Selamun aleykum,

Kim istemez ki güzel yaşlanmayı? Kimseye muhtaç olmadan, kimseye yük olmadan yaşlanmak, kendi kendine yetebilmek…

Geçen yıllarda işe giderken otobüs beklerdim.

Her gün saat 16:00’da.

Önceleri, bu otobüs durağında beklerken hep kitap okurdum, bu bir alışkanlıktı bende.

Etrafımla pek ilgilenmezdim.

Bir gün, yaşlı bir kadınla göz göze geldik.
O, pencereden bakıyordu, ben durakta.
Yanımda oğlum vardı. Gülümsedim, başımla merhaba dedim.
Ama birden kafasını çevirdi, hem de sinirli bir şekilde. Oğlum da olanları görmüştü.
“Anne, niye selam veriyorsun tanımadığın insanlara?” dedi. “Bak kadın yüzüne bile bakmadı işte.”
“Olsun, o yaşlı,” dedim. Önce evi sandım, pencereden baktığı yeri. Binayı boydan boya süzünce, oranın bir yaşlılar yurdu olduğunu anladım.
O an kendi yaşlılığımı düşündüm.
Kendimi yaşlı kadının yerine koydum. Sanırım ben pencereden bile bakamazdım, sevdiklerimden uzakta.
Tabii ki kötü değil yaşlılar yurdunda kalmak.
Evladına muhtaç olmadan, başkalarına muhtaç olmaktan ziyade bir sığınacak yerinin olması güzel tabii ki.
Sonra oğluma döndüm, “Beni yaşlılığımda böyle bir yerde bırakır mısınız?” dedim.
Oğlum, “Yok ya anne,” dedi. “Burası pahalıdır, ben seni Türkiye’ye gönderirim, bir kadın tutarım, orada baktırırım sana,” dedi.
Bunu söylediğinde ya on iki ya da on üç yaşındaydı. Bakıp kaldım yüzüne.
“Şaka anneciğim, şaka,” dedi. “Bana böyle şaka yapma emi,” dedim. Yaşlılık zor ya…
Senol da deyip duruyor: “Gülme, gözlerinde çizgiler belli oluyor,” moralimi bozuyor aslında öyle dediği zaman. “
Ben estetik isterim,” diye gecesini gündüzünü zindan etmek var ya, neyse hanımlık bende kalsın.
Hem de ben halimden memnunum ki…
O çizgiler, başkalarının dedikodusunu yaparak, kul hakkı yiyerek, ona buna iftira atarak oluşmadı.
Bundan daha güzel ne olabilir ki?
Demem o ki, yaşlanmak elbette ki kolay değil.
Senol’un soğuk esprilerini eklerseniz, yaşlılık iyice zor olacak gibi.
Ama yine de, hayatın her anını, her çizgiyi, her kırışıklığı seviyorum.
Çünkü hepsi, yaşanmışlıkların, sevinçlerin ve belki de üzüntülerin birer izi.
Onlar olmadan, ben ben olamazdım.
Yaşlanmak, bir nevi hayatın tüm renklerini içinde barındırmak demek değil mi?
Selam ve dua ile…