Hazret-i Ayşe anlatıyor:
“Resûlullah Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İtikâf, 8)
Ebû Hüreyre (r.a.) der ki:
“Resûlullah, her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği sene ise yirmi gün itikâf yaptı.” (Buhârî, İtikâf, 17. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 78; ibni Mâce, Sıyâm, 58)
Bir seferinde Efendimiz’in çadırı kurulunca hanımlarından bir kısmı da mescide çadırlarını kurmuşlardı. Resûlullah bunları görünce:
“–Bunlar da ne?” diye sordu. Durum kendisine arzedilince:
“–Böyle yapmayı iyilik ve takvâ mı zannederler?” buyurdu ve o Ramazan’da itikâf yapmadı. Şevval ayının ilk on gününde itikâfa girdi. (Buhârî, İtikâf, 6, 7, 14; Müslim, İtikâf, 6; Ebû Dâvûd, Savm, 77; Tirmizî, Sıyâm, 71)
Aişe r.a. dedi ki:
“Rasülullah (s.a.v.) itikaf edeceğinde Ramazan’ın son on gününün ilk gecesinden önceki sabah namazını kılar ve itikaf edeceği yere girerdi.” Tirmizi der ki: Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek derler ki: “İtikaf yapacak kimse sabah namazını kılar ve itikaf edeceği yere girer.” Ahmed ve İshak b. İbrahim’de aynı görüştedirler. Bir kısım ilim adamları ise: “İtikaf yapacak kimse itikafa girmek istediği geceden önce itikaf edeceği yere girmeli ve güneş, o orada olduğu zaman batmalıdır” demektedirler. Süfyan es Sevri ve Malik b. Enes bunlardandır.
Buhari, İtikaf: 7; Müslim, İtikaf: 9; Tirmizi, Savm 71 Hn: 791 ve diğerleri. Tirmîzî: Bu hadis Yahya b. Saîd’den, Amre’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Mâlik ve pek çok kimse Yahya b. Saîd’den, Amre’den mürsel olarak rivâyet etmişlerdir. Evzâî, Sûfyân es Sevrî ve başkaları Yahya b. Saîd’den, Amre’den ve Aişe’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir.
Aişe r.a. dedi ki:
“Rasulullah (s.a.v.) itikafta iken mescide bitişik olan odasından bana başını uzatır ben de saçlarını tarardım. Sadece tuvalet ihtiyacı için itikaf ettiği yerden çıkar eve girerdi.” Diğer (805 nolu) Leys b. Sa’d (r.a.)’in, İbn Şihab’tan, Urve, Amre ve Aişe’den rivayet ettiği hadis-i şerife göre. Tirmizi der ki: İlim adamları; itikafa giren kimsenin sadece insani ihtiyaçları olan küçük ve büyük abdestini gidermek için itikaf yerinden çıkabileceğine topluca karar vermişlerdir. Diğer konularda yani hasta ziyareti, cumaya katılmak ve cenazeye katılmak gibi durumlarda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Rasulullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bir kısmı itikafa girerken cumaya katılacağını, cenazeye katılacağını ve hasta ziyaret edeceğini şart koşmuş ise bu şart koştuğu şeyleri yapabilir. Süfyan es Sevri ve İbn Mübarek bu görüştedir. Bir kısım ilim adamları ise bunlardan hiçbirini yapamaz diyorlar ve itikafa girecek kimsenin bir şehrin Cuma kılınan bir mescidinde girmesi gerektiğini söylüyorlar. İtikaf yerinden Cumaya gitmesini hoş karşılamıyorlar ve Cumayı terk etmesine de cevaz vermiyorlar ve “İtikafa sadece Cuma kılınan bir camide girmesi gerekir” diyorlar böylece sadece tuvalet ihtiyacı için çıkabileceğini diğerleri için itikaf yerini terk etmesinin itikafını bozacağı görüşündedirler. Şafii ve Malik gibi; Ahmed; Aişe’nin hadisine göre: “Hastayı ziyaret edemez cenazeye de katılamaz” demektedirler. İshak ise: İtikafa girmeden önce şart koşmuş ise; “Cenazeye de katılabilir hastayı da ziyaret edebilir” demektedirler.
Buhari, Hayz: 3; Müslim, Hayz: 3; Tirmizi, Savm 80 Hn: 804 ve 805 ve diğerleri. Tirmizi: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi Mâlik, Şihâb, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Bazı kimselerde Mâlik, İbn Şihâb, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet etmekte olup sahih olan Urve, Amre, Âişe rivâyetidir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili