Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir.
Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar.” (Buhârî, Zekât 18, Nefekât 2; Müslim, Zekât 94-97, 106, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28, 39; Tirmizî, Zekât 38, Birr 77, Zühd 32; Nesâî, Zekât 53, 60)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Âdil devlet başkanı,
Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
Kalbi mescidlere bağlı müslüman,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”
Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2
bir hadis rivayeti şöyledir:
“Kıyamet günü insanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.” (Müsned, 4/147-8)
Resulullah (A.S.) Efendimizin emsalsiz ifadeleriyle:
“Her türlü hayır sadakadır. Din kardeşine göstereceğin güler yüz bir sadakadır. Kendi kovandaki suyu kardeşinin kovasına boşaltarak onun işini görmen de bir sadakadır.” (Buharî, Müslim)
“İnsanın her gün bütün âzâları için bir sadaka vermesi gerekir.
İki kişinin arasını düzeltmek bir sadakadır.
Hayvanına binene veya yük yükleyene yardım edip yükünü kaldırmak bir sadakadır.
Yoldaki eziyet veren bir şeyi kaldırıp atmak sadakadır.” (Buharî, Müslim)
“Güzel söz bir sadakadır.
Mescide giderken namaz için atılan her adım bir sadakadır.
Yolunu kaybedene gideceği yeri tarif etmen,
Gözü görmeyene yardımcı olman,
Yoldan geçenlere zarar verecek taşı, dikeni, kemiği (vb.) atman bir sadakadır.” (Tîrmizi, Ahmed b. Hanbel)
“Bir adam yolda giderken bir diken dalına rastladı. Kimseye eziyet vermemesi için onu kenara attı. Bu işi Allah’ın çok hoşuna gitti ve onu affetti.” (Buharî, Tirmizî)
“İmandan başka hiç bir hayırlı ameli olmayan bir adam, yoldaki bir diken dalını kaldırdı. Bunu, yola sarkmış bir diken dalını kesip atarak ya da yola düşmüş bir diken dalını kaldırarak yaptı. Allah Teâlâ onun bu yaptığından hoşnut oldu ve cennetine koydu.” (Ebû Davud)
“Hangi Müslüman elbisesi olmayan birini giydirirse, Allah’da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Kim karnı aç olan birini doyurursa, Allah ona cennetin meyvelerinden ikram eder.
Kim susuz birine su ikram ederse, Allah ona cennetin misk kokulu içeceğinden içirir.” (Ebu Davud, Tirmizî)
Efendimiz (A.S.), “her müslümanın sadaka vermesi vaciptir” buyurdular.
Ashap, “sadaka verecek bir şey bulamazsa ne yapar?” diye sordular.
“Çalışıp kazanır; hem kendisi faydalanır, hem de başkasına sadaka verir.”
“Çalışamazsa ne yapar?”
“Muhtaç olana bedenî gücüyle yardım eder.”
“Yardıma gücü yetmezse ne yapar?”
“İyiliği emreder.”
“Ona da gücü yetmezse?”
“Kimseye kötülük etmesin, bu da kendisi için bir sadakadır.” (Buharî, Müslim)
“Hangi müslüman bir ağaç diker yahut bir ekin eker de ondan insan, hayvan, kuş gibi canlılardan kim yerse, muhakkak kendisine bir sadaka sevabı yazılır. Ondan çalınan ve alınan şeylerden de kendisine sadaka sevabı yazılır.” (Müslim)
“Hiç şüphesiz bir müslümanın karşılığını Allah Teâlâ’dan bekleyerek (ve ilâhî bir emir olduğunu düşünerek) ailesine yaptığı her harcama bir sadakadır.” (Buharî)