(Medine’de inmistir,176 âyettir)
Bismillâhirrahmânirrahîm
1-Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan da zevcesini var eden, her ikisinden de birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabâlık( bağını kesmek)ten sakının. Şüphesiz Allâh, üzerinizde tam bir gözetleyicidir.
2-Yetimlere mallarını verin.Temizi murdar olana değişmeyin. Onların mallarını mallarınızla karıştırarak yemeyin. Muhakkak bu büyük bir günahtır.
3-Eğer yetim kızlara adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, size helâl olan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.. Şayet adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız, o zaman bir tane almalısınız . Yahut sahibi olduğunuz cariye(ler )ile yetinmelisiniz .Bu sizin haksızlıktan daha çok alıkoyar.
4-Kadınlara mehirlerini hoşnutlukla verin .Bununla beraber gönül hoşluğu ile size onun bir kısmını bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.
5-.Allah’ın, sizin için geçimlik kıldığı mallarınızı, beyinsizlere vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin, Bir de onlara güzel söz söyleyin.
6-Yetimleri evlilik çağına erdikelri zamana kadar deneyin. Şayet onlarda reşidlik görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyecekler diye onları israfla tez elden yemeyin. Zengin olan kaçınsın. fakir olan da örfe göre yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
7-Baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından bıraktıklarından erkekler için bir pay ,yine baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için – o maldan az veya çok olsun -farz kılınmış bir pay vardır.
8-paylaştırılma sırasında yakınlar; yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa kendilerinin o maldan rızıklandırın ve onlara güzel sözler söyleyin.
9-Arkalarında kendileri hakkında endişe edecekleri âciz ve küçük çoçuklar bırakacak olanlar korksunlar. Allah’a karşı takvâlı olsunlarda doğru söz söylesinler.
10-Şüphe yok ki zulümle yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar yakında alevli bir ateşe de gireceklerdir.
11-Çocuklarınız hakkında, Allah size, şöyle emrediyor: Erkeğe iki dişinin payı kadar(veriniz) ;Eğer kadınlar ikiden fazla iseler mirâsın üçte ikisi onlarındır. Şayet bir kız ise mirâsın yarısı onundur. Çocuğu varsa anne ve babanın her birine mirasın altıda birini verilir. Çocuğu olmayıp da anne ve babası kendisine mirasçı olana gelince , üçte biri annesinindir. Şayet kardeşleri varsa o vakit altıda biri annesinindir. Bu yapacağı vasiyetten veya borçlarından sonradır. Babalarınız ve oğullarınız size( âhirette) faydaca hangisinin daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah’tan bir far olarak ( tayin edilmiştir). Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir,biricik hüküm koyandır.
12-Çocukları yoksa, hanımlarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte bir sizindir. Bunlar vasiyetlerinde yada borçtan sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Şayet çocuğunuz varsa yapacağınız vasiyyet ve borçtan sonra sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadına çocuğu ve babası olmadığı( kelâle olduğu) halde mirascı olunuyor ve bunların erkek veya kız kardeşi varsa, bunların her biri altıda bir düşer. Şayet bundan daha çok iseler o halde hepsi yapacağı vasiyet ve borçtan sonra üçte bire ortak olurlar. Ancak zarar verici olmamalıdır. Allah’tan bir vasiyet olarak (gelen buyruklar bunlar); Allah her şeyi bilendir, Halîmdir.
13-İşte bunlar Allâh’ın sınırlarıdır. Kim Alla’a ve ve Rasulü’ne itaat ederse onu orada ebediyyen kalmak üzere altından ırmaklar akan, cennetlere sokar. İşte en büyük kurtuluş budur.
14-Kim de Allah’a ve Rasûlüne isyan eder, sınırlarını aşarsa onun da orada ebedi kalmak üzere bir ateşe koyar. Üstelik onun için küçültücü bir azab da vardır.15-Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin.Şayet şehadet ederlerse, ölüm onları alıp götürünceye yahut Allah onlara bir çıkar yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun.
16-Sizlerden fuhuş yapanların her ikisini de eziyet edin. Eğer tevbe edip hallerini düzeltirlerse artık onları bırakın.Şüphesiz, Allah, tevbeleri kabul edendir, Rahimdir.
17-Allah’ın tevbeleri kabul edeceği kimseler ,kötülüğü bilmeden yapanların, sonrada çarçabuk tevbe eden kimselerinkidir. İşte Allah,ın tevbelerin kabul edecegi kimseler bunlardır, Allah hakkıyla bilendir.
18-Yoksa kötülükleri işleyip durup da nihâyet onlardan birine ölüm gelip çattığında:”Ben şimdi gerçekten tevbe ettim» diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin ki degildir. İşte biz onlar için çok acıklı bir azap hazırlamışızdır.
19-Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl olmadığı gibi onlar apaçık bir hayasızlık işlemedikçe kendilerine verdiğiniz bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Şâyet onlardan hoşlanmadınızsa(sabredin),çünkü hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah pekçok hayır takdir etmiş olabilir.
