangisi  ile faydalandı iseniz  bundan   dolayı onlara  tayin  edildiği şekilde mehirlerinize veriniz.  Onun   miktarını  tayin  ettikten sonra   gönül  hoşuluğu  ile  uzlaştığınız  şey hakkında  size  bir vebal yoktur. Şüphesiz Allah    hakkıyla bilendir , mutlak hüküm  ve hikmet sahibidir.

25-İçinizden hür olan  mü’min kadınları nikâhlayacak bir  bolluğa güç yetiremeyenler  sahip  olduğunuz mü’min  cariyelerinizden  alsın.  Allah,  imanınızı çok  iyi bilendir.  Siz  birbirinizdensiniz. Zinadan  kaçınan , gizli dost edinmeyen   namuslu kadınlar  olmaları hâlinde, onları velilerinin  izni ile nikahlayın. Mehirlerini de güzellikle  kendilerine   verin. Şayet evlendikten  sonra fuhuş isterlerse  onlara  evli  ve hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu, içinizden  günaha girmekten  korkanlar içindir.  Sabretmeniz  ise  sizin için  daha  hayırlıdır.  Allah    çok  bağışlayandır, çok  esirgeyendir.

26-Allah, size açıkça bildirmek, sizi  sizden öncekilerin  sünnetlerine  iletmek, tevbelerinizi kabul etmek ister. . Allah, hakkıyla bilendir  ,hüküm ve hikmet sahibidir.

27-.Allah, tövbenizi kabul etmek ister.Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.

28-Allah, sizden hafifletmek ister. Zaten  insan zayıf yaratılmıştır.

29-Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin.  Aranızda karşılıklı bir anlaşma ile gerçekleştirdiğiniz bir ticaret olması  müstesnâ. Kendinizi  öldürmeyin .Şüphe yok ki  Allah size çok merhamet edendir.

30-Kim  sınırları   aşarak ve  haksızlık ederek bunu yaparsa yakında biz onu ateşe sokacağız.  Bu da Allah’a   pek    kolaydır.

31-Size yasaklanan   büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin( diğer ), küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir mekâna sokarız.

32-Allah’ın kendisi  ile   kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyleri   temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay (olduğu gibi),  kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan  O’nun lütfunu isteyin.  Allah, her şeyi çok iyi  bilendir.

33-Anne   babanın ve yakın  akrabaların  geriye  bıraktıklarından her birine mirasçılar kıldık.  Yeminlerinizle  mirasçı kıldıklarınıza da  nasiplerine  verin. Allah  her şeye şahit olandır.

34-Erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bu, Allah’ın bazılarını bazılarına  üstün kılmış  olmasından  ve erkeklerin mallarından  infak etmelerinden   dolayı  böyledir. İyi kadınlar,itaatli olan  ve Allah’ın koruması ile kendilerine  de gizli olanı koruyandır. Serkeşliklerinden  endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın,  ve onlara dövün. Eğer size itâat ederlerse artık  aleyhlerine bir yol aramayın. Şüphe yok ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.

35-Eğer aralarının açılmasından endişe ederseniz, o vakit   erkeğin  akrabasından  bir hakem, kadının  ailesinden bir hakem gönderin. Her ikisinin  de aralarının düzelmesini isterlerse Allah onların arasını bulur,   şüphesiz Allah herşeyi bilendir   herşeyden haberdardır.

36-Allah’a ibadet edin, O’na hiçbir ortak koşmayın. Anaya , babaya , akrabaya,  yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşularınıza, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah  büyüklenip  böbürlenenleri  elbette sevmez.

37-Onlar  hem bizzat  cimrilik edenler, hem de insanlara cimriliği emredenler ve  Allah’ın  lütfundan kendilerine verdiğini gizleyenlerdir.  Biz  o inkârcılar  için  küçültücü  bir  azab hazırlamışızdır.

38-Bunlar  Allah’a  ve âhiret  gününe  iman etmedikleri halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanlardır.  Şeytan, kime arkadaş olursa  o  kötü bir arkadaştır.

39- Onlar Allah’a  ve âhiret gününe   iman edip de  Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiğinden  infak  etseler di  ne kaybederlerdi ki? Allah onlara  çok iyi bilendir.

40-Allah şüphesiz zerre ağırlığı kadar  dahi zulmetmez. Bir  iyilik olursa onu  kat kat  artırır  ve lütfundan  büyük bir  mükâfat  verir. 

41-Her ümmetten bir şahit getirip  bunlara  karşı da seni  şahit  getireceğimiz zaman halleri nice olur?

42-İnkâr edenler ve peygamberlere  isyan edenler  o gün”yerlebir  edilselerdi ” temmennisinde  bulunacaklardır. Allah’ tan  hiç bir sözü  de gizlemeyeceklerdir.

