İslam’da Mahremiyet ve Güven

Sevgili Dostlar,

Modern iletişimin mucizevi dünyasında bir telefon görüşmesi yapmak kadar sıradan bir şey yoktur, değil mi?

Karşı tarafta bir arkadaşınızla konuşurken, rahatça dertleşir, güler ve bazen de içimizi dökeriz.

Ne kadar güvenli ve mahrem bir alan!

En azından öyle olduğunu düşünürdüm.

Geçen senelerde 

yaşadığım bir olay, bu güvenli limanın aslında ne kadar yanıltıcı olabileceğini gözler önüne serdi.

 Telefon görüşmeleri, sevdiklerimizle kolayca iletişim kurmamızı sağlıyor.

Ancak, bu iletişim araçlarının doğru ve ahlaki bir şekilde kullanılması gerektiğini unutmamalıyız.

Biriyle  ile telefonda konuşurken, sohbetin tam ortasında bir erkek öksürüğü duydum.

Şaşkınlıkla “Yanında biri mi var?” diye sordum.

Aldığım cevap gayet rahat bir “Evet, eşim var” oldu.

Bir yandan ürperirken, diğer yandan “Ne çok tehlikeli insanlar var!” diye düşündüm.

Meğerse yalnız konuştuğumu sanırken, sohbetimizi o kisinin eşi de dinliyormuş.

Ne kadar rahat ve doğal bir şekilde eşinin yanımızda olduğunu söylemesi, beni hem şaşırttı hem de düşündürdü.

Demekki  onlar  için  çok normal bir durum

Bu olay bana, telefon görüşmelerinin ne kadar riskli olabileceğini ve mahremiyetin aslında sadece bir hayal olduğunu gösterdi.

İşte tam bu yüzden, artık iletişimimi sadece mesaj yoluyla kuruyorum

O an telefonu kapattım ve derin bir düşünceye daldım.

Bu olay, bana bir kez daha gösterdi ki, bazen en güvendiğimiz alanlarda bile ne kadar savunmasız olabiliyoruz.

Kur’an, günaha sebep olabilecek bu ortamların oluşmadan önüne geçmek için Müslüman kadınları Hz. Peygamber’in (asm) hanımları şahsında uyarmıştır:

“Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.

Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın.

Güzel (ve doğru) söz söyleyin.” (Ahzâb 33/32) 

Bazen  gülerek  konusabiliyoruz  , komik bir olay  oluyor  anlatabildim mi?

Bir  hastalikda paylasabilirdim , ailevi bir sorun olur   paylasilabilir insan   

sonuçta  yakin bildigin biri karsindaki 

Bu deneyim, bana güvenin ne kadar kırılgan olduğunu ve kişisel sınırların nasıl kolayca ihlal edilebileceğini gösterdi.

Ama ciddi bir bakış açısıyla, bu olay bana mahremiyetin ve kişisel sınırların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Hepimiz, başkalarının mahremiyetine saygı göstermeliyiz.

Kimsenin haberi olmadan konuşmalarımıza kulak misafiri olmak veya bir başkasının varlığını gizlemek, büyük bir saygısızlık ve güvensizlik yaratır.

Bu tür davranışların tekrar yaşanmaması için, mahremiyetimize ve kişisel sınırlarımıza özen gösterilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Artık telefon görüşmelerini dikkatle yapıyorum ve gerçekten

hayati bir şey konuşacaksam sadece mesaj yoluyla iletişim kurmayı tercih ediyorum.

Bu, benim güvenliğimi sağlamak için aldığım basit ama etkili bir önlem.

İslam’da mahremiyetin ne kadar önemli olduğunu ve bu tür bir durumun aslında ne kadar ciddi bir ihlal olduğunu düşündüm.

İslam, mahremiyet ve kişisel sınırlar konusunda son derece hassastır.

Kur’an-ı Kerim’de Hucurat Suresi 12. ayette şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının.

Çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın…” Bu ayet, mahremiyetin ne kadar önemli olduğunu ve

başkalarının özel alanlarına izinsiz girmememiz gerektiğini açıkça belirtir.

Bir başkasının izni olmadan, onun özel konuşmalarını dinlemek veya üçüncü şahısları bu konuşmalara dahil etmek, İslam ahlakına aykırıdır.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), mahremiyetin korunmasına büyük önem vermiştir.

Bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Kimin iki yüzü varsa, Kıyamet Günü’nde o iki yüzlü kimse ateşten iki dili olduğu halde gelir.” (Sahih-i Müslim)

Bu hadis, insanların dürüst ve samimi olmaları gerektiğini, gizli işler ve hilelerle başkalarının güvenini sarsmamaları gerektiğini vurgular.

Bu olayı yaşarken, mahremiyetin ne kadar kolay ihlal edilebileceğini ve bu ihlalin ne kadar büyük bir güven kaybına yol açabileceğini fark ettim.

O gunden sonra, telefon görüşmeleri yerine mesajlaşmayı tercih ediyorum.

Bu, mahremiyetimi korumanın en etkili yolu olarak görünüyor.

İslam’da mahremiyet ve kişisel sınırların korunması, sadece bizim değil, tüm toplumun huzuru için önemlidir.

Bu tür davranışların tekrar yaşanmaması için, herkesin başkalarının mahremiyetine saygı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Mahremiyetin korunması, toplumsal güvenin ve ahlakın temel taşlarından biridir.

Bu olay, bana İslam’ın mahremiyet konusundaki hassasiyetini bir kez daha hatırlattı.

Mahremiyetimize ve kişisel alanımıza sahip çıkmak, İslami bir görevdir.

Bu değerleri koruyarak, hem Allah’ın rızasını kazanabilir hem de toplumda güveni ve huzuru sağlayabiliriz.

İşte bu yüzden, bazen halini sormak ya da hoşça kal demek bile içimden gelmiyor.

Kendime olan saygımdan dolayı, mesajlaşmanın yeterli olduğuna karar verdim

Mesaj kafi!

Sevgilerimle 

Hakime Gulsum