Bu din kolaylıktır

Ebu Hüreyre (r.a)’dan, Peygamber (sav) Efendimiz aynı konuda şöyle buyurmaktadır:
“Bu din kolaylık dinidir. Kimse takatinin üstünde ibadet yapmaya kalkışırsa, kendisi din karşısında aciz kalır, mağlup olur, Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu tutunuz ve Salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü sevininiz. ” [11]
“Bu din kolaylıktır..” [12]   Aşırılık konusunda Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır:
“Dinde aşırılıktan sakının, Çünkü sizden öncekileri ancak aşırılık helak etti.” [13]
Hz. Ayşe (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır: “…Güç yetirebileceğiniz işleri yapın. Vallahi siz ibadet yapmaktan bıkarsınız da Allah size mükâfat vermekten bıkmaz!”  [14]
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” 
Bizleri yoktan var eden Yüce Allah (cc), biz insanların güç ve kuvvetinin ne kadar olduğunu, ne derece bir yükü kaldırabileceğimizi de en iyi bilendir.

“Allah yarattığı kulunu bilmez mi?” [1]

“Allah sizin için kolaylık ister, Güçlük (zorluk) istemez.” [2]
“(Allah) din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi.” [3]
“Allah bir kimseye gücünün yetmeyeceğini teklif etmez.”
“Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister, çünkü insan zayıf yaratılmıştır.”
“Dinde aşırılıktan sakının, Çünkü sizden öncekileri ancak aşırılık helak etti.” [13]
Hz. Ayşe (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır: “…Güç yetirebileceğiniz işleri yapın. Vallahi siz ibadet yapmaktan bıkarsınız da Allah size mükâfat vermekten bıkmaz!”  [14]
İbadetlerin yerine getirilmesi için Dinimiz her türlü kolaylığı bizlere sağlamıştır.
Mesela, namaz her hal şartlarda mutlaka vaktinde kılınmalıdır.
Hiçbir şey; iş, ticaret, görev, meşgale ve mazeret Müslüman’ı namazdan alıkoyamaz. [15]
Namaz ibadetinin vaktinde kılınabilmesi için dinimiz her türlü kolaylığı bizlere sağlamıştır.
Bu kolaylıkları şöyle sıralayabiliriz:
Su bulamayanlar, teyemmüm ederek namazlarını kılabilirler. [16]
Bir tehlikeden korkanlar yaya veya binek üzerinde namazlarını kılabilirler. [17]
Yolcular, seferi olanlar, dört rekâtlı farzları ikişer rekât olarak kılabilirler. [18]
Savaş halinde olanlar, nasıl güçleri yetiyorsa o şekilde namazlarını kılabilirler. [19]
Ayakta durmaya güçleri yetmeyen hasta ve özürlüler oturarak, buna da güçleri yetmeyenler yatarak namazlarını kılabilirler. [20]
Peygamber Efendimiz(sav) sahabelerinden İmrân İbni Husayn’a, “Ayakta namaz kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, ona da gücün yetmezse yattığın yerde kıl.” tavsiyesinde bulunmuştur. [21]

Peygamber (sav) namazları kaza etmemizi bize emretmezdi” [24]

Kadınlara ait olan bu durumlarında namaz borçları affedildiği halde oruç borcu baki kalmış, temizlendikten sonra oruçlarının kazası istenmiştir.
Yine Hz. Ayşe (ra) validemiz bu konuda şöyle diyor: “ Bize hayız ve nifas halleri geldiğinde Resulullah (sav), tutmadığımız oruçlarımızı kaza etmemizi emir buyururlardı.
Kılmadığımız namazları ise kaza edilmesini emretmezdi” [25]
Enes b. Malik (ra) anlatıyor : “Yahudiler kadın hayız gördüğü zaman onlarla birlikte yemek yiyip içmezlerdi.
Peygamber (sav) Efendimiz ise bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Onlarla her şeyi yapın, yalnız cinsi münasebet müstesna (onu yapmayın).” [26]
Hz. Ayşe (ra) validemiz bu konuda şöyle rivayette bulunmuştur:
“Biz hayızlı iken Nebi (sav) mübarek başını kucağıma yaslar ve sonra Kur’an okurdu.” [27]
Namaz konusunda olduğu gibi, abdest alma konusunda da su bulunmadığı zamanlarda teyemmüm yapabilme kolaylığı sağlanmıştır.
Banyo yapması gerektiği halde, misafir olması veya havanın çok soğuk olması durumunda hasta
olma ihtimali varsa banyo yerine teyemmüm yapıp temizlenilmesi konusunda kolaylık gösterilmiştir. Maide suresinde de belirtildiği üzere;
“…Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi temiz kılmak ve size ihsan ettiği nimetlerini tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.” [28]
Oruç ibadeti konusunda da
Dinimiz bizlere birçok kolaylıklar sunmaktadır. Hastalar, yolcular, yaşlılar, hamile kadınlar, çocuğunu emziren anneler, ağır işte ve aşırı sıcakta çalışanlar Ramazanda oruçlarını tutmayabilirler.
Oruçlarını tutamadıkları günler sayısınca iyileşip sıhhate kavuştukları veya bu mazeretleri sona erdiği zaman oruçlarını kaza ederler.
Fakir Müslümanlara zekât ve hac farz değildir. Bu ibadetlerden sorumlu tutulamazlar.
kaynakDiyanet İşleri