43-Ey iman edenler!  Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de cünup   iken -yolcu olmanız müstesna -gusüledinceye kadar namaza yaklaşmayın.Eğer hasta olur veya bir yolculukta iseniz yahut herhangi birinizin  ayak yolunndan  gelirse  ya da kadınlara dokunurda su bulamazsanız, temiz bir toprağa  teyemmüm edin.   Yüzlerinizi ve ellerinizi  mesh ediniz. Şüphesiz Allah  çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

44-Kendilerine kitaptan bir pay verilmiş olanlara bakmazmısı, onlar hem sapıklığı satın alıyorlar, hem de sizin de doğru  yoldan sapmanızı istiyorlar.?

45-Allah,düşmanlarınızı  daha iyi bilir gerçekten bir dost olarak  da Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter.

46-Yahudilerden   kelimeleri yerlerinden tahrif edenler  vardır. Dilerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, isyan ettik”, “İşit, işitmez olası!” “Râinâ” derler. Eğer onlar :”Dinledik ve itaat ettik  işit ve bizi de gözet “deselerdi elbette  kendilerini  için daha iyi  ve daha doğru olurdu. Fakat  Allah küfürleri  yüzünden  kendilerini lânetlemiştir Onların ancak pek azı iman ederler.

  47-Ey kendilerine kitap verilenler! Biz , birtakım yüzleri silip  tanımaz  hale getirip de arkalarına çevirmezden  yahut Cumartesi  sahiplerini  lanetlediğimiz gibi   lanetlemezden önce(gelin) beraberinizdekini  doğrulayıcı olarak indirdiğimize   iman edin. Allâh’ın emrini  mutlak yerine gelir.

48-Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını mağfiret etmez, Ondan başkasını da  dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse şüphesiz  büyük günahla  iftira etmiş  olur.

49-O kendilerini temize çıkaranlar bakmaz  mısın?Hayır!  Dilediğini temize çıkaran  Allah’dır. Onlara  kıl   kadar zulmedilmez.

50-Bir bak!  Allah’a karşı nasıl  olmadık yalanlar  uyduruyorlar?Apaçık bir günâh olarak bu  yeter.

51-Şu  kitaptan   kendilerine biraz pay verilenlere  bakmaz mısın?“Cibte ve “Tâğûta inanıyorlar.Ve diğer  inkâr  edenlere: Bunlar  mü’minlerden  daha doğru yoldadır” derler .

52-İşte onlar, Allâh’ın la’netlet  ettiği  kimselerdir.İşte onlar,  Allah’ın lânet ettiğine sen  hiçbir yardımcı bulamazsın.

53-Yoksa onların mülkten ,bir payları mı vardır? Böyle olsaydı, insanlar  hurma çekirdeğinin arkasındaki  çukçurcuk  kadar  dahi   vermezlerdi.

54-Yoksa  onlar insanları Allah  kendilerine  lütfundan  verdi diye mi kıskanıyorlar? Doğrusu biz İbrahim’in soyuna da kitabı  ve hikmeti verdik. Onlara  çok büyük bir mülk de bağışladık.

55-Onlardan  bir kısmı ona iman etti , bir kısmı da ondan yüz çevirdi. Çılgın alevli  ateş olarak cehennem (onlara) yeter.

56-Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında muhakkak   ateşe  atacağız. Derileri piştikçe azâbı   tatmaları için başka deriler değiştireceğiz. Şüphe yok ki  Allah mutlak galiptir, Hakîmdir.

57-İman edip de salih  amel işleyenler ise  için de ebediyen kalıcılar  olmak üzere altından ırmaklar akan  cennetlere koyacağız.  Orada onların temiz  kılınmış zevceleri  vardır. Onlar koyu bir gölgeliğe alacağız.

58-Şüphesiz ki  Allah  size emanetleri  ehline  vermenize  ve insanlar   arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah  bununla  size ne güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki  Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.güzeldir .

59-Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere de  itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer  Allah’a  ve âhiret  gününe inanıyorsanız herhangi bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz , onu  Allah ‘a  ve Rasûlüne  götürünüz. 

Bu hem daha  hayırlı, hem de sonuç  itibari  ile daha güzeldir .

60-Sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara iman ettiğini iddia  edenleri görmez misin?Kendisini  inkâr etmekle emrolundukları halde tağutun  hükmünü başvurmak istiyorlar.i. Şeytân da onları uzak bir sapıklıkla  büsbütün saptırmak ister.

61Onlara: “Allah’ın indirdiğine  ve peygambere gelin” denilince , münafıkların senden  alabildiğine yüz çevirdiğini görürsün.

62-Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir musibet gelip  çattığı  zaaman  halleri  nasıl olacak  ?Sonra sana gelirler  de:”Biz iyilik etmekten  ve arabulmaktan  başka bir şey istemedik»  diye  Allah’a yemin ederler. 

