Rabbi zidnî ilma” Ey Rabbim! Benim ilmimi artır. [ Taha, 114]

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:

Biz bir seferde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik.

Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu.

Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu.

Derken oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar.

Bunun üzerine, Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselâm: “Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı!” buyurdular.” Şeyhân, Nesâi.
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı. “Nesi var?” diye sordu. “Oruçlu biri!” dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Seferde oruç birr (Allah’ı memnun edecek dindarlık) değildir!” buyurdular. Bir rivayette: “Seferde oruç birr’den değildir” denmiştir.” Hamse. (Tirmizi hariç)

 

Îbn Abbas (r.anhûmâ) dan rivayet edilen şu hadistir:

“Hz. Peygamber Ramazan’da Mekke’nin fethine çıktı. Kedid’e varıncaya kadar oruç tuttu. Orada kendisi de orucunu bozdu, insanlar da oruçlarını bozdular.” (Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali)

Hz. işe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

Hamza ibni Amr el-Eslemi Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemden yolculuk sırasında tutulan orucu sordu

. Kendisi çok oruç tutan birisiydi.

 

Hz. Peygamber’in seferde oruç tutulmasını
hoş karşılamadığını ve yolcunun orucunu bozmasını istediğini gösteren; dola-
yısıyla da yolculukta oruç tutmamanın ruhsat değil, azîmet hükmünde oldu-
ğuna delalet eden iki farklı hadis mevcuttur.
Bu hadislerin ilkinde Câbir b. Abdillâh, Abdullâh b. Ömer ve Ka‘b b. Âsım
el-Eş‘arî olmak üzere üç farklı sahâbîden naklen zikredildiğine göre Hz. Pey-
gamber şöyle buyurmuştur:9 َِ  אِ َ م ُ #ّ ِ  ّ ِ אِْ$א َ & ِ َ ‘َْ/

Yolculukta oruç tutmak
iyi bir şey değildir.”10
Aynı bağlamda değerlendirilebilecek diğer hadiste ise Câbir b. Abdillâh’ın
aktardığına göre Hz. Peygamber seferdeyken oruç tutanlar hakkında şöyle bu-
yurmuştur: “ُْ*ُ# َ ة,ِ+ َ אُو./Bunlar âsî kimselerdir.”11

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdiler:

“Dilersen tut, dilersen tutma.”

(Buhari, Savm: 33; Müslim, Sıyâm: 103; Muvatta, Siyâm: 24; Tirmizî, Savm: 19; Ebu Dâvud, Savm: 42)

Bir başka rivayete göre:

Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:

“Biz Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu, bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz oruçluyu kınıyordu.”

(Buhari, Savm: 37; Müslim, Sıyâm: 98; Muvatta: 23; Ebu Dâvud, Savm: 42)

Hicretin 8’inci yılıydı (630). “Rasûlullah (s.a.v.), fetih senesinde oruçlu olarak Medine’den çıktı… Beraberindeki insanların bir kısmı yayan, bir kısmı da süvari idi.

Bu yolculuk ramazan ayında yapılıyordu.

Denildi ki: “Ya Rasûlallah, oruçlu olmak insanlara çok zor geliyor; yalnız onlar, senin nasıl yaptığına bakıyorlar.

Senin ne yapacağını bekliyorlar.” Bunun üzerine Rasûlullah, bir bardak su getirilmesini emretti. Suyu getirdiler.

Bardağı kaldırıp insanların gözleri önünde içti.

Bunun üzerine bazıları oruçlarını devam ettirdiler. Bazıları bozdular…”

Müslim’in Ebu Meravih yo­luyla naklettiği rivayette bu konu şöyle anlatılmaktadır: “Hamza İbn Amr: ‘Ey Allah’ın Resulü, ben yolculukta iken oruç tutacak güç ve kuvveti kendimde bu­luyorum. Oruç tutmamın bir sakıncası var mı?’ diye sordu ve Resul-i Ekrem (s.a.v) ona şu cevabı verdi: “Bu Allah’ın tanıdığı bir kolaylıktır (ruhsat).

Kim bu ruhsata göre hareket ederse iyi bir iş yapmış olur; kim de oruç tutmak isterse kendisine bir günahı olmaz” İşte bu rivayet Hamza İbn Amr’ın sorusunun farz oruç hakkında olduğu düşüncesini uyandırmaktadır.

Çünkü ruhsat kelimesi, farzın karşıtı olarak kullanılır.

Selamun aleykum