Rufâa bin Rafiğ (Radiyallahu Anh) Bedirli idi şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün mescidde bir ara biz Onun çevresinde iken oturuyordu.

Bedevi gibi bir adam mescide girdi, kıble tarafına geldi ve kıbleye döndü ve iki rekât namaz kıldı.

Rükû ve secdesini noksan yaparak namazını hafif kıldı.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise onu namazında gözleriyle takip ediyor, fakat o bunu hissetmiyordu. Adam namazı bitirdi sonra döndü geldi ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ve topluluğa selam verdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adamın selamını aldı ve ona şöyle buyurdu:

“Sana da benden selam olsun, git namazını iade et! Namaz kıl! Kuşkusuz ki sen namaz kılmadın!”

Adam gitti ve namaz kıldı, biz onu takip etmeye başladık. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de onun namazını takip etmeye başladı. O namazda nelerin hatalı olacağı bilinmiyordu. Adam namazını bitirince geldi ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ve topluluğa selam verdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu:

“Sana da benden selam olsun, namazını iade et! Git namaz kıl! Kuşkusuz ki sen namaz kılmadın!”

Adam namazı iki kere veya üç kere iade etti. Adam her seferinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geliyor ve selam veriyordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de ona şöyle buyuruyordu:

“Sana da selam olsun, dön namaz kıl! Kuşkusuz ki sen namaz kılmadın!”

İnsanlar korktu ve namazını hafif yapanın, namaz kılmamış olması onlara ağır oldu! Adam sonunda ikincisinde veya üçüncüsünde yahut dördüncüsünde:

Ya Rasulallah! Babam ve annem sana feda olsun namazımdan bana ayıp saydığın ve kınadığın nedir bilmiyorum? Kitabı sana indiren Allah’a yemin ederim ki hırs gösterip kendimi bayağı yordum bana açıkla bana öğret ve bana göster ben ancak bir beşerim doğru da yaparım hata da. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Evet, namazı kılmak istediğin vakit, abdest al ve abdestini güzel yap! Kuşkusuz ki sizden birinin namazı, Allah’ın emrettiği gibi ‘Yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayıp, başlarınızı mesh ederek ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkamak suretiyle…’ abdestini noksansız mükemmel yapana kadar tamam olmaz! Sen namazına kalktığın vakit kıbleye yönel! Sonra kişi tekbir alır, tahmid, temcid eder ve Allah’a senada bulunur, Fatiha’yı okur ve Allah’ın kendisine öğrettiği okumasına izin verdiği kolayına gelen şeylerden dilediğini Kuran’dan okur. Değilse sen, Allah’a hamd et, tekbir al ve tehlil oku!

Sonra Allah-u Ekber der tekbir getirir rükû eder ve mafsalları mutmain olup iyice yayılıncaya kadar iki avucunu iki dizkapağının üzerine koyar sırtını dümdüz yapar.”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Rükû ettiğin vakit avuç içlerini diz kapaklarının üzerine koy, sırtını iyice yay rükûun için itminana erdirir. Sonra ‘Semallahulimen Hamideh’ der, sonra belini doğrultur, onu dümdüz yapar, itidal eder ve ayakta iken her kemik yerini alır. Sonra Allah-u Ekber der tekbir alır ve yere yüzü ve alnı imkân nispetinde yapıştırıp mutmain oluncaya, mafsalları rahatlayana ve düzelene kadar secde eder. Ve Secde ettiğinde secdende mutmain ol! Sonra Allah-u Ekber der tekbir alır. Oturağının üzerinde oturuncaya ve belini dikinceye kadar başını secdeden kaldırır. Ve Başını secdeden kaldırdığın zaman sol bacağının üzerine otur! Sonra Allah-u Ekber der tekbir alır ve yüzünü yere koyana ve rahatlayana kadar secde eder. Secdede mafsalları mutmain olana kadar durur. Sonra başını kaldırır ve tekbir alır. İşte bunun benzerini her rükû ve her secdede yap! Namazın ortasında oturduğun vakit mutmain olarak sol ayağını yay ve üzerine otur. Sonra teşehhüt oku. Sonra üçüncü ve dördüncü rekâta kalktığın vakit namazını bitirene kadar bunun benzerini yap!”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazın tarifini bitirene kadar namazı işte böyle anlattı ve şöyle buyurdu:

“Bu örnek üzere namazını tamamladığında, o namaz tamam olur, bundan her neyi noksan yaparsan, o noksanla namazını eksik yapmış olursun! Ve herkim namazını bu şekilde kılmazsa onun namazı tamam olmaz!”

Nesei 1135, 1313, 1052, Ebu Davud 857, 858, 859, 860, 861, Tirmizi 302, Darimi 1335, İbni Ebi Şeybe 1/270, 321, 322, Hakim 881, Şafii el-Ümm 1/102, İbni Huzeyme 545, İbni Hibban 1787, İbnu’l-Carud 194, Abdurrezzak 3739, Bezzar 3727, Tayalisi 1372, Ebu Ya’la 6623, Taberani Mucemu’l-Kebir 4520, 4529, Darekutni 1/96, Tahavi el-Meani 1/232, Tahavi el-Müşkil 4/386, Beyhaki 2/102, 133, 134, 345, 372, 373, 380, İbni Hazm el-Muhalla 3/256, 257, Beğavi Eş-Şerh 553, Ahmed bin Hanbel Müsned 4340, 19017, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 289

(2) Ebu Abdullah El-Eş’ari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sahabelerine namaz kıldırdı. Sonra onlardan bir grup ile oturdu. İçeriye bir adam girdi ve namaza durdu. Rukû etmeye ve tavuğun yem gagalaması gibi başını eğip kaldırarak secde etmeye başladı! Buna müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bu adamı görüyor musunuz? Kim bu adamın kıldığı namaz gibi namaz kılarken ölürse Muhammed’in dininden başka bir şey üzere ölmüştür! Kuzgunun leşi gagalaması gibi namazında başını eğip hemen kaldırır. Rukû edip secdesini tavuğun yem gagalaması gibi yapan kişi, bir ya da iki hurma tanesi yiyen aç insan gibidir. Bu onun açlığından neyi giderir!?”

Ebu Ya’la Müsned 1/340, 349, Acurri Erbain, Beyhaki, Taberani 1/192/1 Ziya el-Münteka Mine’l-Ahadisi’s-Sihah ve’l-Hisan 1/276, İbni Asakir 2/226/2, 1/414, 8/14/1 ve 7/76, İbni Huzeyme 1/82/1 ve 1/332, İbni Batta el-İbane 5/43/1, Albânî Sıfatu Salati’n-Nebi 206