63-İşte bunlar, Allah’ın, kalplerinde olanı bildiği kimselerdir. Artık  onlardan yüz çevir. Onlara  öğüt ver  ve kendilerine  haklarında etkiliyici  sözler  söyle.

64-Biz gönderdiğimiz her peygamberi,Allah’ın izni ile  kendisine itaat edilsin diye gönderdik.Şâyet  kendilerine  zulmettiklerinde  sana  gelip de  Allah’dan mağfiret dileselerdi  peygamber de onlara mağfiret isteyiverseydi  Allah’ı  elbette tevbeleri çokça  kabul eden çok rahmet eden bulacaklardı.

65-Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan derin anlaşmazlıklarda  seni hakem yapıp, sonra  da verdiğin hükümden dolayı içlerinde  hiçbir sıkıntı duymadan  tam  bir teslimiyet le teslim olmadıkça,  iman etmiş olmazlar.

66-Şâyet  onlara :”Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın” diye yazsaydık,  içlerinden  pek azı müstesna  bunu yapmazlardı. Kendilerine  verilen öğütleri  yerine getirselerdi , elbette haklarında çok  hayırlı  ve sebat edici  olurdu.

67-O takdirde  onlara katımızdan büyük bir mükâfat da  verirdik.

68-Ve onları  elbette doğru yola iletirdik.

69-Kim Allah’a ve  Resûl’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddiklar,  şehidler ve sâlihlerle birlikte dirler. Onlar  ne iyi arkadaşlardır!

70-.Bu büyük  lütuf Allah’tandır. Her şeyi bilen  olarak  Allah yeter.

71-Ey iman edenler! Koruma tedbirlerini  alın  da ;  ya küçük birlikler  halinde savaşa çıkın, yahut toptan seferber  olun.

72-Şüphe yok ki içinizden  pek ağır davranacak  olanlar da  var. Size bir musibet  gelip çatarsa :”Onlarala  beraber olmadığım için   Allah bana  nimetini  lütfetti”der.

73-Şâyet size  Allah’tan   bir lütuf  erişse  kendisi ile aranızda  bir dostluk  ve tanışıklık yokmuş gibi  elbette  şöyle diyecektir:””Keşke ben de onlarla beraber   olsaydım da büyük birmükâfata erseydim.”

74-Artık  dünya hayatı karşılığında  âhireti satın alanlar Allah yolunda  savaşsınlara. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür  yahut  zafer elde ederse  ona pek büyük  bir mükâfat vereceğiz.

75-Size ne oluyor ki  Allah yolunda  ve “Rabbimiz!Bizi  halkı zâlim olan şu  şehirden çıkar, katından bize bir sahip  gönder, nezdinden  bize bir  yardımcı  yolla”diyen  mustaz”af erkekler , kadınlar  ve çoçuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?

76-İman edenler Allah yolunda savaşırlar.  Kâfir olanlar da  tâğut  yolunda  savaşırlar. O halde   şeytanın velileri ile savaşın. Şüphesiz  şeytanın hilesi zayıftır.

77-Kendilerine:”( savaştan ) ellerinizi  çekin namazı dosdoğru kılın,zekâtı veriniz” denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onlara  savaş farz kılınınca, bakarsın ki  içlerinden bir grup , müşriklerden  Allanh’tan  korkar  gibi  hatta  daha fazla  korktular  ve :”Rabbimiz  üzerimize  niçin savaşı farz  kıldın ? Bize yakın bir süreye  kadar geciktirmeli değil miydin?» dediler. De ki :”Dünya menfaati pek azdır, âhiret  ise  takvâ sahibi olanlara  için elbette  daha hayırlıdır ve size kıl kadar dahi zulmedilmez.” 

78-Nerede olursanız olunuz ölüm size  bulacaktır. Yüksek  kaleler içinde  olsanız  bile.Eğer onlar bir iyilik dokunursa: “Bu, Allah’tandır” derler. Şâyet  onlara bir kötülük dokunursa:”Bu sendendir “derler.  De ki :” Hepsi  Allah’tandır” böyle iken  bunlara ne oluyor ki  hiç bir sözü   anlamaya  yanaşmıyorlar?

79-Sana gelen her  iyilik Allah’tandır. Sana gelen  her fenalık da kendindendir. Seni  insanlara  bir peygamber olarak gönderdik.  Şahit olarak Allah yeter.

80-Peygamber’e itaat eden  gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.

Kim de  yüz çevirirse zaten biz seni  onların üzerine koruyucu göndermedik.

81-“İtaat ederiz” derler . Fakat yanından ayrılınca içlerinden   bir grub  söylediklerinin  aksine  geceleyin  plan  kurarlar.  Allah onların  geceleyin kurdukları planı yazıyor. Artık onlardan yüz çevir  ve Allah’a  güvenip dayan. Vekil olarak  Allah  yeter.

