**Akşamları yazmayı severim.

Bir akşam, eşim Şenol bana döndü ve, “Hakime, bir oyun öğrendim.

Oynamak ister misin?” diye sordu. “Ne oyunu?” diye meraklandım. Şenol hemen iki kâğıt ve bir kalem getirdi. “Aaa, kâğıt ve kalem, en sevdiğim şeyler!” dedim heyecanla.

Birer kâğıt ve kalemi elimize aldık.

“Bu, bir kelime oyunu,” dedi Şenol. “60 tane kelime bulacaksın ama içinde ‘A’ harfi olmayacak.” Hımm, deyip düşünmeye başladım ve kalemi elime alarak yazmaya başladım.

Şenol sehpanın bir ucunda, ben diğer ucunda, harıl harıl kelime yazıyoruz.

Beş dakika bile geçmeden, “Bitti!” dedim ve kâğıdı kapattım.

Şenol şaşırdı, “Hadi be!” dedi. “Evet, bitirdim,” dedim.

Şenol biraz daha uğraştı ama sonunda pes etti; 30 kelime bulabilmişti.

önce onun  yazdiklarini okuduk

 Sıra benim yazdıklarımı okumaya gelmişti.

Şenol kâğıdı eline aldı ve okumaya başladı.

Gözleri büyüyerek, “Bu ne len?” dedi şaşkınlıkla.

Len mi? Bu kelimeyide ekliyim  sayfaya

Gülümseyerek, “İçinde ‘A‘ harfi yok ki,” dedim.

Şenol kafasını kaşıyarak, “Ulen, bu resmen şikayet mektubu olmuş!” dedi.

Meğer yazdıklarım, Şenol’un beğenmediğim huylarıymış.

Lutfen hiç bir art niyet aramayin öylesine yazdim   kelimeleri….

Bir başlamışım, ben   tamam mi “Şenol, senin şu huyunu beğenmiyorum,” diye devam etmişim.

Şenol kâğıdı masaya bıraktı ve bana dönerek, “

Hakime, buna fırsatçılık derler,” dedi gülümseyerek

. Sonra da ekledi, “Vallahi helal olsun, bu kadar kelimeyi ‘a’ harfi olmadan yazmak zor iş.”

Ben de içimden gülerek düşündüm; sanırım bulduğum kelimeler 70’i bulmuştu.

Ne kelimeler miydi? O da bizim sırrımız olsun.

Yani:)

ℋ𝒶𝓀𝒾𝓂ℯ 𝒢𝓊𝓁𝓈𝓊𝓂