20-Bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, öncekine yüklerle (mehir) vermiş olsanız bile ondan hiç bir şey almayın. Onu bir iftira ve apaçık günah diye alır mısınız?
21- Hem birbirinizle onlar, sizden kuvvetli bir söz almış iken onu nasıl alabilirsiniz?
22-Babalarınızın nikâhladığı kadınları nikâhlamayın.Ancak geçmiş olan müstenâ.Şüphe yok ki o bir hayâsızlıktı. Gazaba sebeb iğrenç bir iş ve kötü bir yoldu.
23 Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, hemşire kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt hemşireleriniz ve eşlerinizin anaları, ve kendileri ile zifafa girdiğiniz eşlerinizden himayenizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer o kadılarla zifafa girmemiş iseniz sizin için bir vebal yoktur. Öz oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşi birlikte almanız da (size haramdır) Ancak geçmiş olan müstesnâ. Şüphesiz Allah mağfiret edendir, çok esirgendir.
24-Evli kadınlar da (size haramdır). Sahip olduğunuz cariyeler müstesnâ. Bunlar Allah’ın size (farz olarak) yazdıklarıdır. Geriye kalanları ise iffetinize koruyarak zinaya sapmaksızın -mallarınızla( nikâhlanma yolunu) aramanız size helâl kılındı. O halde onlardan hangisi ile faydalandı iseniz bundan dolayı onlara tayin edildiği şekilde mehirlerinize veriniz. Onun miktarını tayin ettikten sonra gönül hoşuluğu ile uzlaştığınız şey hakkında size bir vebal yoktur. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir , mutlak hüküm ve hikmet sahibidir.
25-İçinizden hür olan mü’min kadınları nikâhlayacak bir bolluğa güç yetiremeyenler sahip olduğunuz mü’min cariyelerinizden alsın. Allah, imanınızı çok iyi bilendir. Siz birbirinizdensiniz. Zinadan kaçınan , gizli dost edinmeyen namuslu kadınlar olmaları hâlinde, onları velilerinin izni ile nikahlayın. Mehirlerini de güzellikle kendilerine verin. Şayet evlendikten sonra fuhuş isterlerse onlara evli ve hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu, içinizden günaha girmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
26-Allah, size açıkça bildirmek, sizi sizden öncekilerin sünnetlerine iletmek, tevbelerinizi kabul etmek ister. . Allah, hakkıyla bilendir ,hüküm ve hikmet sahibidir.
27-.Allah, tövbenizi kabul etmek ister.Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.
28-Allah, sizden hafifletmek ister. Zaten insan zayıf yaratılmıştır.
29-Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Aranızda karşılıklı bir anlaşma ile gerçekleştirdiğiniz bir ticaret olması müstesnâ. Kendinizi öldürmeyin .Şüphe yok ki Allah size çok merhamet edendir.
30-Kim sınırları aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa yakında biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah’a pek kolaydır.
31-Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin( diğer ), küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir mekâna sokarız.
32-Allah’ın kendisi ile kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan O’nun lütfunu isteyin. Allah, her şeyi çok iyi bilendir.
33-Anne babanın ve yakın akrabaların geriye bıraktıklarından her birine mirasçılar kıldık. Yeminlerinizle mirasçı kıldıklarınıza da nasiplerine verin. Allah her şeye şahit olandır.
34-Erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bu, Allah’ın bazılarını bazılarına üstün kılmış olmasından ve erkeklerin mallarından infak etmelerinden dolayı böyledir. İyi kadınlar,itaatli olan ve Allah’ın koruması ile kendilerine de gizli olanı koruyandır. Serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın, ve onlara dövün. Eğer size itâat ederlerse artık aleyhlerine bir yol aramayın. Şüphe yok ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.
35-Eğer aralarının açılmasından endişe ederseniz, o vakit erkeğin akrabasından bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. Her ikisinin de aralarının düzelmesini isterlerse Allah onların arasını bulur, şüphesiz Allah herşeyi bilendir herşeyden haberdardır.
36-Allah’a ibadet edin, O’na hiçbir ortak koşmayın. Anaya , babaya , akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşularınıza, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah büyüklenip böbürlenenleri elbette sevmez.
37-Onlar hem bizzat cimrilik edenler, hem de insanlara cimriliği emredenler ve Allah’ın lütfundan kendilerine verdiğini gizleyenlerdir. Biz o inkârcılar için küçültücü bir azab hazırlamışızdır.
38-Bunlar Allah’a ve âhiret gününe iman etmedikleri halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanlardır. Şeytan, kime arkadaş olursa o kötü bir arkadaştır.
39- Onlar Allah’a ve âhiret gününe iman edip de Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiğinden infak etseler di ne kaybederlerdi ki? Allah onlara çok iyi bilendir.
40-Allah şüphesiz zerre ağırlığı kadar dahi zulmetmez. Bir iyilik olursa onu kat kat artırır ve lütfundan büyük bir mükâfat verir.
41-Her ümmetten bir şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur?
42-İnkâr edenler ve peygamberlere isyan edenler o gün”yerlebir edilselerdi ” temmennisinde bulunacaklardır. Allah’ tan hiç bir sözü de gizlemeyeceklerdir.
43-Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de cünup iken -yolcu olmanız müstesna -gusüledinceye kadar namaza yaklaşmayın.Eğer hasta olur veya bir yolculukta iseniz yahut herhangi birinizin ayak yolunndan gelirse ya da kadınlara dokunurda su bulamazsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi mesh ediniz. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
44-Kendilerine kitaptan bir pay verilmiş olanlara bakmazmısı, onlar hem sapıklığı satın alıyorlar, hem de sizin de doğru yoldan sapmanızı istiyorlar.?
45-Allah,düşmanlarınızı daha iyi bilir gerçekten bir dost olarak da Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter.
46-Yahudilerden kelimeleri yerlerinden tahrif edenler vardır. Dilerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, isyan ettik”, “İşit, işitmez olası!” “Râinâ” derler. Eğer onlar :”Dinledik ve itaat ettik işit ve bizi de gözet “deselerdi elbette kendilerini için daha iyi ve daha doğru olurdu. Fakat Allah küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir Onların ancak pek azı iman ederler.
47-Ey kendilerine kitap verilenler! Biz , birtakım yüzleri silip tanımaz hale getirip de arkalarına çevirmezden yahut Cumartesi sahiplerini lanetlediğimiz gibi lanetlemezden önce(gelin) beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Allâh’ın emrini mutlak yerine gelir.
48-Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını mağfiret etmez, Ondan başkasını da dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse şüphesiz büyük günahla iftira etmiş olur.
49-O kendilerini temize çıkaranlar bakmaz mısın?Hayır! Dilediğini temize çıkaran Allah’dır. Onlara kıl kadar zulmedilmez.
50-Bir bak! Allah’a karşı nasıl olmadık yalanlar uyduruyorlar?Apaçık bir günâh olarak bu yeter.
51-Şu kitaptan kendilerine biraz pay verilenlere bakmaz mısın?“Cibte ve “Tâğûta inanıyorlar.Ve diğer inkâr edenlere: Bunlar mü’minlerden daha doğru yoldadır” derler .
52-İşte onlar, Allâh’ın la’netlet ettiği kimselerdir.İşte onlar, Allah’ın lânet ettiğine sen hiçbir yardımcı bulamazsın.
53-Yoksa onların mülkten ,bir payları mı vardır? Böyle olsaydı, insanlar hurma çekirdeğinin arkasındaki çukçurcuk kadar dahi vermezlerdi.
54-Yoksa onlar insanları Allah kendilerine lütfundan verdi diye mi kıskanıyorlar? Doğrusu biz İbrahim’in soyuna da kitabı ve hikmeti verdik. Onlara çok büyük bir mülk de bağışladık.
55-Onlardan bir kısmı ona iman etti , bir kısmı da ondan yüz çevirdi. Çılgın alevli ateş olarak cehennem (onlara) yeter.
56-Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında muhakkak ateşe atacağız. Derileri piştikçe azâbı tatmaları için başka deriler değiştireceğiz. Şüphe yok ki Allah mutlak galiptir, Hakîmdir.
57-İman edip de salih amel işleyenler ise için de ebediyen kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada onların temiz kılınmış zevceleri vardır. Onlar koyu bir gölgeliğe alacağız.
58-Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenize ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.güzeldir .
59-Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız herhangi bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz , onu Allah ‘a ve Rasûlüne götürünüz.
Bu hem daha hayırlı, hem de sonuç itibari ile daha güzeldir .
60-Sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara iman ettiğini iddia edenleri görmez misin?Kendisini inkâr etmekle emrolundukları halde tağutun hükmünü başvurmak istiyorlar.i. Şeytân da onları uzak bir sapıklıkla büsbütün saptırmak ister.
61Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve peygambere gelin” denilince , münafıkların senden alabildiğine yüz çevirdiğini görürsün.
62-Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir musibet gelip çattığı zaaman halleri nasıl olacak ?Sonra sana gelirler de:”Biz iyilik etmekten ve arabulmaktan başka bir şey istemedik» diye Allah’a yemin ederler.
63-İşte bunlar, Allah’ın, kalplerinde olanı bildiği kimselerdir. Artık onlardan yüz çevir. Onlara öğüt ver ve kendilerine haklarında etkiliyici sözler söyle.
64-Biz gönderdiğimiz her peygamberi,Allah’ın izni ile kendisine itaat edilsin diye gönderdik.Şâyet kendilerine zulmettiklerinde sana gelip de Allah’dan mağfiret dileselerdi peygamber de onlara mağfiret isteyiverseydi Allah’ı elbette tevbeleri çokça kabul eden çok rahmet eden bulacaklardı.
65-Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan derin anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyet le teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
66-Şâyet onlara :”Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın” diye yazsaydık, içlerinden pek azı müstesna bunu yapmazlardı. Kendilerine verilen öğütleri yerine getirselerdi , elbette haklarında çok hayırlı ve sebat edici olurdu.
67-O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükâfat da verirdik.
68-Ve onları elbette doğru yola iletirdik.