82-Hâlâ  onlar Kur’ân’ı  gereği gibi düşünmeyecekler mi?Eğer o, Allah’tan başkasından  gelseydi, elebette  içinde  birbirini tutmayan  birçok  şeyler  bulurlardı.”

83-Kendilerine güven veya korkuya dair bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Halbuki  bunu  Rasûlüne  veya  içlerinden emir sahiplerine döndürmüş olsalardı,  içlerinden işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu elbette bilirlerdi. Allâh’ın üzerinizdeki  lütfu ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna ,şeytana uymuş gitmiştiniz.

84- Sen artık Allah yolunda savaş. Sen ancak kendinden sorumlusun. Mü’minleri de teşvik et. Umulur ki  Allah  o kâfirlerin baskısını  önler . Allah kahrı daha  çetin  olandır, ibret alınacak cezası da daha  şiddetlidir.

85-Kim  güzel bir işe  şefaat ederse  ondan kendisine bir pay vardır. Kim de kötü bir işe   şefaat ederse  ondan da kendisine  bir  pay vardır. Allah herşeye,  kadir ve şahiddir.

86-Bir selâmla (tahiyye ile) elamlandığınız da siz de ondan  daha güzeli  selamı alın veya aynısıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını hakkıyla yapandır.

87-Allah(Odur ki) Ondan başka ilah yoktur.Gerçekleşeceğinden  hiç  şüphe olmayan kıyamet gününde andolsun ki hepinizi  bir  araya  toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?

88-Allah onların kazandıkları yüzünden baş aşağı yıkıvermişken   münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah’ın saptırdığını doğru yola getirmek mi  istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığına  asla  doğruya yol bulamazsın.

  89-Onlar kendileri gibi sizin de kâfir  olup böylece birbirinize eşit olmanızı arzu ederler.  O halde onlar  Allah yolunda hicret  edinceye kadar  içlerinden  kimseye  veli  edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları bulduğunuz yerde yakalayıp  öldürün.  Ve onlardan  hiçbir  veli  hiçbir yardımcı edinmeyin.

90-Sizinle  aralarında anlaşma bulunan bir kavme sığınanlar yahut hem sizinle, hem kendi kavimleri   ile     savaşmaktan   göğüsleri daralarak  size gelenler  müstesnadır. Allah dileseydi onları da üstünüze saldırtır,sizinle savaşırlardı. Şâyet onlara sizden  uzak  durup  da sizinle savaşmazlar ve sizinle barış  için de  kalmak isterlerse artık Allah  size  onların aleyhinde bir yol bırakmamıştır.

91-Hem sizden  emin olmak hem de kendi kavimlerinden  emin olmak isteyen başka insanlar olduğunu  da   göreceksiniz. Ne zaman fitneye çağrılırlarsa  onun için  başaşağı atılırlar. Şayet sizden uzak durmaz,  size  barış  teklifi etmez  ve  ellerini çekmezlerse onları yakalayın bulduğunuz yerde öldürün. İşte böylelerine  karşı size  apaçık bir yetki verdik.

92-Bir mü’minin diğer mü’mini -yanlışlık  olması  müstesnâ -öldüremez. . Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve ( ölenin ) akrabasınz teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Onların sadaka olarak bichelamarı Müstesnâ. Şayet mü’min  olmakla beraber  size düşman olan bir kavimden  ise,  o vakit akrabalarına bir diyet  vermek  ve mü’min bir köleyi azad etmek gerekir. Kim bulamazsa -Allah’tan  bir  tevbe  olmak  üzere- iki ay aralıksız tutmalıdır. Allah çok iyi bilendir gerçek  hüküm ve hikmet sahibidir.

93-Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası orada ebediyyen  kalmak üzere cehennemdir. Allah  ona gazab etmiş,lanet etmiş  ve ona pek büyük  bir azab hazırlamıştır.

94-Ey iman edenler! Allah yolunda cihada  çıktığınız zaman iyice araştırın.  Size  selam verene  dünya hayatının menfaatine  umarak:“Sen mü’min değilsin” demeyin. İşte  Allâh’ın katında nice ganimetler  vardır.Önceleri  siz de böyle idiniz  de  Allah size  lütfetti. O  halde  iyice araştırın.  Şüphesiz Allah  yaptıklarınızdan haberdardır.

95-Mü’minlerden- özür sahibi  olanlar  müstesna-  oturanlarla  Allah yolunda malları  ile ve canları  ile cihad  edenleri  oturanlardan  derece  itibari  ile üstün kılmıştır.Bununla beraber  Allah hepsine  de cenneti  vaad etmiştir. Allah  mücahidleri  oturanlardan  pek büyük  bir mükâfatla  üstün  kılmıştır;

96-Kandi nezdinde (yüksek) derecelerle,mağfiret ve rahmetle, Allah Gafûrdur, Rahimdir. 97-Nefislerine zulmedenler olarak canlarını alacağı kimselere  melekler: ““Ne işte idiniz ?” derler.  Onlar: “Biz yeryüzünde  mustaz’af kimselerdik” derler . İşte onların durakları cehennnemdir, o ne  kötü  bir dönüş yeridir!

98-Ancak çare bulamayan, yol bulamayan  erkek, kadın ve çoçuklardan mustaz’af olanlar müstesnâ.

99-İşte Allah’ın onları affedeceği  umulur.  Allah  çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

100-Kim Allah yolunda hicret ederse , yeryüzünde gidecek çok yerde bulur,  genişlik de bulur. Ve her kim  Allah’a ve  Rasûlüne  hicret  maksadı  ile evinden  çıkar da sonra ölüm erişirse,  onun mükâfatı Allah’a  ait olur. Allah Gafûr ve Rahîmdir.

101-Yeryüzünde  sefere çıktığınız zaman eğer  kâfirlerin size  bir  fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda  üzerinize  bir vebal  yoktur.  Şüphesiz   kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

102-Sen de aralarında  buluup  onlara  namaz kıldırdığında bir kısmı seninle birlikte namaza dursun  ve silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. Namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber  namaz  kılsınlar.  hem tedbirli  bulunsunlar,  hem de silahlarını alsınlar. Kâfirler  sizi  silâhlarınızdan ve eşyanızdan  gafilken  size ansızın bir baskın  yapmayı  arzu ederler. Eğer  size  yağmur dolayı bir zarar  gelir  yahut  hasta  bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda  sizin için sakınca yoktur, ama son derece  tedbirli  bulunun,  şüphesiz Yüce  Allah  kâfirlere küçültücü  bir azab  hazırlamıştır.

103-Artık namazı bitirdiğiniz zaman ayakta iken, otururken  ve yanlarınız üzere iken Allah’ı anın.Nihayet  tam  bir huzur  ve güvene kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.

104-O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyoriseniz şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz o acı gibi acı çekiyorlar. Üstelik  siz  Allah’dan onların ümid edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîmdir ve  Hakîmdir.

105-Muhakkak  Biz sana  kitabı  Allah’ın sana gösterdiği  şekilde  insanlar arasında hükmetmen için, hak  olarak  indirdik.  Hainlerin  bir savunucusu  olma .

106-Allah’tan mağfiret dile.Şüphesiz Allah, Gafürdur, Rahîmdir.

107-Kendi nefislerine  hainlik edenlere  savunma. Çünkü Allah, hainlikte direnen  günahkârları sevmez.

108-İnsanlardan gizlemeye çalışırlar da Allahdan gizlemeyi düşünmezler,. Halbuki  onlar onun razı olmayacağı sözü  geceleyin  konuşup  düzenledikleri  zaman  O beraberinde  idi.  Allah yapacakları şeyi   kuşatıcıdır.

109-Haydi siz öyle  yapdınız, bu dünya hayatda onları savun savundunuz  diyelim. Ya  Kıyamet günü Allah’a  karşı onları kim savunacak, yahut  onlara  kim vekil  olacak.

110-Kim bir kötülük yapar yahut nefsine  zulmeder de sonra  Allah’tan mağfiret dilerse Allah’ı  Gafûr ve Rahîm bulur.

111-Kim bir günah kazanırsa bunu  ancak kendi aleyhine kazanmış olur.Allah Alîm ve Hakîm’dir.

112-Kim bir hata veya  bir günah kazanırsa  sonra da  onu bir suçsuzun  üzerine  atarsa,  muhakkak  büyük bir iftira  veap açık bir günah yüklenmiş olur.

113-Eğer Allah’ın  lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan  bir zümre  seni saptırmaya kurmuşlardı. Halbuki   onlar  kendilerinden başkasını saptırmazlar  ve sana  hiçbir zarar  vermezler.  Allah sana  Kitab ve hikmet indirmiş ve sana  bilmediklerini  öğretmiştir. Allah’ın üzerindeki  lütfu pek büyüktür.

114- Bir sadaka vermeyi  veya bir  iyilik yapmayı yahut  insanlar arasını düzeltmeyi e mredeninkinden  başka onların fısıldaşmalarının  bir çoğunda hayır yoktur. Kim Allah’ın rızasını  gözeterek  böyle yaparsa  biz onu  bir mükâfat vereceğiz.

Kim kendisine hak apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e karşı  gelir ve müminlerin yolundan başkasini  uyup giderse onu döndüğü o yolda birakırız ve cehenneme atarız. O, ne kötü bir dönüş yeridir!”(Nisa Suresi, 115. Ayet)

Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez.Ondan birisine ise dileyeceğine mağfiret eder.Kim Allah’a şirk koşarsa, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır.”(Nisa Suresi, 116. Ayet)

“Onların O’ndan başka ibadet ettikleri ancak dişileridir. Onlar, ancak inatçı bir şeytana tapmış olurlar.”(Nisa Suresi, 117. Ayet)

“Allah ona lanet etmiştir. O da: ‘Andolsun, kullarından belli bir pay alacağım,’ demiştir.”
(Nisa Suresi, 118.Ayet)

Andolsun, onlara mutlaka saptıracağım, olmayacak kuruntulara boğacağım, andolsun onlara hayvanların kulaklarını yarmalariniemredeceğim, ve yine onlara Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.Kim Allah’ı bırakıp da şeytana veli edinirse, şüphesiz o apaçık bir zarara uğramış demektir.”(Nisa Suresi, 119. Ayet)

“Onlara vaadlerde bulunur, olmayacak kuruntulara düşürür. Oysa şeytan, kendilerini aldatmaktan başka bir şey vaadetmez.”(Nisa Suresi, 120. Ayet)

“İşte onların barınakları cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer de bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 121. Ayet)

“İman edip salih amel işleyenlere gelince, biz onları altından ırmaklar akan cennetlere, orada ebedi kalıcılar olarak koyacağız. Bu, Allah’ın dost doğru bir vaadidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?”(Nisa Suresi, 122. Ayet)

“İş, ne sizin kuruntularınıza ne de Kitap Ehli’nin kuruntularına kalmıştır. Kim bir kötülük yaparsa, onun cezasını görür ve kendisine Allah’tan başka ne bir dost bulabilir ne de bir yardımcı.”(Nisa Suresi, 123. Ayet)

“Erkek veya kadın, her kim mümin olarak salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve kendilerine hurma çekirdeğinin çukuru kadar bile zulmedilmez.”(Nisa Suresi, 124. Ayet)

Muhsin olarak kendini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in hanif dinine uyan kimseden din bakımından daha güzel din sahibi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost edinmiştir.”(Nisa Suresi, 125. Ayet)

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatıcıdır.”
(Nisa Suresi, 126. Ayet)

“Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: ‘Onlara dair fetvayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış olanı onlara vermediğiniz, bununla beraber kendilerini nikâhlamayı istediğiniz öksüz kızlar ile küçük çocuklar ve yetimler hakkında adaleti elden bırakmamanız hususunda Kitap’ta sizlere okunup duran buyruklar da vardır. Hayır türünden ne yaparsanız, şüphesiz ki Allah onu çok iyi bilendir.’”(Nisa Suresi, 127. Ayet)”

Şayet bir kadın, kocasının uzaklaşmasından veya yüz çevirmesinden korkarsa,barış yolu ile aralarını düzeltmelerinde kendileri için bir vebal yoktur. Barış daha hayırlıdır. Zaten nefislerinde bir cimrilik vardır. Eğer ihsan eder ve sakınırsanız, şüphe yok ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”(Nisa Suresi, 128Ayet)

Ne kadar isterseniz isteyin, kadınlar arasında adalet yapmazsınız. Bari (birine) bütünüyle meyletmeyin de ötekini askıda bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphe yok ki Allah, Gafur ve Rahim’dir.”(Nisa Suresi, 129. Ayet)

Eğer birbirlerinden ayrılırlarsa, Allah her birini genişliğiyle zengin kılar. Şüphesiz Allah Vasi’ ve Hakimdir “(Nisa Suresi, 130. Ayet)

“Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Andolsun ki sizden evvel kendilerine kitap verilenlere de, size de ‘Allah’tan sakının’ diye tavsiye ettik. Eğer nankörlük ederseniz (küfre saparsanız), şüphesiz göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah, Ganidir ,Hamiddır.“(Nisa Suresi, 131. Ayet)

Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır; vekil olarak Allah yeter.”(Nisa Suresi, 132. Ayet)

Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı) ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)

“Eğer O dilerse, ey insanlar, sizi yok eder ve yerinize başkalarını getirir. Allah buna gerçekten kadirdir.”(Nisa Suresi, 133. Ayet)

“Kim dünya sevabını isterse bilsin ki, dünyanın da ahiretin de sevabı Allah’ın katındadır.

Allah, Semi’ (her şeyi işiten)dir, Basîr (her şeyi gören)dir.”(Nisa Suresi, 134. Ayet)

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun; kendinizin veya ana babanızın yahut yakınlarınızın aleyhine dahi olsa! İster zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Artık adaletten saparak hevaya uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz, şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”(Nisa Suresi, 135. Ayet

Ey iman edenler! Allah’a, O’nun Rasûlüne, Rasûlüne indirdiği kitaba ve daha evvel indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa düşmüştür.”(Nisa Suresi, 136. Ayet)3

Onlar ki iman ettiler, sonra küfrettiler, sonra yine iman ettiler, sonra yine küfrettiler, sonra da küfürde ileri gittiler; Allah onları ne mağfiret edecek ne de doğru yola iletecektir.”(Nisa Suresi, 137. Ayet)

“Münafıklara, kendileri için can yakıcı bir azap olduğunu müjdele.”(Nisa Suresi, 138. Ayet)

“Onlar, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenlerdir. İzzeti onların yanındamı arıyorlar? Gerçekten izzet bütünüyle Allah’ındır.”(Nisa Suresi, 139. Ayet

O kitapta size: Allah’ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz vakit, onlar başka bir söze dalıncaya kadar yanlarında oturmayın; çünkü o zaman siz de onlar gibi olursunuz, diye indirdik. Doğrusu Allah, münafıkları da kafirleri de cehennemde bir araya toplayacaktır.”
(Nisa Suresi, 140. Ayet)

“Onlar sizi gözetleyip duranlardır. Onun  için Allah’tan size bir zafer  nasip olursa ;Biz sizinle birlikte  değil miydik?’ derler.”Eğer kâfirlere bir pay düşerse, derler ki: ‘Biz sizin galip gelmenize saglamadık mı? Müminlere karşı da  sizi korumadık mı?’ Kıyamet günü aranızda hüküm verecek olan Allah’tır. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere asla bir yol vermeyecektir.”
(Nisa Suresi, 141. Ayet)

“Doğrusu münafıklar, Allah’a aldatmaya çalışırlar; halbuki O,da onların hilelerini başlarına geçirir. Namaza kalktıkları  vakit de üşene üşene kalkarlar.Insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.”(Nisa Suresi, 142. Ayet)

“Onlar, ikisi arasına bocalayan, kararsız kimselerdir. Ne bunlara ne de onlara (taraf) olurlar. Allah’ın şaşırttığı kimseye, sen asla yol bulamazsın.”Nisa Suresi, 143. Ayet)

Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri veli  edinmeyin.Aleyhinizde Allah’a açık bir delil mi vermek istersiniz?”(Nisa Suresi, 144. Ayet)

“Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı bulamazsın.”(Nisa Suresi, 145. Ayet)

“Ancak tevbe edenler, hallerini düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesnadır. İşte onlar müminlerle beraberdir. Allah müminlere büyük bir mükâfat verecektir.”(Nisa Suresi, 146. Ayet)

“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niçin azap etsin? Allah Şâkir’dir (şükrün karşılığını verendir), Alîm’dir (her şeyi bilendir).” (Nisa Suresi, 147. Ayet)

“Allah, zulme uğrayan müstesna, çirkin sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah Semi’dir (işitendir), Alîm’dir (bilendir).”(Nisa Suresi, 148. Ayet)

“Bir hayrı açıklar veya onu gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz, şüphesiz Allah Affûvv’dur (çok affedicidir), Kadîr’dir (her şeye gücü yetendir).”(Nisa Suresi, 149. Ayet)

Şüphe yok ki   Allah’a ve peygamberlerine küfredenler, bir de Allah ilve  peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler ve ‘Kimine iman ederiz  kimini tanimayip küfrederiz ‘ diyenler  böylece  arada bir yol tutmaya yeltenenler…”(Nisa Suresi, 150. Ayet)

“İşte onlar, gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”(Nisa Suresi, 151. Ayet)

Allah ve peygamberlerine iman edip, onlardan birini diğerinden ayırmayanlara ise ecirlerini verecektir. Allah Gafûr’dur (çok bağışlayandır), Rahîm’dir (çok merhamet edendir).”(Nisa Suresi, 152. Ayet

“Kitap ehli senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Gerçekten onlar Mûsâ’dan daha büyüğünü istemişlerdi de ‘Allah’ı bize apaçık göster’ demişlerdi. İşte zulümleri yüzünden onları yıldırım çarpmıştı. Sonra onlara bunca açık belgeler gelmişken tutup buzağıyı ilah edinmişlerdi. Nihayet biz bunu affettik. Biz Mûsâ’ya apaçık delil vermiştik.”Nisa Suresi 153. Ayet

“Misaklarını bağlamaları için Tur’u üzerlerine kaldırmıştık. Onlara ‘Kapıdan secdeye kapanarak girin’ demiştik ve ‘Cumartesi günü aşırıya gitmeyin’ demiştik. Onlardan sağlam bir söz almıştık.”(Nisa Suresi, 154. Ayet)

“Fakat o sözlerini bozmalari, Allah’ın ayetlerini küfretmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve ‘Kalplerimiz perdelidir’ demelerinden ötürü (lanetledik). Hayır, Allah küfürlerine karşılık kalplerine mühür basmıştır. Artık onlar pek azı hariç iman etmezler.”Nisa Suresi 155. Ayet

“Bir de onların küfürleri ve Meryem aleyhinde pek büyük bir iftirada bulunmaları sebebiyle.”Nisa Suresi 156. Ayet “

Ve ‘Biz Allah’ın peygamberi Meryemoğlu İsa’yı öldürdük’ demeleri sebebiyle (cezalandırdık). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Ancak kendilerine benzer gösterilmisti. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana şüphe içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna dair bilgileri yoktur. Onlar onu gerçekten öldürememişlerdir.”(Nisa Suresi 157. Ayet)

“Bilakis Allah, onu kendi katına yükseltmiştir. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.”(Nisa Suresi 158. Ayet)

“Kitap ehlinden ölümünden evvel ona iman etmeyecek kimse yoktur. O da kıyamet günü aleyhlerinde bir şahit olacaktır.”Nisa Suresi, 159.

