“Müslüman, dilinden ve elinden (diğer) Müslümanların (emin ve) selâmette bulunduğu kimsedir. Muhacir ise, Allah-u Teâlâ’nın yasakladıklarının (kaçınıp uzaklaşan ve) hicret eden kimsedir.”

“(İyi) Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir. (Asıl) muhacir de Allah’ın yasakladıklarını terk edendir.” (Buhârî, Îman 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îman 64-65)

Enes b. Mâlik şöyle demiştir:

“Allah”ın Peygamberi (sav) bize hutbe verdiği zaman

mutlaka şöyle buyururdu:

“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur;

ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur.” ”

(HM12410 İbn Hanbel, III, 134)

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol

Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

– Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.

Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

Ebu Musa el’eşarî’den yapılan rivayet göre, peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:

“Kul hastalanır veya yolculuğa çıkarsa (bu sebeple yapamadığı amellerin karşılığı), daha önce mukîm / evinde iken, sağlam olduğu zamanlarda yaptığı amellerinden ötürü aldığı ücretin aynısı kendisine yazılır.”(Ahmed b. Hanbel, 4/410, 418; Buharî, Cihad, 134).

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

Gün içinde yapılan hiçbir amel yoktur ki, üzerine mühür vurulmasın.”

Bir mümin hasta olunca melekler derler ki: “Ey Rabbimiz! Kulun falancayı

hastalıkla amelden hapsettin.” Rab şöyle buyurur: “İyileşinceye veya

ölünceye kadar, (daha önce her gün yaptığı) amellerinde olduğu gibi, o

kimse için (yapmak istediği halde yapamadığı) amellerini mühürleyin.”(Ahmed b. Hanbel, 4/146).

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"
Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir.

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e Necid ahâlisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber  (aleyhissalâtu vesselâm)’e iyice yaklaşınca gördük ki, İslâm’dan soruyormuş.

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Gece ve gündüzde beş vakit namaz” demişti ki adam tekrar sordu:

“Bu beş dışında bir borcum var mı?” Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Hayır ancak istersen nâfile kılarsın.” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Ramazan orucu da var.” deyince adam:

“Bunun dışında oruç var mı?” diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Hayır! Ancak dilersen nâfile tutarsın.” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ona zekâtı hatırlattı. Adam:

“Zekât dışında borcum var mı?” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Hayır, ama nâfile verirsen o başka!” dedi.

Adam geri döndü ve gider ayak:

“Bunlara ilâve yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım.” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) da:

“Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir.” buyurdu. Veya “Sözünde durursa cennetliktir.” buyurdu.

Résultat de recherche d'images pour "tekvîr sora"

Din samimiyettir

Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadisinde اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ “Din samimiyettir.” buyurmuştur. Sahabe-i kiram merak edip, “Kime karşı samimiyet Yâ Resûlallah?” diye sorunca Sevgili Peygamberimiz şöyle cevap vermiştir: “Allah’a, Kitabı’na, Resûlü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara.”

Kim bizim bu dinimizde olmayan bir şeyi sonradan ortaya koyarsa, o reddedilir.”

Câbir (b. Abdullah) anlatıyor: Resûlullah (sav) bize hutbe verdi. Allah”a hamd etti ve O”nu lâyık olduğu biçimde övdü. Sonra şöyle buyurdu:

“Sözlerin en doğrusu Allah”ın Kitabı”dır. Yolların en iyisi Muhammed”in yoludur. İşlerin en kötüsü (dinde) sonradan uydurulanlardır. Ve her bid”at, dalâlettir.”

(HM14386 İbn Hanbel, III, 310)

***

Hz. Âişe”nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kim bizim bu dinimizde olmayan bir şeyi sonradan ortaya koyarsa, o reddedilir.”

(M4492 Müslim, Akdiye, 17; B2697 Buhârî, Sulh, 5)

***

Abdullah b. Abbâs”ın naklettiğine göre,

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Allah, bid”atını bırakmadıkça bid”at sahibinin amelini kabul etmeyi reddeder.”

(İM50 İbn Mâce, Sünnet, 7)

Hz. Âişe validemizin perdesinin üzerinde kuş ve kanatlı at tasvirleri vardı

Efendimiz (s.a.v) onu görünce rengi değişti ve:

“‒Ey Âişe, onu kaldır, zîrâ her eve girip onu gördüğümde dünya hatırıma geliyor!” buyurdular. (Müslim, Libâs, 88-91; Nesâî, Zînet, 111; Ahmed, VI, 49)

Bir rivâyete göre Efendimiz (s.a.v) o perdeyi kendi mübârek elleriyle çekip indirdi ve:

“‒Allah Teâlâ bize taşı toprağı giydirmemizi emretmedi!” buyurdular. Sonra da şöyle devam ettiler:

“‒Kıyâmet günü insanların en şiddetli azâb görenleri, Allah Teâlâ’nın yarattığı canlı varlıklara benzeterek resim yapanlardır.”

Hz. Âişe vâlidemiz ondan iki yastık yaptı, Allah Rasûlü (s.a.v) onlara yaslanırlardı. (Müslim, Libâs, 87-91; Nesâî, Zînet, 111)

Yine Efendimiz (s.a.v):

“İçinde sûret (canlı resmi ve heykeli) bulunan eve melekler girmez!” buyurmuşlardır. (Müslim, Libâs, 96)

Rasûlullah (s.a.v), evde üzerinde haç resmi bulunan bir şey görürse onu mutlaka değiştirir, haçı bozardı. (Buhârî, Libâs, 90; Ebû Dâvûd, Libâs, 44/4151)