69-Kim Allah’a ve Resûl’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve sâlihlerle birlikte dirler. Onlar ne iyi arkadaşlardır!
70-.Bu büyük lütuf Allah’tandır. Her şeyi bilen olarak Allah yeter.
71-Ey iman edenler! Koruma tedbirlerini alın da ; ya küçük birlikler halinde savaşa çıkın, yahut toptan seferber olun.
72-Şüphe yok ki içinizden pek ağır davranacak olanlar da var. Size bir musibet gelip çatarsa :”Onlarala beraber olmadığım için Allah bana nimetini lütfetti”der.
73-Şâyet size Allah’tan bir lütuf erişse kendisi ile aranızda bir dostluk ve tanışıklık yokmuş gibi elbette şöyle diyecektir:””Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük birmükâfata erseydim.”
74-Artık dünya hayatı karşılığında âhireti satın alanlar Allah yolunda savaşsınlara. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür yahut zafer elde ederse ona pek büyük bir mükâfat vereceğiz.
75-Size ne oluyor ki Allah yolunda ve “Rabbimiz!Bizi halkı zâlim olan şu şehirden çıkar, katından bize bir sahip gönder, nezdinden bize bir yardımcı yolla”diyen mustaz”af erkekler , kadınlar ve çoçuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?
76-İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kâfir olanlar da tâğut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın velileri ile savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.
77-Kendilerine:”( savaştan ) ellerinizi çekin namazı dosdoğru kılın,zekâtı veriniz” denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onlara savaş farz kılınınca, bakarsın ki içlerinden bir grup , müşriklerden Allanh’tan korkar gibi hatta daha fazla korktular ve :”Rabbimiz üzerimize niçin savaşı farz kıldın ? Bize yakın bir süreye kadar geciktirmeli değil miydin?» dediler. De ki :”Dünya menfaati pek azdır, âhiret ise takvâ sahibi olanlara için elbette daha hayırlıdır ve size kıl kadar dahi zulmedilmez.”
78-Nerede olursanız olunuz ölüm size bulacaktır. Yüksek kaleler içinde olsanız bile.Eğer onlar bir iyilik dokunursa: “Bu, Allah’tandır” derler. Şâyet onlara bir kötülük dokunursa:”Bu sendendir “derler. De ki :” Hepsi Allah’tandır” böyle iken bunlara ne oluyor ki hiç bir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?
79-Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Sana gelen her fenalık da kendindendir. Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.
80-Peygamber’e itaat eden gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.
Kim de yüz çevirirse zaten biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.
81-“İtaat ederiz” derler . Fakat yanından ayrılınca içlerinden bir grub söylediklerinin aksine geceleyin plan kurarlar. Allah onların geceleyin kurdukları planı yazıyor. Artık onlardan yüz çevir ve Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak Allah yeter.
82-Hâlâ onlar Kur’ân’ı gereği gibi düşünmeyecekler mi?Eğer o, Allah’tan başkasından gelseydi, elebette içinde birbirini tutmayan birçok şeyler bulurlardı.”
83-Kendilerine güven veya korkuya dair bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Halbuki bunu Rasûlüne veya içlerinden emir sahiplerine döndürmüş olsalardı, içlerinden işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu elbette bilirlerdi. Allâh’ın üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna ,şeytana uymuş gitmiştiniz.
84- Sen artık Allah yolunda savaş. Sen ancak kendinden sorumlusun. Mü’minleri de teşvik et. Umulur ki Allah o kâfirlerin baskısını önler . Allah kahrı daha çetin olandır, ibret alınacak cezası da daha şiddetlidir.
85-Kim güzel bir işe şefaat ederse ondan kendisine bir pay vardır. Kim de kötü bir işe şefaat ederse ondan da kendisine bir pay vardır. Allah herşeye, kadir ve şahiddir.
86-Bir selâmla (tahiyye ile) elamlandığınız da siz de ondan daha güzeli selamı alın veya aynısıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını hakkıyla yapandır.
87-Allah(Odur ki) Ondan başka ilah yoktur.Gerçekleşeceğinden hiç şüphe olmayan kıyamet gününde andolsun ki hepinizi bir araya toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?
88-Allah onların kazandıkları yüzünden baş aşağı yıkıvermişken münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah’ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığına asla doğruya yol bulamazsın.
89-Onlar kendileri gibi sizin de kâfir olup böylece birbirinize eşit olmanızı arzu ederler. O halde onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden kimseye veli edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları bulduğunuz yerde yakalayıp öldürün. Ve onlardan hiçbir veli hiçbir yardımcı edinmeyin.
90-Sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavme sığınanlar yahut hem sizinle, hem kendi kavimleri ile savaşmaktan göğüsleri daralarak size gelenler müstesnadır. Allah dileseydi onları da üstünüze saldırtır,sizinle savaşırlardı. Şâyet onlara sizden uzak durup da sizinle savaşmazlar ve sizinle barış için de kalmak isterlerse artık Allah size onların aleyhinde bir yol bırakmamıştır.
