Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile.
Nisa (103)-Artık namazı bitirdiğiniz zaman ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzere iken Allah’ı anın.
Nihayet tam bir huzur ve güvene kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.
Yani size korku namazı olsun, diğer namazlar olsun namazlarınızı bitirdikten sonra bütün hal ve durumlarinizda Allah’ı anın.
Özellik korku namazının söz konu edilmesi bir takim incelikler vardir.
Kalbin düzelmesi, felahı ve mutlulugu ,muhabbet ile Yüce Allah’a dönüşünde
kalbin Allah’ın zikri ve övgüleriyle dolup taşmasına bağlıdır.
Bu maksadın gerçekleştiren en büyük araç ise namazdir.
Namaz”ın gerçek mahiyetini ise kul ile Rab arasındaki bir ilişki oluşunda ortaya çıkar.
Namazda imanın bir takım hakiketlerin yakinin marifetleri vardır.
Bunlar ise Yüce Allah’ın her gün her gece bu namazı kullarina farz olmasını gerektirmektedir.
Bilindiği gibi korku namazında kalbin ve bedenin meşgul olması sebebi ile korkudan dolayı,o güzel maksadları gerçekleştiremeyebilir.
O bakımdan Yüce Allah korku namazında sonra bu eksiklikleri Allah’ı anarak telafi etmeye emretmektedir.
Korku kalbin tedirgin olmasını, korkuya kapılmasını gerektirir.
Bu ise kalbin zayıflamasını ihtimalide beraberinde getirir.
Kalb zayıflayacak olursa bedende de düşman karşı direnme gücü zayıflar.
Yüce Allah’ı anıp çokça hatırlamak ise kalbi güçlendirip pekiştiren en büyük yollardandır.
Sabır ve sebat ile beraber Yüce Allah’ı anılması, felâhın ve düşmanlar karşı zafer kazanmanın en önemli sebepleri arasında yer alır.
Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:”Ey iman edenler! bir toplulukla karşılaşırsanız sebat edin. Allah’ı çok anın ki fela bulasınız.(el Enfal,8/45)
Bu buyrukta da Yüce Allah böyle bir halde de Allah’ı çokça anmayı emretmektedir.
Bunun benzeri başka hikmetleri de Vardır.
Yüce Allah’ı:” Nihayet tam bir huzur ve güvene kavuşunca da namazı dostdogru kılın.”
Yani korkudan yana emin olup kalpleriniz ve bedenleriniz huzur buldu mu zahir ve batın itibari ile namazını en mükemmel sekli ile rükünlerini ,sartlari , husu ve sair tamamlaycı unsurları ile tastamam kılın.
Çünkü namaz, mü´minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
Yani bu belli vakitlerde kılınmasi farz kılınmıştır.
Bu namazın farz oluşuna belli vakitlerinin bulunduğuna, bu vakitler “olmaksızın”sahih olmayacağına delildir.
Bunlar ise müslümanların küçüğü ile, büyüğü ile , bilginleri ile cahilleri ile kesin olrak bildikleri vakitlerdir.
Onlar bunu peygamberleri Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemden :Hadis: “… Benim nasıl namaz kıldığımı
gördüyseniz siz de öyle namaz kılın.” (Buhârî,) hadisi gereğince öğrenmişlerdir.
Yüce Allah’ın : “Mü’minler üzerine “buyruğu namazın imanın ölçüsü olduğuna kişinin imanına göre namazınin da tam kemal derecesine erişeceğine delildir
.Aynı zamanda bu kâfirlerin – her nekadar zimmet ehli gibi müslümanların hükümlerini uymakla yükümlü iseler de – namaz gibi dinin fer’î hükümleri ile muhatap olmadiklarina ve namaz kılmalarının emredilmediğinede delildir.
Hatta küfür üzere kaldıkları sürece namazlarının sahih olmadığına da göstermektedir.
Âhirette namaz kılmadıkları vesair ahkâm dolayısıyla ile cezalandırılmaları söz konusu olsa dahi bu böyledir.
Faydalanilan kaynak (Tefsiru’s- Sa’di (Allametu’s-seyh Abdurrahman es – Sa’di)
Allah ondan razi olsun
Yüce Allah’a hamd-ü senâlar olsun
Selamun aleykum