“Yahudilere zulümleri sebebiyle, kendilerine helal kılınmış olan pek çok şeyi haram kıldık. Ayrıca, Allah yolunda çokça alıkoymalarından dolayı…”Nisa Suresi, 160. Ayet

“Kendilerine yasak kılınmış olmakla birlikte faiz almalarından ve insanların mallarını batıl yollarla yemelerinden ötürü. İçlerinden kâfir olanlara da pek acıklı bir azab hazırladık.”(Nisa Suresi, 161. Ayet )

“Fakat onlar arasından ilimde yüksek bir dereceye erenlerle müminler, sana indirilene de senden önce indirilene de iman ederler. Namazı ikame edenler, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inanan(lardır onlar). İşte onlara biz çok büyük bir mükâfat vereceğiz.”Nisa Suresi, 162. Ayet

“Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, muhakkak ki biz sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve evlatlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da (vahyettik). Davud’a da Zebur’u verdik.”Nisa Suresi, 163. Ayet

“Kıssalarını sana daha önce anlattığımız peygamberlere de, kıssalarını sana anlatmadığımız peygamberlere de (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.”Nisa Suresi, 164. Ayet”

Müjdeleyici ve korkutucu peygamberler olarak (gönderdik) ki, insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, Aziz’dir, Hakîm’dir.” Nisa Suresi, 165. Ayet”

Fakat Allah, sana indirdiği ile şahitlik eder ki, onu kendi ilmi ile indirmiştir; melekler de şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter.” Nisa Suresi, 166. Ayet

“Kûfredip Allah yolunda alıkoyanlar, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.”(Nisa, 4:167)

“Kâfir olup zulmedenleri, Allah asla mağfiret edecek değildir; onları hiçbir yola erdirecek de değildir.”
(Nisa, 4:168-

Cehennemin yolundan başkasına ki, onlar orada ebediyen kalıcıdırlar. Bu ise Allah’a pek kolaydır.”(Nisa, 4:169)

“Ey insanlar! Hiç şüphe yok ki, peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir; artık kendi hayrınıza iman edin. Eğer kâfir olursanız, göklerde ve yerde ne varsa Allah’indir. Allah, Alîm ve Hâkim’dir.”(Nisa, 4:170)

“Ey Kitap Ehli! Dininizde aşırılığa gitmeyin Allah’a karşı hak olandan başkasını söylemeyin; Meryem oğlu Mesih İsa, yalnızca Allah’ın peygamberi, O’nun Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve kendisinden bir ruhtur.” “Artık Allah’a ve peygamberine iman edin; ‘Üçtür’ demeyin. Kendi faydanız için bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilahtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.”(Nisa Suresi, 171. Ayet)

“Mesih de, mukarreb melekler de Allah’a kul olmakta asla çekinmezler.”“Kim O’na kulluktan çekinir ve kibirlenmek isterse, onların hepsini huzurunda toplayacaktır.”(Nisa Suresi, 172. Ayet)

“İman edip de salih ameller işleyenlere gelince; onlara mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek, hem de lütfundan onlara fazlasını verecektir.”“Ama O çekinenleri ve büyüklük taslayanları ise pek acıklı bir azapla cezalandıracak ve onlar, kendileri için Allah’tan başka bir dost ve bir yardımcı bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 173. Ayet

“Ey insanlar! Rabbinizden size bir burhan (delil) geldi; size apaçık bir nur da indirmişizdir.”(Nisa Suresi, 174. Ayet

“Allah’a iman edip O’na sarılanlara gelince, onları kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve kendisine varan doğru bir yola iletecektir.”(Nisa Suresi, 175. Ayet

“Senden fetva isterler. De ki: ‘Allah size kelâle hakkında (hükmü) açıklar: Eğer çocuğu bulunmayıp da kızkardeşi bulunan bir erkek ölürse, bıraktığının yarısı kızkardeşe aittir. Eğer onun çocuğu yoksa, o kızkardeşine mirasçı olur.’”Eğer kızkardeşler iki iseler, erkek kardeşinin bıraktığının üçte ikisini alırlar. Şayet erkek ve kızkardeşler iseler, o zaman erkek için kadının iki payı vardır. Allah, yanılmayasınız diye size açıklıyor. Allah her şeyi çok iyi bilendir.”(Nisa Suresi, 177. Ayet

 

kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)

Allah ondan razi olsun

Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu