Selamun aleykum…..

İki adam varmış, tamamı  diye  baslasin  hikayemiz 🙂

 Îste  bu iki  İki adam  bir hafta sürecek olan uzun bir tren yolculuğunda tesadüfen karşılaşır ve bu süreçte iyi arkadaş olurlar.

Yolculuklarının sonuna geldiklerinde, vedalaşma vakti gelir.

Trene ilk binen yolcu, diğerine dönüp şu soruyu sorar:

“Arkadaş, bir haftadır birlikteyiz.

Peki, beni tanıyabildin mi?”

Diğeri şaşkın bir şekilde yanıtlar: “Hayır, seni tanıyamadım.”

İlk yolcu, gülümseyerek sırrını açıklar: “Ben ünlü bir eşkıyayım, ama asıl eşkıya sensin.

Sen bu yolculukta benim öğretmenim oldun.”

Bu sözler karşısında iyice şaşıran ikinci adam sorar: “Nasıl yani?”

İlk yolcu devam eder: “Her gün seni uyurken bulduğumda, ya da mola verdiğimizde, bir şeyler ele geçirme ümidiyle sürekli üzerini ve çantanı didik didik aradım.

Ancak hiçbir şey bulamadım.

Bu kadar uzun bir yolculuğa neden boş bir cüzdan ve değersiz eşyalarla çıktığını anlayamadım.”

İkinci adam, gülümseyerek şu cevabı verir: “Aslında yanımda değerli bir elmasım ve birkaç altın akçem vardı.”

İlk yolcu şaşkınlıkla sorar: “O zaman neden ben onları bulamadım?”

İkinci adam, derin bir bilgelikle karşılık verir: “Çünkü her seferinde dışarı çıktığımda elmasımı ve altın akçelerimi senin çantana koydum.

Sen ise yedi gün boyunca benim çantamı karıştırdın, ama hiç kendi çantana bakmayı akıl etmedin.

Eğer benim  çantamı aramak yerine kendi çantana odaklansaydın, aradığını çoktan bulmuş olacaktın.”

“Hikaye pek bir güzel mis değil mi?””

Hikaye gerçekten çok güzel değil mi?”

Tamam, tamam, konumuza dönelim 🙂

Eh, neredeydik? Ciddiyetle yazımı devam ediyorum.

Lütfen siz de ciddiyetle okuyun.

Hehe deyip geçmeyin;

Hayat, sürekli bir arayış içinde geçiyor; hedefler peşinde koşarken, başarılar ve kazançlar arıyoruz.

Ancak, bazen bu arayışın içinde, gerçek değerleri gözden kaçırabiliyoruz.

İki adamın tren yolculuğu hikayesi, bu anlamda önemli bir dersi gözler önüne seriyor.

Bu hikaye, başkalarının sahip olduklarına odaklanmak yerine, kendi iç dünyamıza ve potansiyelimize nasıl

yönelmemiz gerektiğini vurgulayan önemli bir mesaj taşıyor.

Hırs, bir hedefe ulaşmak için duyulan güçlü arzu olarak tanımlanır.

Doğru yönetildiğinde, hırs kişiyi motive eder, ilerlemeye teşvik eder ve başarıya ulaşmasına yardımcı olabilir.

Ancak kontrolsüz hırs, kişiyi yanlış yollara sürükleyebilir ve birçok olumsuz sonuca yol açabilir.

İki adamın hikayesi, bu durumu net bir şekilde gözler önüne seriyor.

Bir adam, diğerinin çantasını sürekli karıştırarak değerli eşyaları arıyor, fakat asıl değerli eşyalar kendi çantasında saklı.

Bu durum, hırsın yanlış yönlendirilmesinin, kişinin gerçek potansiyelini ve değerlerini görememesine neden olabileceğini gösteriyor.

Hikayede, bir adamın kendi çantasını değil, diğerinin çantasını karıştırarak değerli eşyaları araması, gerçek zenginliklerin ve değerlerin kişinin kendi içinde olduğunu anlamadığına işaret eder.

İslam’ın  bize  öğrettigi , gerçek mutluluk ve güzellik, başkalarının sahip olduklarına

imrenmekten ziyade, kendi sahip olduklarımızı fark etmek ve onlara değer vermekten gelir.

Kendi iç dünyamıza dönüp bakmak, bize hem ruhsal huzuru hem de kişisel zenginlik sağlar.

Kur’an-ı Kerim’de, “Her şeyin bir ölçüsü vardır.” (El-Mulk, 67:15) buyurulur.

Bu, her şeyin dengede tutulması gerektiğini ve kendi iç dünyamızla barışık olmanın önemini vurgular.

Başarılar ve dışsal ödüller, elbette önemlidir, ancak bunlar kişinin içsel zenginligini  sağlamada yeterli olmayabilir.

İslam, içsel huzuru ve mutluluğu, kişinin kendine ve Allah’a olan bağlılığıyla ilişkilendirir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde, “En hayırlı insan, insanlara en faydalı olandır.” buyurmuştur.

Bu, dışsal başarıların ve ödüllerin ötesinde, başkalarına fayda sağlamak ve kendi iç dünyamızla barışık olmak gerektiğini belirtir.

Hikaye, başkalarının hayatlarına ve kazançlarini , başarılarına odaklanmanın, kendi

potansiyelimizi ve içsel değerlerimizi göz ardı etmemize yol açabileceğini gösterir.

Kendi potansiyelimizi keşfetmek ve bu potansiyeli en iyi şekilde kullanmak, gerçek başarıyı ve güzelilik getirir.

Başkalarının elindeki   göz dikmek  , başarılarıyla kıyaslanmak yerine, kendi hedeflerimize ve

değerlerimize odaklanmalıyız.

Bu yaklaşım, bizi hem kişisel hem de manevi olarak huzur verir.

Hikayeden çıkarılan dersler, hayatın gerçek değerlerini anlamak ve içsel zenginlikleri fark etmek açısından son derece önemlidir.

Başkalarının başarılarına odaklanmak yerine, kendi potansiyelimizi ve içsel değerlerimizi keşfetmek, gerçek mutluluğa ve başarıya ulaşmanın anahtarıdır.

Dinimizin bize öğretiklerin de, bu dengeyi bulmamız gerektiğini ve dışsal başarıların ötesinde, kendi iç dünyamızla barışık olmanın önemini vurgular.

Hırsı dengeli bir şekilde kullanmak, hem kişisel hem de manevi başarıya ulaşmanın yolu olacaktır.“

Allah her gün çantamıza yeni umutlar, yeni mutluluklar koyar.

Ama biz, başkalarının çantasına bakmaktan kendi çantamıza göz atmayı unuturuz.

Herkesin temel sorunu da bu aslında.

İnsan, başkalarına bakmayı bırakıp kendi içine dönüp baktığı gün, tüm sorunları çözülmüş olur.

Eğer içindeki kötü hırsları yenip kendi yolunda ilerlersen, yolun sonunda seni başarı ve mutluluk

bekliyor olacaktır.

Selam ve dua ile 

ℋ𝒶𝓀𝒾𝓂ℯ 𝒢𝓊𝓁𝓈𝓊𝓂