Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) insanların yaşamlarında büyük bir ahlaki değeri işaret eden

sözlerinden biri: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” ifadesidir.

Bu hadisi, Buhârî ve Ebu Dâvûd gibi önemli hadis kaynakları rivayet etmişlerdir (Buhârî, Enbiyâ, 54; Ebu Dâvûd, Edeb, 6).

Bu söz, insan yaşamında utanma duygusunun ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu ve

kişisel davranışların sınırlarını belirleyen temel erdemlerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Utanma duygusu, insanın vicdanı ile dış dünya arasındaki bağdır.

Bu duygu, bireyin içsel bir denetim mekanizması gibi hareket ederek yanlış davranışlardan kaçınmasını sağlar.

Bir insan, içsel olarak utanma duygusunu kaybederse, yapacağı eylemlerde topluma veya başkalarına zarar verme olasılığı artar.

Bu nedenle, utanma duygusu, ahlaki bir rehber gibi çalışarak bireyin kendini kontrol etmesini, sınırlarını bilmesini ve yanlışlardan uzak durmasını sağlar.

Pek çok kültürde ve dinde utanma, erdemli bir yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilir.

Özellikle İslam’da hayâ olarak adlandırılan utanma, kişinin hem kendine hem de çevresine saygı göstermesini teşvik eder.

Bu bağlamda, hayâ sahibi bir insan, sadece kendi çıkarlarını düşünmek yerine, başkalarının

haklarına da dikkat eder ve onlara zarar vermemek için çaba sarf eder.

Bu sayede toplumsal düzenin ve karşılıklı saygının korunmasına katkı sağlar.

Hadiste geçen “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” ifadesi, aslında bir uyarıdır.

Utanma duygusunu yitiren bir insan, ahlaki sınırlardan sapabilir, doğru ile yanlışı ayırt edemez hale gelebilir.

Toplum içinde normlara ve değerlere aykırı davranmak, utanma duygusunun kaybolmasıyla kolaylaşır.

Bu durum, kişinin kendi ahlaki değerlerini hiçe sayarak her türlü kötü davranışta bulunabileceği anlamına gelir.

Peygamber Efendimiz’in bu sözü, bireylere ve topluma, utanma duygusunun yok olması halinde tehlikeli sonuçlar doğuracağını hatırlatmaktadır.

Bu uyarı, aynı zamanda sorumluluk bilincini ve toplumun ahlaki yapısını koruma yükümlülüğünü de gündeme getirir.

İnsanlar, sadece kendi istek ve arzularını gerçekleştirmekle kalmayıp, toplumsal düzenin ve başkalarının haklarının korunmasına da özen göstermelidirler.

Peygamber Efendimiz’in “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözü, derin bir ahlaki mesaj içerir.

Bu sözle, insanlara utanma duygusunun ne kadar önemli olduğu hatırlatılmaktadır.

Utanma duygusu, insanı yanlışlardan alıkoyan, doğruya yönlendiren bir içsel denetim mekanizmasıdır.

Bu duygu, hem kişisel hem de toplumsal ahlakın temel direklerinden biridir.

Utanma duygusunun kaybı ise, toplumsal düzenin bozulmasına ve ahlaki çöküşe neden olabilir.

Bu yüzden bireyler, hayatlarında utanma ve hayâ gibi erdemlere sıkı sıkıya sarılmalı, sadece kendi arzularını

değil, aynı zamanda toplumun genel huzurunu ve saygı ortamını da koruma sorumluluğu taşımalıdırlar.”

Selam ve du a ile….