Îbn Abbâs’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) Muâz’ı (r.a.) Yemen’e gönderirken şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere mallarına zekâtı farz kıldığını onlara bildir.” (Buhârî, Zekât, 1)
Selmân b. Âmir’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Yoksula verilen sadaka bir, akrabaya verilen ise hem sadaka hem de sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka sayılır.” (Nesâî, Zekât, 82; Tirmizî, Zekât, 26)
Abdullah b. Amr’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Zengin ve gücü kuvveti yerinde (sağlıklı) kimselerin zekât almaları helâl değildir.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 24; Tirmizî, Zekât, 23)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“(Kendisine zekât verilecek olan) miskin, ihtiyacını bir iki hurma veya bir iki lokmanın giderebileceği kişi değildir. Asıl miskin, (maddî imkânı olmadığı hâlde onurundan dolayı) istemekten kaçınan kişidir. Dilerseniz (bu konuda) ‘…İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler…’ âyetini (Bakara, 2/273) okuyun!” (Müslim, Zekât, 102; Buhârî, Zekât, 53)
Muâz b. Cebel (r.a.) anlatıyor:
“Allah Resûlü beni (Yemen’e vali olarak) gönderirken şöyle buyurdu: ‘…(Zenginlerin) mallarının en iyisini zekât olarak almaktan kaçın. Mazlumun bedduasından da sakın. Çünkü mazlumun duasıyla Allah arasında perde yoktur.’” (Müslim, Îmân, 29)
Abdullah b. Ömer (r.a.) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Müslim, Îmân, 21)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez…” (Müslim, Birr, 69)