91-Hem sizden emin olmak hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başka insanlar olduğunu da göreceksiniz. Ne zaman fitneye çağrılırlarsa onun için başaşağı atılırlar. Şayet sizden uzak durmaz, size barış teklifi etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın bulduğunuz yerde öldürün. İşte böylelerine karşı size apaçık bir yetki verdik.
92-Bir mü’minin diğer mü’mini -yanlışlık olması müstesnâ -öldüremez. . Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve ( ölenin ) akrabasınz teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Onların sadaka olarak bichelamarı Müstesnâ. Şayet mü’min olmakla beraber size düşman olan bir kavimden ise, o vakit akrabalarına bir diyet vermek ve mü’min bir köleyi azad etmek gerekir. Kim bulamazsa -Allah’tan bir tevbe olmak üzere- iki ay aralıksız tutmalıdır. Allah çok iyi bilendir gerçek hüküm ve hikmet sahibidir.
93-Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası orada ebediyyen kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazab etmiş,lanet etmiş ve ona pek büyük bir azab hazırlamıştır.
94-Ey iman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırın. Size selam verene dünya hayatının menfaatine umarak:“Sen mü’min değilsin” demeyin. İşte Allâh’ın katında nice ganimetler vardır.Önceleri siz de böyle idiniz de Allah size lütfetti. O halde iyice araştırın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
95-Mü’minlerden- özür sahibi olanlar müstesna- oturanlarla Allah yolunda malları ile ve canları ile cihad edenleri oturanlardan derece itibari ile üstün kılmıştır.Bununla beraber Allah hepsine de cenneti vaad etmiştir. Allah mücahidleri oturanlardan pek büyük bir mükâfatla üstün kılmıştır;
96-Kandi nezdinde (yüksek) derecelerle,mağfiret ve rahmetle, Allah Gafûrdur, Rahimdir. 97-Nefislerine zulmedenler olarak canlarını alacağı kimselere melekler: ““Ne işte idiniz ?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler . İşte onların durakları cehennnemdir, o ne kötü bir dönüş yeridir!
98-Ancak çare bulamayan, yol bulamayan erkek, kadın ve çoçuklardan mustaz’af olanlar müstesnâ.
99-İşte Allah’ın onları affedeceği umulur. Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
100-Kim Allah yolunda hicret ederse , yeryüzünde gidecek çok yerde bulur, genişlik de bulur. Ve her kim Allah’a ve Rasûlüne hicret maksadı ile evinden çıkar da sonra ölüm erişirse, onun mükâfatı Allah’a ait olur. Allah Gafûr ve Rahîmdir.
101-Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir vebal yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
102-Sen de aralarında buluup onlara namaz kıldırdığında bir kısmı seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. Namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber namaz kılsınlar. hem tedbirli bulunsunlar, hem de silahlarını alsınlar. Kâfirler sizi silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafilken size ansızın bir baskın yapmayı arzu ederler. Eğer size yağmur dolayı bir zarar gelir yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda sizin için sakınca yoktur, ama son derece tedbirli bulunun, şüphesiz Yüce Allah kâfirlere küçültücü bir azab hazırlamıştır.
103-Artık namazı bitirdiğiniz zaman ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzere iken Allah’ı anın.Nihayet tam bir huzur ve güvene kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.
104-O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyoriseniz şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz o acı gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah’dan onların ümid edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîmdir ve Hakîmdir.
105-Muhakkak Biz sana kitabı Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmetmen için, hak olarak indirdik. Hainlerin bir savunucusu olma .
106-Allah’tan mağfiret dile.Şüphesiz Allah, Gafürdur, Rahîmdir.
107-Kendi nefislerine hainlik edenlere savunma. Çünkü Allah, hainlikte direnen günahkârları sevmez.
108-İnsanlardan gizlemeye çalışırlar da Allahdan gizlemeyi düşünmezler,. Halbuki onlar onun razı olmayacağı sözü geceleyin konuşup düzenledikleri zaman O beraberinde idi. Allah yapacakları şeyi kuşatıcıdır.
109-Haydi siz öyle yapdınız, bu dünya hayatda onları savun savundunuz diyelim. Ya Kıyamet günü Allah’a karşı onları kim savunacak, yahut onlara kim vekil olacak.
110-Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse Allah’ı Gafûr ve Rahîm bulur.
111-Kim bir günah kazanırsa bunu ancak kendi aleyhine kazanmış olur.Allah Alîm ve Hakîm’dir.
112-Kim bir hata veya bir günah kazanırsa sonra da onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak büyük bir iftira veap açık bir günah yüklenmiş olur.
113-Eğer Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan bir zümre seni saptırmaya kurmuşlardı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptırmazlar ve sana hiçbir zarar vermezler. Allah sana Kitab ve hikmet indirmiş ve sana bilmediklerini öğretmiştir. Allah’ın üzerindeki lütfu pek büyüktür.
114- Bir sadaka vermeyi veya bir iyilik yapmayı yahut insanlar arasını düzeltmeyi e mredeninkinden başka onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Kim Allah’ın rızasını gözeterek böyle yaparsa biz onu bir mükâfat vereceğiz.
Kim kendisine hak apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelir ve müminlerin yolundan başkasini uyup giderse onu döndüğü o yolda birakırız ve cehenneme atarız. O, ne kötü bir dönüş yeridir!”(Nisa Suresi, 115. Ayet)
Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez.Ondan birisine ise dileyeceğine mağfiret eder.Kim Allah’a şirk koşarsa, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır.”(Nisa Suresi, 116. Ayet)
“Onların O’ndan başka ibadet ettikleri ancak dişileridir. Onlar, ancak inatçı bir şeytana tapmış olurlar.”(Nisa Suresi, 117. Ayet)
“Allah ona lanet etmiştir. O da: ‘Andolsun, kullarından belli bir pay alacağım,’ demiştir.”
(Nisa Suresi, 118.Ayet)
Andolsun, onlara mutlaka saptıracağım, olmayacak kuruntulara boğacağım, andolsun onlara hayvanların kulaklarını yarmalariniemredeceğim, ve yine onlara Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.Kim Allah’ı bırakıp da şeytana veli edinirse, şüphesiz o apaçık bir zarara uğramış demektir.”(Nisa Suresi, 119. Ayet)
“Onlara vaadlerde bulunur, olmayacak kuruntulara düşürür. Oysa şeytan, kendilerini aldatmaktan başka bir şey vaadetmez.”(Nisa Suresi, 120. Ayet)
“İşte onların barınakları cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer de bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 121. Ayet)
“İman edip salih amel işleyenlere gelince, biz onları altından ırmaklar akan cennetlere, orada ebedi kalıcılar olarak koyacağız. Bu, Allah’ın dost doğru bir vaadidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?”(Nisa Suresi, 122. Ayet)
“İş, ne sizin kuruntularınıza ne de Kitap Ehli’nin kuruntularına kalmıştır. Kim bir kötülük yaparsa, onun cezasını görür ve kendisine Allah’tan başka ne bir dost bulabilir ne de bir yardımcı.”(Nisa Suresi, 123. Ayet)
“Erkek veya kadın, her kim mümin olarak salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve kendilerine hurma çekirdeğinin çukuru kadar bile zulmedilmez.”(Nisa Suresi, 124. Ayet)
Muhsin olarak kendini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in hanif dinine uyan kimseden din bakımından daha güzel din sahibi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost edinmiştir.”(Nisa Suresi, 125. Ayet)
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatıcıdır.”
(Nisa Suresi, 126. Ayet)
“Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: ‘Onlara dair fetvayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış olanı onlara vermediğiniz, bununla beraber kendilerini nikâhlamayı istediğiniz öksüz kızlar ile küçük çocuklar ve yetimler hakkında adaleti elden bırakmamanız hususunda Kitap’ta sizlere okunup duran buyruklar da vardır. Hayır türünden ne yaparsanız, şüphesiz ki Allah onu çok iyi bilendir.’”(Nisa Suresi, 127. Ayet)”
Şayet bir kadın, kocasının uzaklaşmasından veya yüz çevirmesinden korkarsa,barış yolu ile aralarını düzeltmelerinde kendileri için bir vebal yoktur. Barış daha hayırlıdır. Zaten nefislerinde bir cimrilik vardır. Eğer ihsan eder ve sakınırsanız, şüphe yok ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”(Nisa Suresi, 128Ayet)
Ne kadar isterseniz isteyin, kadınlar arasında adalet yapmazsınız. Bari (birine) bütünüyle meyletmeyin de ötekini askıda bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphe yok ki Allah, Gafur ve Rahim’dir.”(Nisa Suresi, 129. Ayet)
Eğer birbirlerinden ayrılırlarsa, Allah her birini genişliğiyle zengin kılar. Şüphesiz Allah Vasi’ ve Hakimdir “(Nisa Suresi, 130. Ayet)
“Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Andolsun ki sizden evvel kendilerine kitap verilenlere de, size de ‘Allah’tan sakının’ diye tavsiye ettik. Eğer nankörlük ederseniz (küfre saparsanız), şüphesiz göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah, Ganidir ,Hamiddır.“(Nisa Suresi, 131. Ayet)
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır; vekil olarak Allah yeter.”(Nisa Suresi, 132. Ayet)
Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı) ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)
“Eğer O dilerse, ey insanlar, sizi yok eder ve yerinize başkalarını getirir. Allah buna gerçekten kadirdir.”(Nisa Suresi, 133. Ayet)
“Kim dünya sevabını isterse bilsin ki, dünyanın da ahiretin de sevabı Allah’ın katındadır.
Allah, Semi’ (her şeyi işiten)dir, Basîr (her şeyi gören)dir.”(Nisa Suresi, 134. Ayet)
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun; kendinizin veya ana babanızın yahut yakınlarınızın aleyhine dahi olsa! İster zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Artık adaletten saparak hevaya uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz, şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”(Nisa Suresi, 135. Ayet
Ey iman edenler! Allah’a, O’nun Rasûlüne, Rasûlüne indirdiği kitaba ve daha evvel indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa düşmüştür.”(Nisa Suresi, 136. Ayet)3
Onlar ki iman ettiler, sonra küfrettiler, sonra yine iman ettiler, sonra yine küfrettiler, sonra da küfürde ileri gittiler; Allah onları ne mağfiret edecek ne de doğru yola iletecektir.”(Nisa Suresi, 137. Ayet)
“Münafıklara, kendileri için can yakıcı bir azap olduğunu müjdele.”(Nisa Suresi, 138. Ayet)
“Onlar, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenlerdir. İzzeti onların yanındamı arıyorlar? Gerçekten izzet bütünüyle Allah’ındır.”(Nisa Suresi, 139. Ayet
O kitapta size: Allah’ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz vakit, onlar başka bir söze dalıncaya kadar yanlarında oturmayın; çünkü o zaman siz de onlar gibi olursunuz, diye indirdik. Doğrusu Allah, münafıkları da kafirleri de cehennemde bir araya toplayacaktır.”
(Nisa Suresi, 140. Ayet)
“Onlar sizi gözetleyip duranlardır. Onun için Allah’tan size bir zafer nasip olursa ;Biz sizinle birlikte değil miydik?’ derler.”Eğer kâfirlere bir pay düşerse, derler ki: ‘Biz sizin galip gelmenize saglamadık mı? Müminlere karşı da sizi korumadık mı?’ Kıyamet günü aranızda hüküm verecek olan Allah’tır. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere asla bir yol vermeyecektir.”
(Nisa Suresi, 141. Ayet)
“Doğrusu münafıklar, Allah’a aldatmaya çalışırlar; halbuki O,da onların hilelerini başlarına geçirir. Namaza kalktıkları vakit de üşene üşene kalkarlar.Insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.”(Nisa Suresi, 142. Ayet)
“Onlar, ikisi arasına bocalayan, kararsız kimselerdir. Ne bunlara ne de onlara (taraf) olurlar. Allah’ın şaşırttığı kimseye, sen asla yol bulamazsın.”Nisa Suresi, 143. Ayet)
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri veli edinmeyin.Aleyhinizde Allah’a açık bir delil mi vermek istersiniz?”(Nisa Suresi, 144. Ayet)
“Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı bulamazsın.”(Nisa Suresi, 145. Ayet)
“Ancak tevbe edenler, hallerini düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesnadır. İşte onlar müminlerle beraberdir. Allah müminlere büyük bir mükâfat verecektir.”(Nisa Suresi, 146. Ayet)
“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niçin azap etsin? Allah Şâkir’dir (şükrün karşılığını verendir), Alîm’dir (her şeyi bilendir).” (Nisa Suresi, 147. Ayet)
“Allah, zulme uğrayan müstesna, çirkin sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah Semi’dir (işitendir), Alîm’dir (bilendir).”(Nisa Suresi, 148. Ayet)
“Bir hayrı açıklar veya onu gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz, şüphesiz Allah Affûvv’dur (çok affedicidir), Kadîr’dir (her şeye gücü yetendir).”(Nisa Suresi, 149. Ayet)
Şüphe yok ki Allah’a ve peygamberlerine küfredenler, bir de Allah ilve peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler ve ‘Kimine iman ederiz kimini tanimayip küfrederiz ‘ diyenler böylece arada bir yol tutmaya yeltenenler…”(Nisa Suresi, 150. Ayet)
“İşte onlar, gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”(Nisa Suresi, 151. Ayet)“
Allah ve peygamberlerine iman edip, onlardan birini diğerinden ayırmayanlara ise ecirlerini verecektir. Allah Gafûr’dur (çok bağışlayandır), Rahîm’dir (çok merhamet edendir).”(Nisa Suresi, 152. Ayet
“Kitap ehli senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Gerçekten onlar Mûsâ’dan daha büyüğünü istemişlerdi de ‘Allah’ı bize apaçık göster’ demişlerdi. İşte zulümleri yüzünden onları yıldırım çarpmıştı. Sonra onlara bunca açık belgeler gelmişken tutup buzağıyı ilah edinmişlerdi. Nihayet biz bunu affettik. Biz Mûsâ’ya apaçık delil vermiştik.”Nisa Suresi 153. Ayet
“Misaklarını bağlamaları için Tur’u üzerlerine kaldırmıştık. Onlara ‘Kapıdan secdeye kapanarak girin’ demiştik ve ‘Cumartesi günü aşırıya gitmeyin’ demiştik. Onlardan sağlam bir söz almıştık.”(Nisa Suresi, 154. Ayet)
“Fakat o sözlerini bozmalari, Allah’ın ayetlerini küfretmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve ‘Kalplerimiz perdelidir’ demelerinden ötürü (lanetledik). Hayır, Allah küfürlerine karşılık kalplerine mühür basmıştır. Artık onlar pek azı hariç iman etmezler.”Nisa Suresi 155. Ayet
“Bir de onların küfürleri ve Meryem aleyhinde pek büyük bir iftirada bulunmaları sebebiyle.”Nisa Suresi 156. Ayet “
Ve ‘Biz Allah’ın peygamberi Meryemoğlu İsa’yı öldürdük’ demeleri sebebiyle (cezalandırdık). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Ancak kendilerine benzer gösterilmisti. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana şüphe içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna dair bilgileri yoktur. Onlar onu gerçekten öldürememişlerdir.”(Nisa Suresi 157. Ayet)
“Bilakis Allah, onu kendi katına yükseltmiştir. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.”(Nisa Suresi 158. Ayet)
“Kitap ehlinden ölümünden evvel ona iman etmeyecek kimse yoktur. O da kıyamet günü aleyhlerinde bir şahit olacaktır.”Nisa Suresi, 159.
“Yahudilere zulümleri sebebiyle, kendilerine helal kılınmış olan pek çok şeyi haram kıldık. Ayrıca, Allah yolunda çokça alıkoymalarından dolayı…”Nisa Suresi, 160. Ayet
“Kendilerine yasak kılınmış olmakla birlikte faiz almalarından ve insanların mallarını batıl yollarla yemelerinden ötürü. İçlerinden kâfir olanlara da pek acıklı bir azab hazırladık.”(Nisa Suresi, 161. Ayet )
“Fakat onlar arasından ilimde yüksek bir dereceye erenlerle müminler, sana indirilene de senden önce indirilene de iman ederler. Namazı ikame edenler, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inanan(lardır onlar). İşte onlara biz çok büyük bir mükâfat vereceğiz.”Nisa Suresi, 162. Ayet
“Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, muhakkak ki biz sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve evlatlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da (vahyettik). Davud’a da Zebur’u verdik.”Nisa Suresi, 163. Ayet
“Kıssalarını sana daha önce anlattığımız peygamberlere de, kıssalarını sana anlatmadığımız peygamberlere de (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.”Nisa Suresi, 164. Ayet”
Müjdeleyici ve korkutucu peygamberler olarak (gönderdik) ki, insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, Aziz’dir, Hakîm’dir.” Nisa Suresi, 165. Ayet”
Fakat Allah, sana indirdiği ile şahitlik eder ki, onu kendi ilmi ile indirmiştir; melekler de şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter.” Nisa Suresi, 166. Ayet
“Kûfredip Allah yolunda alıkoyanlar, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.”(Nisa, 4:167)
“Kâfir olup zulmedenleri, Allah asla mağfiret edecek değildir; onları hiçbir yola erdirecek de değildir.”
(Nisa, 4:168-“
Cehennemin yolundan başkasına ki, onlar orada ebediyen kalıcıdırlar. Bu ise Allah’a pek kolaydır.”(Nisa, 4:169)
“Ey insanlar! Hiç şüphe yok ki, peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir; artık kendi hayrınıza iman edin. Eğer kâfir olursanız, göklerde ve yerde ne varsa Allah’indir. Allah, Alîm ve Hâkim’dir.”(Nisa, 4:170)
“Ey Kitap Ehli! Dininizde aşırılığa gitmeyin Allah’a karşı hak olandan başkasını söylemeyin; Meryem oğlu Mesih İsa, yalnızca Allah’ın peygamberi, O’nun Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve kendisinden bir ruhtur.” “Artık Allah’a ve peygamberine iman edin; ‘Üçtür’ demeyin. Kendi faydanız için bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilahtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.”(Nisa Suresi, 171. Ayet)
“Mesih de, mukarreb melekler de Allah’a kul olmakta asla çekinmezler.”“Kim O’na kulluktan çekinir ve kibirlenmek isterse, onların hepsini huzurunda toplayacaktır.”(Nisa Suresi, 172. Ayet)
“İman edip de salih ameller işleyenlere gelince; onlara mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek, hem de lütfundan onlara fazlasını verecektir.”“Ama O çekinenleri ve büyüklük taslayanları ise pek acıklı bir azapla cezalandıracak ve onlar, kendileri için Allah’tan başka bir dost ve bir yardımcı bulamayacaklardır.”(Nisa Suresi, 173. Ayet
“Ey insanlar! Rabbinizden size bir burhan (delil) geldi; size apaçık bir nur da indirmişizdir.”(Nisa Suresi, 174. Ayet
“Allah’a iman edip O’na sarılanlara gelince, onları kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve kendisine varan doğru bir yola iletecektir.”(Nisa Suresi, 175. Ayet
“Senden fetva isterler. De ki: ‘Allah size kelâle hakkında (hükmü) açıklar: Eğer çocuğu bulunmayıp da kızkardeşi bulunan bir erkek ölürse, bıraktığının yarısı kızkardeşe aittir. Eğer onun çocuğu yoksa, o kızkardeşine mirasçı olur.’”Eğer kızkardeşler iki iseler, erkek kardeşinin bıraktığının üçte ikisini alırlar. Şayet erkek ve kızkardeşler iseler, o zaman erkek için kadının iki payı vardır. Allah, yanılmayasınız diye size açıklıyor. Allah her şeyi çok iyi bilendir.”(Nisa Suresi, 177. Ayet
kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsu